Olağan devre – 34. Pazar Günü, Mesih İsa Evrenin Kralı Bayramı – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

20/11/2022 – Mesih İsa Evrenin Kralı Bayramı – C

1. Okuma 2 Sam. 5,1-3 Mezmur 121 2.Okuma Kol. 1,12-20 İncil Luka 23, 35-43

Bugünkü okumalar, “hükümranlık” sözcüğünü öne çıkartmaktadır. Davut’un hükümranlığını incelemeye başlıyoruz, sonradan da Mesih’in ve Allah’ın hükümranlığına dikkatimiz çekiliyor. Davut, “Rab’bin önünde” kral olarak meshediliyor. Kral olarak halk için Allah’ın hizmetinde olduğunu hiç unutmamalı: O halde ne kendi faydası ne de zenginleri ve günahkarları sevindirmek için kanunlar yapamayacaktır.

Tiziano (1490–1576), Christ and the Good Thief
Tiziano (1490–1576), Christ and the Good Thief

Allah’ın hizmetinde olan kral, daima O’nun emirlerini gözünün önünde tutacak, aksi halde halkı karışıklığa, düzensizliğe, bozguna uğratacaktır. İnsanın hükümranlığı, Allah’ın hükümranlığının yansıması olmalıdır: İnsanların itaat etmesi gereken sadece O’dur. Zaten Davut ve onu meshedenler bu iyi niyetle başlıyorlar. Ama Davut bir insandır ve insan ayartılabilir: Bu denenmeyi atlatabilecek mi? Maalesef, ‘hayır’ dememiz gerekiyor.

Bütün ayartmaların üstesinden ancak ve ancak ilahi sözü gerçekleştiren, ebediyen kalacak hükümranlığa sahip, Oğul olarak çağrılacak Olan’dır. Evet, İsa denenmeleri yenecek, ilk önce çöldeki ıssızlıkta ve çeşitli zor dorumlarda, sonra da kesin bir şekilde haçta denenmeyi yenecektir!

O’nunla alay eden askerler şöyle diyorlardı: “Sen Yahudilerin kralı isen, kendini kurtar!” “Kendini kurtar!”; bunu O’na herkes söylüyor: Başkanlar, askerler, diğer mahkumlar… Bu egoizmlerini gösteren tüm insanların davranışıdır: Kendilerini kurtarmak! İnsanlar kendilerini kurtarmak için başkalarına acı çektirmeye, hatta şeytana itaat etmeye bile hazır olabilirler. Bu, insanların kral hakkındaki düşünceleridir: Kral, kendini kurtaran biridir. Gerçekten biz de hükmedenlerin ve güçlü pozisyonda olanların her şeyden önce kendilerini düşündüğünü görürüz.

Haçta acı çeken İsa, gelen teklifleri küfür gibi duymakta. O, başkalarını kurtarmak için, bizleri egoizmden ve meyvelerinden kurtarmak için haça gerildi. Bu sebepten biz O’nu Kral olarak çağırmaktan mutluyuz, O’na sevinçle ve sevgiyle itaat ederiz.

Bizler haça İsa ile gerilen iyi hayduda katılıyoruz. O, İsa’nın mucizelerini görmemiş olmasına rağmen, İsa’nın sessizlikte kendini kurtarma denemesini reddetmekte olan İsa’yı sevmeye başladı.

Bizler de haydut gibi İsa’ya şöyle diyoruz: “İsa, hükümranlığına kavuşunca beni hatırla!”. Biz O’nun krallığından şüphe etmiyoruz: O, aramızda, Allah’ın otoritesini temsil ediyor, çünkü Allah’ın sevgisiyle hepimize ulaşıyor. Haç üzerinde insani ve geçici bir hükümranlığın şanını görmüyoruz, fakat çehresinde hiçbir zaman görmediğimiz ama hep hayal ettiğimiz sevgiyi görebiliyoruz.

O, haydut gibi ayartmalar tarafından yenilmiş bizleri hatırlamaktadır. O haydut İsa’ya şöyle diyemezdi: Beni hatırla, çünkü seni takip ettim, çünkü seni dinledim ve itaat ettim. İsa’ya sadece şöyle diyebilirdi: Beni hatırla, çünkü muhtacım, gerçekten sevmeyi hiçbir zaman becermedim, başkalarına acı çektirme pahasına daima istediklerimi elde etmeye ve kendimi kurtarmaya çalıştım. Beni kimsenin beklemediği ebediyete yanımda getirecek hiçbir şeyim yok, ama sen beni hatırla. Ellerim boş, yüreğimde sadece kötü hatıraları saklayan beni hatırla.

Peki ya İsa? İsa gerçek bir kral gibi dinliyor. Bir kral gibi en güzel şeyleri vereceğine söz veriyor. İsa bu vaat sayesinde güzel olmaktadır: “Gerçekten sana söylüyorum, bugün benimle birlikte cennette olacaksın!”.

İsa kendini kurtarmıyor, düşüncemizden öte bir ümit vererek bizleri kurtarıyor. Ve çehresi en güzel çehre oluyor. Bu anda İsa’dan daha sevimli, daha ‘kral’ biri olamaz. Tacı kanlı ve dikenli olsa da! Bu anda İsa, göğün kapısıdır; en güzel ve en sürekli hükümranlığı bize açıyor: Allah’ımızın ve Baba’mızın hükümranlığını! Teşekkürler, Rab’bimiz İsa!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 33. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

13/11/2022 – OLAĞAN DEVRE – 33. Pazar Günü – C

1.Okuma Mal. 3,19-20 Mezmur 97 2.Okuma 2 Sel. 3,7-12 İncil Luka 21,5-19

Bu Pazar Günü Kilise takviminin son pazarından önceki haftadır: Bu sebepten zamanların sonundan, her şeyin, yaşamımızın da sona ermesinden bahseden metinler okunur. Hakikaten de her şeyin geçici olduğunun farkındayız: Hastalıklar ve kazalar sebebiyle devamlı olarak tehlikede yaşadığımızı görürüz. İsa bu gerçeklerden konuşur, bunları saklamaz veya konuşulmaması gereken bir konu olarak görmez.

James Tissot (1836–1902), The Prophecy of the Destruction of the Temple
James Tissot (1836–1902), The Prophecy of the Destruction of the Temple

O’nun sözleri yüzeysellik içerisinde yaşamamak için, uyanık olmaya ve dünyanın güzel şeylerini birer ilaha çevirmemek için yardımdır. Bizler insanların, kendi yaptıkları şeyleri ilahlara çevirmelerinin ne kadar kolay olduğunu görürüz. Bu şeylerin güzel, çekici, faydalı olduklarını gördüğümüzde onları yapanları beğeniriz, onlara anıtlar, meydanlar ithaf ederek şan veririz. Elbette insanın bunu yapması için ona zekayı ve kabiliyeti vereni unuturuz.

Bugün İsa öğrencileri ile Yeruşalim tapınağının sanatsal güzelliğinden bahsediyor. Gerçekten öğrenciler bu güzellikten dolayı hayret içinde kalmaktaydılar. İsa ise insana, özellikle de Allah’a bakmakta: Eğer insan Allah’a itaat etmezse, eserleri tuzak oluyorlar. Tapınağın zenginliği yağmacıları çekecektir; bunlar için sanatsal güzellik hiç önemli değil ve altın alabilmek için her şeyi yok edecekler!

Taş üstünde taş kalmayacak”! Gerçekten Yeruşalim tapınağı için bu sözler bir peygamberlik oldu: Kırk sene sonra böyle oldu. Fakat sadece Yeruşalim için değil de, tarih boyunca insanlar tarafından, Hristiyanlar tarafından da, sayısız eserler için, harika kiliseler için de bu sözler geçerli oldu. Bu sözler, geçmeyecek sözler; bizim muhteşem kiliselerimiz, kurduğumuz çeşitli sosyal ve yardım kurumları da sona erecekler. Bunu unutmamalıyız, öyle ki ruhsal yaşamımızı, Rab ile olan birliğimizi ve O’nun projelerini küçümsemeyelim.

Dünyada hiçbir şey sabit değildir, hiçbir şey kalıcı değildir. Halklar hareket ediyor, beraberlerinde kendi egoizmlerini, zorbalıklarını sürüklüyorlar, ellerindeki yıkıcı güçle günahlarını kabul ettiriyorlar. İsa’yı dinleyen kişi; bu olaylara, putperestliğin ve ateizmin sunabileceği çekicilikten korunmaya, insanın tek Kurtarıcısına tanıklık etmeye hazır olmalıdır. İsa’yı seven kişi, insani güvene sahip değildir: Gerçekten de insani güvene dayanmak, tehlikelidir. Böyle yapanlar, akrabalar veya sevdiklerini söyleyenlerden bile kin görecek ve kandırılacaktır. Deprem ve hastalıklardan değil de, imanımızın zayıflığından, tanıklık verme yeteneğinden yoksun olmamızdan korkmalıyız.

Gelecekte kim olduğumuzu, daha doğrusu bizi yaşatanın ve sevinç, sevgi verenin, güvenli rehberlik ve yaşamımıza anlam verenin kim olduğunu göstermek için fırsatımız olacaktır. Birçok kişiye İsa’nın kurtuluşuna katılabilme imkanını verebilme, sevincimiz olacaktır. Fakat uyanık olmamız gerekecektir öyle ki neyin Allah’a ait olduğunu, O’nunmuş gibi gözükenden ayırabilelim.

Hiçbir zaman her şeyin sona erdiğini unutmamalıyız. Bu şekilde kalıcı gerçeğe, daha doğrusu kalıcı Olan Kişiye bağlı kalacağız: O bizi gerçekten sever ve yüzyıllar boyunca yüceltilmeye layıktır!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 32. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

06/11/2022 – OLAĞAN DEVRE – 32. Pazar Günü – C

1.Okuma 2 Mak. 7,1-2.9-14 Mezmur 16 2.Okuma 2Sel. 2,16 – 3,5 İncil Luka 20,27-38

Bu günkü Rab’bin Sözünün ana fikri dirilişe imandır. Biz Allah’ın Allah olduğuna, ölüm dahil hiçbir şeyin O’nun üstünde olmadığına inanıyoruz. Allah insanı ölmesi için değil, yaşaması için yaratıyor! Ve O’nun yarattığı tüm insanlar O’nun sayesinde yaşıyor! İsa, bu konu hakkında O’nu zor duruma düşürmek isteyen Sadukilere, aynen böyle cevap verir.

Wojciech Stattler (1800–1875), Maccabees - Woman with seven sons
Wojciech Stattler (1800–1875), Maccabees – Woman with seven sons

Kutsal Kitabın sadece ilk beş kitabının Allah’ın Sözü olduğunu söyleyen Kudüs zenginleri olan Sadukiler, günümüzdeki bazı kişiler gibi düşünüyorlardı. Bunlar ne diyordu? “Ölüleri görmüyoruz, o halde ölüm ile her şey biter”.

Bu aynı zamanda zenginlerin ve zengin olmak isteyenlerin de düşünme şeklidir, böylece cimriliklerini, fakirleri görmeme körlüklerini, açık hırsızlıklarını, temize çıkarmalıdırlar. “Mademki ölümle her şey sona eriyor, mümkün oldukça rahat yaşayalım”. Bu “rahat” sözü de eğlence ve zevki kapsayan her türlü egoizmi ima ediyor. O zamanda bunu düşünen Sadukilerdi, şimdi genç ve yaşlı arkadaşlarımızlardır, hatta kendimizi imanlı sayan, fakat ölümü başa gelebilecek en kötü olay gibi gören, cehennem sanki yokmuş gibi düşünen bizler de öyleyiz.

İsa, İbrahim, İshak ve Yakup’tan canlı kişiler gibi bahsediyor, sebebi de Kutsal Yazıların da onlardan böyle konuşmasıdır. Allah halkını İbrahim’e olan sevgisinden dolayı kurtardı, ona ebediyen sürecek sözler verdi. İbrahim artık olmasa, Allah’ın sözlerinin de bir değeri kalmazdı! Hatta Allah’ın insanların arasında belirtilmeyi istediği ad, Eski Atalara, onların hayatlarına, onların itaatlerine ima etmektedir. Allah Musa’ya şöyle dedi: ”İsrailler’e de ki, ‘Beni size atalarınızın Allah’ı, İbrahim’in Allah’ı, İshak’ın Allah’ı ve Yakup’un Allah’ı gönderdi. Sonsuza dek adım bu olacak’.”

Yaşamımızın ölümle sonuçlanacağını nasıl düşünebiliriz? Allah ölümü yenemez mi? Öyle olmasa ölüm tanrımız olurdu, ölüm korkusu da rehberimiz. Ölümü maaş olarak kullanan Şeytan sahibimiz olmak istiyor, ölüme tapıyorsak istediğine ulaşıyor. O, Allah’ın düşmanıdır, bizi mecbur etmek için, kendisine itaatimizi kazanmak için, korkuyu, ölüm korkusunu kullanıyor. Ama biz, yaşamımızın Allah’ın elinde olduğunu bildiğimizden dolayı ebediyen yaşayacağımızdan emin olarak, bizi korkutmasına izin vermiyoruz.

Biz çocuklarına Allah’a olan sevgiyi öğretmeyi bilen sadakatli ve cesur yedi çocuk annesi gibiyiz ve olacağız. Bu çocuklar yaşamın Allah’tan kaynaklandığını bildikleri için ölümden veya acılardan korkmadılar. Yaşam Allah’ını terk etmemek için ölümü kabullendiler.

Biz İsa’nın öğretileriyle, hatta O’nunla yaşıyoruz. O, dünyada hep zülüm görüyor ve biz O’nunla kalıyoruz. O, kendini akıllı zannedenler tarafından reddediliyor, fakat biz O’nunla yaşarız. O, yöneticiler tarafından hor görülüyor ve biz O’nunla yaşıyoruz. O, karar verenler tarafından yokmuş gibi görülüyor ve biz O’nunla yaşıyoruz. O, ünlü yazarlar tarafından veya herkesin önünde konuşanlar tarafından bahsedilmiyor ve biz O’nunla yaşıyoruz. O haçta öldü ve biz O’nunla yaşıyoruz, çünkü ebediyen O’nunla yaşayabileceğimizi, hiçbir tehdit, hiçbir haksızlık Allah’ın bize, bu yaşamdan sonra vereceği yaşamı elimizden alamayacağını biliyoruz.

Belki bütün bu durumlarda İsa ile birlik içerisinde olduğumuz tamamen gerçek değildir, ama arzumuzun ve duamızın böyle olmasını istiyoruz. Gerçekten de Baba’ya bize azmi ve sebatı vermesi için dua ediyoruz ve Baba bize bunu verecektir, çünkü Kendisi, hayat kaynağı olan yüreğinden gelen gerçek hayat olan Oğluyla birlik olmamızı istiyor. Allah’ın Oğlu olan Hayat, meleklerin bile tanımadığı bir hayattır ve bize miras olacaktır.

Bu hayatı sevdiğimiz kişilerin de kuşandığını gördüğümüzde en büyük sevincimiz bu olacaktır!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 31. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

30/10/2022 – OLAĞAN DEVRE – 31. Pazar Günü – C

1.Okuma Bilgelik 11,22 – 12,2 Mezmur 144 2.Okuma 2Sel. 1,11 – 2,2 İncil Luk. 19,1-10

Bilgelik Kitabı Allah’ın niyetleri hakkında bize iyi bir öğreti vermektedir: Bizler günahkarız, ama O bizi hor görmez, tersine bizleri günahtan uzaklaştırmak ve günahımızı sökmek için uğraşmaktadır. “Günah işleyenleri yavaş yavaş uyarırsın, kötülükten vazgeçsin ve sana iman etsinler diye, onlara öğüt verirsin ve işledikleri günahları hatırlatırsın”.

