Pentekost bayramı

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

28/05/2023 – PENTEKOST BAYRAMI – A

1.OKuma Hav. İşl. 2,1-11 Mezmur 103 2.Okuma 1Kor 12,3b-7.12-13 İncil Yh 20,19-23

İsa; birçok defa, özellikle de Son Yemek esnasında ve ölümden dirildiği zaman son gözüktüğünde öğrencilerine ümit verdiği vaatleri gerçekleştiriyor. Kutsal Ruh’u göndereceğine söz vermişti; O’na birçok isim takmıştı: Teselli Edici, Gerçeğin Ruh’u, Tanıklık Ruh’u, Yukarıdan Gelen Güç. Her sıfat; hem Kilise’nin hem de İsa’ya iman eden herkesin ruhunda canlı ve etkili bu ilahi Varlığın, değişik niteliğini ve değişik görevlerini göstermektedir.

Giotto, Pentecoste (dalle Sette tavolette con storie di Gesù)
Giotto, Pentecoste (dalle Sette tavolette con storie di Gesù)

Aziz Luka yeni gelişini anlamlı ve basit sembollerle tasvir etmektedir. Kutsal Ruh her havarinin üzerine ateşten bir dilmiş gibi konuyor, yakmayan bir ateş gibi, aynen Musa’nın gördüğü ve hayranlığı karşısında çarıklarını çıkarttığı ve yüzünü örttüğü yanan çalı gibi. İsa’nın her havarisi bu ilahi ateşin taşıyıcısı olur ve O’nun tarafından değiştirilir. Kutsak Ruh’un gelişiyle peygamber Hezekyel’in peygamberlikleri gerçekleşir: “Size yeni bir yürek verecek, içinize yeni bir ruh koyacağım. İçinizdeki taştan yüreği çıkaracak, size etten bir yürek vereceğim. Ruhumu içinize koyacağım; kurallarımı izlemenizi, buyruklarıma uyup onları uygulamanızı sağlayacağım” (36,27s).

Havariler Ruh’un gerçekleştirdiği değişikliği hemen fark ettiler. İçlerindeki korku hemen yok oldu, kalabalık içerisinde İsa hakkında konuşma, hatta ölümünü dilemiş olanlara İsa’nın, Rab olduğunu ilan etme cesaretini buldular. Havarileri dinleyenler değişik ülkelerden ve kültürlerden gelmekte idiler, fakat herkes bildirilen mesajın onlar için de geçerli olduğunu, müjdelenen Kişi’nin kendileri için de gerekli olan Tek Kişi olarak kabul edilebildiğini anladılar. Gerçekten Kutsal Ruh İsa’a tanıklık yapıp Kendisini alanları İsa’nın tanıklarına dönüştürmektedir.

Kutsal Ruh davranış şeklini değiştirmedi. O, bugün de İsa’nın tanığı olmak istiyor ve Kendisini kabul eden yürekleri İsa’nın hakkında konuşmaya, O’nu her felsefi düşünce, her çeşit gelenek, her ilginin üzerine koymaya itiyor. Günümüzde İsa’dan açıkça konuşma korkusunun oluşu, Kutsal Ruh eksikliğindendir! Biz Hristiyanların, yeni bir Pentekost’a, her birimizin ve tüm Kilise’nin üzerine Kutsal Ruh’un tekrar gelmesine ihtiyacımız vardır. Maalesef, Kilise içerisinde bile cesaret ve sevinçle konuşmaktan çekinen, İsa adını telaffuz etmekten korkan “Hristiyanları” bulmak kolaydır. Kutsal Ruh’un bize bağışlanması için ne yapmalıyız? Havariler dokuz gün boyunca devamlılıkla dua etmek üzere ıssız bir yere çekildiler.

Kutsal Ruh’un gelişi tek değildir: O; kademeli olarak veya her defa çeşitli armağanları vermek için ya da öğrencileri değişik hizmetlere uygun kılmak için birçok defalar da gelebilir. Bugünkü İncil metni, İsa’nın Havarilere Kutsal Ruh’u üflemesini anlatmaktadır. Bu; Son Yemeğin yapıldığı odada, dirilişinden sonraki ilk gelişinde oldu. Havariler halen korku içerisinde idiler ve bu korku İsa’nın bu gelişiyle yok olmadı. Fakat bu gelişiyle Havariler, imanlıların günahlarını affedebilmeye kabiliyetli kılındılar.

Günahları affedebilme Allah’a mahsus bir niteliktir! İsa bunu birçok kere yaptı, bununla Allah’ın insan olan Kendisine tüm sevgisini ve otoritesini verdiğini gösterdi. Şimdi İsa, havarilere içlerindeki Kutsal Ruh sayesinde bu otoritesini veriyor. İsa’nın onlara verdiği bu armağan hakkında düşünmek ve emin olmak için biraz zamana ihtiyaçları olacak. Pentekost Günü Ruh üzerlerine değişik ve herkese açık bir şekilde tekrar indiğinde onlar kalabalığa da, günahlarından af edilebilecekleri fırsattan ve gereklilikten bahsedeceklerdir.

Bu olay, yani günahların affedilebilmesi, insanlar için en güzel varış noktasıdır. İsa, Son Yemekte, kanını içecek olarak sunduğunda bunun hakkında konuştu ve haçta ölümünün, yaşamını sunmasının sebebinin bu olduğunu belirtti. Şimdi bu affın herkese varabilmesi için Ruh’u bağışlıyor. Herkes bu affı tadabilir, ama otomatik bir şekilde değil! Ruh’un Kendisi Havarilere Baba ile kimin barışabilip, kimin barışamayacağını gösterecektir. Bu ayırım; havarilerin düşüncelerine değil, İncil’e uygun yaşanıp yaşamamaya, Baba’nın bizi kurtarmak için yolladığı Oğlu İsa’yı kabul edip etmememize bağlı olacaktır.

Kurtuluş daima günahtan kurtulma anlamına gelmektedir. Peygamberler onu bu şekilde müjdelemişlerdi, o kadar ki Zekeriya, oğlu Yahya’nın doğumunda görevini, “günahlarının bağışlanmasıyla kurtulacaklarını” sağlayan Rab’bin yolunu hazırlayan kişi olarak tanıttı. Günahlar; barışa ve sevince, insanların birliğine ve mutluluğuna engeldir. Baba’nın sevgisi, sadece günahtan kurtulduğumuzda amacına ulaşır; İsa bu sebepten dünyaya geliyor ve ölüyor, bize Allah ile ve aramızda birliği tattıran Ruh’u vermek için diriliyor.

Gel, Kutsal Ruh, gel!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Rabbin göğe çıkşı – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

RABBİN GÖĞE ÇIKIŞI – A

1.Okuma Hav. İşl. 1,1-11 Mezmur 46 2.Okuma Ef 1,17-23 İncil Mt 28,16-20

“Ey Celileliler, neden böyle göğe bakıyorsunuz? Sizlerin arasından göğe yükselmiş olan bu İsa, göğe çıktığını nasıl gördüğünüzse, aynı şekilde yine gelecektir”. İsa’nın Göğe Çıkışı büyük bir gizemdir, yani Babanın insanlara olan sevgisini gösteren, aynı zamanda saklı bir olaydır. Saklıdır, çünkü ilk bakışta bu olayı anlayamıyoruz: Gözlerini göğe kaldırarak bulutlara ve mavi göğe bakan havariler gibiyiz, Allah’ın bize konuşmak için kullandığı maddi yöne bakmaktayız. Ama imanımızla ilgili, ruhani derinliği olduğunu anladığımızda bize olayı belirtmektedir.

Andrea Mantegna (1431-1506), Ascension of Christ
Andrea Mantegna (1431-1506), Ascension of Christ

Melekler bu olay hakkında bir peygamberlik diye konuşuyor, döneceğinin işaretini görüyorlar: Bulutlar üzerinde dönecektir! Bu detayla şunu da anlıyoruz: İsa, Peygamber Daniel’in bahsettiği “İnsan Oğludur” (7,13-14): “Gece görümlerimde göğün bulutlarıyla insan oğlu’na benzer birinin geldiğini gördüm. Eskiden beri var olanın yanına doğru ilerledi, onun önüne getirildi. Ona egemenlik, yücelik ve krallık verildi. Bütün halklar, uluslar ve her dilden insan ona tapındı. Egemenliği hiç bitmeyecek sonsuz bir egemenlik, krallığı hiç yıkılmayacak bir krallıktır”.

Bu şekilde İsa’nın Göğe Çıkışı olayı, bize İsa’nın kişiliğini ve Allah’ın planlarındaki yerini gösteriyor. Gerçekten de yanımızda Öğretmen ve dost olarak gördüğümüz İsa, halkların yargıcı, tüm dünyanın karşılaşmaşı gerekendir. Bu sebepten O’nu tanımış, dinlemiş ve sevmiş olmaktan her an daha da minnettarız, Söz’ünün ebedi değerinden, dolayısıyla da doğru ve gerçek yolda, bizlerin tam gerçekleşmesine götüren o yolda olmamızdan eminiz.

İsa’nın Göğe Çıkması, Allah’ın O’na verdiği değerin artı bir kanıtıdır. İsa, daima Baba’nın yanında olacaktır, kimse O’nun yerini alamayacaktır: O’ndan sonra gelecek olan, kendilerine bilge diyen bütün insanlar; kendilerini beden almış Allah gösterenler veya O’nun tarafından yollandıklarını söyleyenler, yalancıdırlar ve kandırmaya çalışmaktadırlar. Her çağın kendine has dolandırıcıları var. İsa her zaman için Allah’ın sağındadır. Bu tahtından yeryüzündeki zor yürüyüşümüzde bize yardımcı ve destek, Kilise için koruma ve ışık olarak Ruh’unu yolluyor. İsa’nın Kendisi; Kilise’nin, insanların yanında olması için, onları birlik içerisinde toplayarak Baba’ya götürmesi için daima canlı olarak var olmasını istedi.

O’nun yollayacağı Kutsal Ruh, zayıf ve korkak insanlar olan bizleri güçlü ve cesaretli kılacak, O’nun güzelliğinin ve gerçeğinin, herkesin ebedi kurtuluşunun sadece Kendisi olduğunun tanıkları olmalarını sağlayacaktır.

Bu konu hakkında aziz Pavlus da, özellikle de havarilerini tüm dünyaya yollayan İsa konuşuyor. Onların görevi tüm halklar için, eski dinleri takip etmekten gururlananlar için de gereklidir. Bu dinler; insanların yeryüzündeki yaşamlarını daha iyi kılmamakta, onları acı çekenlerin kardeşi olmaya hazırlamamakta, onların birlik ve barış inşa etmelerini sağlamamakta, onlara kurtuluş vermemektedir. Baba’nın sağında oturan İsa, herkes için gerçek armağandır, yeryüzündeki tüm halkları aydınlatabilecek ve ısıtabilecek güneştir, hangi ırktan olursa olsun her insanın yüreğindeki iyilik tohumlarını yeşertebilecek güçtedir.

Göğe Çıkmış İsa, teşekkürler: Seni bekliyoruz ve Söz’üne itaat ederek senin gelişini hazırlıyoruz!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Paskalya’ya Hazırlık Devresi – 6. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

14/05/2008 – PASKALYA DEVRESİ – 6. Pazar Günü – Aª

1.Okuma Hav. İşl. 8,5-8.14-17 Mezmur 65 2.Okuma 1Petrus 3,15-18 İncil Yh 14,15-21

İlk okuma bizlere Filipus’un İncil’i yayma eylemini anlatmakta. O, İsa’yı bir zamanlar kabul etmek istemeyen Samiriyelilere, İsa’yı bildiriyor. Şimdi onlar Havarinin müjdesini dinlemektedir. Havari İsa’nın sadece adını belirtmekle kalmıyor, hastalara ve şeytana kapılmış olanlara ilgi göstererek İsa’nın sevgisini göstermekte. Bunlar Rab İsa’nın adının söylenmesiyle iyileşiyorlar.

Rembrandt (1606–1669), The Baptism of the Eunuch Carried out by Philip, preaching in Samaria
Rembrandt (1606–1669), The Baptism of the Eunuch Carried out by Philip, preaching in Samaria

Filipus’un yaptıklarını dinlemiş Yeruşalim Kilisesi, Filipus’a yardım etmek için, özellikle de onun ilk bildirisini tamamlamak için Kutsal Ruh’u çağırmak için hareket ediyor. Çünkü imanlılar, dirilmiş İsa’nın iman tanıklığına devam edebilmek için Kutsal Ruh’tan güç almalılar. Bunun için Petrus ve Yuhanna Samiriye’ye gidiyorlar, fakat kendileri istedikleri için değil de, tüm cemaat onları yolladığı için. Bu olayla Rab’bin, Kilise’sinin birlikte ettiği duayı kabul ettiğini görüyoruz: İsa, imanlıların birlik içinde olmalarından ve sevgisiyle birbirlerine bağlı olmalarından çok mutludur ve mucizeler yaparak, özellikle de onlara Kutsal Ruh’unu vererek, ilahi mevcudiyetinin işaretleri ile onları mükafatlandırmaktadır.

Kutsal Ruh, İsa’nın Son Yemekte söz verdiği armağandır. O’nu, Kendisine sevgi verenlere Teselli Edici olarak söz veriyor. Bu, bugünkü İncil’in bildirisidir.

Ruh’ta, imanlılara her durumda destek olma ödevi olacaktır: O; acıda, şüphede, zayıflıkta, zorlukta yardımcı olacaktır. Gerçekten İsa’ya iman edenlerin yaşamı daima kolay olmayacaktır: Onlar birçok kez deneneceklerdir, çünkü O’nun tanıklığını yapmaları gerekecek. Baba’nın sevgisine ve İsa’dan gelen kurtuluşa tanıklık; denenmelerde, zor zamanlarda ve acıda daha güçlü ve inandırıcıdır. Bunun için öğrencilerin Ruh’a ihtiyaçları vardır, O’nun sayesinde yaşamda, sağlık veya maddi rahatlık değil de, İsa ile birlik içinde olmanın en önemli şey olduğunu hatırlayacaklar. İsa ile birlik içinde olmak, Baba’nın iyiliğinin ve kurtuluşun garantisidir.

Kutsal Ruh’un mevcudiyeti ve eylemi, öğrenciler için İsa’nın yanlarında Rab, Öğretmen, dost ve kardeş olarak var olmaya devam ettiğinin kanıtıdır. Tüm yaşamımız Kutsal Ruh’un içinde, ışığında ve barışının ısısında gerçekleşecektir.

