
Ay: Ocak 2025
Rabbimiz Mesih İsa’nın Vaftizi’nin Bayramı

The Baptism of the Lord — C
Il Battesimo del Signore — C
Le Baptême du Seigneur — C
Rabbimiz Mesih İsa’nın Vaftizi’nin Bayramı — C
İsa’nın Vaftizi Bayramı – C Yılı
Kutsal Kitab’ın Okunması
İlk Okuma Yeş. 40,1-5.9-11 Mezmur 103
İkinci Okuma Titus 2,11-14; 3,4-7 İncil Lk. 3,15-16.21-22
Yeşaya halkın köleliğinin sona erdiğini ilan etmektedir; bu, yüksek yerlerden bağırılması gereken bir haberdir: Allah kendi gelmekte, ödülü getirerek sürüsüne özen gösteren bir çoban gibi gelmekte! Bu, Yahudi halkının teselli edilmesi için gereken sözdür, tarihin her çağında her halkın duymaya ihtiyaç duyduğu teselli sözüdür. Bizim de bugün ihtiyacımız olan sözdür.
Kaç kişi bağımlı yaşamakta, çeşitli efendiler tarafından yaşamak istediklerinden başka şekilde yaşamaya zorlanmaktalar! Buyurmak isteyen efendiler; modalardır, ideolojilerdir, televizyonlardaki terbiyesiz konuşmalardır, komşuların, iş arkadaşlarının ilgisiz, meraklı, yüzeysel bakışlarıdır ve bunlardan da kötüsü, egoizmle beslediğimiz arzularımızdır. Bu efendilerin hükmü altında, özgürce seçilmiş bu kölelikte ne kadar acı ve hüzün var!
”Müjde getiren sen, sesini yükselt!”. Maalesef Rabbimiz İsa’nın yaşamımıza girdiğinin, günahlarımızdan kurtardığının, gözlerimizi açarak herkesle barış ve birlik yolunu gösterdiğinin iyi haberini hafif sesle söylemeye, hatta söylememeye bile alışığız. ”Sesini güçle yükselt” diyor bize Yeşaya. Bunu Vaftizci Yahya gerçekleştirdi.

Yahya gerçeği söyleyerek kendisinin sadece herkesin yüreğinde beklediği kişinin gelişini hazırlayan biri olduğunu bildirir: İçimize gelerek sevinç ve sevgi ateşi yakacak Kutsal Ruh’u bize verebilecek tek kişi İsa’dır.
İşte İsa! O’nun Kendisi gelmekte! O da Yahya’yı dinleyip vaftiz oluyor. Biz O’nun, günah, kibir, şiddet, cinsel sapkınlıklar, hırsızlıklar, cinayetler, küfür, sihir ve kandırmalarla dolu insanların indikleri suya inişinde büyük bir alçakgönüllülük görüyoruz.
“Sen, İsa, o suda ne yapıyorsun? Sen bizim kibirimizle ve egoizmimizle lekelenmedin, sen hiçbir zaman bizim işlediğimiz günahları işlemedin, yıkanmaya ihtiyacın yok. Yahya’nın elinin altında ne yapıyorsun? Niçin bizim kirlettiğimiz suya giriyorsun?”
İsa sessiz; üzerine bir yığın kötülük, acı, intihar, cimrilik, haksızlık, aldatma, yalan, zina ve cinsel sapkınlık, kibir ve kendini beğenmişlik saklayan iyi eylemleri de yüklenmektedir. O bize cevap vermemekte: Çok ağır bir haç taşımaya başlamakta, her birimizin taşıması gereken haçı o taşımakta!
Bize cevap veren, Baba’dır: Göklerden, sessizliğinden… O, ilk önce göğü yararak bize cevap vermektedir. Bunu “Keşke gökleri yarsan da insen!” diyen bütün halkın haykırışı diliyordu. Sonra da İsa’nın üzerine güvercin şeklinde, Kutsal Ruh’u yollamaktadır. Bu güvercin, Nuh’unkindeki gibi, Allah’ın dünyaya verdiği hayatın nerede bulunduğunu gösteriyor: İnsanlar için hayat İsa’dır. Baba İsa’dan hoşnut, çünkü O bu anda her insanın işlediği ve kimsenin onarmadığı günahların yükünü üzerine almakta.