Story of Zacchaeus (Approximately 1275 - Mural in Keldby Kirchem Vordingborg Kommune, Denmark)
Story of Zacchaeus (Approximately 1275 – Mural in Keldby Kirchem Vordingborg Kommune, Denmark)

Birçok defa O’ndan uzaklaşmış, Sözünü, mevcudiyetini hor görmüş olmamızın farkına varmamıza rağmen, Allah’ın iyiliğini ve O’nun her yaratığa olan sevgisini bildiğimiz için kurtulacağımızı ümit edebiliriz. Günahımızı tanıyarak yeniden iman edebiliriz, yani yeniden kendimizi Baba’nın sevgisine teslim edebiliriz. Böylece suçlardan hür ve kurtulmuş olacağız.

Allah günahın yükünden ve zararından kurtarmak için nasıl bizi karşılar?

Cevabı bize bugünkü İncil’in sayfası veriyor.

Bir kişi işlediği günahlardan huzursuz yaşamaktadır. İsa’yı görme imkanı olduğundan bu karşılaşmayı gerçekleştirmek için tüm fırsatları değerlendirir. Herkesin gözü önünde kendisini komik duruma düşürme pahasına bile bir şey yapar: İsa onun için her şeyden önemlidir. İsa da “saf” anlamına gelen – ilginç değil mi? – Zakay adındaki bu kişinin davranışını beğenir. Günahkar olan o, “saf” adını taşımaktadır: İşte, şimdi adı gerçek olmaktadır! İsa ile karşılaşınca olması gerektiği gibi olur.

İsa’yı kabul edip O’na bağlanan kişi, Baba’nın sevgisinin armağanını kabul etmektedir, bunun için Baba ondan hoşnuttur, bu kişi de yeniden gerçek hayat ve huzur bulmaktadır. İşte, İsa; Allah’ın günahımıza verdiği cevaptır. Sen itaatsizlik durumun için çare aramaktasın, Allah seni İsa ile karşılaştırıyor, çünkü İsa gerçekten İmmanuel’dir, yani “bizimle birlikte olan Allah’tır, O’nun bakışı seni temizliyor, iyileştiriyor, seni yeniliyor!

Aziz Luka bize bir günahkar ile İsa’nın karşılaşmasını anlatıyor çünkü bu karşılaşma Hristiyan cemaatlerinde devamlılıkla tekrarlanacaktır. Dürüst olmadıkları için hor görülen insanlar, İsa ile karşılaşarak hayat değiştirirler, devamlı olarak emirlere uymuş olan Hristiyanlara bile örnek, bazen de azarlama olacak kişilere dönüşürler. Zakay bunun bir örneğidir, sadece kandırdığı kişilere aldığını iade ettiği veya mal varlıklarının yarısını dağıttığı için değil, ama çünkü İsa’yı ciddiye aldı, Ruh’u tarafından etkilenmeyi kabul etti, Allah’ın bilgeliğinin kendi dünyevi işlerine karışmasına izin verdi. Bu karşılaşmanın önemi işte budur: İsa ile yaşamak hayatı değiştirir, yeniler.

Nasıl? Önce bunu bilmiyoruz, hayatımız nasıl değişecek bilmiyoruz: Her birimize yaşamımızı değiştirerek İsa’ya nasıl şan verebileceğimizi tavsiye eden Kutsal Ruh’tur.

Her gün İsa ile karşılaşalım, O’nu yaşamımıza kabul edelim, evimizin kapısını O’na açalım, olduğumuzu ve elimizdekini O’na verelim: O’nun zamanımızı, paramızı, yüreğimizin sevgi duygularımızı, niteliklerimizi ve kapasitelerimizi kullanıp değerlendirmesine izin verelim!

Zakay, İsa’yı kabul ederek ‘saf’ oldu. Günahkar olan ben de, İsa ile karşılaşınca ve O’nu kabullenince olabildiğimin en iyisi oluyorum! O gerçekten Allah’ın dünyada acı çeken günahkarlara sevgisi ve merhametidir!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 30. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

23/10/2022 – OLAĞAN DEVRE – 30. Pazar Günü – C

1.Okuma Sirak 35,12-14.16-18 Mezmur 33 2. Okuma 2Tim. 4,6-8.16-18 İncil Luka 18,9-14

Alçakgönüllünün duası bulutları aşar”! Birçok acı sebebiyle moralimiz bozulsa, gücümüz azalsa bile bu sözler iman yürüyüşümüze devam etmemiz için bizleri cesaretlendirmektedir. Acılar her zaman vardır, Sirak’ın Kitabı’nda anlatılanlar var, Aziz Pavlus’un katlandıkları var, sonra anlatılmayacak kadar çok olan başka acılar var.

Jesus MAFA project, The Pharisee and the Publican
Jesus MAFA project, The Pharisee and the Publican

Havari, dünyevi yaşama dönmeyi tercih eden ve imanını reddeden bazı öğrencileri tarafından terk edildi. Tamamıyla hayatını İsa’ya yönlendirerek yaşayan için bundan daha büyük acı olamaz. Pavlus birçok yorgunluğunun boşa gittiğini ve ümitlerinin boşa çıktığını gördü. Biri imanı terk ettiğinde ölüyormuş gibidir: Artık onunla samimi olamazsın, ondan destek ve teselli, ruhani ya da maddi bir yardım bekleyemezsin. Ona tamamen güvenemezsin.

Bu doğrudur, çünkü İsa’yı terk eden ve Kilise’sinden uzaklaşan artık Kutsal Ruh’a, birbirimizi kardeş kılan birlik Ruh’una sahip değildir. Havarinin bu acısını günümüzde birçok rahip, belki de daha derin olarak anne babalar veya dedeler yaşar. Ne yapabiliriz? Alçakgönüllülükle dua etmeliyiz. Bunu bugün bize Rab değişik şekillerde söylemektedir. Devamlılıkla dua edeceğiz ve bakışlarımızı daima Baba’ya yönelteceğiz, çünkü O’nun kötü projeleri yoktur, tersine! Aziz Pavlus da hapiste iken, artık sadece birkaç imanlıdan destek alarak tanıklığını vermeye devam edebilmek için duadan güç almaktadır.

Dua nasıl olmalı? İsa bize dua etmeyi öğretmeyi hiç bırakmıyor çünkü bizler hiç bir zaman Allah’a ulaşmış değiliz. Bugün dua etme dersi önemli bir özellikle zenginleşiyor. Bazen Allah’ın bizi dinleyebilmesi için günahsız olmamız gerektiğini düşünürüz ve madem ki günahkarız Onun bizim duamızı dinleyemediğini düşünürüz! İsa şöyle diyor: Baba Allah, önünde günahkarları görmekten mutludur, onlar merhamete ihtiyaç duyduklarını anladıklarında onları doğru kılar. Bunu anlayabilmemiz için bugün bize dua eden iki kişiyi göstermektedir. Düşüncesini kolayca anlıyoruz: Allah’a güzel laflar sıralamak yeterli değildir, önemli olan yüreğimizdir; Allah insanın yüreğini gözlemeye devam etmekte. Eğer yürekte başkalarına karşı suçlama ve yargılama varsa, o yürekten çıkan dua, dua değildir, sadece Allah’ın yüreğini yaralayan gururdur, aynen bir küfür gibi. Eğer yüreğimizde kendimizle övünme isteğimiz varsa, Allah’ın hoşuna kesinlikle gitmemekteyiz. Dua ederken yüreğimize dikkat edeceğiz: Baba’nın arzuladığını arzuluyor muyuz? Baba bizlerde başkalarına karşı Kendininki ile aynı sevgiyi görmek istiyor, acıyan ve merhametli bir sevgiyi.

Gerçek bir şekilde dua ederken her şeyden önce halen Allah’tan uzak olduğumuzu görürüz, bu sebepten Kendi affı ile bize yaklaşmasını dileriz. Aynı şeyi kardeşlerimiz için, Allah’ın emirlerine uymayan ve Allah’ın halkının birliğine katılmayan kardeşler için de dileyebiliriz,

Eğer duamız bizlerin alçakgönüllülükte büyümemizi sağlamıyorsa duamızın zaman kaybı olduğunu söyleyerek bizleri çekiştirenler haklıdır. Dua zamanları, günahkar olduğumuzun bilincinin ve tüm insanlara karşı merhametimizin arttığının fırsattı olacaktır. O zaman duamız; değişimimiz, Baba ve Oğul ile birliğimiz olan amacına ulaşmaktadır!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 29. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

16/10/2022 – OLAĞAN DEVRE – 29. Pazar Günü – C

1.Okuma Çıkış 17,8-13 Mez 120 2.Okuma 2Tim. 3,14 – 4,2 İncil Luka 18,1-8

Kutsal Kitap bilgelik kaynağıdır, imanlı için devamlı bir eğitimdir. Aziz Pavlus da bize şunu söylemekte: “Kutsal Yazıların tümü Allah esinidir. Bunlar, eğitmek, kötülüğü belirlemek, doğru yola getirmek ve doğruluk içinde yetiştirmek için yararlıdır. Allah’a yakın olan adam, bunlar sayesinde iyice donanmış olacak ve iyi işler için gereken şeye sahip bulunacaktır”. 

John Everett Millais (1829–1896), Moses holding up his arms during the battle, assisted by Aaron and Hur
John Everett Millais (1829–1896), Moses holding up his arms during the battle, assisted by Aaron and Hur

Bu sebepten Kutsal Yazıları dinlemekten, okumaktan, düşünmekten ve etkilenmekten hiçbir zaman yorulmamalıyız. Kutsal Yazılar sayesinde tek kurtarıcı, insan yaşamını güzel ve yaşanır kılan sevginin kaynağı Mesih İsa’ya imanda sabit kalırız. Hristiyan’ın Kutsal Yazılara devamlı olarak bağlı olmadan yaşaması imkansızdır.

Örneğin Musa’yı taşa dayanarak ve halkın en önemli adamlarından iki kişinin ellerinin yardımı ile göğe kaldırılmasıyla dua etmesini anlatan sayfa bizim için ne kadar değerli! Halk zor bir devre yaşamakta, kuvvetli düşmanlarla savaşmaktadır. Musa kılıç alıp halkı ile birlikte savaşacağına Allah’a itaat ettiğinin ve Allah’ın kendisine verdiği yetkinin sembolü olan değneği kaldırıyor. O, bütün gün dağın üzerinde ellerini göğe kaldırmış halde kalmaktadır. Musa’nın bu davranışı halk için her şeyin, herkesin çabalarının sonucunun da, Allah’ın elinde olduğunun bir göstergesidir.

Bizler bu olaydan etkileniyoruz: Şefaat eden ve dua eden biri yoksa, her şeyin Baba Allah’ın sevgisine bağlı olduğunu hatırlatan biri yoksa, uğraşmamız, herhangi bir kötülüğe karşı savaşmamız ne sonuç verebilir ki?

Düşmanımız o kadar güçlüdür ki, her an bizleri yenebilir. Allah’a iman ederek O’na itaat eden ve bizler için dua eden kişiler desteğimizdir, zayıflığımıza rağmen kazanabileceğimizin güvencesidir. Şimdi İsa’dan dua etmeyi öğrendik, dağın üzerinde, ellerimiz göğe kaldırmış halinde dua etme sırası bizde. Duamız ve Allah’a itaatimiz, tehlikede olan dünyaya destek olmaktadır.

Bugünkü İncil’de anlatılan hikaye ile İsa’nın Kendisi, Kendisine yakarışlarımızı yükseltmekten yorulmamamızı tavsiye etmektedir. Bizim ısrarımız; Allah’ın zayıflığının işareti değil, O’ndan başkasına güvenemeyeceğimizin işaretidir. Aynı zamanda imanımızın güven anlamına geldiğini de gösterir. Duamız Allah’ın dünyanın her köşesinde var olmasını istediği imanın göstergesi ve açıklamasıdır.

İnsanoğlu geldiği zaman, yeryüzünde iman bulacak mı?” Biz güzel bir “evet” ile cevap verebiliriz: Evet, iman olacak, çünkü ben inanıyorum, iman etmeye ve dua etmeye devam edeceğim. Kardeşlerimin yardımıyla ellerimi göğe doğru kaldırmaya devam edeceğim, böylece insanların düşmanı, Kilise’yi yenemeyecektir. Ben kardeşlerimin göğe kalkmış ellerini destekleyeceğim ve birlikte dünyayı destekleyeceğiz.

Kutsal Yazıları dinlemek ve dua etmek: İşte bunlar dünyanın dayanaklarıdır. Rab’bin Sözünü dinleyen ve dua eden kişiler oldukça hiçbir şeyden korkamayız ve korkmamalıyız. Birilerinin dinlediğini ve dua ettiğini bilmekle yetinmeyeceğim, ben de Kutsal Yazıları korumak ve okumak istiyorum, aynen dua, sevginin kokusunu hissettiren o duayı edeceğim.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 28. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

09/10/2022 – OLAĞAN DEVRE – 28. Pazar Günü – C

1.Okuma 2 Kr. 5,14-17 Mez. 97 2.Okuma 2 Tim. 2,8-13 İncil Luka 17,11-19

İlk bakışta, bugünkü okumaların ana teması minnettarlık gibi gözüküyor. Cüzamdan iyileşen Naaman, Ürdün’de yedi kez yıkanması için çağıran peygambere minnettardır! İsa tarafından diğer dokuz Yahudi cüzamlı ile iyileştirilen yabancı cüzamlı, teşekkür etmek için geri geliyor. Her iki durumda da minnettarlık, cüzamla simgelenen ölüme mahkumiyeti yok edecek güçte olan merhametli Allah’ı tanımaya dönüşüyor.

Saint Francis and the leper (Artist unknown. From the Basílica de São Francisco das Chagas)
Saint Francis and the leper
(Artist unknown. From the Basílica de São Francisco das Chagas)

Naaman, putperest olan kendi yaşadığı yere dönerken, kendini iyileştiren peygamberin üzerinde dua ederek Allah’ına yeni imanı göstermek için yanına İsrail toprağı taşımaktadır. Samiriyeli yüksek sesle Allah’ı övmek için İsa’ya dönmektedir; Allah, İsa’nın verdiği şifada Kendini gösterdi. Her iki durumda da iman övülmektedir ve o imanlı Yahudiler için bile örnek olarak gösterilmektedir. Gerçek imana sahip olan halka ait olmak yeterli değildir: İyilik gösteren Allah’a tanıklık edebilmek için, bu imanın her imanlının yaşamının merkezi olması gerekir!

İsa cüzamlıların yakarmalarını duyunca, onları iyileştirince ve onları tapınaktaki kahinlerin yanına yollayınca, sadece acı çekenlere karşı merhamet göstermiş olmuyor, ayrıca Kendisinin, Allah’ın kurtuluşa muhtaç dünyaya armağanı olduğunun işareti, yani Kendisinin Baba tarafından yollandığının tanınması için bir işaret vermiş oluyordu.

Kim İsa’yı Allah’ın armağanı ve yaşamımız olarak kabul etmiyorsa, vücudu sağlıklı olsa da, mutsuzdur, duygusuzdur, derin sevgiden ve yaşamın gerçek manasından yoksun kalır. İsa on cüzamlıdan sadece birinin dönüp O’nu tanıyıp kabul etmesine şaşırıyor: Diğer dokuz kişi de faydalanmış olup açık bir işaret görmelerine rağmen Allah’ı övme sevincine katılmadan yollarına devam ediyorlar! Onlarda İsa’nın gerçekleştirdiği ve ümit ettiği sonucu görmüyor, çünkü bedensel iyileşmeleri onlara yeterli geldi ve kendi yaşamlarının karanlıkta, dünyayı boş ve ağır darbeler veren egoizme dalmış olduklarının farkında değiller.