Günahlarımızla ve itaatsizliklerimizle, gururumuzla, başkalarını küçümsemeyle, iddialarla ve kıskançlıklarla Ruh’u üzmemeye dikkat edeceğiz. Aziz Petrus’un bizi yapmaya davet ettiği gibi, Mesih İsa’ya yüreğimizde taparak, O’nun Ruh’una yer açmaya dikkat edeceğiz.

Her gün besleyeceğimiz içsel yaşamla, kardeşlerimizi sevebileceğiz ve anlamayanlara tatlılık ve saygıyla cevap vermeye kabiliyetli olacağız. Esasında onlar imanımızı tanımak istemektedirler, çünkü onun barış, huzur, yaşam, içsel zenginliğin meyvelerini verdiğini görmektedirler. Bu şekilde Kutsal Ruh yüreğimizdeki yerinden etrafımıza Allah’ın ışığını ve sıcaklığını verebilir, kurtuluşa başkalarını da çekebilir.

İsa’nın kurtuluşuna herkesin ihtiyacı vardır! Kutsal Ruh tüm halkların tüm insanlarını sevmemiz için bize sevgi vermektedir. Herkese İsa’nın kutsal ve sevimli adı ve bununla birlikte gerçek barış ve gerçeğin ışığı ulaşsın diye, kendimizi sunmamız için bize cesaret ve cömertlik vermektedir. Kutsal Ruh’u çağırmaya başlayalım, içimize gelsin ve tüm Kilise’yi sarsın ki o, dünyadaki hizmetini gerçekleştirebilsin.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Paskalya’ya Hazırlık Devresi – 5. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

07/05/2023 – PASKALYA DEVRESİ – 5. Pazar Günü – Aª

1.Okuma Hav. Kit. 6,1-7 Mezmur 32 2.Okuma 1 Petrus 2,4-9 İncil Yh 14,1-12

Havarilerinin soruları, İsa’ya aramızdaki mevcudiyetinin harikulade yönlerini anlatması için sebep olmaktadır. Şüpheci havari Tomas, İsa’nın kat etmesi gereken yolu sormakta, Filipus ise Baba’yı görebilmeyi dilemektedir! Rab da akıllarımızda damgalı kalan şu cümleyle cevap verir: “Ben yol, hakikat ve yaşamım”! Bu; derin düşünmeye, İsa’nın hayatının anlarını ve O’nun öğretilerini, aynı zamanda da O’nunla olan her karşılaşmamızı ve O’na verdiğimiz her itaati hatırlamaya bizi mecbur kılan bir cümledir.

Cristo Pantocratore
Cristo Pantocratore

İsa sabırla ve ayrıntılarıyla açıklamaktadır. O, “yoldur”: O’nunla ve O’nun sayesinde Baba’ya güvenle varabiliriz! O, Baba’yı tanımakta, bu sebepten saf sevginin, tam güvenin ve canlı imanın bazen zor yollarında bizi elden tutarak yöneltebilir. Allah’ın baba ve anne olan kollarına kendimizi teslim ederek huzuru tatmamızı da sağlayabilir. Kim Allah’a doğru İsa’sız, O’nun yüreğine dalmamış olarak yürümek isterse, Baba olan, bize yaşamı veren ve sevgiyle büyümemiz için bizimle ilgilenen tek Allah’a asla ulaşamaz. İnsanların keşfettiği veya icat ettiği dinlerden hiçbiri, Allah’ı bizi seven, sevgiyle bizi kabul eden, kaybolan oğul meselindeki baba gibi daima affetmeye hazır bir baba olarak göstermez.

İsa, “hakikattır”. O, gözlerimizde saklı Olan’ın görülmesidir: Gerçekten de hiçbirimiz Allah’ı görmedi, çünkü hiç kimse sevginin derinliklerini görmedi, yaratılışı O’nun gördüğü gibi görmedi. İsa’ya bakarak gerçek sevgiyi görürüz, Baba’nın babalığının en güzel ve ebedi yönlerini görürüz. Ayrıca, kaç şey bizim bakışlarımızdan saklıdır! Bizler yaptıklarımızın ve düşündüklerimizin derin anlamını ve sonuçlarını göremeyiz. Etrafımızdaki insanları yargılayabileceğimizi düşünürüz, ama hangimiz onların yüreğini görebilir? Kim onların geçmişini veya geleceğini görebilir? Kim onların yüreklerinde atalarının günahlarının, hatta bizim günahlarımızın da yükünün ne kadar ağır geldiğini bilebilir? Gerçekleşen olaylarda hangimiz saklı sevgiyi görebilir?

İsa, “hakikattır”, sadece O hakikattır: O bizi seven ve bizden nefret eden insanlar için, Baba’nın sevgisidir, O, sevgi için ve sevgi ile yaratılmış her şey için de sevgiyi gerçekleştirir. En parlak hakikat O’nun haçı ile belirir. O’nu görerek yürüyüşümüzün varış noktasını görürüz, yaşamımızın maksimum gerçekleşmesi için nasıl olmamız gerektiğini görüyoruz. Kim Allah’ı ve insanları haça gerilmiş İsa’nın ışığıyla görmüyorsa, aldanır, boş ve zararlı yalanda kalır!

İsa, yaşamdır”: Bu söylemekle anlatılamaz, denenmesi gerekir. Ben İsa’ya bağlı kaldığımda, O’nu sevdiğimde, her şeyi O’nun için yaptığımda, O bende olduğunda yaşamın ne olduğunu bilirim, o zaman yaşam bendedir, o zaman dünyada olmaktan mutlu olurum, o zaman her şey güzel ve anlam dolu olur ve her insanı benim parçam olarak görürüm, çünkü o, O’nun tarafından sevilendir!

Petrus bize bunu boşuna söylememekte. “İnsanlar tarafından reddedilmiş, ama Allah tarafından seçilmiş ve onurlandırılmış olan diri Taş’a, Rabbe gelin. Sizler de diri taşlar gibi ruhsal konutu oluşturun”. Yaşamımız, İsa ile birlik içinde oldukça değerlidir, çünkü o zamanlarda kardeşlerle birlikte aileyi, birliği, Kilise’yi gerçekleştirmek için onlarla birlik içinde yaşamayı beceririm.

İlk Hristiyan cemaati de zorlukta ve ağır acılarda da olsa İncil’i, yani İsa’nın “yol, gerçek ve yaşam” olduğunu yaymakta sevinçli idi. Bunu özellikle kardeşlik sevgisi ile gerçekleştirmekte idi, bir sevgi ki insanları sorumlu ve sebatkar bir hizmete bağlıyordu: Yedi kişi aralarında en fakirlere yardım etmek için seçildi. Böylece havarilere dua etmek ve Sözü yaymak için daha çok zaman veriliyordu: Bu en çok önem verilmesi gereken iştir. İsa herkes için “yol, gerçek ve yaşam” olarak parlamalıdır! Bilinçsizce olsa da fakirlerden beklenilen şey ilahi sevgidir: İsa ile karşılaşınca hayatları kendilerini destekleyen, sevindiren, gerçekten zengin kılan yemekle beslenir.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Paskalya’ya Hazırlık Devresi – 5. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

26/03/2023 –PASKALYA’YA HAZIRLIK DEVRESİ 5. Pazar Günü A

1. Okuma Hez 37,12-14 Mezmur 129 2.Okuma Rom 8,8-11 İncil Yh 11,1-45

Paskalya’ya Hazırlık Devresi Pazar günlerinde Kilise, katekümenleri vaftize hazırlar, daha önce vaftiz olanları da vaftiz lütfunu ve bilgilerini derinleştirmelerine yardım eder.

Léon Bonnat (1833–1922), The Resurrection of Lazarus
Léon Bonnat (1833–1922), The Resurrection of Lazarus

Bugünkü Söz bu yolda devam eder ve bizleri açıkağızla bırakarak bu konuyu tamamlar. Geçen Pazar günlerinde İsa bizlere, denenmeleri yenerek Allah’ın Oğlu şeklinde yaşayan olarak, yaşamını sunarak Baba’nın hoşuna giden olarak, insanlara en derin susuzluklarını giderebilen suyu veren olarak, insanlara gerçek ışığı vererek gerçek hürriyetini veren olarak tanıtıldı. Bugünkü olay bizi hayrete düşürür: İsa bize, insanın hastalık, korku ve ölüme maruz kalmasına rağmen, onu yaşatabilen olarak Kendini gösterir.

Hezekiel peygamber’in bir bölümüyle litürji, bizleri İsa’nın Lazar’ın mezarının önünde söylediği sözleri dinlemeye hazırlar. Hezekiel şöyle müjdeler: “Mezarlarınızı açacağım; sizleri oradan çıkarıp İsrail topraklarına yeniden getireceğim”: Elbette bu Söz, peygamberlik şeklinde ve ruhani olarak anlaşılmalıdır, ama bugün İsa, Lazar’ı yaşama çağırırken Sözün ciddiye alınması gerektiğini ve söylediğini gerçekten gerçekleştirdiğini göstermektedir. Diriltmenin anlamını anlamamız için şöyle diyor: Diriliş; ebedi hayatı, Peder’in ve sevilen Oğlu’nun o hayatını bize yaşatan Kutsal Ruh’u kabul etmekten ibaret olmaktadır.

Birçok insan dünyevi şeylere bağımlı olarak yaşarlar, insana yük olan ve diğerleriyle, Allah ile bile diyalog, birlik kurmasını, sevinçli bir ilişkiye girmesini engelleyen, yüreğini ve aklını hapseden şeyler için koşar ve yorulur. İsa gerçekten mezarı açtırıyor ve ölünün bandajlarını söktürüyor. Ölü yaşamaya başlıyor, kız kardeşleri İsa’nın gerçekten Allah’ın Oğlu” olduğunu, “diriliş ve yaşam” olduğunu anlıyorlar. Öldürülmek için arandığı Kudüs’e doğru İsa’yı izlemekten korkan öğrencileri de şaşırıyorlar. Hiçbir zaman bir ölünün O’nun sesini dinleyeceğini, sözünün gömülmüş ve koca bir taşla önü örtülmüş olan birini yaşama döndüreceğini, tahmin etmiyorlardı.

Böylece İsa’nın öğrencileri ve arkadaşları, Lazar’ınkinden çok değişik olan O’nun dirilişine inanmaya yardım ediliyorlar. Onlar aynı zamanda tekrarlayacakları İsa’nın Sözünün, birlik kurmayı ve iman etmeyi bilmeyen Yahudiler’e ve putperestlere, Rabler’inden ve Öğretmenler’inden aldıkları hayatı verebileceğini ummaya hazırlanmaktadırlar.

Marta’dan İsa’ya olan imanımızı ifade etmeyi öğreneceğiz. Belki onun imanı henüz tam değil, hala sabit değil, hala yeterli olarak aydınlanmış değil, fakat bizler imanımızı emin bir şekilde ve sevgi ile telaffuz ediyoruz: Marta bilerek ya da bilmeyerek kendi söylediğini söylüyordu. Anlamlarını tam olarak anlamayarak da olsa gerçek sözleri telaffuz ediyordu. Tıpkı bizlerin de olduğu gibi: Birçok defa imanımızı ifade ettiğimiz sözlerin sadece bir kısmını anlamaktayız. Ne olursa olsun, Kutsal Ruh’un bizi aydınlatacağından, O’nun sözlere anlayışı da katacağından ve her takdirde sözlerin verdikleri meyvelerle bizi zenginleştireceğinden emin olarak, biz yine imanımızı bildiriyoruz.

Bizler de Lazar’ın mezardan çıktığını gördüğümüzde, kaybolmuş, Rab İsa ile birliğinden ve kurtuluştan sonsuza dek dışlanmış olarak düşündüğümüz birçok kişinin, O’na imana açılabileceklerini ümit ediyoruz. Yeter ki birisi mezarlarının önünde Rab’bin Sözünü güçle bildirsin, yeter ki birisi iman ve cesaretle kulaklarına İncil’i bildirsin!

Böylece Aziz Pavlus’un yazdığı gerçekleşecektir: “Mesih’i ölüler arasından dirilten O, sizde bulunan Ruh’uyla ölümlü bedenlerinize de yaşam verecektir”.

Bu iman bizde olsun ve ilk olarak bizler kurtaran ve yaşam veren Sözü kabul edelim: O zaman onu başkalarına da götürmeye hazır olacağız.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Paskalya’ya Hazırlık Devresi – 4. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

19/03/2023 -PASKALYA’YA HAZIRLIK DEVRESİ 4. Pazar Günü A

1.Okuma 1Sam 16,1.4. 6-7.10-13 Mezmur 22 2.Okuma Ef 5,8-14 İncil Yh 9,1-41

İnsanlar görünüşe bakarlar, Rab ise yüreğe bakar”. Bu sözlerle Allah peygambere değerlendirme hatalarının nedenini gösteriyor. Biz bu hataları her gün yaparız. Bu sebepten hiçbir zaman kimseyi yargılamamalıyız, kötülük yaptıklarını gördüğümüz zaman bile. Gerçek iyiyi ve kötüyü ayırma kabiliyeti, kimseyi yargılamamız için sebep olmamalı; sadece kötülükten sakınmamız için ve olsa olsa kardeşlerimize denenmelerini yenmeleri için yardımcı olmamıza yaramalıdır.

James Tissot (1836–1902), The Blind Man Washes in the Pool of Siloam (Le aveugle-né se lave à la piscine de Siloë)
James Tissot (1836–1902), The Blind Man Washes in the Pool of Siloam (Le aveugle-né se lave à la piscine de Siloë)

Rab yüreğe bakar! Sadece Rab, kişileri ve şeyleri doğru ışıkta, yani her şeyi aldatmacasız gösteren ışıkta, görür. Biz gerçekten birçok kez körüz! Dünyayı Allah’ın gördüğü gibi görmüyorsak, körüz. İsa’nın Yeruşalim’de gerçekleştirdiği mucize bizi buna inandırır: O gözümüzü açıp, O’na, mevcudiyetine ve yeniliğine bakmamız sağlamıyorsa, biz körüz!

