Meditasyon – Yıl A

15/11/2020 – OLAĞAN DEVRE 33. Pazar Günü

İlk Okuma Özdeyişler 31,10-13.19-20.30-31; Mezmur 127/128; İkinci Okuma 1Selaniklilere 5,1-6; İncil Matta 25,14-30.

Bugünkü okumalar sempatik bir metin ile başlamaktadırlar: Mükemmel kadına iltifat yapılmaktadır, böyle bir kadın zor bulunmaktadır, ancak tahmin edildiğinden sık görülmektedir. Bu kadın çalışkandır, hareketlidir. Fakat sadece kendi ailesini düşünmemektedir, sadece kendini de düşünmemektedir, Allah’ın fakirlerini, yalnızlarını, yardıma muhtaç olanlarını da düşünmektedir: Peder’in sevgisini onlara ulaştırmaktadır, bunu kendi görevi olarak hissetmektedir. Gerçekten de bu tür insanlar da Allah tarafından sevilmiştir: O, daha kabiliyetli evlatlarından daha az kabiliyetli evlatları uğruna faydalanmaktadır.

Andrey Mironov (2013)

Bu şekilde yaşayan kadın, efendinin yolculuğa çıkmadan önce paralarını emanet ettiği becerikli hizmetkâra benzemektedir.

Gerçekten de İsa’nın anlattığı ve herkesin bildiği hikâyede İsa, Kendisini sevenlerin yaşamını anlatmaktadır. Bunlar, İsa’yı görmemelerine rağmen ve O, tamamıyla kayıp gibi iken de, O’nu sevmeye devam etmektedirler. Yolculuğa çıkan, sadık ve sadık olmayan hizmetkarlara sahip, uzun zaman sonra dönen ve hizmetkarlarının her birine verdiği görevi hala hatırlayan adam, İsa’dan başkası olabilir mi? O kimine fazla, kimine az, her şeyini marifetlerine göre hizmetkarlarına emanet ediyor. Neredeyse tüm dünyayı onlara emanet ettiği söylenebilir. Yalnız kalınca, hizmetkarlardan bazıları ancak ve ancak efendilerinin “işleriyle” ilgilenirler: Bu, onların O’nu sevdiklerinin, O’na bağlı olduklarının, O’nun dönüşünden emin olduklarının, O’nun mutluluğunu aradıklarının işaretidir. Kendilerinin değil de, efendilerinin arzularını gerçekleştirmek istemektedirler! Fakat bazı hizmetkarlar, efendisinin işlerini bir kenara bırakıp sadece kendininkini düşünüyor. Bu; efendisi ile ilişkisini bıraktığının, O’nu artık sevmediğinin, O’nu beklemediğinin ve dönüşünü sadece korku ile düşündüğünün işaretidir.

Bu iki davranışta da biz olabiliriz. Bazılarımız “İnsan Oğlu’nun” gelişini sevinçle beklemekte ve bunun için O’nun isteğine uygun olarak yaşamaktadır. Bazılarımız sadece kendini düşünerek yaşamaktadır, bunun için Rab’bin gelişini beklememekte, hatta bundan korkamaktadır. Fakat her birimiz bu iki davranıştan bazen birisini bazen ötekini yaşamaktayız.

Rab’bi beklerken ne yapıyoruz? Elimizde sadece O’nun emanet ettiği var, bundan dolayı biz mal sahibi değiliz, bizim olmayan malların yöneticisiyiz. Bize teslim edilen bu sınırsız zenginlikler nedir? Elbette İsa bize talanttan bahsederek bize para, tarlalar, fabrikalar veya hazineleri bırakmayı düşünmüyordu. Zamanımızı ve enerjimizi tüketmemizi istediği zenginlikler maddi şeyler değildir!

Çok değerli ve büyük talant Kendi Sözü’dür. O’nun Sözü; yaratıcıdır, hikmetlidir, gerçektir ve yaşam dolu bir Söz’dür! Diğer bir talant, imandır, Peder’in merhametli sevgisine iman ve O’nun isteğine sevinçli bir şekilde kendini teslim etmek. Diğer bir talant, ümittir, ebedi hayat için vaat edilen şeylere ümit. Diğer bir talant, ellerimizdir, kardeşlerimiz oldukları için Allah’ın evlatlarına barış ve sevgi işareti verebilen ellerimiz! Diğer değerli bir talant; küçük ve son şeylere dikkatli, yaşamımızın her anında görünüşe aldanmadan, değersiz ve geçici şeylere değil, ebedi hayat için önemli ve kalıcı şeylere dikkat etmemizi sağlayan yüreğin uyanık olmasıdır. Bu eğitimi bize aziz Pavlus vermektedir. O kendisine emanet edilen talantları kullanmakta usta idi ve bize örnek oldu.

Ebediyen süren mutluluğu arayan kişi; İsa’dan kaçarak hürriyeti aramaz, tersine bütün talantlarını Hükümranlığı için kullanarak daima İsa ile yaşamayı sağlayan o özgürlüğü arayacaktır! Ve de o kendisine şöyle denildiğini duyacaktır: “Aferin, iyi ve güvenilir köle! Gel, efendinin şenliğine katıl!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it