Aziz Pavlus İsa’da ve O’nun için yaşamayı öğrendi. O, Rab ve Kurtarıcı ile bir bütün olmadıkça insanın hayatın ne olduğuna dair bir bilgisi olmadığını bilmektedir. Bu yüzden, bugün Timoteus’a mektupta yazdığı gibi, öğrencilere durmaksızın sadece sözle değil, ama aynı zamanda kendi zorluklarıyla O’nun ölümüne katılarak İsa’ya imanda sebat ile kalmaya tavsiye vermektedir. Pavlus’un kendisi, İncil için hapishanede olması ile bu durumun örneğidir. Öğrenci, Pavlus’un çektiği acıları düşündükçe – biz de birçok kardeşimizin imanları yüzünden zulüm görmelerinden gelen acıları düşündükçe – bütün dünya ona karşı olsa da, imanda sabit kalmak için güç alıyoruz.

Bugünkü Efkaristiya, bize verilmiş olan İsa için Allah’a bir teşekkür olsun! İsa’nın hayat ve kurtuluş olduğunun işareti ve tanığı olmamız için kalbimizdeki bu teşekkür ile sevmeye devam edeceğiz!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 27. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

02/10/2022 – OLAĞAN DEVRE – 27. Pazar Günü – C

  1. Okuma Hab. 1,2-3; 2,2-4 Mezmur 94 2.Okuma 2 Tim. 1,6-8.13-14 İncil Luka 17,5-10

Az önce İsa öğrencilerine affı arzulayan kardeşlere bunu hemen vermelerini tavsiye etmişti. Onlar bunu becerebilmeleri için çok büyük ve derin, kendilerinde hala olmayan bir imana ihtiyaçları olduğunun farkındalar. Bunun için İsa’dan şunu diliyorlar: “İmanımızı çoğalt!”.

Circle of Juan de la Corte, Burning of Jerusalem by Nebuchadnezzar’s Army, 1580-1663
Circle of Juan de la Corte, Burning of Jerusalem by Nebuchadnezzar’s Army, 1580-1663

Gerçekten de birçok kez günah işleyenleri affedebilmek için imana gerek vardır: Eğer Allah’a doğru dönüksen ve O’nun seni yönlendirmesine izin verirsen, affedebilirsin ve bunu tekrar tekrar yapabilirsin, çünkü o zaman gözlerin günahkar kardeşini görmeyip merhametli Allah’ı görmektesin! Sana karşı ve herkese karşı Allah’ın merhametli bakışlarını görürsün! Acayip gibi gözükebilir, ama İsa imanımızı arttıracağını söylememekte: Şimdiden yeterince imanımızın var olduğunu söylemekte! İmanın yeterli ölçüsü; hardal tanesidir, bilinen en ufak tohumdur. Fakat meyve veren fidan olacak tohumdur. Herkeste bu kadarcık iman vardır. İsa’yı kabuk ettiğimizde bize verilen iman yeterlidir, hatta tamdır. Başka bir şey eklemeye gerek yok, daha iyi bir iman mümkün değil!

Gerekli olan gururu uzak tutmamızdır yoksa iman bozulur ve ilişkilerimiz, Allah ile ve insanlar ile ilişkilerimiz de bozulur. Bunun için İsa, öğrencilerinin huzurlu ve samimi bir alçakgönüllülük beslemelerine yardımcı olmak istiyor. Bu sebepten onlara sonucu bizi hayrete düşüren şu hikayeyi anlatıyor: “Size emredilen her şeyi yaptıktan sonra, şöyle deyiniz ‘Bizler işe yaramaz hizmetkarlarız!’”.

İtaat ettikten sonra, bunu yaptığımız için gururlanamayız. Yine alçakgönüllü olup tekrar hizmete hazır olmalıyız. Gururlanabileceğimiz tek şey hizmetkar olmamızdır. Sevgiyle hizmet etmekte olan kişi, Allah’ın Oğlu’nun hayatını yaşamaktadır! O, Baba’ya hizmet etmek için geldi ve insanlara hizmet ederek Baba’nın sevgisine hizmet etti. O şöyle demedi mi: “İnsan Oğlu hizmet edilmek için değil, tersine hizmet etmek için geldi”? Ben kardeşlerime hizmet ederek İsa’ya bağlı ve benzer oluyorum. Bu sebepten bir hizmeti tamamladığımda hemen başka birine başlamaya hazırım, çünkü daima hizmet etmek üzere gelmiş olan Allah’ın Oğlu İsa’ya bağlı olmadan yaşayamam!

Böylece imanımız yaşamımız oluyor, aynen peygamber Habakkuk’un dediği gibi: “Doğru insan, imanı sayesinde yaşayacaktır”. İman sayesinde affederiz ve af dileriz, bu da Baba’nın hoşuna giden hayata doğru, evlat hayatına, kendi sevgini olgunlaştırmak için hizmet eden evlat hayatına doğru ilerlemenin başlangıcıdır. Bu, Rab’bimiz Mesih İsa için yapabileceğimiz en güzel tanıklıktır! O’nun mevcudiyetini ve sevgisinin zenginliğini göstermemizi, hak ediyor. Bunu sevinçli, karşılıksız ve hür bir hizmet ile yapıyoruz.

Aziz Pavlus Timoteus’a söylediği sözlerle bize yardımcı olmaktadır: “Allah bize korkaklık ruhu değil, ama güç, sevgi ve sağduyu ruhu vermiştir. Rab’bimize tanıklık etmekten çekinme”.

İsa’nın tanıkları olduğumuzu düşünmek, sevgi dolu hizmetimizle O’nun Kurtarıcı olduğunu ve hepimiz için geldiğini gösterebilmek, güzeldir. Alçakgönüllü ve sessiz hizmetimin – onu kimse görmese, kimse övmese de – İsa’ya şan verdiğinden, Ruh’un mevcutini canlı ve faal kıldığından emin olmak, bana birçok kez cesaret verdi. Ayrıca İsa’ya şan vermeye harcadığımız dikkat, birçok değişik durumda doğru yolu seçmemize çok yardımcı oluyor.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 26. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

25/09/2022 – OLAĞAN DEVRE – 26. Pazar Günü – C

İlk Okuma Amos 6,1.4-7 Mezmur 145 İkinci Okuma 1Tim. 6,11-16 İncil Luka 16,19-31

İsa öğrencileri ile birlikte zenginliğin insan kalbinde yapabileceği etki üzerinde düşünmeye devam etmektedir. O’nun düşünceleri bugün de peygamber Amos’un düşüncesiyle paralel gittiği gözlenmektedir: Sadece kendisini düşünen, güzel kokular sürmeye özen gösteren, müzik dinleyen, yemek yiyip içen ama halkını biraz olsun hiç düşünmeyen insanlar var! Günümüzün durumunun gerçek bir fotoğrafıdır bu.

Meister des Codex Aureus Epternacensis, Lazarus and Dives. Illumination from the Codex Aureus of Echternach
Meister des Codex Aureus Epternacensis, Lazarus and Dives. Illumination from the Codex Aureus of Echternach

Yarını kim düşünüyor? Tek çocuk isteyen ebeveynler, gelecekte çocuklarının yalnız, akrabasız kalacağını düşünüyorlar mı? İlerideki toplum, günümüz toplumundan daha bencil olacak, bunun için zengin insanların etkisi altında kalacaktır.

Amos şöyle diyor: “Bu yüzden şimdi bunlar sürgüne gideceklerin başını çekecekler; sona erecek sedire serilenlerin cümbüşü”. İsa’nın söyledikleri faydalı uyarılardır. O bir hikaye anlatarak birçok konuda eğitmektedir.

Allah’ın armağanı olmalarına rağmen eğer onlara kalpten bağlanırsak zenginlikler aldatıcı olabilirler. Kim zenginliği hırs ile ararsa, ne fakirlerin farkına varır ne de onların kardeşi olduğunun farkına varır. Her şeyden önce Allah’ın sözlerine dikkat etmeyenler, zenginlikleri, büyük adaletsizlik yaparak, sadece kendileri için kullanırlar. Gerçekten Allah bize armağanlarını, Kendi çocukları gibi, etrafımızdakileri sevmemiz için vermektedir. Eğer bunu yapmıyorsak, kendimize çok kötü ve ümitsiz bir gelecek hazırlamaktayız.

Cehennemin çıkışı yoktur, orada birlik ve paylaşma olmadığı için korkunç acı vardır. Modern düşünürler ne derlerse desinler, cehennem bir gerçektir. İbrahim ve Lazar mutluluk ve barış içindeler ve de bu, imanları ve Allah’a olan itaatleri sayesindedir. İbrahim’in Allah’a olan imanını ve merhametini paylaşmayı reddeden, nerede bulunmaktadır ve nerede bulunacaktır?

Biz bu dünyada geleceğimizi hazırlamaktayız: Belirleyici olan faktör bizim Allah’a olan itaatimizdir. Bu itaat, diğerlerini fark etmek ve acılarını hafifletmektir. Maalesef sadece köpekler zavallı Lazar’a yakınlaşmaktadırlar. Biliyoruz ki İsa’nın zamanında köpek sözcüğü sadece hayvanları değil, ayrıca paganları, Allah’a inanmayanları da kapsıyordu. Merhametli olmadan sırf Allah’ın halkından olduğu için kurtulacağını zannedenleri putperestler geçecektir!

Bencil zenginlerin, mahveden kendi durumları karşısında gözlerini açmaları için ne yapılabilir? Onları sarsacak mucizeler gerekli der sağduyumuz! İsa der ki, mucizeler insanı şaşırtır ama tövbe ettirmez. “Ölüler arasından biri dirilse bile ikna olmazlar”. Yahudi başkanlarının, İsa’nın hayret edici dirilişi karşısında nasıl olur da inanmadıklarını merak eden Havarilere, İsa işte böyle cevap vermektedir. Söze inanmayan, mucizelere de inanmaz. Vaazlarla tövbe etmeyenler, mucize de görseler tövbe etmezler.

Mucize arama, onları yaptığını söyleyenleri bile arama, onun yerine Allah’ın Sözünü ara ve ona itaat etmeye çalış. İşte, aziz Pavlus’un, öğrencisi Timoteus’a yaptığı acil uyarı budur. Allah’ın Söz’üne itaat yorucu olabilir ve beraberinde zorluk ve zulümler getirebilir, ama bizi, Pilatus ve tüm halk önünde, görünmez Allah’ın ışığının tanığı olan İsa’ya şimdi ve gelecekte bağlayan tek şey budur.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 25. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

18/09/2022 – OLAĞAN DEVRE – 25. Pazar Günü – C

İlk Okuma Amos 8,4-7 Mezmur 112 İkinci okuma 2Tim. 2,1-8 İncil Luka 16,1-13

Aziz Pavlus sadık öğrencisi Timoteus’a mektubunda Hristiyanların dua etmesinin çok gerekli olduğunu ısrarla yazmaktadır. Onlar “nerede olurlarsa olsunlar” onların “her çeşit dua, yakarış ve şükran dualarıyla” dua etmeleri gerekmekte olduğunu söylemektedir. Onlar özellikle “krallar ve gücü elinde olanlar için” dua etmeliler, çünkü halkların huzuru ve barışı onlardan kaynaklanmaktadır.

Marinus van Reymerswaele, The parable of the unjust steward, 1540
Marinus van Reymerswaele, The parable of the unjust steward, 1540

Ayrıca bu, imanlıların dünyadaki İncil’i yayma görevlerini devam ettirebilmeleri için de önemlidir. Dünyanın buna ihtiyacı vardır: Çünkü İncil geldiği zaman insanlar gerçek bir barış, destek, birlik, paylaşma yürüyüşüne başlarlar ve de bu herkesin gelişiminde önemlidir. Dua her iyi ve faydalı işin temelidir: Gerçekten de varlığımızı ve işimizi faydalı kılacak alçakgönüllülük, uysallık ve bilgelik Ruh’unu sadece Rab’bimizden alabiliriz.

Dünyevi şeylere bağlı olmamak, hatta onları Göklerin Hükümranlığı yararına kullanmak için gereken ışığı ve bilgeliği de Rab’bin Ruh’undan alırız. Bunu İsa bize hikayesi ile anlatır. O daha önce öğrencileri ve kalabalıkla zenginliklerin imana engel olabileceği ve ayartma olabilecek tehlikeleri ve dolayısıyla insanın yaşam ciddiyeti ve sevincini engelleyebileceği üzerinde konuşmuştu. Bu anlaşılması güç olan bir konudur, özellikle zenginlikleri arttırmayı Allah’ın bir lütfu olarak gören çevrelerin düşünce tarzı için! O zamanlarda Yahudiler’in düşünce tarzı, günümüzünkinden çok farklı değildir! İsa bunu bilmekte, bu sebepten birçok defa bu konuya değinmektedir.

Bazıları İsa’nın dürüst olmayan kahya hikayesiyle kurnazlığı ve dürüst olmamayı övdüğünü zanneder. Fakat hikayenin sonucuna dikkat edersek İsa’nın öğrencilerinden dünyevi zenginlikleri ruhani bir kurnazlıkla kullanmalarını istediğini anlıyoruz. Gereken kurnazlık, bitecek bir rahatlık için zenginlik toplamak değildir, ölümden sonraki yaşamı garantilemektir. Bizim maddi rahatımız için zenginlikleri kullandığımızda bu zenginlikleri haksız, dürüst olmayan şekilde kullanmış oluruz. Bu zenginlikler aldatıcıdır, çünkü yaşamımızdan sonra yanımızda olmayacaklardır. Bu sebepten zenginlikleri öyle bir şekilde kullanmalıyız ki daha sonra işimize yarasınlar. Eğer fakirlere, muhtaç olanlara yardım edersek ve zenginliklerden faydalanmalarını sağlarsak Göklerin Hükümranlığında onlar bizim tanıklığımızı yapacaklardır. Bizden yardım gören fakirler ebedi konutlarımızda bizlere eşlik edecek gerçek zenginliklerdir! Ayrıca, dünyevi zenginlikleri kullanmakta Allah’a sadıksak yani onları zayıflara sevgisinin bir işareti olarak kullanırsak, o zaman Allah bize hükümranlığı için önemli hizmetler verebilecektir. Biz de Kilise’de fakirliği seçmiş olan kişilere değer veriyoruz, onların söylediklerini dikkatle dinliyoruz. Peygamber Amos’un duyarlılığı gerçekten de bizim ki gibidir.

Azizleri düşündüğümüz zamanlar ilk aklımıza gelenler her şeylerini fakirlere dağıtan ve bu şekilde kendilerini somutça Baba’nın ellerine emanet eden olanlardır! Bu şekilde onlar Allah’ın babalığının, İsa’nın öneminin ve güvenilirliğinin, Kutsal Ruh’un derinliğinin tanıklığını yaparlar.

Krallar ve gücü elinde olanlar için” dua ederken Peder’e hayatımızı ve yorgunluklarımızı sunacağız öyle ki O, onların da hem kendi hem de topluluğun zenginliklerini bilgelikle kullanmalarını sağlasın.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 24. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

11/09/2022 – OLAĞAN DEVRE – 24. Pazar Günü – C

1.Okuma Çıkış 32,7-11.13-14 Mezmur 50 2.Okuma 1Tim. 1,12-17 İncil Lk 15,1-32

Bugünkü okuma metinlerin teması günah gerçeği ve bunun ciddiyetidir. İlk önce İsrail halkının günahı, sonra da Havarinin günahı, sonunda tüm insanların günahları gösterilmektedir. Günah çok ciddi bir gerçektir, ancak çaresiz değildir. İsrail halkı; kendi zevkine uygun, dolayısıyla tek gerçek Allah’ın hikmetli emirlerini terk ederek kolayca takip edilebilen sahte bir tanrı kendine seçti. Bu şekilde halk kendisinin dindar olduğunu zannediyordu, kendisini Mısır’ın köleliğinden kurtaran ve hürriyete kavuşturanı terk etmiş olmasına rağmen…

Lost Coin, from Art in the Christian Tradition, a project of the Vanderbilt Divinity
Lost Coin, from Art in the Christian Tradition.