İsa’nın karşılaştığı, doğuştan kör adam hepimizi temsil edebilir. Kör doğdu: Bunun anlamı nedir? Kör doğan, kimsenin yüzünü tanımaz, rahatça yürüyemez, çünkü ne yolu ne de engelleri görür, neyin temiz neyin kirli olduğunu bilemez, dolayısıyla da tuttuğunu kirlettiğinin farkında olmaz, farkına varmadan zehir yiyip içebilir, farkında olmasa da daima tehlikededir. Onun başkalarının yardımına hep ihtiyacı vardır, kendisini seven ve yardımcı olacak birisine.

İşte, biz de aynen böyle, körüz. Başkalarını aldatmadan tanıtacak birine bizim çok ihtiyacımız var: Bize yol gösterecek, ellerimizin ne zaman kirli olduğunu söyleyecek, yüreğimiz ve aklımız için sağlıklı gıda yerine zehir içiyorsak, bizi uyaracak birine çok ihtiyacımız var.

İsa; karşılaştığı köre onu çamur ile kirleterek parmağı ile dokundu; kör ona hemen itaat etti: Gönderilmiş Olan’ın (Siloha) havuzunda yıkanmaya hemen gitti. Döndüğünde gözleri görüyordu! Yani kendisine konuşanları, eşlik edenleri tanıyıp, tek başına yönünü bulabiliyor, kendini koruyabiliyordu, başkalarına yardımcı olabiliyordu bile.

Sadece biraz toprağı temizleyen değil de gözlerin körlüğünü açabilen, hangi sudur? Biz bunu kolayca anlayabiliriz: Vaftiz suyu bu mucizeyi gerçekleştiriyor. Baba’ya olan sevgisini yaşamak, dünyaya Kutsal Ruh’unu getirmek için İsa ile birleşen kişi, işte o, ışığa sahiptir: Başkalarını sevmesi gereken kişiler olarak görür, dünyada nasıl davranması gerektiğini görür, neyin iyi neyin kötü olduğunu anlar, çünkü Allah’ın Oğlu’nun ölçütlerini, kendine mal eder.

Aziz Pavlus bize şöyle diyor: “Uyan, ey uyuyan sen! Kalk ölüler arasından! Mesih de senin ışığın olacaktır”. Havari şunu söylemekten mutlu: “Bir zamanlar karanlıklarda idiniz, ama şimdi Rab’de ışıksınız”. Ayrıca şunu tembihler: “Işık çocukları gibi yaşayınız. Işık her tür iyilik, doğruluk ve gerçek meydana getirir. Rabbi neyin hoşnut ettiğini öğrenmeye çalışın. Karanlığın meyvesiz işlerine katılmayın. Tam tersine bunları kınayın”.

İsa’nın ışığıyla aydınlanmış olarak, dünyanın Baba’ya doğru yönelmesi ve gerçek barış ve sevgi eylemleri gerçekleştirmesi için, O’nunla iş birliği yapabiliriz. Bizler de kör gibi ret edilip kovulursak, yine de Allah’ın Ruh’unu taşıdığımızdan sevineceğiz, mutlu olacağız!

İsa’nın ışığıyla aydınlanmış olarak artık iyi-kötü ayrımı yapma hatalarını işlemeyeceğiz. Kardeşlerle karşılaştığımızda onları ne dış gösterişe ne de toplumsal seviyeye ne kültüre ne de işe göre, sadece Allah Baba’nın onların üzerine döktüğü sevgiye göre onları değerlendireceğiz. İsa gerçek ışıktır: O’nu sürekli, aralıksız görebilmemiz için gözlerimizi tedavi edeceğiz.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Paskalya’ya Hazırlık Devresi – 3. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

12/03/2023 – PASKALYA’YA HAZIRLIK DEVRESİ –

3. Pazar Günü – A

1.Okuma Çık 17,3-7 Mezmur 94 2.Okuma Rom 5,1-2. 5-8 İncil Yh 4,5-42

Su, bugünkü ilk okumada ve İncil’de sıklıkla bahsedilen konudur. Su, yaşam kaynağı ve insanın yaşaması için gereken elementtir! Halk çölde su arıyordu, İsa da öğle saatlerinde Sikar’da su arıyordu. İnsanın suya ihtiyacı vardır, sadece susuzluğunu gidermek için değil, özellikle içsel yaşamı için gereklidir. İçsel yaşamın suyu nedir?

James Tissot (1836–1902), The Woman of Samaria at the Well (La Samaritaine à la fontaine)
James Tissot (1836–1902), The Woman of Samaria at the Well (La Samaritaine à la fontaine)

İnsana tam bir ruhani doyum verebilecek, yeryüzündeki yürüyüşünde onu doyuracak bir şey var mı? Bu susuzluğumuzu kim giderebilir?

Halk çölde Musa’ya karşı homurdanıyor: Musa; ne yapacağını, onlara nasıl cevap vereceğini bilmiyor. Tüm halk ve hayvanları için yeterli su nerede bulunabilir? Musa’nın tek çıkar yolu Allah’ıdır. Allah da onu hayal kırıklığına uğratmıyor. Allah duayı dinliyor, ama karşılığında bir itaat, hatta katı bir itaat istiyor. Musa, Allah’ın Kendisi tarafından verilmesinden başka hiçbir özelliği olmayan asayı alıp onunla kayaya vurması gerekiyor. Elbette kayayı kıracak olan, asa değildir, kaya da su olmayacaktır, ama Allah, Musa’nın duasını tüm halk önünde gerçekleştirmek istiyor: Halkın liderleri bunun tanıkları olacaklar.

İşte su, kayadan bereketli bir şekilde akıyor. Allah, Musa’nın şikayet eden ve güvenemeyen halk için yaptığı duasını dinledi.

Tüm bunlar bir işarettir. İnsanın gerçek susuzluğunu gidermek için gerçek suyu veren İsa’dır. Sikar’da İsa; susamış ve barış, sevinç, yaşam kaynağını bulmaktan aciz insanlığa rastlamaktadır. İnsanlar geçici, yüzeysel, bir anlık tatminler peşindeler; bunlar sadece bir an sürmektedir, sonra insanların yeniden aramaları gerekmektedir, onlar hayal ile hayal kırıklığı arasında koşturmaktadırlar. Bir anlık tatminler peşinde koşarlarken insanlar; aralarında bağ kurup bu bağı koparmaktalar ve karşılıklı güvensizlik ve belirsizlik yaratmaktadırlar.

Beş kocaya vardın. Şimdi birlikte yaşadığın adamsa kocan değil!”: İsa, insanın mutluluğa doğru koşmasını böyle özetlemektedir.

İnsan ilişki aramakta, çünkü onlardan sevinç beklemekte, ama insanlar arasındaki ilişkiler, Allah’ın sabitliğine ve ebediyetine dayanmamakta ise, hayal kırıklığına uğratmaktadırlar. İşte bu sebepten İsa, en derin arzularımızı gerçekleştirebilecek kişi olarak Kendini önerir. Allah tarafından yollandığı için, hayal kırıklığına uğratmayan bir adamın geleceğini bilen Samiriyeli kadına, İsa: “Seninle konuşan ben, O’yum!” diyor.

Gerçekten de insanın ve tüm insanlığın ihtiyacı olan su kaynağı, İsa’dır. O’nunla karşılaşanlar ve O’nu dinleyenler, O’nun tarafından sevilmeyi kabul edenler bunun farkına varıyorlar.

İki gün için O’nu misafir eden Samiriyeliler, O’nun dünyanın kurtarıcısı, hayattan mahrum dünyaya hayat veren O’nun olduğunu bilmektedirler. İsa Allah’ı tanıyor, insanı da tanıyor, Allah’ın insana yaşamını sevinçle doldurması için gerekeni verebileceğini, onu kurtarabileceğini, biliyor. İnsanı dolduran, Kutsal Ruh’tan başka ne olabilir ki? Bu da, aziz Pavlus’un dediği gibi, bize İsa tarafından verilir. “Bize verilmiş olan Kutsal Ruh aracılığıyla Allah’ın sevgisi yüreklerimize yerleşmiştir. Evet, biz daha çaresizken Mesih, belirlenmiş zamanda biz suçlular için öldü… Biz daha günahkarken Mesih bizim için öldü”.

İsa, insanlığın susuzluğunu gideren canlı su kuyusudur. O, bize Kutsal Ruh’u, O’nun aracılığıyla hayatın tamlığını da vermek için ölmektedir.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Paskalya’ya Hazırlık Devresi – 2. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

05/03/2023 – PASKALYA’YA HAZIRLIK DEVRESİ -2. Pazar Günü -A

1. Okuma Yar 12,1-4 Mezmur 32 2.Okuma 2 Tim 1,8-10 İncil Mt 17,1-9

“ Allah’tan gelen güçle Sevindirici Haber yararına benimle birlikte sıkıntılara katlan”: Bu sözlerle aziz Pavlus öğrencisine cesaret vermektedir, aynen biz de İncil’i yayma arzumuzu çoğaltmaya çağrılmaktayız. İncil’i yaymak, İsa vasıtasıyla bize ulaşan Baba’nın sevgisini müjdelemek demektir. Bu bize biraz yorgunluk ve acı verse de!

Giovanni Bellini (circa 1430–1516), The Transfiguration of Christ
Giovanni Bellini (circa 1430–1516), The Transfiguration of Christ

Baba’nın sevgisi olan İsa, O’nun ulaştığı kişilerin vaftize hazırlandıkları Paskalya’ya Hazırlık Devresi’nin merkezindedir. Peki, ya önceden vaftiz olanlar? Onların da imanlarına güç kazandırmaya, kendileriyle karşılaşanları ilahi bir şekilde sevebilmek için İsa’ya olan sevgilerini yenilemeye ihtiyaçları var. Bizler vaftizliyiz, ama vaftiz lütfunu her gün yeniden kabul etmeliyiz, yüreğimizde ve günlerimizde yeni sevme fırsatları yaratmalıyız: Tek kelimeyle, tövbe etmeye devam edeceğiz. Şimdi kendilerini vaftize hazırlayanlar, bize örnek ve yardımcı olmaktadırlar. Biz onlara yürüyüşlerinde yardımcı oluyoruz, onlar bize yeni bir imanın hevesini iletiyorlar.

Onlar İbrahim’in imanının attığı adımı yaşıyorlar, çünkü onlar da İbrahim gibi, her şeyi bırakıp Allah’ın davetini kabul ediyorlar. İbrahim, Allah’ın kutsamasından emin olarak bilmediği bir yola çıkmak üzere kendini O’nun görünmeyen rehberliğine emanet etti. Onu kutsayan Allah’a güveniyordu ve verdiği sözlerden hiç şüphe etmiyordu. Yüreğinin sevincine kesinlikte vaat edilenlerin hiçbirini görmemesinden gelen acı eşlik ediyordu. Ben de İbrahim’in ki gibi bir imanı yaşamak istiyorum: Bu, vaftiz edileceklerin ve İsa’yı takip ederek ebedi memlekete doğru bütün yürüyenlerin imanıdır.

Bugün İsa’yı dağa çıkarken takip ediyoruz: O oraya dua etmeye gidiyor. İsa’nın duası nasıl? Bu metinde İncil yazarı bize bunu söylemiyor, ama biz biliyoruz, çünkü tüm İncil’i okuduk ve İsa’nın Baba’ya yönelttiği duayı duyduk: “Baba, benim değil, senin isteğin olsun!”. Bu dua İsa’yı değiştiriyor, yüzünü nurlu kılıyor, onu Allah’ın şanıyla parlatıyor. İsa’nın duası; gerçek duadır, en güzel, Baba’nın en çok hoşuna giden ve bizi gerçek evlatları, ilahi evlatları kılan diyalogdur.

İsa ile birlikte olan üç öğrenci İsa’nın yüzünün nurunu görünce şaşırıyorlar: Sanki başka bir dünyadaymış gibi hissediyorlar. Onlar bu değişik dünyaya alışmadılar, bu yüzden bu dünyaya özgü korku ile, yüzeysellik ve uyuşukluk ile tepki gösteriyorlar.

Bulutun gözükmesi ve buluttan duyulan ses, Celile dağının tepesinde olmalarına rağmen, Allah’ın huzurunda olduklarını ve Allah’ın tüm sevgisini Öğretmenleri İsa’ya emanet ettiğini anlamalarını sağlıyor. İsa, Baba’nın isteği hakkında İsrail tarihinin büyükleri olan Musa ve İlyas ile – onlar, büyüklerdir çünkü Allah’ın onlara yönelttiği her söze itaat ettiler! – konuşuyor. O, onların görevini ve itaatini tam olarak yerine getirecektir!

O, Oğul’dur, gerçek itaatkar oğuldur; bu sebepten Baba O’na tam güveniyor ve üç öğrencinin dikkatini şöyle uyandırıyor: “O’nu dinleyiniz”. Allah, insanların İsa’yı dinlemelerini istiyor. Ben de O’nu daha çok dikkatle dinleyeceğim, o zaman Allah’ın sevgisinin her boyutunu, Sevindirici Haber’in, yani İncil’in değerini anlayacağım ve ben de İsa gibi şöyle tekrar edeceğim: “Benim isteğim değil, senin isteğin olsun, Baba’m!”.

Baba’nın isteğini gerçekleştirmek bana acı verecek mi? Pavlus ile ve benden önce bütün diğer itaat etmiş olanlarla birlikte İsa ile birleşerek bu acıyı Baba’ya sunacağım. İsa’nın çehresinin nuru benim yüzümü de aydınlatacak ve O’nun tanığı olacağım.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Paskalya’ya Hazırlık Devresi – 1. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

26/02/2023 – ORUÇ DEVRESİ – 1. Pazar Günü – A

1.Okuma Yar. 2,7-9;3,1-7 Mezmur 50 2.Okuma Rom. 5,12-19 İncil Mt. 4,1-11

Niçin Paskalya’ya Hazırlık (Oruç) devresi gibi bir tövbe zamanı kutluyoruz? Bugünkü okumalar, her birimizin günahkar olduğunu, günahın yaşamlarımızı ve aramızdaki ilişkileri bozduğunu hatırlatmaktadırlar. Eğer günahın işine devam etmesine izin verirsek o, insanları bozmaya ve acı çektirmeye devam edecektir. Günahla kaybettiğimiz yeteneklere ve güçlerimize tekrar kavuşmaya, onun bozduğu yüreği ve aklı iyileştirmeye ihtiyacımız var.