O suya inerek İsa o kadar büyük bir sevgi eyleminde bulunmakta ki, Baba’nın Kendisi bundan duygulanmakta. Gerçekten İsa o eylemi gerçekleştirerek sanki şunu söylemiş gibi: “İman ve sevgi nehrinin suyunu bulandıran günahların hak ettikleri cezaları bana ver, Baba! Kendimi sana sunarak ben onları onaracağım”. İşte, her insanın kurtulmasını isteyen Baba İsa’da kendi sevgisinin büyüklüğünü ve tamlığını görüp şöyle demekte: “Sen gerçekten benim Oğlumsun, Bana benzemektesin, senin sevgin, benim sevgimdir!”.
P.Vigilio Covi
Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it
Epifanya Bayramı

L’Épiphanie du Seigneur
Epiphany of the Lord
Epifania del Signore
Epifanya Bayramı – C Yılı
Kutsal Kitab’ın Okunması
İlk Okuma Yeş. 60, 1-6 Mezmur 71
İkinci Okuma Ef. 3, 2-3. 5-6 İncil Mt. 2, 1-12
Bugün kutladığımız gizem; Rabbin Kendisini göstermesidir, yani O’nu Allah’ın Oğlu olarak ve Peygamberlerin vaat ettikleri Mesih olarak gösteren bir olaydır. İncil metni insanların O’nu iki şekilde aradığını gösterir. Ayrıca aynı sayfayı okuyarak, O’nu arayışta başarılı olabilmemiz sadece O’nun bizi karşılamaya gelmesiyle mümkün olabileceğini anlarız.
Uzaktan, dolayısıyla putperest ülkelerden gelen yıldızbilimciler O’nu aramaktadır. Onların metotlarının kökleri, astrolojiden bile yararlanmaktadır. Yani imana tamamen yabancı düşüncelerden. Ama onlar başka şey yapamıyorlar. Metotlarının acayip, aradıkları kişiye yabancı olmalarına rağmen, arayışları gerçektir. İyi bir noktaya varmakadırlar, fakat sadece Yahudi halkının bilginlerinin yardımı sayesinde, bunun için sadece Kutsal Yazılar sayesinde arayışlarına devam edebilmektedirler.
Kutsal Yazılara sahip olan Yahudi halkın başrahipleri ve yazıcıları O’nu aramaktadırlar. Buna Herodes tarafından zorlanıyorlar ve Kutsal Yazılarda cevapları buluyorlar da, ama O’nunla karşılaşma arzuları yok: Beytlehem’e doğru yürüyebilmek üzere somut adımları atmak için gerekli arzuları yoktur.
Yahudiler, gerçeğe sahip olduklarından emin olarak O’nu sevgisiz bir şekilde aramaktadırlar, O’nun, günlük yaşamlarında bir şeyler değiştirmesinden endişe duymaktadırlar.

Putperestler ise, hatalı olmalarına rağmen, sevgi ile, O’nsuz yaşayamayacaklarının bilinci ile, O’nunla karşılaşarak yaşamlarında büyük bir değişiklik olacağının umudu ile hareket etmektedirler.
Birileri de, ötekileri de kapıya varıyor, arzularının “amacına” çok yaklaşıyorlar. Ama onlardan hiç biri yukarıdan gelen ışık olmadan etkin karşılaşmaya ulaşamazdı.
Bugünkü duamız, Allah’ın ışığını bize göndermeye devam etmesidir, böylece yakın olanlar ve uzaktan gelenler… İsa’yı bulabilsinler!
Bugün çok kişi uzaktan gelmektedir. Uzaktan gelenler arasında, sadece Betlehem’deki Bebeğin adını duymayanlar değil, kendilerini Hristiyan zannedip o Bebek hakkında sadece O’nu sevmeyenlerden, yaşamlarına Bebeği kabul etmek istemeyenlerden aldıkları haberlerle yetinenler de vardır.