Bu günah o kadar ciddi idi ki Allah, sadece sadık kalan Musa’yı kurtarmak isteyerek halkı tek başına bırakmaya karar veriyor. Fakat tam da Musa halkın kurtuluşu için aracı oluyor: O, Allah’tan ataları İbrahim, İshak ve Yakup’a verdiği sözü geri çekmemesi için dua ediyor. Bu şekilde Musa, kendisinin Allah’ınınkine benzer bir yüreğe sahip olduğunu ispat diyor. Ve de Allah, Musa’nın duası ve verdiği sözlerin hatırası sayesinde sadakatsiz halkına hala sevgi ile bakmaktadır.

Allah’ın iyiliği beklenmedik ve eş koşulmaz bir şekilde Pavlus’un yaşamında da belirdi. O sadece Allah’ın Oğlu’nu küfrederek inkar etmekle kalmıyor, Kilise’ye de zulüm ediyordu. Fakat Allah ona, dolayısıyla tüm Kilise’sine ve tüm dünyaya da merhamet etti. Gerçekten de Pavlus’a gösterildiği iyilik sayesinde birçok yerde büyük kalabalıklar onun ağzından İncil’i duyabildi. Kilise’ye zulmeden Pavlus, İsa’nın öğrencisi olunca O’nun tarafından, yaşamı ve sözleriyle, İsa’nın, günahkarları kurtarmak için geldiğini müjdelemekle görevlendirildi. Pavlus kendini en kötü günahkar olarak görüp kurtarılmaya en çok ihtiyaç duyan oldu.

Diğer günahkarlar kimlerdir? Gerçekten dünyada hala başka günahkarlar var mı? Allah onlar hakkında ne düşünüp onlara nasıl davranıyor?

İsa bütün bu sorulara meselleri ile cevap veriyor. Tüm insanlar günahkardır. İsa’nın gördüğü de budur. Herkes aynı şekilde günahkar değildir, ama tüm insanlar Baba’ya bakıp bütün insanları yüreğine kabul edebilme arzusunu gerçekleştireceklerine kendi arzularını ve ilgilerini gerçekleştiriyorlar.

Bazı kişiler Allah’tan ve birliğinden isteyerek ayrıldıkları için günahkarlardır, bazıları ise O’nun yanında imiş gibi gözükmelerine rağmen günahkardır.

Herkes vicdan yoklaması yapmalı, herkes Baba’nın sevgisiyle kendini mukayese etmelidir. Ve ben O’nun sevgisini kabul ediyor muyum? O’nun bana olan sevgisine cevap veriyor muyum? O’nun kardeşlerimi sevmesini kabulleniyor muyum? Başkasına verdiği sevgiye katılıyor muyum?

Baba ve iki oğul hikayesi hepimizi kapsar. Hepimizin, sevinçte yaşayabilmek ve sevinç sebebi olabilmek için, Baba’nın evine ve yüreğine dönmeye ihtiyacımız vardır. Herkes günahkardır, ama hiç kimse Allah’a dönemeyecek veya O’nun sevinci olamayacak kadar günahkar değildir!

Ben ve sen günahkarız, ama Baba kaybolan kuzusunu arayan çoban gibi, bizi bayram yapmak için beklemektedir. Fakat bizler içgüdülerimizi takip eden hayvanlar değiliz, bizlerin iradesi vardır ve isteyerek, dönüş yolunu bulmak için, alçalmalıyız. Baba’mızın evinde ekmek ve şefkatin, hürriyet ve birliğin var olduğunu bize hatırlatan hafızamız var. Allah’ın sevgisini terk ettiysek, suçlu olduğumuzu söyleyen bir vicdanımız da var. Baba hürriyetimize saygı göstermekte ve kendi hür kararımızı beklemektedir. Dönmemiz için, bayram yapmaya hazır bir yürekle bizi beklemektedir, elleri uzanmış bizleri kucaklamaya hazırdır.

Ayrıca Baba, bayramından hiç kimseyi dışlamak istememektedir. Maalesef, büyük oğul gibi, Allah’tan verilen sözlerini uygulayanlar, fakat O’ndan merhametli olmayı öğrenmeyenler de var. Allah için bir evlat olmayı isteyen, sadece O’nun için çalışmaya değil, ilk önce O’nun sevme şeklini, O’nun Baba olma şeklini öğrenmeye de çalışacaktır. O’nun yüreğine böylece giren, artık günahkar değildir ve göklerin hükümranlığını inşa etmeye başlamaktadır.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 23. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

04/09/2022 – OLAĞAN DEVRE – 23. Pazar Günü – C

1 Okuma Bilgelik 9,13-18 Mezmur 89 2 Okuma Filemon 9-10.12-17 İncil Luka 14, 25-33

Allah bize yaşam doluluğunu vererek mutluluğumuzu ister! Sadece O gerçek mutluluğun yolunu bilir, çünkü bizi O yarattı. Biz O’na hiçbir şey öğretemeyiz, özellikle bize yaşamımız için hikmetini verdiği zaman! Bizler bedenimizin arzularından ve hırslarından ağırlaşıyor ve mantığımız kapanıyor.

Tiziano (1490–1576), Christ (detail)
Tiziano (1490–1576), Christ (detail)

Bunun için sadece Baba’dan gelebilecek hikmete ihtiyacımız var. İlk okuma bu konu üzerinde ısrar eder. Bu da gerçektir: bunu etrafımıza bakarken ve bazı kişilerin tüm yaşamları için sadakat sözü verdikleri eşlerini ne kolaylıkla değiştirdiklerine bakarken, anlıyoruz. Onlar Baba Allah’tan ne tavsiye istiyorlar, ne de Onun verdiği emirleri dikkate alıyorlar. O anki arzularına bakarak, zevkten doğan bir arzuya uyarak kendileri ve başkaları için üzüntülü durumlar yaratıyorlar. Eğer Allah’ın hikmetini arama arzumuz olsa, yaşamımız barışçıl ve huzurlu bir yol kat ederdi. Emniyetli ve düz olan Allah’ın yolu, İsa’dır! Bu sebepten Kendisi’ni izlememizi arzu eder ve Onu ana ve tek yol olarak görmemizi tavsiye eder. “”Biri bana gelip de babasını, annesini, karısını, çocuklarını, kardeşlerini, hatta kendi canını bile bana üstün tutarsa, benim şakirdim olamaz”.

Birçok kişi İsa’yı izliyordu, ama O, aralarından bazılarının değişik ilgileri olduğunu ve Onun için acı çekmeye hazır olmadıklarını anlıyordu. Bu sebepten Onu başka bir amaç için izleyenleri vazgeçirmeye çalışmakta idi ve akrabalarını, hatta kendisinden vazgeçmeye hazır olmayanların Onun yanında kalmayı beceremeyeceklerini söylüyordu. Kim İsa’yı ciddiyetle seviyorsa, er geç kendi akrabaları tarafından bile anlayışsızlıkla karşılaşır. Anne, baba, eş, kardeşler, arkadaşlar ona engel koyabilirler: herkes İsa’yı sevenin düşmanı olabilir. İsa’yı seven sevimli olur, ciddi olur, cömert, dürüst, saf, gerçekçi, samimi olur. Fakat bu güzel nitelikler, kendi kötü arzu ve duygularına göre yaşamak isteyenler için veya dürüst olmayan ve mali kazançlarını elde etmek isteyenler için, dayanılmaz ve rahatsız edici olabilirler çünkü kendi kötü davranışlarına karşı sessiz bir yargılama olarak algılanabilirler. İsa ile birlikte olmak isteyenler mucizeler yapmaya devam eden bir kişi ile birlikte olmadıklarını anlamaları gerekiyor, tersine haçta ölecek ve büyükler ve herkes tarafından terk edilen biriyle birlikte olacaklardır. Sen Onun öğrencisi olmak istiyor musun? Hesaplarını iyi yap: seninkilerin şefkatinden mahrum kalmayı bilir misin? Kendi arzularından ve dünyanın zenginliklerinden vazgeçmeye hazır mısın? Hesaplarını inşaata başlayanlar gibi yap veya bir kralın ordusunu düşmana yönlendirmeye hazırlandığı gibi programlan. Düşün: Hangi raddeye kadar yalnızlığa, hor görülmeye ve sevdiklerin tarafından dışlanmaya hazırsın?İsa, yaşamdır, bütünlüktür. Onunla yaşamaya başlayan artık Ondan uzak kalamaz, Onsuz yaşayamaz. İsa ile biraz birlikte kal, Ondan öğren, o zaman da her şeyden ve herkesten mahrum kalmayı öğreneceksin, gerçek sadık bir öğrenci olacaksın. İmanda sağlam olmak için fedakârlıklar şarttır: aziz Pavlus da arkadaşından zor bir karar vermesini ve imanını belirtmesini istedi. İmanlı olmuş kölesini tekrar kabul etmesini, artık köle olarak değil kardeş olarak kabul etmesini istedi. İsa’nın sevgisi bizi değiştirir ve başkalarıyla da ilişkilerimizi değiştirir. Onunla birlikte kalmak için gerçekten Onu her şeyden çok ve her şeyin üzerinde sevmek gerekiyor!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 22. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

28/08/2022 – OLAĞAN DEVRE – 22. Pazar Günü – C

1.Okuma Sirak 3,17-18.20.28-29 Mezmur 67; 2.Okuma İbr. 12,18-19.22-24 İncil Luka 14,1.7-14

İbranilere mektup Eski Ahdin halkı ile Yeni Ahdin halkı arasındaki fark üzerine dikkatimizi çeker. İlk halk Allah’ın huzurunda bulunmaktan korkardı. O’nu tanıdıkları kadarıyla O’ndan çok korkarlardı. Biz ise, elbette İsa vasıtasıyla, Allah’a yaklaşmaktan seviniyoruz: O’nunla meleklerin ve doğru kişilerin, azizlerin ruhlarını bulmamızı, her şeyden önemlisi Ahdin Aracısı, yani Rab’bimiz Mesih İsa ile karşılaşmamızı bilmekteyiz. O bize Allah’ı Baba olarak tanıttı, bize sevgisini anlattı, hatta tatlılığını tattırdı, merhametini, küçük ve büyük, iyi ve kötü, herkese olan sevgisini gösterdi.

The Poor invited to the feast – Luke 14:15-24

Bugün anlatılan olayda da İsa’nın çevresindekilere karşı duyduğu ilgiyi görüyoruz. Gözleri daima açık, sade bakışı ile etrafındaki olayların anlamını görebiliyor. O, yemeye davetli olduğu kişilere de bilgeliğini vermek istiyor, çünkü orada da görgü kurallarının eksiklerinin altında insanın egoizmi ve gururu saklı. Hatta O, herkesi, müjdelemeye geldiği Allah’ın hükümranlığına doğru yöneltmek istiyor. Şöyle derken: “Düğüne davetli olduğunuzda…” O, Allah’ın herkesi sevincine katılmaya davetini düşünmektedir. İsa’nın düşündüğü düğün, kesinlikle yeni halka olan Allah’ın sevgisinin doluluğunun bayramıdır.

Allah seni sofrasına davet ettiğinde, bir şeyler hak ettiğini sanma, başkalarından iyi olduğunu zannetme: Eğer daha iyi isen, O elbette bunu biliyor, bu sebepten en gerideki yere oturmakla hiçbir şey kaybetmezsin! Bu sözler özellikle Ferisililere söylendi, onlar ki Allah’ın önünde birinci sırada olduklarını düşünüp emirler uymaya kendilerini çok hazır görüyorlardı. Bu sebepten kendilerini başkalarından üstün görüyor, diğerlerini hor görüyorlardı. Allah için doğru kişi tüm emirlere uyabilen kişi değildir, ama bizi sevmeye, affetmeye, kurtarmaya yollanan Oğlu’yu sevendir.

O halde İsa’yı seven, kurtuluşunun ve büyüklüğünün sebebinin İsa olduğunu bilmektedir. İsa’yı seven, kendini insanların önünde büyük gösterme ihtiyacını hissetmez, çünkü onun için herkes küçük ve muhtaç. İnsanın gerçek büyüklüğü, daha zayıf, acı çeken, muhtaç kişileri severek Allah ile işbirliği yapmaktır. Bu sebepten sen de bir davet yaptığında, Allah gibi yapacaksın, kimsenin davet etmediklerini çağıracaksın, sana karşılık verecek durumda olmayan kişileri çağıracaksın! Bizzat Allah’ın eli sana karşılık verecek.

İsa’nın sözü Sirak Kitabındaki bilgeliği yansıtıyor ve geliştiriyor, alçakgönüllülüğe bir çağrıdır! Alçakgönüllülük Allah’ın hoşuna gider, çünkü Allah’ın Kendisi alçakgönüllüdür! İsa da bizleri, kendisinden öğrenmeye çağırırken özellikle O’nun alçakgönüllülüğünü öğrenmeye çağırır. Annesi Meryem de Allah tarafından alçakgönüllülüğü için sevildiğini bilir. Alçakgönüllülük kendi saygınlığını hor görerek alçalmak değildir, elimizdeki tüm iyiliklerin Allah’tan geldiğini tanımaktır. Her şeyi O’ndan aldığını bilen bu alçakgönüllülük, minnettarlık ve O’nun gibi davranma arzusuna dönüşür. Biz, bize karşı cömert olan gibi olmak istiyoruz, bu sebepten karşılığını almayacağımızı bildiğimiz kişilere cömertlikle sevgi işaretleri vermeye çalışacağız. Bedava vereceğimiz sevgi eylemleri, karşılıksız vereceğimiz zaman ve enerjiden derin ve huzurlu bir sevinç kazanacağız, çünkü bedava vermek bizlere Allah’ın karşılıksız sevgisine katılmaya mümkün kılar!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 21. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

21/08/2022 – OLAĞAN DEVRE – 21. Pazar Günü – C

1.Okuma Yeş. 66,18-21 Mezmur 116 2.Okuma İbr. 12,5-7.11-13 İncil Luka 13,22-30

İsa Kudüs’e doğru yürüyüşüne devam etmekte. Bu yürüyüşünün öğrencileri için bir ruhani eğitim okulu olduğunu biliyor. Onlar da, Kudüs mabedindeki sunak masası üzerinde yakılan ve sunulan kurbanlar yerine, İsa ile beraber yaşamlarını Allah’a gerçek kurbanlar olarak, sunmayı öğrenmeliler. İsa öğrencilerini eğitmek için onların sordukları sorulara ve şüphelere cevap veriyor. Bu kere kaç kişinin kurtulacağını soran meraklıya verilen cevabı dinliyorlar. Bu kişi kısacası kaç kişinin cennete gideceğini merak ediyordu. Öğrenciler, cennetti, insanın mutlu olduğu ve kendi iyi eylemleri ve nitelikleriyle elde ettikleri bir durum olarak düşünüyorlardı. Onlar zamanın düşünce tarzını yansıtıyorlar, Ferisiler ve yazıcılar gibi düşünüyorlardı. İsa’nın bu sorularına cevap vermesi kolay değildi: Gerçeğe bakma şekillerini düzeltmek lazım.

He Qi,Knocking at the Door
He Qi,Knocking at the Door

Öğrenciler, Öğretmenlerinin kendilerine kaç kişinin emirlere uyabildiğini söylemesini bekliyorlardı, çünkü onlara göre sadece bu tür insanları kurtulacaktır. Halbuki O’nun, ölümüyle ve dirilişiyle kaç kişinin kurtulacağını söylemesi gerekecektir. Hiç kimse tek başına kurtulacaktır, mükemmel eylemlerine rağmen: Kendisini hayatlarının Rab’bi ve Öğretmeni olarak kabul eden herkes kurtulacaktır.

İsa onlara “dar kapıdan geçmeye çalışınız” diyor. Bu dar kapı nedir? İsa’nın haçıdır. Bu kapı vasıtasıyla Rab’bimizi tanıyabiliriz. O’nun birçok kişiye, “sizi tanımıyorum” demesi gerekecektir. Çünkü birçok kişi Allah’ın seçtiği halka ait olmasına rağmen ve iyi işler yapmış olmalarına rağmen İsa ile hiçbir zaman karşılaşmak istemedi ve hayatına, yani O’nun merhametli sevgisine katılmayı reddetti!