Ivan Nikolaevich Kramskoĭ (1837-1887), Christ in the Wilderness

Fakat günah nedir? Bu sözcüğü artık kullanmayan, hatta inkar eden bu dünyada, günahtan konuşmanın anlamı var mıdır? Doğru, artık günahtan açıkça konuşulmaz, bunun sebebi de artık insanın kendini Allah önünde sorumlu olarak görmemesidir. Gerçekten de günah bizim Allah ile ilişkimizle ilgilidir; bir yaratığının, bir evladının, O’na inanan birinin; O’na olan bir güvensizlik eylemidir. Aslında günah sözcüğünü sadece Allah’a iman edenler kullanırlar.

Allah’a iman eden kişi, denenir; bazen Allah’ın onu unuttuğu, kendisi ile ilgilenmediği fikrine kapılabilir, hatta Allah’ın var olmadığını düşünebilir. Gelebilecek başka kötü fikirler; Allah’ın Söz’ünün ciddi bir şey olmadığını, herkesin istediği gibi davranması gerektiğini, Allah’ın bize ilettiğine göre değil de kendi isteğimize göre davranmak iyi olduğunu insana söyleyebilirler. Bu düşünceler insanı Allah’ın sevgisinden uzaklaştırır, Allah’ı insana yabancı kılar. Bu düşüncelerle insan kibirlenir, egoist olur, kendini her şeyin merkezinde sanır. İşte dünyada yayılmış günah budur: Değişik görüntüler alabilir: Ekonomik işlerde, cinsel boyutta, şahsi veya sosyal ilişkilerde yerleşmesine göre.

İlk okuma bize Adem ve Havva’nın günahını anlatır; bu günah, her erkek ve her kadının günahının simgesidir: Bu, ‘asli’ günahtır; diğer tüm günahlar ondan gelirler: Kibir günahı! Adem ve Havva Allah’ın kendilerini aldattığını sanırlar, Allah’ın onların hürriyetlerini kıskandığını fikrine kapılırlar. Böylece yalnız kalırlar: Allah’tan uzak olunca kendilerinden utanır ve birbirlerini suçlamaya başlarlar. Artık karşılıklı güven kalmamıştır, huzur kaçmıştır. Günümüzde sosyal yaşamda var olan güvensizlik, acaba herkesin hayatında kabul edilen bu tür bir günahın sonucu değil midir?

İncil bize herkesin denendiğini söyler, hatta Allah’ın Oğlu bile denendi. İsa Kendini; düşüncelere, ayartmalara karşı koyuyor, dua ve oruç ile onlarla savaşıyor.

Karşısına çıktıklarında Allah’ın Söz’ünü tekrarlayıp Kendini Söz’e teslim ederek onları yeniyor. Bu Söz, İsa’nın güvenidir. O, Baba’dan ve sevgisinden şüphe etmeyi kabul etmiyor! Bu sebepten hiçbir denenme yüreğini Allah’tan uzaklaştırmaya beceremiyor! Ayartıcı; İsa’nın imanını, ümidini ve sevgisini yanlış bir şekilde kullanması için O’nu deniyor: İmanını açlığı gidermek amacıyla mucizeler yapmasını, ümidini Allah’ın olağanüstü eylemleri yapması için O’nu zorlamasını, sevgiyi Şeytan’ın verdiği güçlerle kullanmasını istiyor.

İsa itaat ile denenmeyi aşıyor: Kutsal Yazılar’a sık sık bağlı kalarak yeni bir insanlık başlatıyor, Baba’ya itaat etmekte Kendisi ile birleşecek olan öğrencilerin o yeni insanlığı. Bu insanlık, Adem’in neslinden gelen ve vaftiz aracılığıyla arınılmış ve yenilenmiş insanlıktır. Bu insanlık İsa sayesinde doğrulanıyor ve kutsallaştırılıyor. İsa bu zaferi kırk gün çölde kalarak başlattı ve Zeytinlik Bahçesi’nde ve haçta Kendini denenmeye gelen Şeytan’ı yenerek elde etti.

Şeytan’ın karşısında zayıf olan bizler, şimdi İsa’nın zaferi ile güçlenmiş olmaktayız. Bu Paskalya’ya Hazırlık için kırk gün boyunca O’nunla birlik içinde kalıp düşüncelerimizi O’nun düşünceleri ile değiştirmek için pratik yapacağız!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 7. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

19/02/2023 – Olağan Devre – 7. Pazar Günü- A –

1.Okuma Lev 19,1-2.17-18 Mezmur 102 2.Okuma 1Kor 3,16-23 İncil Mt 5,38-48

Allah, Musa’yı halka daha önce kimsenin söylemeyi düşünmeyeceği bir söz söylemekle görevlendiriyor. Allah, emirleri itaat edilmek veya İbrahim halkı üzerinde bir otorite göstermek için değil, ama ilk olarak bu halka, sonra da, bu halk aracılığıyla, yeryüzündeki diğer tüm halklara Kendini tanıtmak için verdi. Allah’a itaat eden, O’na benzer, yani O’nun gibi sevmeye ve sevgiyi yaymaya kabiliyetli olur. Bu sebepten tüm emirleri özetleyen emir şudur: “Kutsal olun, çünkü ben, Allah’ınız olan Rab, kutsalım”. 

Jan Brueghel the Elder (1568–1625), The Sermon on the Mount
Jan Brueghel the Elder (1568–1625), The Sermon on the Mount

Sonra da bu kutsallığın nasıl geliştiğini anlatmaktadır: Yüreğimizde ne kine ne öce, ne de kırgınlığa yer bırakacağız, “ama yanındakileri kendin gibi seveceksin”. Yakınındakini sevmek, kin duyabilen yakınındakini bile sevmek; kutsallığın, bize rehberlik eden Allah’ın kutsallığının göstermesidir.

İsa, Levililer Kitabında ele alınan bu öğretiyi, üç tane örnek vererek, geliştiriyor. Tokat, hırsızlık ve iddia örneklerini sunuyor. Sana vuran olabilir, kanunları kullanarak seni soymak isteyen olabilir, iddia ederek senden bedava yorulmanı isteyenler de olabilir. Bu hareketler genelde ağır tepkiler uyandırıyorlar.

Öğrencinin yüreğinde ise neler oluyor? O, Allah’ın sevgisini göstermek, yani O’nun kutsallığını her yere taşımak istiyor, bu sebepten yüreğinin değişmesine izin vermiyor, bu kötülüklerin kendisini etkilemesine izin vermiyor. Şeytan senin de onun gibi kötü olmanı ister, fakat Rab, bu durumları kullanarak, O’nun kutsallığını göstermeni arzu ediyor. Bu durumlar, Allah’ın iyiliğine tanıklık etmen için kullanabileceğin değerli fırsatlardır. Bu şekilde seni görenler Baba’nın bilgeliğinin ve karşılık beklemeyen sevgisinin bir yüzünü görmüş olacaktır.

İsa başka tavsiyeler de vermektedir: “Size zulmedenler için dua edin”. Oğul’un yüreği Baba gibi sever. Baba; iyileri de kötüleri de sever, onları, yüreklerini Kendisine çekmek ve değiştirmek için sever. Bu şekilde bizden de, sevilmeden ve değerlendirilmeden bile, sevmemiz istenmektedir; bu bir lütuftur ve bize de verilmektedir! Biz sevgiye cevap vermek için değil de, Allah’ın evlatları olduğumuz için sevmeliyiz!

Aziz Pavlus’un da teşvikleri bu öğretilerin doğrultusundadır: Bizler Allah’ın tapınaklarıyız ve içimizde O’nun Ruh’u yaşar. Her eylemimiz bu gerçeği sayıp gösterecektir. Biz dünya gibi düşünemeyiz; dünya ayaklarımızın ezilmemesi için kurnaz olmak gerekir, diyor. Bizim kurnazlığımız, dünyada kendimizi yüceltmemiz değildir, tersine kuzu gibi uysal ve her durumda iyi olmamızdır. Hatta kuzular olarak, kurtların arasında bulunduğumuzda bile! Biz iki sandalye üzerinde oturmayacağız: Ya dünya gibi oluruz ve onunla çekişiriz ya da Allah’ın yüreğini ve sevgisinin güzelliğini gösterme görevini yaparız, insanlardan gelecek haça katlanarak bile.

Bu günkü duayı hep beraber tekrar edelim: o, gerçekten “yeni” kişiler olmayı arzuladığımızı belirtmektedir: “Allah’ım, sen ki Oğlu’nun haçta soyulması ve alçaltılması ile sevginin gücünü gösterdin, yüreğimizi Ruh’un armağanına aç ve şiddetin ve kinin zincirlerini kır, öyle ki, kötülüğü iyilikle yenerek, senin barış İncil’ine tanıklık edelim”.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 6. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

19/02/2023 – Olağan Devre 6. pazar Günü – A –

1.Okuma Sir 15,15-20 Mezmur 118,2 Okuma 1Kor. 2,6-10 İncil Mt 5,17-37

Sırlar ve gizemler! Allah’ın gizemi saklıydı ve şimdi açıklanmaktadır. Aziz Pavlus işte bunu söylemektedir. Bu dünyada hiç kimse, güçlü veya bilge olsun, Allah’ın gizemlerini keşfedemedi, anlayamadı. Sadece O’nu sevenler bir şeyler bilebilirler ve haça Gerileni kabul edenler Allah’ı gerçekten sevmektedirler. Bunların aralarında bizler de varız: Bununla övünebiliriz, ama büyük bir alçakgönüllülükle, çünkü alçakgönüllü değilsek, Allah bize Kendini göstermez: Gerçekten de Kendini gösteren O’dur, O’nun yüreğinin sırlarını keşfeden biz değiliz. O, yüreğini sadece küçüklere ve alçakgönüllülere açar.

Holy Wisdom (16th cent), Vologda museum
Holy Wisdom (16th cent), Vologda museum

Bugün İsa Allah’ın emirlerini nasıl okuyor açıklamaktadır. İsa bunları köle olarak değil, evlat olarak okumaktadır! Köleler Allah’a O’nu sevmeden itaat eder, her şeye harfi harfine uymaya çalışırlar, hatta bunu korku ile de yaparlar: Bir mükafat bekler ve cezadan korkarlar. İsa ise bize bir evladın, babasını seven ve onunla iş birliği yapmak isteyen bir evladın, nasıl itaat ettiğini iletmektedir. Bir evlat, Baba Allah’ın sevdiğini bilir ve bu sebepten emirleri bir sevgi armağanı olarak alır. Böylece İsa Allah’ın yüreğine girişimizi sağlar ve içsel güzelliğini, sevgisinin güzelliğini ve derinliğini gösterir. Devam emekte olduğumuz dağdaki konuşmasında İsa bizlere emirleri bazı okuma örneklerini vermektedir.

Allah insanlara niçin “Öldürmeyeceksin” dedi? Allah yaratıkları olan tüm insanları sevdiği için bu emri verdi. Onlara olan sevgisi derin ve devamlıdır. Bir evlat; cinayetten kaçınmakla kalmaz, Baba’nın sevgisini örnek alarak herkesi sevmeye çalışır. Bir evlat; insanların büyümesine yardımcı olacaktır, sevme kapasitelerinin artması için elinden geleni yapacaktır. Öldürmek yaşamı esirgemektir ve insanların yaşamlarını esirgemek için birçok yöntem vardır: Kırıcı bir söz veya bir alay, bir kişinin gününü bozabilir, onun büyümesini engelleyebilir. Bir kişi ile herhangi bir çıkarın için kavga ettiğinde o kişiye huzursuzluk yaratıyorsun ve uykusunu kaçırıyorsun. Kim Allah’ı O’nun evladı gibi seviyorsa kavga etmez ve kimseyi kırmaz.

Zina etme” diyen emri Peder niçin verdi? Eğer bir evlat olarak O’nu dinlersen evlilik hakkındaki niyetlerini anlarsın. Eğer O, bir erkek ile bir kadın arasındaki birliği kutsadıysa, sen uzaktan bile bunu bozmayı düşünemezsin. Bu, Allah’a karşı yapılan bir hakaret olur, o erkek ve o kadın da zarar verir. O kadının veya o erkeğin “kendi kadınından” veya “erkeğinden” daha çok hoşuna gitmesi, bunu onun da istemesi, hiç önemli değildir. Sen insanlara değil, Allah’a itaat etmelisin. Eğer eşini aldatan biriyle birlikte olursan, sen Allah tarafından kutsanan bir bağı koparmaya yardımcı oluyorsun: Allah’ın önünde sen de suçlusun!

Allah’a yapılan her itaatsizlik insana karşı da sevgi değildir. Baba’ya itaatsizlik olan bir eyleme sevgi diyemezsin.

İsa’nın bize verdiği diğer bir itaat örneği yeminle ilgilidir. Bu da ciddi bir şeydir, çünkü bununla Allah’ı seni doğrulaması için tanık olarak çağırmaktasın. Bu sebepten “yalan yere tanıklık yapma” emri bu şekilde konuşmamanı önermektedir, yani kendi fikirlerini savunmak için hiçbir zaman yemin etme. Eğer daima doğruyu söylemeye alışırsan yemin etmeye ihtiyacın olmayacaktır. Sen Allah’ın evladısın: Her dediğin doğru ve ölçülü olacaktır, yoksa yalancı olan şeytana yer vermiş olursun ve Kötü’nün avı olarak davranıyorsun.

Tüm emirler hayat içindir: “Eğer emirlere uyarsan, onlar seni koruyacaklardır; O’na güveniyorsan, sen de yaşayacaksın”. Allah’ı dinlemeden O’ndan mutluluk ve iyilik istemek aptallıktır: Zaten artık O emirleriyle bize sevinç ve barış yolunu gösterdi. Allah’ın ağzından çıkan her sözü ciddiye almak bilgeliktir ve tabii ki beden alan Sözü sevmek en büyük bilgeliktir! İsa’yı kabul etmek; Allah’ı gerçekten dinlemenin işaretidir, en faydalı bilgeliktir, gerçek hayat yoludur!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 5. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

05/02/2023 – OLAĞAN DEVRE – 5. Pazar Günü – A

1.Okuma Yeş. 58,7-10 Mezmur 111 2.Okuma 1Kor. 2,1-5 İncil Mt. 5,13-16

Geçen Pazar günü İsa’nın, gerçek mutlulukları ilan etmesini, yani, O’nun öğrencilerinin ve tabii ki, tüm insanların yaşamlarının teselli ve iyilik dolu olması için onları nasıl gördüğünü, dinledik. Gerçekten de bu bilgeliğe göre yetişen ve eğitilen kişilerin olduğu yerde, huzur, sevinç, neşe ve barış vardır.