Ve bizler İsa’yı Annesinin kollarında karşılamış olmaktan şükran duyarak dua ediyoruz. O’na, O’nun varlığından emin olma güvenini, O’na hizmet etme lütfunu da kaybedebilmekten kaygılı olarak şükrediyoruz. Bunun için teşekkürümüz yakarışa dönüşüyor: Allah’tan Herodes’in o Bebeğe karşı olan nefretini hissettiğimizde de O’na alçakgönüllülükle sadık kalma lütfunu da insanlardan ve onlar tarafından ret edilmeyi korkmama gücünü de diliyoruz. Aynı zamanda duamızda, bir taraftan bizim de Yazıları anlayan bilginler gibi olup, Allah’ın Oğlu ile nerede karşılaşabileceklerini soran kardeşlerimize yardım edebilmeyi, öte taraftan aydınlık içersinde olup, kelimelere bile ihtiyaç olmadan yaşamımızla O’nu işaret edebilmeyi de istiyoruz.
Allah’sız bir dünyada ya da hakikatle Kendisini tanıtan Allah’ı kabul etmeyen, tersine kendi fikrine göre yaratılmış bir ‘allah’a hizmet eden bir dünyada yaşıyorsak da, cesaretimizi kaybetmeyelim: Allah’ın Kendisi, tüm insanların gözünde anlamlı bir ışık parlatabilir. Müslümanlar arasında birilerinin İsa’yı samimiyetle aramaya başlayabildikleri gibi, aynen, yolunu şaşırmış, gözü kör gençlerimiz arasından bazılarına da İsa’ya yöneltecek yıldız gözükebilir. Yaşamı isteyen herkes, yürekleri için ekmek ve su isteyen, gerçeği arayan herkes O’na ulaşmalı: Bu, kesin bir gerçektir!
Gerçek kardeşlikte evlatları toplayan tek Oğul, tüm insanları doyuran tek Ekmek, yüreklerin bekleyişlerine cevap veren tek Gerçek; O’dur. Alçakgönüllü olan O’nu bulur, çünkü alçakgönüllü olan O’nun işaretlerini anlar, O’nun Yazılarını açıklayanların sözlerini kabul eder. Allah’ın Oğlunun tahtının fakir, duacı, sessiz bir Annenin kolları olduğunu tanır!
Sen de O’nda Allah’ını görebil! Baba bizi bunun için İsa’nın yanına çağırır. O biliyor ki bizler, bu Bebeği sevip kabul edersek, bu Bebek tarafından mükemmel, dolu yaşamına, çok kardeşle birliği olan o yaşamına girmeye yöneltilebileceğiz.
P.Vigilio Covi
Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it
Noel’den Sonraki 2. Pazar Günü

Seconda domenica dopo Natale
Second Sunday After Christmas
Deuxième dimanche après Noël
Noel’den Sonraki 2. Pazar – C YILI
Kutsal Kitab’ın Okunması
Birinci okuma Sirak 24,1-4.8-12 Mez 147 İkinci okuma Efes 1,3-6.15-18 İncil Yh 1,1-18
Bu pazar gününün okumaları çok ciddidir. Onlar bizi, Allah’ın insanlıktaki mevcudiyeti hakkında derin derin düşündürmektedir. Bu mevcudiyet Söz’ün beden alması sayesinde somut ve görülür oldu.
Aziz Yuhanna bugünkü İncil metninde bize diyor ki: “Söz, aramızda yaşadı”, daha doğrusu, kelimesi kelimesine tercüme edilirse şöyle diyor: “Kendi çadırını aramızda kurdu” ve Sirak Kitabında, “O, şöyle dedi: ‘Çadırını Yakup’ta kur, İsrail senin mirasçın olsun… Kutsal Tapınakta O’nun katında hizmet ettim'” diye okuduk. Burada konuşan, kendi Oğlunda beden alan Allah’ın Hikmetidir. Allah’ın Hikmeti somut bir beden aracılığıyla insanlara, kendi halkı için ve bütün dünya için, Allah’ın sevgisini getirdi. İnsanlar arasına gelen bu Bilgelik, Aziz Yuhanna’nın İncil’inde, Yunanca’da ‘logos’, Latince’de ‘Verbum’ olarak söylenir. Tercüme ederek, ‘Söz’ veya ‘Kelam’ kelimesi, yetmez. Nitekim Allah’ın ‘Sözü’, O’nun bize beslediği ve bizimle paylaşmak istediği bütün sevgisidir. Ve bu sevgi bize, sadece sözler aracılığıyla değil, daha çok bir yaşam ilişkisi aracılığıyla, ulaşıyor. Bu kelime, Allah’ın, bizi karşılamak, kurtarmak ve sevindirmek için, sevgi projesini kapsayıp, ifade etmektedir.