İsa hakkında konuşulduğunu duymuş olmak veya özel bir gruba dahil olmak, O’nun birkaç mesajını duymuş olmak, O’nu tanımak değildir. O’nun arzularını paylaşan, hayatını kabul eden, O’nun kupasından içen, O’nu gerçekten tanımaktadır! O’nun bazı olaylarına katılmış olmakla böbürlenenler, O’na ait olduklarını göstermezler: İsa onları Kendisine düşman olan dünyanın yargısında bırakmak zorunda kalacaktır. Yaşamında iş veya hastalık sebebiyle çok yorulanlar veya insanlığa hizmet etmiş olanlar bile, bu gayretleri sayesinde değil, başka bir sebepten kurtulacaklar: Sadece Allah’ın Oğlu’nu kabul edenler yeni yaşama, yani Allah’ın yaşamına kavuşacaktır! Kim O’nu kabul etmiyorsa O’ndan, bunun için gerçek Allah’tan da uzak kalır.

İsa Kendisini dinleyenleri hayal kırıklığına uğratmakta! Kurtulanların çoğu İbrani olmayacaktır, bunu daha önce peygamberler de söylemişti. Çoğu pagan halklardan gelecek!

Biz de İsa’nın bu sözlerine dikkat etmeliyiz. Hristiyan bir halk arasında büyümek, doğuştan beri Hristiyan olmak hiçbir güvence vermemekte: Her birimiz, kişisel olarak, yaşamımızda İsa’yı kabul etmelidir. Bunu yapabilmemiz ve O’nu kabulümüz, O’nun kutsallığına layık olmamız ve birçok kurtuluş meyvesi getirmemiz için yardıma muhtacız, davranışlarımızda yanlışlıklarımızın düzeltilmesi gerekir.

Hatalarının düzeltilmesini kabul eden, iyi bir Hristiyan’dır! Hatta iyi öğrenci hatalarının düzeltilmesini ister: O mükemmel olmadığını, Allah’ın Oğlu’na uygun olabilmek için yardıma muhtaç olduğunu bilir. Bu sebepten Rab’bin iyi öğrencisi imanda olgun diğer bir kişiye kendini açar ve tavsiyeler alır, zorlukları ve seçimleri için danışır, öyle ki kendi hayatını planlama aşamasında düzeltebilir.

İsa ile birlikte Kudüs’e doğru yürümekteyiz: “Dar kapı”dan geçeceğiz: Kendimizi Baba’ya sunma yolunda, bizden önce sevgi ile yürüyen birinin bize uzattığı yardım elini tutalım!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Meryem’in Göğe alınması bayramı

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

15/08/2022 – MERYEM’İN GÖĞE ALINMASI BAYRAMI

1.Okuma Vahiy 11,19; 12,1-10 Mez 44 (45) 2.Okuma 1Kor. 15,20-26 İncil Lk. 1,39-56

Bugün kutladığımız gizem sevinçli, güzel, ümit doludur, çünkü gözlerimizin göklere sabit bakmasını sağlar. Göklerde de Allah’ın insanlara verdiği vaatlerin gerçekleştiğini görürüz. O zaman niçin bugünkü ilk okuma ejderhanın kadına ve karnındaki bebeğe daha doğurmadan zulüm etmesi gibi dramatik bir görünüm üzerinde takılır? Evet, bizler aydınlık ve şanlı bir varış noktasına doğru yürüyüşteyiz, ama bu yolculukta zorluk ve tehlikelerle karşılaşırız, ulaşmak istediğimiz yere gitmemizi tüm gücüyle engellemek isteyen engellere rastlarız. Kendimizi aldatmayalım, gerçekçi olalım, aynen İsa’nın dediği gibi: Güvercinler gibi sade olunuz, ama yılanlar gibi tedbirli olun! Yolculuğumuzda bize öncülük eden var ve tüm duraklarımız işaretlenmiştir.

L'Assunzione dipinta da Tiziano
L’Assunzione, Tiziano

İsa’nın annesi Meryem, Kilise’nin onunla birlikte ve halen kat ettiği yolu önceden yürüdü. Meryem’in Allah’ın Sözü’ne sadakati ve Baba’nın planlarına sevgiyle itaat etmesi, Oğlu İsa’nın haçının varlığıyla güçlendi. Doğuran kadının önüne korkunç ve tehlikeli kafalarıyla, insanlığa sadece ölüm ve zarar getiren kuyruğuyla kırmızı bir ejderha çıkmaktadır. Meryem’in Allah’a itaat ederek Oğlunu doğurması sebebiyle düşman karşısına çıkmaktadır. Aynen Kilise dünyaya İsa’nın mevcudiyetini her tattırdığında Şeytan’ın şiddetine maruz kalmaktadır.

Bugün bu anlardan birini yaşamaktayız. Kadın korkuya kapılmıyor ve Allah’a itaatte kalıyor ve çöle kaçıyor: Orada kimse onu bulamaz ve anne olmasını kimse engelleyemez. Kilise de, Allah’tan kendisine verilen birçok azizler ile birlikte, zulüm zamanlarında korkmayıp Rab’bine daha da içsel ve kararlı bir şekilde bakmaya devam etmektedir!

Meryem Kilise’dedir bunun için ikisi aynı kaderi paylaşmakta! Meryem, Kilise’nin özel bir üyesi, figürüdür. Kilise bu kadar emin, alçakgönüllü ve kutsal, zulümde bile sadakatli bir anneye sahip olmaktan çok mutludur.

Bugünkü İncil’de okuduğumuz Allah’a övgü duasında Meryem Allah’ın yanında yaşamanın dünya ile ters düşme anlamında olduğunun bilincindedir. Dünyada güçlüler, kibirliler, hırslı zenginler vardır: Meryem bunu biliyor, ama davranışlarından etkilenmiyor. Meryem bunların üzerinde, alçakgönüllü, fakir ve ezilenin yardımına gelen Allah’ın sevgisinin var olduğunu görüyor. O, Allah’ın merhametine ve sadakatine emanet edilmiş olan bu kişilerle yaşamını paylaşmaktan memnundur. O, Kendisini tüm insanlar için Baba ve dost olarak dünyaya gösteren Allah’ın hizmetinde olmaktan mutludur. İlahisinde bizlere Allah’a, Kurtarıcı bir Allah’a ait olmasının sevincini haykırmaktadır. Meryem’in yüreğinde Allah’a sevgiden başka bir şeye yer yoktur, bu sevgiyi de Allah’ın büyüklüğünü överek ve O’ndan mutlu olmakla belirtmektedir. Meryem, Allah’ın varlığından ve O’nun böyle olmasından mutlu! Meryem Allah’ın acı çeken insanlara karşı olan sevgisini – genel bir sevgiyi değil, şahsi bir sevgiyi – görüyor. Meryem’in kendisi, Allah tarafından sevildiğini ve önemsendiğini bilmektedir: Büyük ve meşhur olduğu için değil, alçakgönüllü ve sessiz, saklı bir hizmet verdiği için sevilmektedir.

Meryem ilahisiyle, imanımızın ve Rab’be sadakatimizin karşılaştığı zorluklarda yanımızdadır. Meryem’in imanından destek alarak İsa’ya hizmet etmeye, O’nu sevmeye, izlemeye devam etmekteyiz, kırmızı ejderhanın uğraşılarını görsek ve bazı pençeleri bizi acıtsa da. Meryem’in ilahisini kardeşlerimizin, ailelerinde, iş yerlerinde veya eğlencelerinde karşılaştıkları engeller için imanlarını ve İsa’ya sevgilerini kaybetmemeleri için söyleyeceğiz. Eğer imanları ve İsa’ya sevgileri zedelenirse, kardeşlik birliği de zarar görür ve onların ve bizlerin sevinci azalır. Meryem’e bakacağız: O tüm Azizlerin üzerinde bir şana şimdiden sahiptir ve vaftizle başladığımız yürüyüşe sebatla devam etmeye bizi çağırmaktadır!

Meryem, sen artık bizleri yaşadığın zulümleri atlatmış olarak beklemektesin, Oğluna dua et ki bizleri affetsin ve bizlere alçakgönüllülük Ruh’unu versin. Bizlerin yüreğimizin sevinci ve ruhumuzun mutluluğu ile O’nun tanıkları olmamız için şefaatte bulun. Seninle birlikte O’na her şan ve şeref vereceğiz!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 20. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

14/08/2022 – OLAĞAN DEVRE – 20. Pazar Günü – C

1.Okuma Yer. 38,4-6.8-10 Mezmur 39 2.Okuma İbr. 12,1-4 İncil Lk. 12,49-57

Francisco Goya (1746-1828), Incendio, fuego de noche - Fire at Night
Francisco Goya (1746-1828), Incendio, fuego de noche – Fire at Night

Gözümüzü, imanımızın öncüsü ve tamamlayıcısı İsa’ya dikelimBugün bize yöneltilen tavsiye budur. Yürüyüşümüze devam ederken bakışlarımızı İsa’ya çevrili tutalım; yürüyüşümüz yorucu, çünkü bizim, kardeşlerimizin ve tüm dünyanın günahları tarafından ağırlaştı. Her gün işimizle, başkalarıyla olan ilişkilerimizle, sağlık sorunlarımızla, değişik sorunlarla meşgulüz ve bütün bunlar dikkatimizi dağıtır. Sakin zamanlarda aklımıza gelen sorulara açıklıkla cevap vermekte zorlanıyoruz: Niçin buradayım? Koşuşumun anlamı nedir? Nereye varacağım? “Gözümüzü, imanımızın öncüsü ve tamamlayıcısı İsa’ya dikelim”! Bu bakış sayesinde sabitliği ve tüm sorularımızın cevaplarını bulacağız. İsa, “imanımızın kaynağı ve tamamlayıcısıdır”: Hayatımız tam olması için gereken armağan imandır ve imanımızın daima İsa’ya ihtiyacı vardır. Bakışımızı O’na yönelik tutarsak, özellikle O’nun, şikayet etmeden hatta arzulayarak, yaşadığı acılar dikkatimizi çeker. İsa acıları bir iyilikmiş gibi arzulamadı, fakat Baba’ya itaatin bu yoldan geçmesi gerektiğini biliyordu. O, Kendisinin tüm peygamberlikleri gerçekleştirmesi gerektiğini biliyordu.

Biz özellikle Yeşaya peygamberin, günahlarımız için ölen Allah’ın Hizmetkarı’nın acılarını bildirdiğini biliyoruz. Yeremya ise değişik zamanlarda kendi yaşadığı acılarla peygamberlik yaptı. İlk okuma onun zulüm edildiği anlardan birini anlatır. Onun bildirmesi gereken Allah’ın Sözü, Kudüs şehrinin büyüklerinin, ekonomik ve diplomatik inanışlarına ters düşüyordu. Bu sebepten hapse düştü ve kralın bir hizmetkarı aracı olmasaydı, orada açlık ve yokluktan ölecekti.

İsa bu peygamberlikleri tanıyor ve Kendisinin onları gerçekleştirmesi gerektiğinin bilincindedir. Bu sebepten şöyle diyor: “Katlanmam gereken bir vaftiz var. Bu vaftiz gerçekleşinceye kadar nasıl bir sıkıntı çekiyorum”. İsa vaftizi, ret edilmenin ve şiddetli bir ölümün korkunç acısından geçmek olarak düşünüyor. O, bunun olması gerektiğini biliyor ve beklemek onu neredeyse sabırsızlandırıyor. O an, zor bir zaman olacak, arındırıcı bir ateş gibi. Dünyanın yargısı O’nun ölümü olacak: Ateşe benzetilen bir yargı. O’nunla birlikte olan, ışığı, sevinci ve barışı görecek, aynen iyi haydut gibi; O’ndan utanan veya O’nu hor gören, İsa’nın bir benzetmede anlattığı zengin adam ile birlikte alevler arasında bulunacak.

İsa’yı kurtarıcı olarak kabullenen kurtulacak, kim ise kendi kendini dini uygulamalar veya varsayılan kendi şahsi iyiliği ile kurtarmak istiyorsa, kurtulmamış halde, dünyanınki ile aynı halde kalacak. Herkes İsa’nın karşısında durumunu belirlemeli: Bu hiçbir zaman kolay olmayacak, çünkü kendi evinde bile anlayışsızlık ve düşmanlık olacak.

Böylece Hristiyan kişi, İsa’nın acı çekmesi ve ölmesiyle dünyayı kurtarma misyonuna katılır ve İsa’nın yeryüzünde yaktığı ateşten geçer. İsa bizi uyanık olmaya, yaşadığımız zamanları ayırt etmeye çağırır. Bizim zamanımız da O’nun ateşi ve vaftizi zamanlarıdır. İmanımız açıkça hor görülmekte ve imanlıların kendilerini İsa’nın öğrencisi olarak göstermeleri, engellenmektedir. Eğer yaparlarsa Yeremya’nın ve Rab’bin durumunu hemen anlıyorlar.İmanımız için acı çekmeye hazırlanmaktayız, bunu kardeşlerimizle birliği yaşayarak, duayı ve Allah’ın Sözünü paylaşarak, bakışlarımızı daima İsa’ya çevrili tutarak yapacağız!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 19. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

07/08/2022 – OLAĞAN DEVRE – 19.Pazar Günü – C

1.Okuma Bilg. 18,6-9 Mezmur 32 2.Okuma İbr. 11,1-2.8-19 İncil Lk. 12,32-48

İbrani halkı, Allah’larına ve Rab’lerine tapınmak üzere hürriyete doğru yürüyüşlerinde onları aydınlatan ateş sütununu unutamamaktadır. O halk tanımadığı tehlikelerle dolu çölü aşması gerektiğinde Allah’ın elini, onları karanlıklarda yönelten, ateş sütununda tanıdılar. O zamandan beri halk, Allah’ın yardımını hem düşmanlardan korunmak hem de hayatı neşelendirmek için değişik şekillerde tanıdı. Sevgi ile dolu, devamlılıkla yanımızda olan bu ilahi varlık, hayat kaynağıdır! Kim onu tecrübe ettiyse, artık şüphe edemez, onu inkar edemez, yoksa bizzat hayatı hor görmüş olacaktı.

God as Architect (the Frontispiece of Bible Moralisee - Codex Vindobonensis 2554 - approximately 1250
God as Architect (the Frontispiece of Bible Moralisee – Codex Vindobonensis 2554 – approximately 1250

İman, Allah’ın var olduğuna tam, devamlı ve samimiyetle dolu bir bağ olarak gösterilmektedir: Bize yakın, bizimle birlikte yürüyen, gecelerimizi aydınlatan, zorluklarda bize yardımcı olan, varış noktasında bizi bekleyen bir Allah’a güvenmektir. İbrahim gerçek imanlının en klasik örneğidir. İbraniler’e Mektup bize onu şöyle tanıtır: Her adımı bir iman adımıdır. İman için itaat etti…acı çekti… oturdu…tek oğlu İshak’ı sundu. İbrahim’in tüm yaşamı ve tüm seçimleri iman doludur ve imanla kaplıdır. İbrahim’i bir an bile Allah’tan ayrı düşünemeyiz. İbrahim’e bakıyorsun ve Allah’ın planlarının gerçekleştiğini görüyorsun. İman, İbrahim’in yaşadığı ortamdır, o kadar ki onunla birlikte yaşayanlar da bundan etkilenmektedirler. Başlangıçta zorluklar geçtiği rağmen Sara da imanını paylaşıyor. Ve Allah’ın somut, gizli, devamlı ve her şey ile önceden ilgilenen varlığının hissedildiği bu iman ortamında oğlu doğdu.