Thomas Gainsborough (1727-1788), Charity relieving Distress
Thomas Gainsborough (1727-1788), Charity relieving Distress

Bu bilgeliğin yayılması için bunu bazılarının kararlılıkla yaşaması ve eksiksiz ilan etmesi gerekmektedir. Bunu sadece yüreğinde İsa’yı kabul etmiş olan yapabilir. Kim İsa’yı kabul edip O’nunla birlikte yaşıyorsa, o kişi İsa’nın öğrencisidir, etrafındaki dünya için teselli kaynağı ve yaşam “eğitmeni” oluyor. İsa bunun farkındadır, bu sebepten bugün bize bu çok güzel sözü söylemektedir: “Siz dünyanın tuzusunuz” ve “Siz dünyanın ışığısınız”.

Kim O’nunla yaşayıp O’na itaat ediyorsa, dünya için çok değerli ve gerekli olmaktadır. Bunlar boş sözler değildir: Etrafımıza baktığımızda ne kadar gerçek olduklarını anlayabiliriz. İsa’nın öğrencilerinin olduğu bir ortamda af imkanı vardır ve sevgi, merhamet yayılmaktadır, özellikle de birilerine güven duyabilirsin. İsa’nın olmadığı ortamlarda ve milletlerde kimseye güvenemezsin, kimseyle dertleşemezsin, ne de, kendin için veya başkaları için, acıma bulabilirsin. İsa öğrencilerinin kendilerini beğenmiş olmalarını istememektedir, bu sebepten onları uyarıyor: Tuz, yararlı olmak için, tuzlu olmalıdır; tatsız bir tuz kimsenin işine yaramaz ve atılır. Aynen ışık da parlamalıdır: Saklı olan bir şamdan kimseye yaramaz. Bu basit sözlerle İsa öğrencilere Kendisini, içlerinde taşımaları gerektiğini söylemektedir, yoksa tatsız olurlar. Saklanmadan ve kendilerini kamufle etmeden, içlerinde taşıdıkları İsa’yı yansıtmaları gerekmektedir, yoksa yararsız olurlar. Tat O’dur, sadece O’nda olan sevginin tamlığıdır. Işığın kaynağı O’dur ve herkesin görebileceği bir yere konmalıdır, yoksa kimseyi aydınlatamayacaktır.

Biz zavallı, hatta günahkar insanlar olduğumuzun farkındayız. Nasıl olabilir ki dünyaya faydalı olalım ve sayemizde, varlığımızla ona barış ve bilgelik kazandıralım? Elbette bizler zayıf ve güçsüz olduğumuzu biliyoruz: Zenginlik biz değiliz, ama içimizdeki İsa’dır; toprak vazolara konmuş bir hazine gibi! Vazo zayıf ve kırılgan, ama içerisinde olandan dolayı değerlidir! İşte aziz Pavlus ikinci okumada tam bunları söylemektedir. Pavlus, Korintos cemaati huzuruna çıktığı zaman, zayıf olduğunun bilincindeydi, ama içinde İsa’nın varlığının zenginliğini taşıdığını da bilmekteydi: O İsa ki, sevgi için, haça girilmiş oldu! Haçta ölen bir insan güçsüzdür, ama severek öldüğü için, en büyük güçsüzlüğü yaşadığı anda, bize sevgisinin büyüklüğünü ve gücünü gösterip bağışlamaktadır. Bu sebepten bizler güçsüzlük ve sefaletimizden utanmıyoruz, ama sadece ve sadece yüreğimizde ve aklımızda taşıdığımız, O’nun arzuladığı ve bilgeliğini gösteren eylemlerde ispatladığımız Rab’bimizle övünüyoruz.

İlk okumada Allah’ın gerçeğini gösteren bazı sosyal eylemler tavsiye ediliyor, bunlar acıları ve fakirliği azaltmaktadırlar: Onlar aracılığıyla Allah’ın sevgi ve merhamet dolu yüreğini gösteririz. Eğer boyunduruğa, kaba işaretler yapmaya, kötücül konuşmalara son verirseniz, açlar uğruna kendinizi feda eder, yoksulların gereksinimini karşılarsanız, ışığınız karanlıkta parlayacak.

İsa anlattığı meselleri sonlandırırken Baba’nın içimize ektiği sevgiyi herkese göstermemizi tavsiye etmektedir, böylece O, aracılığımızla Kendini gösterebilecek, bu sayede başka insanlar da O’nunla karşılaşabilecek ve O’nu tanıyabileceklerdir. Kim Baba ile karşılaşırsa artık dünyada yalnız olmadığını keşfeder ve kurtuluşu tecrübe etmeye başlar. Kim Baba ile karşılaşırsa şimdiden cennettin sevincini tadar!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 4. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

29/01/2023 – OLAĞAN DEVRE – 4. Pazar Günü – A

I. Okuma Sof. 2,3;3,2-13 Mezmur 145 2. Okuma 1Kor.1,26-31 İncil Mt.5,1-12

Peygamber Sefenya Allah’ın adına konuşarak şöyle diyor: “Aranızda, geriye kalanlardan ancak yoksul ve alçakgönüllü bir halk bırakacağım”. Böylece Allah’ın kime karşı sempati duyduğunu söylemektedir! Yüreği daima alçakgönüllülere doğru, fakirlere ve acı çekenlere doğru eğilir!

Henrik Olrik (1830-1890), Sermon on the Mount - detail
Henrik Olrik (1830-1890), Sermon on the Mount – detail

Allah’ın lütfünde olmak istiyor musun? “Doğruluğu arayın; alçakgönüllülüğü arayın. Rabbin öfkesinin gününde bir sığınak bulacaksınız”. İnsanlar arasında büyük sayılmak isteyen halk, kilbirli bir yüreği kabullenen kişiler, hiçbir zaman Allah’a hoş görünmezler, çünkü Kendisi alçakgönüllüdür. Allah’ın alçakgönüllülüğünü İsa’yı bize yollamış olmasından görüyoruz; İsa, O’nu tanımamız ve iyiliğini göstermek için geldi: Tüm hayatı, fakirlik ve alçakgönüllülük bir tanıklıktır. doğumundan ölümüne kadar!

O halde Havari Pavlus’un bizleri teselli etmek için şöyle demesine şaşırmıyoruz: “Allah, bilgeleri utandırmak için dünyanın cahil saydıklarını seçti; güçlüleri utandırmak için, güçsüz olanları seçti. Allah dünyanın önemli gördüklerini hiçe saymak için, dünyanın önemsiz, soysuz ve değersiz gördüklerini seçti. Öyle ki, Allah’ın önünde hiç kimse övünemesin”. Bizler zayıflığımızın ve cahilliğimizin farkındayız, özellikle de dünyanın bizleri imanımız için cahil gördüğünün ve haça gerilmiş bir adamı sevdiğimiz için hor gördüğünün farkındayız, fakat biz Allah’ın bu şekilde davranmasından mutluyuz. Yaşadığımız dünyada değerli görülmememiz, yüzümüzü kızartmamaktadır; hor görüldüğümüzde korkuya kapılmıyoruz, yana atılmaktan şaşırmıyoruz, tersine tüm bunların gerçekleşmesini bekliyoruz ve normal görüyoruz.

Aziz Pavlus, İsa’nın sözlerini dinlediği için bu şekilde konuştu! İsa, gerçekten de insanlara, öğrencilerine ve kalabalığa meşhur olan bu sözleriyle konuşmaya başladı: “Ne mutlu yüreği zenginliğe bağlı olmayanlara! Çünkü Göklerin Hükümranlığı onlarındır”. Bugün bu sözlerini mutlulukla tekrar dinlemekteyiz, aynı zamanda onları biraz daha iyi anlamak istiyoruz ve İsa’nın “yüreği zenginliğe bağlı olmayan”, “yüreği temiz olan”, “doğruluk uğruna zulüm gören” olarak tanıdığı kişilerin arasında bulunmayı arzuluyoruz.

Birçok Hristiyan, “yüreği zenginliğe bağlı olmayanlar” deyimin, yani bu “ruhsal fakirliğin” ne olduğunu merak etti. Ben bu cümleyi şöyle telaffuz edenler tarafından yardım gördüm: “Fakir olmaya karar verenlere; Allah’ın sevgisi uğruna, hayatlarında O, gerçek ve tek zenginlik, sevinç ve sevgi kaynağı olarak görülsün diye fakirlikte yaşamayı seçenlere, ne mutlu!”.

İsa bu öğretisiyle daha önce peygamberlerin söylediği ile tam bir uyum içerisindedir, ayrıca Kendi hayat tarzını anlamamıza ve görmemize yardımcı olmaktadır. Böylece bizler de fakirlik kararımızda teselli buluyoruz ve kuvvetleniyoruz. Biz; fakirleri sevdiğimiz için değil, Allah sevgisi için yoksul olmayı seçiyoruz; böylece O, içimizde güzelliğini ve büyüklüğünü gösterecektir; aynı zamanda bunu İsa sevgisi için yapıyoruz, çünkü O, “O’nun yoksulluğuyla siz zengin olasınız diye, zengin olduğu halde sizin uğrunuza yoksul oldu” (2 Kor. 8,9).

Allah için fakir olmayı seçmek, bizleri içsel olarak zenginleştirir, başkalarına hizmet etmeye açık, kardeşlerimize karşı sevgi ve anlayış dolu olmamızı sağlar, sade, sevinçli, alçakgönüllü, yaşam zengini kılar!

İsa bizlere “Ne mutlu yüreği zenginliğe bağlı olmayanlara” demeye devam etmektedir ve bu mutluluğu anlamaya ve sevmeye yardım etmek için bize diğer mutlulukları da söylemektedir. Bizler arzularımızı değiştirmek için yüreklerimizi açıyoruz; geçici, aldatıcı şeylerden içsel, görünmez ve ebedi olan değerlere doğru yöneliyoruz: Onlar bizleri “Göklerin Hükümranlığına” layık kılacaklardır! Mutlu, yani Baba’ya yakın, hatta O’nun yüreğine dalmış olacağız!

Bu gerçekleşsin diye, fakirliği ve saflığı, merhameti ve mütevazılığı seviyoruz. Bu şekilde nihayet barışın, Allah’ın zenginliklerinden bizleri paydaş kılan o gerçek barışın inşaatçıları olacağız.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 3. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

22/01/2023 – OLAĞAN DEVRE – 3. Pazar Günü – A

1.Okuma Yeş. 8,23 – 9,2 Mezmur 26 2.Okuma 1 Kor. 1,10-13.17 İncil Mt. 4,12-23

Hristiyanların birliği için dua haftası sona ermektedir, ama yaşadığımız ortamda bu birliğin gerçekleşmesi için çalışmamız sona ermeyecektir. Aziz Pavlus birliğimizle daima İsa’nın tanıkları olmamıza teşvik ediyor. Hiç kimse; bütün diğer insanlar gibi Hristiyan cemaatlerin kardeşlerinin de egoizm ve kibirle denenmelerinden şaşmamalıdır. Aramızdaki duygusal farklılıklara, Kilise’de rehberlik ya da başka hizmetleri edenlere karşı doğabilecek az çok ilgiye de şaşırmıyoruz. Fakat duygusal farklılıkların bölünmelere sebep olmasına izin vermemeliyiz.

Artist Unknown, Jesus Christ Light of the World, Rio Calle
Artist Unknown, Jesus Christ Light of the World, Rio Calle

İsa tektir ve bizler, zor olduğunda ve hatta O bize haç ile gösterildiğinde de, O’nu takip edeceğiz. Bugün O, bizleri tövbe etmeye çağırmaktadır. “Tövbe edin, çünkü Göklerin Hükümranlığı yaklaştı”. Tövbeye davet; değişmeye çağrıdır, düşüncelerimizi ve arzularımızı aşarak Allah’ınkilerine katılmaya çağrıdır. İsa bunu her karşılaştığı kişiye söylüyor, çünkü herkes Adem’in evladıdır, yani Baba’dan uzaklaşan yolun üzerindedir.

Tövbe edin, yön değiştirin: Tutkularınızı, arzularınızı gerçekleştirmeyi düşünmeyin, Baba’nın istediğine bakıp onu gerçekleştirmeye çalışın, çünkü bu size yaşam ve barış verecektir!

İsa, insanların tövbe etmesinin bir anlık bir şey olmadığını ve tüm zamanların tüm insanlarını tövbe etmeye çağırmak gerektiğini bilmektedir. Bu sebepten hemen Kendisine yardım edecek, bu hizmeti dünyanın her köşesinde, bütün zamanlardaki insanlık için yaymak üzere birilerini çağırmaktadır. O biliyor ki çağırdıkları diğerleri gibidir, yani günahkar ve tövbeye muhtaç, ama cesaretini kaybetmiyor. Onları Kendi eğitecek, sabırla, devamlılıkla, kararlılıkla gerçek bir tövbe tecrübe etmelerine sebep olacaktır.

Bugün İsa’nın çağırdığını ve nasıl çağırdığını görmekteyiz. O, normal insanları, iş sorumlulukları ve sosyal yaşamda olan insanları çağırıyor. Bu kişilerin, Kendisi ile kalmak için her şeyden: İnsanlardan, özellikle de kendi kendilerinden, kendi alışkanlıklarından, güvencelerinden kopmaları gerekiyor. Bu ne anlama gelir?

İsa bizim için ve tüm dünya için hür insanları, Baba’ya itaat eden sevgisini öğrenmek için her türlü bağlardan hür insanları hazırlamak istiyor: Bunlar, Söz’ünü müjdeleyecek ve dünyaya Allah’ın sevgisini yayacaklar. İsa ilk çağırdığı dört kişiye Kendisi’nin “Göklerin Hükümranlığının güzel müjdesini” bildirmek için nasıl çalıştığını, insanların hastalıklarına karşı ilgisini de hemen göstermeye başlamaktadır. Bu dört kişi, daha önce birbirlerini sevmeye ve iş birliği etmeye alışmış, ikiye iki kardeşlerdir. Onların yanına gelecek olan herkes; kardeşlik, karşılıklı sevginin bir yaşama biçimini öğrenecekler.