“Başlangıçta Söz vardı”, yani bütün yaradılışın ve bizimle ilgili olan bütün olayların temelinde O vardır. Peder’in sevgi projesi, her zaman vardı. Bu proje ‘statik’, durgun değil, çünkü özgürlüğümüze bağlıdır. Allah bizim kötülük yapmamızı ve günah işlememizi istemiyor, projesinde bu yoktur. Buna rağmen, biz günah işliyoruz ve Allah, işlediğimiz kötülüğü yok etmek için ve bunu, sevginin yeni bir fırsatına çevirmek için, projesini uyduruyor. Allah’ın ‘Kelamı’, her şeye, özellikle yaşamımıza anlam kazandıran, Allah’ın sevgi projesidir. Yaşamımız, Peder’in arzusunu yerine getirdiği zaman, nur olur.

Peder’in arzusunun görülebilen ve somut olması gerekiyor, çünkü biz dokunulabilen ve somut olanın dışında, hiçbir şeyi göremiyoruz. Bunun için Söz insan oldu, beden aldı: bizim, O’nu görmemizi, O’na dokunmamızı, O’nu sevmemizi ve kabul etmemizi sağlamak için!
Biz zayıf ve günahkârız, “karanlığız”, alışkanlıklarımıza ve bencil rahatlıklarımıza bağlıyız. Aramızda olan Allah’ın Kelamı programlarımızı karıştırıyor, değişmemizi istiyor, bu yüzden O’nu reddetmeye teşvik ediliyoruz ve günlük hayatımızda gerçekten O’nu reddetmekteyiz. Bizden Allah’ın sevgi projesini, beden alan Kelam, İsa’yı uzaklaştırıyoruz!
İsa, O’nu kabul etmemizi beklemeden, geldi. Reddedilme tehlikesi pahasına, insan olup, aramıza geldi… ve reddedilmiş oldu. Fakat Allah’ın projesi yok olamadı, O, merhametiyle bize baktı ve reddimizi bir ‘kurtuluş geçişine’ çevirdi: Nitekim, İsa’nın, reddedildiği anda, Kendisini, yaptığı sunuş sayesinde kurtulduk! Böylece O’nun yüceliğini, ölüme kadar sadık olan sevginin doluluğunu gördük. Günahları mahkum eden, ama günahkârları seven, ilahi sevgiyi gördük.
“Kendi halkına geldi, ama kendi halkı O’nu kabul etmedi”. Buna rağmen O’nun gelişi boş ve faydasız olmadı: “Kendisini O’nu kabul edenlerin tümüne Allah’ın çocukları olma yetkisi verdi”. Onlar Peder’in sevgi tasarısına girdiler!
Allah’ın çocukları: Biz de Allah’ın çocukları mıyız? İsa’yı kabul ettiğimizde biz de Allah’ın çocuklarıyız, yani Allah’ın imajının, sevgisinin, nurunun ve barışının taşıyıcıları oluyoruz. Allah’ın evlatları olarak, İsa ile beraber, Peder’in yüzünü gösterebiliriz: “Hiçbir zaman, hiç kimse Allah’ı görmedi. Ancak Baba’nın bağrında bulunan ve Allah olan biricik Oğul O’nu bildirdi”.
Aziz Pavlus bize, farklı sözlerle aynı şeyleri hatırlatıyor. Hem de, Allah’ın bize bilgelik ve vahiy ruhunu vermesi için, ve bunun aracılığıyla, bilinçli olarak, Allah’ın projesine işbirliği yapmamız için, dua etmektedir. Bu proje Mesih İsa’da zaten gerçekleşmişti, fakat evlatları olan bizlerde de devamlı gerçekleşmektedir!
Allah’ın Hikmetini övelim ve O’nu arzulayalım: Dünyayı değiştirmeye gelsin ve yenileme eserini içimizden başlayarak tüm dünyaya yaysın!
Peder Vigilio Covi
Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it