İsa öğrencileri için de, yani, Sözü’nden ve Ruhu’ndan doğacak yeni halkı olan Kilise için de aynı şeyin gerçekleşmesini isterdi. O, Kilise’sine sevgi ile her ihtiyaçları ile ilgilenen Baba’yı gösterecek şekilde yaşamayı öğütlüyor, hatta emrediyor. İsa’nın öğrencisi bu dünyanın zenginliklerini biriktirerek geleceğini garanti altına almaya çalışmayacaktır: Yapmayacaktır çünkü bugünkü ve yarınki tüm tarihi elinde tutan bir Baba’ya sahip olduğunu bilmektedir! Onun dikkati, Allah’ın yüreğinde hazineler biriktirmek olacaktır. Allah’ın yüreğindeki hazinelerimiz, fakirlere yaptığımız cömertliklerdir: Bunlar İbrahim’in olduğu yere vardıklarında acılarında onlara yardım etmiş olanlar için şefaatte bulunacaklardır.

İsa’nın öğrencileri dünya insanlarından farklıdırlar, çünkü hep gelecek olan Birini beklemektedirler ve tüm yaptıkları bu gelecek Olanın iyi karşılanması ve sevilmesi içindir. Onlar birbirlerine hizmet etmeyi emreden bir “sahibin” hizmetkarlarıdır. O gelince sadece şunu soracak: Hayatlarını birlik bayramına çeviren bu görevlerine sadık kaldılar mı? O’nun Kendisi onların hizmetkarı olacaktır: Önlüğü takıp onlara hizmet edecektir!

İsa’nın öğrencisinin, her insanın da gerçek büyüklüğü, hiç bırakılmayan o önlükten gelir. Bizler sadece hizmetkar olursak ve hiç emretmeyi düşünmezsek, bu dünyanın insanları gibi büyük olmak istemiyorsak, Allah’ın evlatları ve gerçek dini insanlar olacağız. Biz dünyaya şu yeniliği getirmekle yükümlüyüz: Hizmet eden büyüktür, daima hizmet eden daha büyüktür, hizmet etmekten vazgeçmeyen, Allah’a yakındır. Hizmette sadık olan daha da ağır görevler alacaktır, daha çok sorumluluk, daha çok yorgunluk gerektiren görevler alacaktır! Bunu İsa, insanlar arasında büyüklük gösterecek bir görev hayal eden Petrus’a söylemektedir. İnsanlar, İsa’nın öğrencilerinin hizmet eden sevgilerinde Allah’ın mevcudiyetini bulacaklar. Bu yaşanılan sevgi sayesinde Allah insanları kurtuluşa yönlendirmeye devam edecek: İsa’nın öğrencileri hizmet ederek herkese imanın ışığını, yani Allah’ın onları sevdiğine, onların yanında olduğuna ve onları beklediğine dair emin olmalarını sağlayacaktır.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 18. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

31/07/2022 – OLAĞAN DEVRE – 18. Pazar Günü – C

1.Okuma Vaiz 1,2; 2,21-23 Mez. 94 2.Okuma Kol. 3,1-5. 9-11 İncil Lk. 12,13-21

Aziz Pavlus Koloslu Cemaatin imanlıları ile büyük sevgi ve hikmetle ilgilenir. İsa’nın adına vaftiz olanların hepsi; imanın hayatına yürekle ve akılla bağlı olmaları ve imanın sonuçlarını iyi anlamış olmaları gerekiyor, fakat bazıları anlamamışlar. Bazıları yalan, hırsızlık, ahlaksızlık, pis konuşma, dedikodu ve başka kötü alışkanlıklarla devam edebileceklerini zannetmektedirler. Ama Havari, hayır demekte: Şimdi Mesih İsa’yla yaşamaya niyetlendiysen, hayatınla O’na tanıklık etmeye, O’nun kutsallığını göstermeye çalışacaksın.

Rembrandt (1606–1669), The Parable of the Rich Fool
Rembrandt (1606–1669), The Parable of the Rich Fool

O seni afetti, O senin için öldü, sen ise putperestken yaptığın gibi, hiçbir şey değişmemiş gibi mi yaşamaya devam edeceksin? Bu seni onurlandırmıyor, hatta Rab’binin hor görülmesine sebep oluyor! Konuşma şeklinizden, cinsel yaşamınızdan, dünyevi şeyleri ve zenginlikleri görme şeklinizden, arzularınızdan bu dünyaya ait olmadığınız, İsa’ya ait olduğunuz anlaşılmalı. Davranışınızdan herkesin, O’nu tanımayanların dahil Baba’ları olan Allah’ın iyiliği tahmin edilmeli.

Hristiyan saf bir hayat, zenginliklerden özgür, acı çekme pahasıyla da başkalarını suçlamak veya yargılamak istemeyen bir hayat yaşamaktadır: Hristiyan, Allah’ın insanları sevdiğini göstermek ister, İsa’nın onlar için öldüğünü ve dirilişinde herkesi beklediğine tanıklık yapar. Hristiyan; Allah’ın kutsallığına tanıklık yapar; o, insanlara, kardeşlerine ve Allah hakkında yalan, yanlış bilgilere sahip olanlara gerçek Allah’ı gösterendir. Yaşamımızı Allah’ın bir şanı olarak görmeye alışmalıyız, aksi halde her şeyi bir zorlama olarak yaparız, yorgunluğumuz çok olur, bazen da dayanılmaz. Birçok kişi niçin iffetli, dürüst olmamız gerektiğini anlayamaz. Hristiyan oluşumuzu dinlerden birine mensupmuşuz gibi görürsek veya emirlere uymak için bir şekil olarak görüyorsak İncil’den hiçbir şey anlamadık demektir. Böyle ise, “kendisi için mal biriktiren, ama Allah’ın katında zengin olmayana” benzemekteyiz.

İncil’i biraz anlayabilmek ve Allah’ın hikmetine göre yaşamaya başlayabilmek için bugünkü zengin adamın hikayesinde anlatılan İsa’nın düşüncesini tamamıyla benimseyeceğiz. Bu adam geçmişte yaşamış bir adam değil, o her birimizi temsil eden biridir. O adam gibi, bizler de daima daha fazla imkan, daha fazla iş, daha güçlü ekonomik şartlar, eğlence, geziler isteyenleriz. İsa, o adamın akılsız olduğunu söylüyor. Allah’ın babamız olduğunu, O’nun var olduğunu hesaplamadığımızda bizler de akılsızız. Dünyevi malların bizi hiçbir zaman mutlu etmeyeceklerini ve son yargılamada bize tanıklık yapmayacaklarını unuttuğumuzda da akılsızız. Zenginliklerin bize dünyaya cömert sevgiyi göstermek, fakirlerin acılarını azaltmak, ellerinde hiçbir şeyleri olmayanlara Allah’ın sevgi olduğunu göstermek için verildiğini unuttuğumuzda da akılsızız. Ellerimizden geçenlere sahip değil, sadece yöneticiler olduğumuzu anlamadığımızda da akılsızız: Yarın halen burada olup olmayacağımızı bile bilmiyoruz!

Vaiz Kitabının yazarı, her şeyin boş, her şeyin geçici olduğunu söylediğinde haklı. Tek gerçek Allah’tır, bu yüzden yaşamımızın tek amacı da O’nun yaşamına katılmaktır. Aziz Pavlus’un özendirmesine daha çok dikkat edeceğiz: Dünyevi şeylerden etkilenmeyerek bakışlarımızı daima yukarı doğru çevireceğiz. Bu şekilde tüm hayatımız aydınlık olacaktır, bizler yalancı ve kardeşleri aldatıcı insanlar olmayacağız, bunun yerine herkesin Baba’nın sevgisinin gerçeğini tatmasına yardımcı olacağız.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 17. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

24/07/2022 – OLAĞAN DEVRE – 17. Pazar Günü – C

İbrahim’in Allah ile diyaloğunu anlatan Yaratılış Kitabı’nın sayfası Kutsal Kitab’ın en güzellerinden biridir! İbrahim Allah ile konuşarak samimiyet ve cesaret gösterir, O’na merhametli teklifler de yapar: İbrahim bize çok benziyor, bizler de Allah’a tavsiyeler verebileceğimizi düşünürüz! Açıkça söylemesek de kendimizi Allah’tan daha iyi ve hikmetli sanırız! İbrahim de Allah’a tavsiyeler vermesi, yani Allah’a sevgisinin ve sabrının nereye kadar ulaşması gerektiğini söylemesi gerektiğini sanmakta idi.

William Holman Hunt (1827–1910), The Importunate Neighbour
William Holman Hunt (1827–1910), The Importunate Neighbour

Allah tavsiyeleri dinliyor, insani tavsiyeleri kabul ediyor, fakat İbrahim’in cömertliğini çok aşıyor. Hayret edici! İbrahim, ve onun gibi her insan, bir noktada duruyor, kendisinden teklif edilen daha büyük bir sabır ve merhametin olabileceğini düşünemiyor! Halbuki Allah insanı gerçek ve cömert bir şekilde seven olarak Kendini gösteriyor.

Allah on kişinin sadakati sayesinde tüm bir halkı affetmeye hazırdır, fakat bundan daha büyük, İbrahim’in o anda henüz anlayamadığı bir planı var. Bizler ise bu planı bilmekteyiz: Allah tek bir insanı, günahsız bir insanı yollayacak; bu insan hayatını sadece bir şehir için değil, tüm dünya için sunacaktır. Bu insan, Oğul’dur, İsa’dır: Bugün aziz Pavlus O’nun hakkında konuşmaktadır.

Dünyada doğru kimse yoktur, hepimiz günahkarız. İsa, bizim tüm günahlarımızı affetti: O’nu kabul eden herkes Allah’ın gözünde doğru olur. Bu yüzden O’nun sayesinde dünyada birçok doğru insan var, her şehirde ve her ülkede! O halde O’nun sayesinde Allah dünyayı kurtarmaktadır. Biz açıkça dünyada ne kadar günahkarların, ne kadar Allah’a karşı itaatsiz insanların olduklarını görmekteyiz; günahlarımız çok büyük ve şehirlerimiz, ülkelerimiz cinsel sapıklıklarla Sodom’a çok benzemekte. Buna üzülüp cesaretimizi kaybetmeyelim: Allah’ın sevgisi daima hazır, İsa’da ve Kilise’sinde daima somuttur. Kilise, günahla etkilenmiş her kişiye kurtuluşu teminat etmek için İsa’yla birlikte haçını taşımaya devam etmektedir.

Elbette insan, İbrahim gibi Allah’a duayı sunmalıdır. Fakat insanın şimdi sunduğu dua, İbrahim’in birçok kere çıkarı ile hareket eden kendi aklı ve arzularıyla sunduğu dua değildir. Biz Baba’ya İsa’nın duasını, yüreğimize ve dudaklarımıza İsa’nın koyduğu duayı sunarız. Bu dua ile Baba’nın yüreğini değil, kendi yüreğimizi değiştirmeye çalışıyoruz!

İsa’nın öğrencileri, iyi birer Yahudi gibi dua etmeyi biliyorlardı. Fakat İsa’nın dua etme şeklini görerek O’nun duasının değişik olduğunu anladılar ve O’ndan dua etmeyi öğrenmek istediler. O zaman İsa, onlara Kendini Allah’ın önüne nasıl koyduğunu gösterdi. O; Kendini bir evlat gibi, babasının büyüklüğünü ve hikmetinden sevinen itaatkar bir evlat gibi göstererek dua ediyor.

İsa, Baba’nın arzuları ve istekleriyle, O’nun için önemli olanla ilgileniyor, Baba’nın her insan için ve tüm dünya için olan projesini benimsiyor.

O, Baba’dan ekmeği diliyor: Bizi tek bir yürek ve tek bir ruh kılan, içimize Kutsal Ruh’u getiren Efkaristiya ekmeğini diliyor.

Aynı zamanda, bizim kurtarılmaya ihtiyacımız olduğunu bilerek, bizim için affı da diliyor.

Ayrıca bizi daima tehdit eden ayartmaları reddedebilmemiz için, Baba’nın gücünü ve bizi korumasını da diliyor. En büyük denenmeler, kendi köşemize çekilmemiz, cemaatten uzaklaşmamız, Allah’a ve vekillerine itaatsizlik etmemizdir: O zamanlarda ayrılık egemen olmaktadır, bu durum da insanın ve Allah’ın düşmanı için çok faydalıdır. Allah bir Baba’dır, bizi seven ve yaşamımız için gerekli olanı vermeyi ret etmeyen, biz evlatlarına derin sevinç ve barış, hayat ve birlik kaynağı Kutsal Ruh’unu vermekten sakınmayan bir Baba’dır!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

OLAĞAN DEVRE – 16. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

17/07/2022 – OLAĞAN DEVRE – 16. Pazar Günü – C

1.Okuma Yar. 18, 1-10 Mezmur 14 2.Okuma Kol. 1,24-28 İncil Lk. 10,38-42

İlk okuma bizlere İbrahim’in hayatının en ilginç ve önemli anlarından birini anlatır. O, tek ve her şeye kadir Allah ile daha önce karşılaşmış, bir antlaşma yapmıştı. O karşılaşmasında Allah, İbrahim’in, başka halkların putlarının etkisi altında olmadan, tamamen O’na iman etmesi için, İbrahim’den sosyal ve ekonomik güvencelerinden uzaklaşmasını istemişti, karşılığında da ona güvenli bir gelecek ve kalabalık bir soy verecekti! Şimdi, bu aynı Allah, ona evlat vermeyerek imanını yıllarca denedikten sonra karşısına bir hacı gibi çıkar.

Martha and Mary (JESUS MAFA project)
Martha and Mary (JESUS MAFA project)

İlk bakışta acayip gibi gelen bir özellik: İbrahim, çadırının yanında duran üç kişi görür, sonra onlarla tek bir kişiymiş gibi konuşur ve onlara “Efendim!” der. Cömert bir misafirperverlik gösterir: Karısını ve hizmetkarlarını onlara iyi bir şekilde ağırlamak için çalıştırır. Herkes hacı olarak gelen Rab’bi ağırlamak için çalışmaktadır! Allah, bu dikkati hoş karşılar, kabul eder. Fakat isteği, Kendisini verdiği vaatleri tutan sadık Allah olarak göstermektir. Verdiği vaatleri tam da insanlara, İbrahim’e ve Sara’ya imkansız olarak göründüğü anda gerçekleştirmek ister. Sara, İbrahim’in eşi, Allah’ın verdiği sözü gerçekleştirme kararını vermesine, güler. Sara’nın gülmesi bizim Rab’be yönelttiğimiz tüm azar ve şüphelerimizi – sanki O sadece bizlerin gücümüzle ve zekâmızla yapabileceğimiz şeyleri gerçekleştirebilme durumundaymış gibi! – çok iyi tasvir eder.

İbrahim’in ve Sara’nın misafirperverliğinin değişik bir şekli İncil metninde gözümüze ilişir. İki kız kardeş olan Marta ve Meryem de insanları Baba ile barıştırma vaadini gerçekleştirmek için yolculukta olan İsa’yı kabul ederler. Marta maddi bir karşılamayı, Meryem ise daha içsel bir karşılaşmayı gösterir. İsa her ikisini de beğenir, ama birinin ötekini yargılamasını beğenmez. Marta, Meryem’den şikayet edince ve Kendisini eleştirince İsa işe karışmak zorundadır. Marta, gerçek kız kardeş olarak, onu Allah’ın armağanı olarak kabul ederek ondan öğrenmeyecekti.

Marta’nın sözleri, Sara’nın gülmesine benzer: Ona göre kendi işi ve yeteneği gerekli, Rab’bin Söz’ünden daha önemlidir. Kardeşinin İsa’ya gösterdiği tam güveni eleştirir. İsa iki kız kardeşin davranışının arasında farklılığı gözetmektedir: «Marta, Marta, sen çok şey için kaygılanıp telaşlanıyorsun», Meryem ise en önemli şeyi, ebedi yaşama hazırlayan ve onu tattıran şeyi yapmaktadır.