Dünyada “karanlıkta… ve ölüm gölgesinde yaşayan” birçok insan ve halklar hala var: Onlar İsa’yı beklemekte ve İsa, Kilise’nin Söz’ü ve kardeş sevgisiyle onların yanlarına gelmektedir. Kilise tarihi, yaşamını günahkarlara ve engellilere, fiziksel ve ruhsal hastalara adamış adamlar ve kadınlarla doludur. Onlar bu kişilerin ruhani ve fiziki iyilikleri için yaşamlarını harcamışlardır. Biz bu Kilise’nin üyeleri olmaktan gurur duyuyoruz, daha doğrusu, misyonuna devam etmek ve her insana konuşan, yaralarına eğilen sevgisini somutlaştırmak için kararlılıkla kendimizi Rab’be sunuyoruz.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 2. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

15/01/2023 – OLAĞAN DEVRE – 2. Pazar Günü – A –

1.Okuma Yeş. 49,3.5-6 Mezmur 39 2.Okuma 1 Kor. 1,1-3 İncil Yh. 1,29-34

 

Bugünkü litürji İsa’ya ve Yahya üzerine yansıttığı ışığa bakmaya devam etmemizi öneriyor. Yahya öğrencilerine ve kalabalığa herkesin beklediği ve kendisinin gördüğü, tanıdığı kişi hakkında konuşuyor, O Kişi’ye herkesin ihtiyacı var: O; “dünyanın günahlarını kaldıran Allah’ın kurbanıdır”, O’nun “üzerine Kutsal Ruh bir güvercin şeklinde indi”. O, “Kutsal Ruh” ile vaftiz ediyor, O’nun adı “Allah’ın Oğlu’dur”! İsa’yı tarif eden tüm bu sıfatlar daha derinlemesine açıklama gerektiriyor. Fakat bu sıfatları İbraniler elbette iyi anlıyordu. Çünkü onların her biri Kutsal Kitap’ta yazılı olan halkın yaşadığı olayları hatırlıyor, Allah’ın mevcudiyeti ile dolu ve kurtuluş sözünü yansıtıyorlar.

John the Baptist Identifies Jesus as the Lamb of God (Relief sculpture in Cathédrale d'Amiens, 1508-1519)
John the Baptist Identifies Jesus as the Lamb of God (Relief sculpture in Cathédrale d’Amiens, 1508-1519)

Allah’ın Kurbanı, Paskalya Kurbanıdır: Kanı sayesinde Mısır’da olan halkı, ilk doğanları öldüren ölüm meleğinden kurtarmıştı. Aynı zamanda her sene halkın tüm günahlarının yüklendiği ve çöle ölüme yollanan kuzu idi. Yine sunak masasında her şahsın günahının silinmesi için kurban edilen kuzuydu. Daima halkın ölümden kurtarıcısı ve onun arındırıcısı oldu. Ölümüyle kuzu herkes için değerli oluyor. Yahya, İsa’yı “Allah’ın kurbanı” diye çağırarak öldürüleceğini bize söylüyor ve ölümüyle bizim için çok önemli olacağını da belirtiyor.

Üzerine Kutsal Ruh’un güvercin şeklinde indiğini söylerken dünyanın yaratılışını hatırlatıyor: Ruh’un sular üzerinde yüzdüğü ve baştaki karışıklığı düzene soktuğu zamanı! İsa, vaftiz olduğu Ürdün nehrinden çıkarken, dünyaya Allah’ın istediği gibi bir başlangıç veriyor. Yeni bir dünya olacak, orada artık insan Allah’tan kaçmayacak tersine O’nu arayacak, sevecek ve itaat edecektir, O’na güven verecektir.

Yahya bize İsa’nın “Kutsal Ruh’ta vaftiz eden” olduğunu söylerken peygamber Hezekiyel’in de peygamberliğini gerçekleştirdiğini söylüyor: Bu peygamber, Allah tarafından yeni bir yaşam, yeni bir yürek sözü veriyor, bu da içimize yerleştirilen Allah’ın Ruh’u aracılığıyla gerçekleşecektir: Vaftiz, arınma gerçekleştirmekte ve yaşamı değiştirmekte. İsa içimizi temizliyor ve Allah’ın yüreğini hareket ettiren aynı Ruh’u içimize veriyor. İsa’nın insan için gerçekleştirdiği eylem tamamen yenidir, çünkü bizlerin ilahi yaşama katılmasını sağlıyor!

İsa’nın Allah’ın Oğlu olduğunu söylerken Yahya, ikinci Mezmur’u düşünmemizi sağlamaktadır. O Mezmur Allah’ın Oğlu’na tüm insanların üzerine hükmetmeye izin verildiğini söylemektedir; O, Davut’a bildirildiği ve Daniel’in haber verdiği Allah’ın hükümranlığını gerçekleştirir. O halde İsa kraldır, Allah’ın dünyada gerçekleştirmeye söz verdiği hükümranlığın kralıdır: O; insanları çobanın kuzularını sevdiği gibi sevecek, özellikle hasta ve yaralanmış olanlara bakacak, dağıldıkları yerlerden onları toplayacaktır. Allah’ın Oğlu unvanı, O’na bakarak Allah’ı görebileceğimizi aklımıza getiriyor, çünkü her oğul babasının doğasındadır.

Yahya’nın tanıklığını kabul edelim ve onunla bakışlarımızı İsa’ya doğru çevirelim, böylece O’nu seveceğiz, özellikle de O’nunla karşılaşmak ve O’nu tüm sevgimizle takip etmek için koşacağız. Bu arzu Havarinin ve peygamberin de arzusudur, onlar bugün bize Baba’nın yolladığını kabul etmemiz için bize yardım etmektedirler.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

İSA’NIN VAFTİZİ – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

08/01/2023 – İSA’NIN VAFTİZİ – A –

1.Okuma Yeş. 42,1-4.6-7 Mezmur 28 2.Okuma Elç. 10,34-38 İncil Mt. 3,13-17

Noel devresini Rab’bin başka bir gösterilmesi olan İsa’nın Vaftizi Bayramını kutlayarak bitiriyoruz: Vaftizci Yahya’nın müjdelediğini doğrulamak için Allah’ın Kendisi sesini duyurtuyor. Bu görkemli doğrulama İsa’nın herkesin önünde alçakgönüllülüğü yaşadığı anda gerçekleşiyor. O, tüm günahkarların yaptığını yaptı. Onlarla günahlarından, yani kendilerini Allah’a karşı tutan davranışlardan ve eylemlerden arınmak için girdikleri suya girdi. O; günahsızdı, çünkü hiçbir zaman Baba’ya karşı gelmedi, O’ndan hiç şüphe etmedi, daima O’nun arzusunu gerçekleştirmek istedi.

Nelkenmeister, Berner. John the Baptist in the Wilderness
Nelkenmeister, Berner. John the Baptist in the Wilderness

İsa’nın Kendisini diğer günahkarlarla birlikte göstermek istemesine, Yahya itiraz etti: Bunun abartılı olduğunu düşünüyordu. Ama İsa şöyle diyor: “Şimdi izin ver bana, çünkü doğru olan her şeyi bu şekilde yerine getirmemiz gerekir”. Bu cümleyi anlamamız zor. Anlayabilmek için peygamberlerin dediklerine danışmalıyız. İsa, Allah’ın isteğinin “dürüst kuluna” haydut gibi davranılması olduğunu biliyordu. Yeşaya gerçekten de şöyle diyor: “Başkaldıranlarla bir sayıldı. Pek çoklarının günahlarını O üzerine aldı. Başkaldıranlar için yalvardı” ( Yeşaya 53,11-12).

İsa doğru olan her şeyi yerine getirmek istiyor, yani bütün insanları, günahkar olan bütün insanları kurtarabilmek için Allah’ın bu Söz’ünü de gerçekleştirmek istiyor. Yukarıdan duyulan Söz, İsa’nın bu davranışının onaylanmasıdır, peygamber de şöyle onaylamıştı: “Kulum başarılı olacak; üstün olacak, el üstünde tutulup alabildiğine yüceltilecek ( Yeşaya 52,13)Gerçekten de Allah O’nu, “Sevgili Oğlum” diye çağırarak O’nu yüceltmektedir. İbraniler’e Mektup, hiçbir meleğe böyle güzel bir söz söylenmediğini söylüyor.

En Sevgili Oğlum” bize İsa’nın büyüklüğünü anlamamıza yardımcı olan çifte bir deyimdir. Oğlum, tüm halklar üzerinde gücü olan kral için ikinci Mezmur’da kullanılan bir sözdü. “En sevgili oğul” ise; Allah’ın verdiği söz ve katkısı sayesinde doğmuş, kalabalık bir neslin atası ve tüm halklar için bir lütuf kaynağı olacak İbrahim’in oğludur. “Ondan hoşnudum”: Üçüncü bir tasvir şekli; bunun sayesinde tüm vaatleri gerçekleşen Allah’ın Kul’unu tanıyabilmekteyiz.

İsa’nın üzerinde bir güvercin uçarken gökten gelen Söz, üç kere O’nu Mesih, dünyayı günahlardan kurtarmak ve insanlara umut vermek için gönderilen Allah’ın kutsanmış kişisi olarak ilan eden Söz’dür. Bugünkü okumada Yeşaya O’nun hakkında şunu da söylemekte: “İşte seçtiğim benim kulum, onu destekledim. İşte sevdiğim benim kulum! Milletlere adaleti versin diye ona Ruh’umu verdim”. Yahya’nın gördüğü olay, bu peygamberliğin de gerçekleşmesidir.

Şimdi İsa’ya yanılmaktan korkmadan, O’na tam bir güvenle bakabiliriz: O, Allah’ın güvenine sahiptir, O gerçekten her doğru olanı gerçekleştirmektedir. Üzerine tüm günahkarların bıraktıkları günahları alarak bizleri dürüst, Allah’ın hoşuna giden, hak ettiğimiz cezaları alma korkusundan hür kişileri yapıyor.

Aziz Petrus, Kornelius’un ailesinin önünde yaptığı konuşmasında Allah’ın kutsanmış, O’nu bütün insanlara gösterebilme şeklinde yaşamış olan İsa’ya doğru bakışlarımızı çevirebilmemize yardım ediyor. İsa geçerken, Allah’ın sevgisi somut olarak görülebilmekte ve tutulabilmekte idi.

İsa’yı içimize kabul edelim öyle ki O, iyilik etmeye ve kutsallaştırmaya, hayat vermeye ve hayata anlam vermeye devam edebilsin. İsa’ya bakarak Baba Allah’ın sevincine katılmaktayız! Gerçekten de İsa, insanları sevgi içinde yeniden sabit koymakta, onları yeniden Allah’ın evlatları kılmaktadır!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

EPİFANYA BAYRAMI – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

06/01/2023 – EPİFANYA BAYRAMI

1. Okuma Yeş. 60,1-6 Mezmur 71 2.Okuma Ef. 3,2-3.5-6 İncil Mt. 2,1-12

Bugün dikkatimizi çeken olay, Allah’ın sevgisinin gizeminin tüm insanlara yönelmiş olması. Başta sadece Yahudiler Allah’ı tanıyordu, bunu Mezmurdan anlıyoruz ve aynısını İsa da Samiriyeli kadınla konuşurken belirtmişti. Fakat bütün diğer halklara da Allah’ı tanıtsınlar diye, onların tanımaları lütfedildi. Baba Allah tüm insanları, onları terk etmek için değil, yanında olsunlar diye yarattı. İşte, bugün bu gizem, İsa’nın tüm halkların temsilcilerine gösterilmesiyle açıklanıyor.

Fra Angelico and Filippo Lippi, Adoration of the Magi

Fırsat bilginlerin araştırmasından geliyor. Onlar, pagan halkların temsilcileridir; bunlar, emin oldukları bir bilim aracılığıyla hayatlarına yön verirler, fakat girişimleri değerli bir sonuca varamıyorlar. Görüyoruz ki yıldızların hareketlerini okumak onları doğru yola götürüyor ama ulaşmaları gereken yere varmalarını sağlamıyor. Hatta onlar en yanlış kişiye, dürüstlüğün ve her gerçeğin, aradıkları kişinin düşmanı, Herodes’e varıyorlar.

Burada, Herodes’in evinde, İsrail’in bilginleri yabancılara varmak istedikleri yere ulaşmaları için yardım ediyorlar, ama onlarla yola çıkmıyorlar! Uzaktan gelenler, insanlığın hazinesini buluyorlar, bilgeler ise korku içinde, yaşamlarını sarsabilecek olası bir değişiklikten korkarak uzakta kalmaktadırlar. Daima oluşan tekrar gerçekleşiyor: Yakındakiler uzaklaşıyor, uzaktakiler yakınlaşıyorlar. İsa bunu sık sık tekrarlayacaktır. Havarilerin de tecrübeleri bu olacaktır: İncil’i paganlara bildireceklerdir, çünkü İsrailliler onu ret edeceklerdir.

Kutsal Yazıları dinledikten sonra daha ışıklı olmuş yıldızın onlara gösterdiği evde gelişen olay, herkes için bir örnektir: Bilginler Annenin kollarında olan Bebeğin önünde hazinelerini açarlar: İçlerinden sembolizmle yüklü armağanlar çıkar. Altın, İsa’nın krallığını, buhur ilahiliğini, mür ise ölümsüzlüğünü belirtir. İnsanlar sembolleriyle İsa’nın Allah’ın hükümranlığının kralı ve Allah’ın Kendisi olduğunu, Kendisinin insanın düşmanı olan ölümü yendiğini belirtirler. Bu semboller Çocuğa sunulmaktadırlar, bunun için daha da açıkça konuşurlar: Sadece O; hükmetmeye, insanların saygısını almaya ve ebediyen yaşamaya layıktır. İsa’ya yaklaşan, hazinelerini O’nun ellerine boşaltan hikmetli bilginler, O’nun adına seçilmiş fakirliğin güzelliğini keşfederler, çünkü zenginlik sadece O’nun ellerinde ise değerlidir; itaat etmenin ve alçakgönüllülüğün güzelliğini öğreniyorlar, çünkü sadece İsa insanı hürriyetinden mahrum etmeden “emredebilir”; uysallığın ve bekaretin değerini anlıyorlar, çünkü dünyanın geleceği için sadece İsa’nın varlığı gereklidir.

Bilginler İsa’ya varabilmek için Herodes’e ihtiyaç duydular, fakat şimdi ülkelerine dönmek için kimsenin yardımına gerek duymuyorlar. Şimdi İsa’nın Kendisi onların rehberidir. Artık yıldızlara ihtiyaçları yok, artık gece karanlığında göğe bakmıyorlar. Şimdi Güneş yollarını hep aydınlatmaktadır!