Aziz Pavlus hem Sara’ya hem de Marta’ya verilen dersi öğrendi. O; İncil’i bildirmek için, Allah’ın Sözünü gerçekleştirmek için ve hem sözlerle hem de hayatı ile onu sunmak için kendini sunmaktadır! Tanıklığının sadakatli, Kilise’ye faydalı olması için o “Mesih’in, kendi bedeni olan Kilise uğruna çektiği sıkıntılardan, eksik kalanları kendi bedeninde tamamlıyor”. Havari acı çekmeye üzülmüyor, hatta Rab için çektiği, O’na sunduğu acılarla gururlanıyor. O’nun insanlara göstermiş olduğu en büyük sevgi; kendisine emanet edilen Söz’ü bildirmektir. Pavlus bu Söz’ü, hayat veren bu Söz’ü sevdi ve ona davranışları ile tanıklığı verebilmek için onu dikkatle dinledi. Pavlus’un hayatı, o Söz’le değiştirilmiş, ona bu Söz’den güç ve sadakat verilmişti.

Alllah, yemek yemek için değil, İbrahim’in kendisini dinlemesi için ziyaretine gitmişti. Aynen İsa Marta’nın evine, beslenmek için değil, dinlenmek için girdi. Yemek ikram etmek önemlidir, ama gerçek iman ile kendi hayatının değiştirilmesine izin vermek için Söz’ü kabul etmek daha önemlidir!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 15. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

10/07/2022 – OLAĞAN DEVRE 15. Pazar Günü – C –

1.Okuma Yas. 30,10-14 Mezmur 18 2.Okuma Kol. 1,15-20 İncil Lk 10,25-37

Mesih İsa, görünmez Allah’ın görüntüsüdür”: Aziz Pavlus, Rab’bimizi ve Öğretmen’imizi bize böyle tanıtmaktadır! Gerçekten de bizzat İsa Kendisi hakkında şöyle demişti: “Beni gören Baba’yı görmüş olur!”. Baba’yı tanımak, bizim için hayattır. Çünkü Baba’yı tanıyarak bizim kim olduğumuzu, hangi ruhani imkanlara sahip olduğumuzu, neye doğru ilerlememiz gerektiğini anlarız. İsa boşuna şöyle demedi: “Seni tanımak, Baba, … ve senin yolladığın Mesih İsa’yı tanımak, ebedi hayattır.

He, Qi, Good Samaritan, 2001
He, Qi, Good Samaritan, 2001

İsa’ya bakarak ve O’nu dinleyerek Baba’yı tanıyabiliriz: Gerçekten de İsa, insanı Baba’nınkiyle aynı sevgiyle, aynı kurtarma arzusuyla, aynı hikmetle sever. Baba’nın Sözünü bize yalansız, boş yorumlamalar olmadan açıklayan İsa’dır. Aynı şekilde bize Allah’a ve insanlara sevgimizin nasıl olması gerektiğini de somut bir şekilde gösteren O’dur.

Bu şekilde imanımız, insani hayallere bırakılmamaktadır: Aramızda İsa’nın somut bir şekilde var olması, O’nun karşılaştırabildiğimiz sözleri ve davranışları var. Bu şekilde O’ndan öğrenebiliriz, O’ndan Kendisini taklit etmek için güç alabiliriz.

Bugün sevgi imkanlarımızı yönlendirmek için önemli sözler tam da İsa’nın ağzından verilmektedir. Her şeyden önce sevgimiz Allah’a yönelik olmalıdır. Bugün bunu söylemek, dünyanın dışında, çok uzak zamanlarda olduğunu düşündürür. Halbuki Allah’ı sevmek; herkes için, imansız olarak kendini tanımlayanlar için de, huzur, mutluluk ve gerçeğin ilk kaynağıdır. Nitekim Allah’ın Söz’ü “Size çok yakındır; uymanız için ağzınızda ve yüreğinizdedir”, yani dünyaya gelen her insanın ağzında ve yüreğindedir. Kutsal Kitap’ta bu şekilde söylenmektedir. Fakat günümüzde teneffüs ettiğimiz hava, bizleri sadece kendimizi sevmeye ve düşünmeye iter. Kendi hislerine, ihtiyaçlarına, dış görünüşe önem veren felsefeler moda oldu. Başkalarını sevmek de bazen akla gelir, ama bu kendi duygularımızı engellemiyorsa, kendimizi iyi hissetmek, eğitimli gözükmek, belki kendimizi başkalarından iyi görmek için ve Allah’ı hiç düşünmeden bunu yaparız.

İsa’nın öğretişi Kutsal Kitap’la uyumlu olarak, Allah’ın sevgisini ilk sıraya koyar. Ve de insanları sevmek; Allah’ı sevmenin mantıklı bir sonucu, birinci sevginin doğruluğunu kanıtlayan bir meyvedir. Kim insanları Allah sevgisi için seviyorsa, insanların beklenmemiş reaksiyonlarından hürdür: İnsanlar, senin sevgini yersiz görebilir ve sana ilgisizlikle veya kötülükle cevap verebilir. Sen Allah’ı her şeyden çok seviyorsan, senin sevgini anlamayan kişiyi de sevmeye devam edeceksin!

İsa, İyi Samiriyeli hikayesini anlatarak gerçek, ilahi sevgiyi görmemizi sağladı. Samiriyeli; Yahudi olan yaralı zavallı insanı sevdi: Belki Samiriyeli, yaralı insanın Yahudi olduğu için onun tarafından tutulmasının hoşuna gitmeyeceğini de biliyordu – çünkü Yahudiler, Samiriyeliler’i sapık, gerçek imanın dışında gibi görmekte idiler. Ayrıca Samiriyeli, yaralıya bakması ve sevmesi için lokantacıya iki para da verdi. Bu iki parayı bir Kilise Babası, Allah’a sevginin ve kardeşlere sevginin sembolü olarak gördü. Biri ile ilgileniyorsan onu bu çift sevgiyle sevmelisin.

Kim sadece Allah’ı sevmek istiyorsa mabedin rahibi bile olsa, hikayenin rahibi gibi yaparak yaralı adamı görmezlikten gelip yanından gecebilir. Her kim insanı Allah’ı sevmeden sevmeye çalışırsa, sadece dışsal, maddi bir iyilik verme riskine girebilir. Yaralı insanı kendi kendisine, yani ölüme bırakma riskine de girebilir. Sadece fiziksel bir iyileşme sunan, gerçek ve tam bir iyileşme imkanını sunmaz. Şöyle diyen İsa’ya itaat etmek istiyoruz: “Git ve sen de aynısını yap!”. İnsanlara Allah’ın bakışı ile bakacağız, onları O’nun yüreğiyle seveceğiz. Bunu yapabilmek için, hem beden hastalıklarından hem de gerçek, karşılıksız, yani özellikle ruha dikkat eden Allah’ın sevgisinin eksikliğinden acı çeken insanlar ile karşılaştığımızda Baba’nın yüzünü görmeye, İsa’nın Sözü’nü dinlemeye çalışacağız. Bunu yapmayı özellikle İsa’dan ve O’nun Azizlerinden öğreneceğiz.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 14. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

03/07/2022 – OLAĞAN DEVRE 14. Pazar Günü – C –

1. Okuma İş. 66,10-14 Mezmur 65 2.Okuma Gal. 6,14-18 İncil Lk. 10,1-12.17-20

İlk okuma sevinç ilahisidir, Allah’ın halkına verdiği sözler için sevinmeye davettir. Peygamber Yeşaya, kölelikte ve sürgünde, bu durumların yarattığı sorunlarda ve acılarda kesin bir ümit vermektedir: İyi bir haberi, gerçek anlamıyla bir “İncil’i” duyurmaktadır. Gelecekte barış, birlik ve huzur gibi en güzel teselliler gelmek üzeredir.

Vincent van Gogh (1853–1890), Harvest in Provence
Vincent van Gogh (1853–1890), Harvest in Provence

Yeşaya’nın bu sayfası, vaat edilmiş o sözleri gerçekleştirdiği İncil’in olayına hazırlamaktadır. Allah’ın Sözünü gerçekleştiren gerçekten İsa’dır. Bu defa İsa kımıldamıyor, öğrencilerini yolluyor, hatta yetmiş iki kişi seçiyor! Bu sayı ile de, İsa’da Kutsal Yazıların gerçekleştiğine dikkatimiz çekiliyor. İsa, gerçek Musa, Allah’ın gerçek rehberi, halkı son varacağı yere götürmekle yükümlü rehberdir. Musa, halkı birlik içinde tutmak ve ona Allah’ın emirlerine itaat etmeyi öğretmek için yetmiş iki yaşlı adamdan yardım dilemişti. Ve İsa da, İncil’i müjdelemek için, daha doğrusu yürekleri Kendisi ile kişisel karşılaşmaya hazırlamak için yetmiş iki öğrencisinden yardım alıyor. Şimdi vaftizci Yahya yok, başka kişiler Rab’bin gelişini müjdelemeye görevlendiriliyor. Görevlendirilenlerin bu kadar kalabalık olması, Rab’bin tüm Kilise’ye bu görevi vermek istediğini bize hissettiriyor. Gerçekten de İsa her kişi ile doğrudan karşılaşmak istiyor çünkü Kendisi, insanın tek kurtarıcısıdır.

Öğrenciler kendilerine verilen görevi yapmak için direktifleri alıyorlar. İlk tavsiye dua durumunda kalmalarıdır. Onlar Allah’ın Hükümranlığını müjdeleyebileceklerse bu Allah’ın bir armağanı olacaktır. Başka kişiler de aynı niyetle onlara katılırlarsa bu da Baba’nın armağanıdır. Onlar kendilerini beğenip görevlerinden gurur duymadan bakışlarını Baba’dan ayırmamalıdırlar. Onlar da Allah’ın Oğlu İsa’nın varlığını müjdeledikleri insanlar için Allah’ın bir armağanı olacaklar. Dua ve alçakgönüllülük, onların kıyafetleri olacaklar.

Gittikleri her yerde “kurtların arasına kuzular gibi” olacaklardır. İsa, onların zorluk ve kin, hor görülme ve zulüm bulacaklarını biliyor. Fakat O, bu sert ve zor gerçekle cesaretini yitirmiyor: Öğrencilerini gönderiyor. Görevlerinin meyvesi, kendi iyiliklerinden ve sağlıklarından değerlidir. “Kurtların arasına kuzular gibi”: İsa’nın bu sözünü hiç unutamayız. Bu sadece misyonerler için değil, her birimiz için de geçerlidir. İsa hepimizi, sevgisini ve Sözü’nü yaşamaya ve vermeye yolluyor. Bunu uysallıkla, kişiliğimizi değiştirmeden yapacağız. Dünyayı günahlarından kurtarmaya gelen Allah’ın kuzusudur, biz O’na bağlıyız. O’nunla birlik içerisinde, biz de kendimizin ve herkesin günahının yükünü taşımaktayız. O’nunla, yani İsa ile birliktelik, gücümüz olacaktır: Maddi şeylere ihtiyacımız yok! Her şeyimizin olması insanların yüreklerini İsa’ya taşımaz, bunun yerine yüreğimizi sadece İsa’nın doldurduğunun ve başka hiçbir şeyin bizi mutlu etmediğinin, başka bir şeyin bizi meraklandırmadığının tanıklığı insanların yüreğini İsa’ya götürür.

İsa’nın gelişi; hükümranlığının müjdelenmesi ile, aynı zamanda da daha zayıf, yalnız, özellikle de hasta kişilere karşı sevgi eylemleri ile hazırlanır. İsa’nın öğrencileri, onları tutarak kirleneceklerini, ‘murdar’ olduklarını zanneden kişiler gibi yapmayacak, onları tutmaktan korkmayacaklar. İnsana sevgi her korkudan üstündür. İsa’nın başka bir tavsiyesi, zaman kaybetmemektir: Birileri dinlemek istemiyorsa veya İsa’nın gelişi ile ilgilenmiyorsa, kabul edilmesi için mesaj yumuşatılmamalı. O kişiler hür bırakılıp Allah’ın sabrına teslim edilecekler.

Öğrencilerin sözlerini kabul edenlerse kendileriyle böbürlenmeyecek, gurur duymayacak, yaptıkları işlere bakmayacaklar. Bütün yaptıkları, Allah’a aittir! Onlar sadece Baba’nın onlara duyduğu sevgiden mutlu olacaklar: “Adlarınızın gökte yazılmış olmasına sevinin!”.

Bu sevincin örneğini bize aziz Pavlus, Galatyalılar’a mektubunda veriyor: Kendisinin haça gerilmiş İsa’nın öğrencisi olması, O’nunla birlikte acı çekmesi, aynen O’nun gibi insanlar tarafından ret edilip yargılanması ile gurur duymaktadır. İsa’ya bağlı olmakla yeni, değişik bir hayat tecrübe ediyor. O’nunla birlikte kendi yorgunluğuyla biriktireceği haklara artık ihtiyacı olmayıp İsa’nın haçta elde ettiği haklara güvenebilen yeni yaratılış oldu!

Rab’bin, Baba’nın sevgisinde sevinç bulmaya davetini kabul ederek Mezmur yazarı ile şöyle diyeceğiz: “Eserlerin ne yücedir! Tüm yeryüzü, senin önünde secde eder. Seni över ve senin adını yüceltir. Gelin ve görün Allah’ın yaptıklarını: Bundan sevinç duyduk!”.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

OLAĞAN DEVRE – 13. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

26/06/2022 – OLAĞAN DEVRE – 13. Pazar Günü – C

  1. Okuma 1Kr.19,16.19-21 Mezmur 15 2. Okuma Gal. 5, 1.13-18 İncil Lk. 9, 51-62 

Bugünkü İncil’de son bildirilen sözlerle başlayalım: “Sabana el atıp da, geriye bakan hiç kimse Allah’ın Hükümranlığına layık değildir”. İsa halkın kullandığı bir sözü tekrarlayarak yapacağımız seçimlere ve O’na karşı sadakatimizde karar vermek için düşünmemize yardım eder. Öküzlerin çektiği sabanı tutan, saban izinin düz ve derin olması için tüm dikkatini vermelidir: Gözünü yapılan işten ayıramaz, yaptığı iş güzel oldu mu diye geriye bile bakamaz. Bu, çok anlamlı bir örnektir: İsa’yı mı takip ediyorsun? Başka yere bakma, yaptıklarınla kendini beğenmeye bile çalışma, elde ettiğin sonuçlara ve yaptığın iyiliklere bakmak için durma. Sadece, daima ve devamlı olarak, İsa’ya bak: O, senin sevincin, övgün ve varacağın noktadır; O, senin bütün yaptıklarının tek sebebidir.

The prophet Elijah, 17th century icon, provenance − Weremień. Now in the Historic Museum in Sanok, Poland

Bunu O’nunla birlikte kalmaya karar veren herkes, her Hristiyan, bilmelidir; aksi takdirde o, zaman kaybedecek ya da yol dışına çıkacaktır. Her öğrenci, İsa ile birlikte kalmak isteyen üç kişiye O’nun verdiği tavsiyelere dikkat edecektir.

İsa’nın dünyevi malları yoktur, “başını dayayacak bir yeri bile yoktur”: O’nun öğrencisi, İsa’dan zenginliğini artırmasını beklemeyecek, imanını ve Kilise’ye ait olmasını ekonomik güveni için veya maddi huzura kavuşmak için kullanmayacaktır. Kim bu yanlış niyetlerle dua ediyor veya Kilise’nin Gizemlerine katılıyorsa kendini ve diğerlerini aldatmaktadır ve çok yakın zamanda ruhani kurtuluş yolunu bırakıp dünyanın her çeşit putunun arkasından koşacaktır.

Kim İsa ile birlikte kalmak istiyorsa insani duygularını kontrol altında tutabilmeli ve yönlendirebilmelidir. Bu, akrabaları ile var olan kutsal sevgi bağları için de geçerlidir. İsa’nın öğrencisi bunları bilmelidir: İsa’nın kral olduğu Allah’ın hükümranlığı, her şeyden, sosyal ve kültürel geleneklerden, akrabalardan ve onların beklentilerinden de, önemlidir. İsa ile kalmak isteyen eski alışkanlıkları bırakıp O’na itaat etmeye hazır olmalıdır. Her yaptığını evindekilerinin ne düşündüğü ve söylediği ile etkilenmeden Rab’bin Sözü’ne itaat ederek yapacaktır.