Şimdi tüm çocuklara dikkatle bakacaklardır. Çünkü her çocukta o Çocuğun yansıması var. Şimdi her insanın çehresine de dikkatle bakacaklar, çünkü her insan Allah için Beytlehem’de tapınılan o Çocuğun görüntüsünü taşımaktadır!

İsa ile karşılaşarak ne kadar çok değişiklik meydana geliyor! İsa konuşmasa da O’nun varlığı Söz’dür!

İsa’nın varlığı bizim için devamlıdır ve bize birçok yolla sunulur: Özellikle de litürjik yılın yani Kilise takviminin kutlanmasıyla. Bugün Kilise, bu takviminin anlamını ve en önemli duraklarını bildirmektedir:

Sevgili kardeşlerim, Rabbin şanı kendini gösterdi ve dönüşüne kadar hep aramızda olacaktır. Zamanın olaylarında ve duraklarında kurtuluşun gizemlerini hatırlamakta ve yaşamaktayız:

Tüm litürjik takvimin merkezi; ıstırap çeken, haça gerilen ve dirilen Rab’bin üç günüdür, bu günler, Paskalya Bayramı pazarı ile (9 Nisan) en önemli noktasına ulaşacaktır.

Haftalık Paskalya olan her pazar gününde Kilise günahı ve ölümü yenen Mesih’i kutlayıp lütfunu canlı kılmaktadır.

İsa’nın Dirilişi tarafından tüm diğer kutsal günler anlam kazanmaktadır. Paskalya Bayramının tarihi diğer bayramların tarihlerini kararlaştırmaktadır.

Paskalya’ya Hazırlık Devresinin başlangıcı olan Kül Çarşambası 22 Şubat günüdür.

Rab’bin Göğe Çıkışı 21Mayıs günüdür.

Pentekost Bayramı 28 Mayıs günüdür.

Noel Bayramına hazırlanış devresinin ilk pazarı 3 Aralık’tır.

Allah’ın Annesi Meryem’in, Havarilerin ve Azizlerin bayramlarında, Ölüleri Anma gününde de, dünyada hacı olan Kilise, Rab’binin Paskalyasını bildirmektedir.

Ebediyen var olmuş, var olan ve gelecek olan, tarihin ve zamanın Rab’bine Mesih’e, yüzyıllar boyunca sonsuz övgüler olsun. AMİN”.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Papa Emeritus Benedikt XVI vefat etti

Papa Emeritus Benedikt XVI, bu sabah dokuz buçukta, gençliğinden bu yana özveri ve sadakale hizmet ettiği Kutsal Pederimizin evine döndü. Teolojik bilgisi ve güçlü duruşuyla tüm kiliseye örnek oldu ve sekiz yıl boyunca Aziz Petrus’un makamına, nice çalkantıların ve zorlukların ortasında, ileri yaşına rağmen dirayet ve cesaretle vekâlet etti. Bugün dualarımızda hatırladığımız “Babamız,” Yüce Allah’ın huzurunda bizler için dua etsin.

Allah’ın Annesi Olan Meryem’in Bayramı

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

01/01/2023 – Meryem, Allah’ın Annesi

1. Okuma Say. 6,22-27 Mezmur 66 2. Okuma Gal. 4,4-7 İncil Luka 2,16-21

Bugün, mesaj dolu bir gündür! Bugün birbirimize yeni yıl için dileklerimizi sunuyoruz, daha da iyisi yeni yılın her birimiz için sevinç ve huzur devresi olması için kutsama istiyoruz. Bu sebepten tam da bugünde Dünya Barış Günü kutlanır: Bugün konuşma yapan devlet başkanları veya din adamları hep bu konu hakkında konuşurlar, tüm dünyaya da savaş sebeplerinden uzaklaşmak ve anlaşmazlıkları önlemek için tavsiyelerde bulunurlar. Çünkü maalesef savaşlar ailelere, ülkelere, halklara ve kıtalara acı vermeye devam etmektedirler.

Ayrıca bugün Kilise Ayininde, bu devrede yaşadığı gizemin sonucu ve tamamlanması açısından bir bayram daha kutlar. Allah’ın Oğlu insan oldu ve aramızda yaşamaktadır. O’nu bize bir Anne göstermektedir! Bizi kurtaran Anne değildir, ama bize Kurtarıcıyı sunan odur. Allah, bize İsa’yı bağışlamak için onu kullandı ve halen kullanmaktadır! O bir raftan mal alıp bize satan bir satıcı değildir, o bir Annedir! Allah onun bunu yapmaya hazır olduğunu sormak için alçaldı ve onun içine bizim için Yaşam, Yol ve Gerçek olan yeni yaşamı koydu. O, Yaşam, Yol ve Gerçeğin Annesidir: Niçin ona Allah’ın Annesi demeyelim? Ondan doğana “En Yücenin Oğlu” deniyor ve O Kendine Allah’ın adı olan “Ben’im” diyecektir, bu sebepten Meryem doğru olarak Allah’ın Annesi diye çağrılmaktadır! Bu unvanı onun için böbürlenme sebebi değildir, çünkü kendisine Oğlunun tam ve gerçek olarak tanınmasının uğruna verilmektedir!

Meryem anneliğini sessizlikte yaşamaktadır. İncil bize onu böyle göstermektedir. Onun sessizliği, kollarında taşıdığını ve meleğin onu ziyaret ettiğinde yaşamında gerçekleşen, yaşamını dolduran, değiştiren ve tüm dünya için değerli kılan Sözü sevinçle dinlemektir. “Meryem ise, bu olaylar üzerinde derin derin düşünerek, onları kalbinde saklıyordu”: Meryem’in sessizliği zengin ve tamdır, gizemdir.

Meryem’in tüm dinledikleri ve gördükleri Oğlu ile ilgiliydi, O’nun Allah’ın Oğlu olduğunu biliyordu! Meryem için her şey dua etme ve Allah’ı övme sebebiydi!

Bizler de Meryem’in duasında vardık: o, bizleri düşündüğü için değil – çünkü o anda kafası tamamıyla onun gözlerine, ellerine ve kulaklarına ihtiyacı olan Oğlundaydı – ama anneliğinin şimdi de bizim üzerimizde etkisi olduğu için.

Biz onun anneliğinden mutluyuz, onun bizi sardığını ve zenginleştirdiğini hissediyoruz. Tüm yalnızlıklarımızı şefkatiyle o teselli etmekte, aynen İsa’nın yalnızlığı gibi! Her kuşkumuz tatlılığı ile huzura dönüşür, aynen Yusuf’un kuşkuları gibi! Her sorumuz emin bakışlarıyla cevap bulur, aynen çobanların soruları gibi.

Meryem’in dudakları İsa adını telaffuz eder, çünkü melek ona şöyle demişti: “O’na İsa adını vereceksin!”. Elbette de kimse onun İsa’yı bu isimle çağırmasını dinlemekten yorulmazdı, ne çobanlar, ne Yusuf, ne de çocuğa dikkat eden melekler, çünkü gök yeryüzüne tamamıyla inmişti!

Yeni yıla başlarken Meryem’in ağzından bebeğin adını dinleyerek girelim ve bugün birçok kere onun sesine bizimkini de ekleyelim. İsa, İsa, İsa! Yaşamımızın bu bölümüne başlamak için güçlü ve güzel bir yöntemdir: İsa adını söyleyerek, överek, severek, taparak ve dinleyerek. Bu adı söyledikten sonra eskisi gibi olamayız çünkü bu ad, Allah’ın gücünü, Allah’ın sevgisinin o gücünü kapsar.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Noel Bayramı – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

Noel günü aydınlık bir gündür, ama, kim bilir niye, bu günde konuşmaya başlamaktan çekiniyorum. Bir çok düşünceler var, Kutsal Kitap metinleri güzel ve zengin, etraf Bebek İsa’nın mevcudiyetinin verdiği hislerle tatlı ve duygulu! Ne diyebilirim? Konuşma dinlemek isteyen birileri var mı, yoksa herkes sessizlik mi arzuluyor?

Caravaggio, Natività con i santi Lorenzo e Francesco d’Assisi (Oratorio di San Lorenzo, Palermo, 1600)
Caravaggio, Natività con i santi Lorenzo e Francesco d’Assisi (Oratorio di San Lorenzo, Palermo, 1600)

Bugün Allah’ın Sözü somut, görülür, tutulabilir oluyor. Onu kabul etmek için kulaklar yetmiyor, eller yetmiyor, gözler yetmiyor, yürek bile yetmiyor. Bu Sözü kabul etmek ve dolayısıyla Allah’ı dinlemek için bunların hepsi gerekli ama yine de yeterli değil! Bu sebepten benim sözlerim belki engel olabilir, Sözün yerini işgal edebilir! Eğer sessizliğini yaşamaya başladıysan, bu satırları bırak ve sessizlikte dinlemeyi, tapınmanı sürdür!

Söz, beden oldu ve aramıza çadırını kurdu: Eğer Sözü, yani Allah’ın Sözünü arıyorsam uzağa gitmemeliyim, çünkü O aramızdadır! Allah burada, yeryüzünde arzularını gösteriyor, isteklerini ve tesellilerini veriyor. Etrafıma bakıyorum, birçok insanın çehresini görüyorum. Allah bana ne diyor? Şöyle diyor: Ben onlarla birlikte ve onlar için buradayım, onları sevmek için. İnsanların sadece sevgiye ihtiyaçları olan kişiler olduğunu görmüyor musun? Sadece eve, kıyafete veya ekmeğe ihtiyaçları yok. Etrafında, yüreklerinde kimsecikleri olmayanlar var: Bunu soğuk ve boş bakışlarından, gürültülü ortam arayışlarından, boş konuşmalarından, sadece bir sigaraya veya kahveye sarılmaya alışmış ellerinden, hareket ve değişiklik arayışlarından görürsün. Etrafında ne kadar çok susuz ve aç kişi var! Onlar İsa’ya aç ve susuz: Bunu bilmiyorlar, bu sebepten bugün Noel ismini de kullanarak kendilerini biraz daha aldatıyorlar. Sen Noel deme, İsa’nın Noel’i veya İsa’nın Doğumu de! Dudaklarında ve bakışlarında O canlanmalıdır, böylece bugün seninle karşılaşan bir kişi İsa’yı düşünebilir! Bebek İsa’yı Annesinin ellerinden al: Anne sana O’nu yürekten verecektir. Sen O’nu tutmaya layık değilsin, biliyoruz, ama Anne sana O’nu yine de veriyor. Seni korkutmayan o Bebeğe bak, günahkar olmana rağmen O sana yine de değer veriyor, Bebek senden bir şey istemiyor, O’na sadece bak. Şimdi O’nu sevmen kolay, çünkü senden bir şey istemiyor. O’na bir şeyler verirsen, mesela biraz dikkat, biraz sessizlik… bunlar da, ta baştan sana Allah’ın armağan ettiği ve halen içinde olan bir parça iyiliktendir. Bebeği sev, O’na şefkat ver. Şimdi bebek olarak O’nu sevmek için biraz gayret ediyorsan, konuşmaya başlayacağı zaman, kulaklarının dinlemeye alışık olmadığı şeyleri söylediğinde, O’nu dinlemen daha kolay olacaktır. O’nu şimdi sev, sana “Ne mutlu ruhta fakir olanlara” dediğinde O’nu yemlikte iken hatırlayacaksın, annesinin fakirliğini, babasının huzurunu ve O’na fakirlikten; besinin, oyuncakların, elbiselerin fakirliğinden başka verecekleri bir şeyleri olmadığını anımsayacaksın. O, kabul edildiği fakirlikten utanmıyor, çünkü o fakirlikte sevgi buluyor ve sevmeyi öğreniyor. O’nu şimdi sev, yanağına yaklaş ve öp, böylece O’nu, “Ne mutlu acı çekenlere” dediğinde de, sevebileceksin: Haçını huzurla ve cesaretle taşıyabileceksin.

O’nu şimdi sev, böylece sana “Ne mutlu yürekleri saf olanlara” dediğinde O’nu ciddiye alabileceksin: O zamanlarda içgüdülerine hakim olmaktan mutlu olacaksın, kendi sevgi arzularını takip etmemekten, herhangi bir kişi tarafından okşanma isteğini izlememekten mutlu olacaksın.

O’nu şimdi, çocukken sev, böylece sana “öteki yanağını da uzat” dediğinde bu sözü acayibine gitmeyecektir; aynen sana “yorulmadan dua et” dediğinde sözünü dinleyeceksin ve “fakirleri, körleri, topal ve sakatları davet et, çünkü onlar bu davetini iade edemeyecekler” diyerek herkesi şaşırttığında sen söylenenleri anlayacaksın! Şimdi O’nu kucağına al, böylece O’nu dikenli tacı ile haçta gördüğünde kaçmayacaksın! Annesi Meryem’e de şefkatle bak. Genç çehresi Ondan gelen ışıkla aydınlanıyor, bu aynı ışık dünyaya ümit vermek için senin gözlerinde de parlayacaktır. Karanlıklarının açılmasına izin ver: Utancını ve korkunu yenerek O’nun adını söyleyeceksin. Bu Bebeğin adı, korkuları yönelten ve yüreklerin kapanıp yaşamlarını kaybetmelerini ve ölmelerini sağlayan ölümü, yenecektir! Benimle birlikte Bebeğin adını tekrarla: İsa! Hoş geldin, İsa! İşte, ben senin için buradayım!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Noel’e Hazırlık Devresi 4. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

18/12/2022 – NOEL BAYRAMINA HAZIRLIK DEVRESİ – 4.Pazar – A

1. Okuma Yeş. 7,10-14 Mezmur 23 2. Okuma Rom. 1,1-7 İncil Mat. 1,18-24

Bugün İsa’ya bakmamız için bize Meryem ve Yusuf yardım ediyor. İkisi, tamda oğulları olarak çağrılacak Olanın doğumu için büyük sıkıntılar yaşadılar.

Angel Appears to Joseph (Oak woodcarving in the choirstall area of the Cathedral of Amiens, 1508-1519)
Angel Appears to Joseph (Oak woodcarving in the choirstall area of the Cathedral of Amiens, 1508-1519)

Meryem, Allah’a “evet” dedi, Yusuf da Meryem’e söylendiği gibi aynı peygamberin sözünü hatırlatan rüya hakkında derin düşündükten sonra “evet”ini verdi. Allah’a “evet” cevabını vermek kolay değildi, çünkü herkes tarafından anlayışsızlıklarla karşılaşacaklardı. Ama Yusuf ve Meryem insanların davranışlarına ve yargılarına önem vermeden, bakışlarını Allah’a sabitlikle çevrili tuttular.

Bu yönden de onlar bizim için harikulade öğretmenlerdir. Ben her gün insanların ne düşüneceğinden etkilenmemek için savaşmak zorundayım. Tamamen Baba’nın arzusuna yönelmiş olsam, insanlar tarafından hor görülebilirdim, ama Rab tam olarak güvencem olurdu. Meryem ve Yusuf İsa’nın doğumunu büyük bir sevinçle beklemektedirler, ama çevrelerindeki ortam sevinçlerini tasvip etmediğinden acı, merak, belirsizlik de yaşıyorlardı. İsa daha doğmadan önce O’nun Kendisi onlar için çelişki işareti idi.

Onlar için Allah’ın Sözü; yürüyüşleri, saflıkları, gelecekleri için garanti ve emniyetti: Bu aynı Sözü peygamber kendine çok güvenen ve Allah’ın işaretlerini göremeyen bir krala söylemişti. Hakikaten Yeşaya’nın zamanında kral Akab, ilahi söze güvenmeyip barışta yaşamak için savaş planlarından vazgeçmek istemiyordu. Bu sebepten yukarıdan bir işaret almak istemedi. Fakat işaret ona değil, tüm halka verilecek: Peygamberin “barış prensi” diye adlandırdığı, çocuk doğacak; parsla oğlak, inekle ayı, kurtla kuzunun birlikte olmasını sağlayacaktı.

Meryem ile Yusuf, Allah’ın planlarının gerçekleşmesine yardım etmek için acı çekmeye hazırlar. Acı çekiyorlar ama şüphenin ve insanların yaşamlarını dolduran çekingenliğin kendilerini yenmesine izin vermiyorlar. Allah’a cevapları; bir iman eylemidir, sevinçten önce zorluğu tecrübe eden bir itaattir.

Aziz Pavlus da yaşamına İsa’yı kabul ederek Allah’a itaat etmeye çağrıldığını bilmektedir. Bunu yaparak da böyle bir itaatin lütuf olduğunu, büyük armağan, yeni ve gerçek yaşam olduğunu tecrübe etti. İncil içimizde gerçek insanlığı, sevinç ve barış tamlığını büyütür. İnsanların arasındaki birliği kurar ve başka türlü tanımayacakları bir güç ve bir sevinç tecrübe ettirir. Bu sebepten aziz Pavlus, herkese İsa’ya imanı, hatta imana itaati bildirmeye kararlılıkla kendini adıyor: Bunu kabul edenlerin kendisine şükran duyacaklarından, Allah’ın da kendisini mükafatlandıracağından emindir! Çünkü her kim Rab İsa’yı kabul ederse Baba’nın şanı olur! Gerçekten de kim İsa’yı kabul ediyorsa, Kutsal Ruh’un aracılığıyla Allah’ın mabedi, barış ve af kaynağı, insanların karşılaşacağı yer olur!

Kim İsa’yı kabul ediyorsa, Meryem ve Yusuf gibi insanlığın yeni nesli olur. O, her şeyin kolay olacağının sözünü almaz, tersine ret edilmenin acısını, psikolojik ve ahlaki sıkıntısını, ekonomik zorluğunu çekecektir, ama tüm bunları ebedi yaşam ve karşılıksız sevgi kaynağı olan İsa’ya tanıklık olarak yaşayacaktır. Sevincini kimse yok edemeyecektir!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Noel’e Hazırlık Devresi 3. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

11/12/2022 – NOEL BAYRAMINA HAZIRLIK DEVRESİ -3. Pazar Günü – A

1. Okuma Yeşaya 35,1-6.8.10 Mezmur 145 2. Okuma Yakup 5,7-10 İncil Mt 11,2-11

İsa’nın kendisinden önce gelen için, Yahya için, söylediği söz, dikkatimizi çekiyor: “Kadından doğanlar arasında, Vaftizci Yahya’dan üstün olanı ortaya çıkmamıştır, ama bununla birlikte Göklerin Ülkesinde en küçük olan, ondan üstündür”. Yahya’ya yöneltilen övgü, bir insan için söylenebilecek en üstün övgüdür: Kimse ondan büyük olamaz, insanların “Büyük” diye hitap ettikleri kişiler bile. Fakat normal gördüklerimizle karşılaştıramayacağımız değerler vardır: Bunlar, Göklerin Ülkesindeki büyüklüklerdir! İsa acaba neyi düşünüyordu?

Giovanni di Paolo (1403–1482), Saint John the Baptist in Prison Visited by Two Disciples
Giovanni di Paolo (1403–1482), Saint John the Baptist in Prison Visited by Two Disciples

Vaftiz olan, ilahi yaşama bürünür, Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un adına batırılır. Vaftiz olan, İsa’nın Kendisinin ölümünün ve dirilişinin gizemine daldırılmıştır: Bu, yeni ve bu dünyanın insanları için tanınmayan bir büyüklüktür, Allah’ın büyüklüğüdür! Yahya, İsa’nın kral olduğu göklerin hükümranlığına insanları hazırlamak için bir tövbe vaftizi ediyordu. Fakat o, bu hükümranlığa giremedi, İsa’nın öğrencileri tarafından Paskalya gizemine katılmak için vaftiz edilemedi, Mesih’in Bedeni ve Kanı ile beslenemedi. Bu sözlerle İsa, kesinlikle Yahya’yı küçük düşürmek istemedi, o mutlaka göklerdeki azizlerin arasındadır; sadece öğrencileri olma arzusunu bizde uyandırmak istedi.

Yahya hapistedir; bunun sebebi, herkese, güçlüler dahil, Allah’ın Sözünü hatırlatmak istemesiydi. O, Mesih’i müjdelediğini biliyordu, ama O’nda Kendisinden beklenen işaretleri göremiyordu. Bu sebepten emin olmak isteyerek öğrencilerini İsa’ya yolladı.

İsa’nın cevabı çok güzeldir. O ne evet ne de hayır diyor: Gözlerinle bak ve göreceksin; yaptıklarıma bak ve peygamberlerin müjdeledikleriyle karşılaştır. O zaman kendin benim kim olduğumu söyleyebileceksin. Yahya peygamberlerin sözlerini biliyordu, Allah’ın Hizmetkarının körlerin gözlerini açacağını, dilsizleri konuşturacağını biliyordu; onun günlerinde topalın koşacağını ve felçlinin ayağa kalkacağını da biliyordu. Peygamberler bu hayret edici şeyleri bildirmişlerdi ve işte, şimdi bunlar İsa vasıtasıyla gerçekleşiyor. O’nun kimliğini tanımak zor değil!

Yazılar ve eylemler çakışıyorlar; bu, tüm olayları ve zamanları doğru bir şekilde anlamak için yardımcı olur. Bununla İsa’nın Kutsal Yazıları tanımaya verdiği önemi anlıyoruz. Onlara karşı büyük bir sevgi beslersek, Allah’a ve O’nun Oğlu’na beslenen aynı sevgiyi, gerçekleşen olayları daha kolaylıkla anlayabileceğiz ve dünyadaki hizmetimiz daha verimli olacak!

Aziz Yakup mektubunda bize seçmeyi bilme örneğini vermektedir: Allah’ın Sözlerinin gerçekleşmesi gecikmektedir, insan Oğlu’nun gelmesi gecikmektedir. Ne yapalım? Peygamberlere bakalım: Onlar, “sabır ve dayanma örneğidirler”, bu sebepten biz de sabrımızı canlandıralım. Doğada gerçekleşenlerden bile örnek alabiliriz: Çiftçi, ektiği andan ekin zamanına kadar uzun zaman için sabrediyor. Sözünü ekip yaşamımızı dualarla donatan bizler de, aynen sabırlı olalım, birbirimizden şikayet ederek Rab’bin hükmünden önce gelmeyelim! Sevinci uyanık tutalım, çünkü Allah’ın Sözleri gerçekleşecektir: “Cesaret! Korkmayın, işte Allah’ınız… O sizi kurtarmaya gelmektedir”.

Vaftizci Yahya’nın yorgunluğu ödüllendirilecektir, şüphesi artık çözüldü: İsa, Gelmesi Gereken, Gelen ve Gelecek Olan’dır! Artık beklemek gerekmiyor: Başka kimsenin gelmesi gerekmiyor. O’nun Hükümranlığını inşa etmek, bununla dünyayı cennete değiştirmek üzere O’na katılalım!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Noel’e Hazırlık Devresi 2. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

04/12/2022 – NOEL BAYRAMINA HAZIRLIK DEVRESİ –

2. Pazar Günü – A

1. Okuma Yeşaya 11,1-10 Mezmur 72 (71) 2. Okuma Rom. 15,4-9 İncil Mt. 3,1-12

Yahya’nın sözleri, peygamber Yeşaya’nın en güzel ve ümit dolu sayfalarından birinin bugün okuduğumuz sözleriyle aydınlanıp tamamlanıyorlar. O, Rab’bin Ruh’uyla yaşayacak ve o Ruhu dünyaya getirerek verimli olması ve yenilenmesini sağlayacak Olanın gelişini müjdeliyor.

Pieter Brueghel the Younger (1564–1638), Saint John the Baptist Preaching to the Masses in the Wilderness
Pieter Brueghel the Younger (1564–1638), Saint John the Baptist Preaching to the Masses in the Wilderness

Biz öğrenmek, tavsiye ve yaşam örneği almak için O’na bakacağız. O’nun hükümleri güvenli ve sabittir, bu sebepten O’ndan iyiyi ve kötüyü ayırmayı öğreneceğiz. Sözü, emindir. Onu saklayanları koruyor. O, dinlenip itaat edildiğinde tüm insanların rüyalarını gerçekleşecektir, barış, birlik, paylaşma rüyalarını!

Peygamber bunu çok anlamlı tasvirlerle söylemekte: Vahşi hayvanlar artık kimseyi korkutmayacak, aralarında anlaşacaklardır: Kurt ve kuzu, inek ve ayı, yılan ve bebek, panter ve keçi tehlike ve düşmanlık, korku ve ölüm anlamına gelmeyecektir. Müjdelenen, bizimle birlikte olunca her şey değişecektir. Şimdi şiddetli, kavgacı olanlar, kandıranlar, yalancılar acı çektiriyorlar ve insanın uyanık olmasına, şüphe etmesine, huzursuz ve korkulu olmasına sebep olmaktadırlar, ama O, Rab, gelince, tüm bu durumlar değişecektir. O zaman düşmanlıktan işgal edilen yüreklere barış ve antlaşma arzusu gelecektir, bu da herkes için sevinç ve teselli sebebi olacaktır.

Yapılan peygamberlik doğrudur; o halde Rab’bin Ruh’unu getireni karşılamaya hazırlanmak gerekiyor! Vaftizci Yahya bu hazırlığı başlatmakta. O bir peygamber gibi giyinip sadece ihtiyaç için besleniyor ve bununla insanların dikkatini çekiyor. Yolculuk edenler çölden geçiyorlar ve onlarla karşılaşmak için Yahya çöle gidiyor, bu şekilde sözlerinin ve çağrılarının çok yere ve şehre ulaşmasını sağlıyor. Onun yorgunluğu Allah’a itaat olduğu için karşılığını alıyor: Büyük bir kalabalık mesajını kabul etmek ve yüreklerinde tövbe etmek için geliyor. Tövbe günahlarını itiraf ettiklerinde gerçekleşiyor: Kendi egoizmlerimizi ve itaatsizliklerimizi doğrulamaya devam ederek Allah tarafından Gönderilmiş Olan’ı kabul edemeyiz. Yüreğimiz ve aklımız hür, bedenimiz ölçülülük ve ılımlılık ile hazır olmalıdırlar. Gelecek Olan haçımızı taşımamızı bizden dileyecektir: Acı çekmeye de hazır olmamız gerekecektir.

Kendisine sadece merak için gelenlere, düşüncelerini değiştirme, Allah’ın antlaşmasına karşı yaptıkları sadakatsizlikleri tanıma arzusu olmayanlara, Yahya şöyle diyor: “Engerek soyu!”.

Kim tövbeye, Allah’ın Göndermiş olduğu Kişi’ye ihtiyaç duymuyorsa; kim başkalarını yargılayabileceğini düşünüyorsa, tehlikeli kişidir. Bu insanlardan kaçınmak gerekmektedir, çünkü onlara yılanlara güvenemediğin gibi güvenemezsin.

Bu davranışları başkalarında aramayacağız, sadece onların içimizde olmamalarına dikkat edeceğiz! Rab İsa’dan O’nun duygularını, iyilik, hoşgörü, sadakat, merhamet ve Allah’a övgü olan o duygularını öğrenmeye çalışacağız.

Havari Pavlus da, Romalılara yazarak bize bunu tavsiye ediyor. Ayrıca o, Allah’ın büyük armağanları olan Kutsal Yazıların değerini anlamamıza yardımcı oluyor. Kutsal Yazıları okuyarak Rab’bimizi tanıyoruz, bilgelikte büyüyoruz, teselli edilerek imanda güçleniyoruz. Kutsal Yazılarla beslenerek ümidimizi ve sevgimizi besleriz, çünkü bunlarsız yaşam tadını kaybediyor, arzu yok oluyor, irade zayıflıyor. Kutsal Yazıları sevelim, devamlılıkla onları arayalım!

Kutsal Yazılar sayesinde ”aynı düşüncede” olmamız için ve Mesih’in bizi kabul ettiği gibi, Allah’ın yüceliği için bizim de birbirimizi kabul edebilmemiz için güç bulacağız. Çünkü diyorum ki Mesih, Allah’ın güvenilir olduğunu göstermek için Yahudilerin hizmetkarı oldu. Öyleyse İsa şanınıyla gelince, hazır olacağız! O, Kendisine ait kişiler olarak bizi tanıyacaktır. Fakat İsa’nın gelişini çok uzakta olacakmış gibi beklemeyelim! Bu seneki Noel, şimdiden İsa’nın tekrar gelmesinin işareti ve gizemidir. Hemen Yahya’ya itaat etmeye, yeni duyguları, bu dünyadan değil, sadece Kurtarıcımıza olan samimiyetten gelen o duyguları beslemeye başlayalım!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it