İsa’yı takip eden, Kutsal Kitap’ın üzerindeki kendi yorumlamalarını ve fikirlerini de takip etmez. Bunu grubun iki ”en yaşlı” havarisi de öğrenmelidir. Bunlar, yani Yakup ve Yuhanna, İlyas’ın putlara tapınanlara davrandığından örnek alarak İsa’yı Kudüs’e giderken köylerine misafir etmek istemeyen Samiriyeliler için Allah’tan bir ceza isterler. Fakat kendileri de İsa’yı Kudüs’e isteksizce takip etmektedirler. Çünkü Öğretmenleri olan İsa’ya orada zülüm edileceğini bilmekteler. Ama İsa onları azarlar: Onlar halen İsa’dan Allah’ın sevgisini ve merhametini öğrenmediler, halen O’nun tatlılığını ve sabrını örnek almadılar, halen O’nun hastaların hekimi, günahkarların kurtarıcısı olmak için geldiğini anlamadılar.

İsa ise, Baba’nın isteğini gerçekleşmekte kararlı, hayatını sunması gerekse de. Kararlılıkla kutsal şehir Kudüs’e doğru yola çıkar. O’ndan öğrenip kararlığından sadakatimiz için cesaret, iman ve huzur alıyoruz.

İsa’yı izlemeye karar vererek Elişa’nın sevincini anlayıp paylaşacağız. Elişa, İlyas’ın kendisini peygamberlik görevine katılmaya çağırdığı zaman, İlyas’ın işaretini anladı ve kendi itaatinin sevincini göstermek üzere evinde hizmetkarları için büyük bir sofra hazırladı. Her şeyi aceleyle bırakmaya hazırdı, çünkü aldığı görev halkının imanı için önemliydi.

Büyük ve güzel örnekler; onlar bizlerin Aziz Pavlus’un tavsiyesini kabul etmeye yardım ederler: “Siz, özgür olmaya çağrıldınız, ama özgürlüğünüz doğal benliğinizi gidermek için bir fırsat olmasın. Birbirinize sevgiyle hizmet edin”. Gerçekten büyük bir özgürlüğe çağrıldık, ama onu kendi güzelliğinde saklamak için onu bir çağrı gibi yaşayacağız. Bizi bu özgürlüğe, kaçmaya çalışan kölelerinki değil, seven ve hizmet eden evlatların olan bu özgürlüğe çağıran, Allah’tır. Seven ve sevilen evlatların bu özgürlüğü, bizleri Allah’ın ve O’nun dünyaya olan sevgisinin emrine koyarak İsa’yı takip etmemize bizleri hazırlıyor.

İsa’yı takip eden ve O’na hizmet eden birinden daha özgür bir kişi var mı? Mümkünse bana İsa’yı takip edenden daha mutlu bir kişiyi göster! Dünyevi şeyleri istemeyip insanların duygularından etkilenmeyen İsa’ya aşık kişiler, yeni ve gerçek özgürlüğü tadar, bundan dolayı hiç kimsenin hiçbir şeyin yok edemeyeceği sevince kavuşurlar.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Efkarestiya Bayramı – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

19/06/2022 – EFKARESTİYA BAYRAMI – C

1. Okuma Yar. 14,18-20 Mezmur 109 2. Okuma 1 Kor. 11,23-26 İncil Lk. 9, 11-17

Mesih İsa’ya imanımızı beslemek için Baba bize bir besin verdi. Onsuz imanımız hastalanır, sevgimiz zayıflar, ümidimiz şüphe etmeye başlar, kardeşlerle birliğimiz azalır. Bu besin gerçek besindir, ama aynı zamanda da sadece besin değildir. Bu besin, her Efkaristiya kutlamasında böldüğümüz ekmek, içimizdeki ebedi ruhani gerçekleri besleyen besindir.

Gebhard Fugel, Miraculous Multiplication of Bread (1926 - Church of St. Stephan in Moggast, Ebermannstadt - Ceiling Painting)
Gebhard Fugel, Miraculous Multiplication of Bread (1926)

Onu kabul etmek için Allah’ın ve insanların sevdiği alçakgönüllülüğe sahip olmak gerekir. Biz ekmeğine değil, Allah’a iman etmeye devam etmekteyiz fakat O’na iman etmemiz; O’ndan verilen ekmeğin yaşamımızın, diğer insanlarla birliğin, ebediyete yürüyüşümüzün desteği olduğuna emin olmamızı sağlar. Bu ekmek o kadar değerlidir ki Allah’ın Kendisi bunu uzun zamandan beri bize vermeyi düşünüyordu: İlk olarak İbrani halkını, sonra da tüm halkları Kendisine yaklaştıracak o iman yürüyüşüne başlamak için İbrahim’i çağırdığından beri! İbrahim ile Allah’ın kahini karşılaştı: Melkisedek! Bu, gizemli bir kahin idi, bir daha ona rastlanmaz. Yüce Allah’a gizemli bir kurban sundu: Ekmek ve şarap! O zamanlar herkes Allah’a hayvanlar kurban etmeye alışıktı. Bu kahin ise insan emeğinin ürünü, yaşamının ve sevincinin dayanağı olan ekmek ve şarabı sundu.

Kutsal Yazılar’ın ilk Kitabı’nda anlatılan bu olay, tüm imanlıların hafızasında saklanmaktadır. Allah’a ekmek ve şarap sunarız, öyle ki O da bize ekmek ve şarap verebilsin. Melkisedek’in İbrahim’in kutsanması için sunduğu ekmek ve şarabı Allah, Oğlu Kendini kurban edinceye dek yanında sakladı. O zaman o sunuşlar tam olarak Oğul’un ellerinden bizlere tekrar bağışlandılar. Onlar, bağışlanmış Beden ve dökülmüş Kan olan Allah’ın armağanıdır: Bunlar, bizlere hayat ve sevinç veren armağanlar, ihtiyacımız olan ekmek ve şaraptır; bunlar, günahkar insan olan bizlerin hayatımızı sevilen ve kutsallaştırılmış evlat hayatına çevirebilirler!

Egoizmle kararmış olan zekamız için bu büyük gizemi anlamak imkansızdır. İsa bize yardım etmek için bir işaret gerçekleştirdi: Bunun sayesinde O’nun ellerinin kutsadığı ekmeği arzuluyoruz ve anlamını kavrayarak Kilise’de onu insanlara sunuyoruz. Herkes onu yiyemez, sadece İsa ile birlikte geç vakte kadar kalanlar, yani O’nun mevcudiyetinden uzaklaşma denenmelerine rağmen O’nun yanında kalanlar bu ekmekle beslenebilirler. Onu sadece İsa’nın Havarilerinin ellerinden, hala imanları zayıf ve daima günahlarla zengin öğrenciler olan o Havarilerinin ellerinden almayı kabul edenler yiyebilirler. O Havarilerin her birisinde arta kalanların toplandığı bir sepet var: Biz bugün İsa’nın ekmeğini istiyorsak onlara yaklaşıp ellerimizi uzatmalıyız.

Bugün Allah’ımıza bu ekmek için teşekkür etmekteyiz. Bu ekmek; birliğimizin, birbirimizde olan sevgimizin gücünün, küçüklere ve acı çekenlere gösterdiğimiz dikkatin sırrıdır. Biz her yorgunluk ve sadakat için o ekmekten güç ve sebep alıyoruz; Bu ekmek hiç tükenmez, çünkü İsa’nın hizmetkarları olan rahiplerin ağzından telaffuz edilen İsa’nın Söz’ünden gelir.

İçimize Oğlun İsa’nın hayatını getiren ekmek ve şarap için Rab’bimiz Allah, Seni övüyoruz: O ekmek sayesinde bizleri aramızda ve Seninle olan birlik içerisinde tutmaktasın!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Kutsal Üçlük Bayramı

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

12/06/2022 – KUTSAL ÜÇLÜK BAYRAMI – C

1.Okuma Özd. 8,22-31 Mezmur 8 2.Okuma. Rom 5,1-5 İncil Yh.16,12-15

Bugünkü okumalar, Allah’ın hikmetine bir övgüdür. Bu hikmetin meyvelerine bizler sürekli olarak hayretle bakıp tatmaya devam edebiliriz. Tüm yaratılış hikmetin göstergesidir, insanların sevgisiyle dolu bir hikmet! Bu hikmet; Allah’ın bir danışmanı olarak anlatılır, O’nun yanında olan Biri, yaratılışa şekil vermek için sanki tavsiyelerinden ilham alabilen bir “mimar” gibi gösterilir. Bu şekilde, İsa’nın müjdesinden daha önceden, İsrail halkı Allah’ı tek başına, ilişkisi olmayan biri gibi değil, bir Kişi olarak, Kendi içerisinde başka bir Kişi ile ilişkiye girebilen ve dolayısıyla sevgi ile yaşayabilen bir Kişi olarak görülüyordu: Böylece O, dinleyebilir, sevebilir, güven alıp verebilir ve alçakgönüllülükte yaşayabilir.

Andrei Rublev (1360–1430), The Holy Trinity - Rublev
Andrei Rublev (1360–1430), The Holy Trinity – Rublev

Eğer insanlar böyle bir Allah”ı taklit ederlerse toplum devamlı olarak değiştirilmektedir, çünkü ona sevgi ve alçakgönüllülük dökülmektedir. Allah Kendisinde bu sevgi ilişkisini yaşamasa, biz O’nu tek başına yaşayan olarak görüp düşünürdük, diktatör ve baskı yapabilen biri gibi. O’nun önünde sadece korkar, O’nu taklit etmek isterken de bizler de diktatör ve baskı yapanlar olurduk. Bu davranışlara ilişkisi olmayan tek bir Allah’a inanan bazı çevrelerde karşılaşabiliriz.

İsa’dan önceki yazılarda çekingence belirmeye başlayan Allah’ın üçlü hayatının açıklanması, İsa sayesinde daha açık ve belirgin olmaya devam etmektedir. İsa bize Baba’dan konuşur, O’nunla birliğin tam ve sevgi dolu bir itaat olduğunu, bizlere de Baba’nın Ruh’unun yardıma geleceğine söz verir. İsa’yı dinlerken bir ailenin içinde olduğumuz hissine kapılırız, bu ailede de karşılıklı güven, diyalog, sevgi dolu itaat, tam bir ahenk içinde birlik olma arzusu görürüz. Bu ortam o kadar güzeldir ki, biz de aynısını ailelerimizde, gruplarımızda, cemaatlerimizde gerçekleştirmeye çekilmekteyiz. Fakat bu karşılıklı ilişkilerin hayatını yaşamak, bize biraz yorucu ve zor gelir, çünkü egoizmle kaplıyız, kendi görüş açılarımıza bağlıyız ve kendimizi göstermek arzusuna dayanamıyoruz. Bu sebepten İsa bizleri alçakgönüllülüğe çağırır, bu alçakgönüllülük sayesinde af dileyebiliyor ve affedebiliyoruz, başkalarını bizden üstün görebiliyoruz; bu da, onların bizden daha iyi oldukları için değil de, Baba’nın onları da bizim kadar çok sevdiği içindir! Bizim Allah’ın üçlük sevgisine girebilmemiz için İsa, Kutsal Ruh’u göndereceğine söz veriyor ve O’nu yolluyor. Kutsal Ruh’un sayesinde, sadece İsa’nın tek emrini: “Birbirinizi sevin” uygularak yaşayabilmekteyiz, bu şekilde de sevinç, huzur ve doluluk, yani gerçek bir hayat tatmaktayız.

Kutsal Ruh bizleri kutsallaştırır, yani ilahileştirir. Bu sözü kullanmaktan neredeyse korkuyoruz ve çekiniyoruz, fakat hakikatten korkmamalıyız. İçimizde Kutsal Ruh’u kabul ederek gerçekten de Allah’ın sevgisine ortak oluyoruz, böylece O bizim aracılığımızla da Kendini gösterebilir. Biz İsa’nın şanı oluruz, aynen İsa’nın Baba’nın şanı olduğu gibi.

Bunu bize Aziz Pavlus da açıkça söyler: “Allah’ın yüceliğine erişmek ümidiyle de övünürüz”. Bizler için sabır şart olmakta, çünkü bizim ve kardeşlerimizin günahlarından gelen sıkıntılar daima çoktur. Gerçekten bizde de, İsa’da olduğu gibi, Allah’ın şanı, denenmelerde gösterilmektedir. Haçta Allah’ın, insanların O’nu düşündüğünden farklı olduğunu gördük: Orada İsa bize Baba’nın sevgisinin tamlığını gösterdi ve Kendisinin kurban olması ile bu sevgiyi bize bağışladı. Bizler de her sıkıntıda sabırlı olduğumuzda Baba’nın sevgisini göstereceğiz: Gerçekten İsa’nın bize verdiği Kutsal Ruh bizleri Allah’ın şanı kılar, herkesin Babası olabilen bir Allah’ın tanıkları yapar. Hayatımız, sabırlı sevgi sayesinde Kutsal Üçlük gizemine katılabilir!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Pentekost Bayramı – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

05/06/2022 – Pentekost Bayramı – C

1.Oku Hav.İşl. 2,1-11 Mezmur 103 2.Oku Rom 8,8-17 İncil Yh. 14,15-16.23-26

Bekleyişi tamamlamaktayız: Kutsal Ruh’un gelmesi için dua ettik, ilahiler söyledik, gelmesi için yalvardık ve bugün Baba arzumuzu gerçekleştiriyor. Allah’ın Ruh’u insanlara, İsa’yı tanımış ve sevmiş olanlara yeni bir ışık ve yaşam vermek için geliyor. Onlar tüm yaratılışı değişik bir açıdan görecekler, Allah’ın şanını belirten aydınlık bir ortam görecekler!

Duccio, di Buoninsegna, Pentecost. Panel from the Maestà Altarpiece of Siena (1308-1311, Museo dell’Opera del Duomo Siena, Italy)
Duccio, di Buoninsegna, Pentecost.
Panel from the Maestà Altarpiece of Siena (1308-1311)

İlk Pentekost’ta Ruh havarilerin yüreklerine İsa hakkında konuşma ve O’nu herkese tanıtma arzusunu koydu. Bu aynı Ruh onlara İsa’nın sadece Öğretmen olmadığını, O’nun onların yaşamı, en büyük sevgileri, tüm insanlık için gerekli armağan olduğunu açıkladı. Onlar Ruh’un etkisiyle susamıyordular. Ruh’un içlerinde var olmasından dolayı İsa’nın eylemini devam ettirmek için, yani dünyayı değiştirmek için, Allah’ın araçları oldular. Dünyanın, şeytanın etkisinden kurtularak cennete dönüşmesi için, Baba ile birlik bahçesi ve sevginin muzaffer olduğu bir alan olması için çalışmaya başladılar.

Kutsal Ruh, havarileri dinleyenleri hayrete düşürüp içlerinde hayatı deyiştirme arzusunu uyandırarak indi. Filipus’un yaklaştığı Samiriyeliler, Kornelius’un evinde Petrus’un müjdelemesine yüreklerini açan putperestler üzerine de indi: Hepsi büyük bir sevinçle Allah’ı övüyordu. Bu aynı Ruh, Allah’ın Oğlu’nun adının ilan edilmesini kabul edenlerin üzerine de iniyor. Peygamberlik etmek, yani İsa’dan konuşmak, yeterlidir, hemen bir sevinç, yeni bir hayat yayılıveriyor. Biz inandırıcı konuşmalara önem vermeye alışık olduğumuzdan bu durum karşısında nefesimiz tutuluyor. Sadece İsa’dan konuşmakla nasıl her şey yenilenebiliyor? İsa’dan konuşmak, O’nu sevdiğini göstermek, dünyanın değişmesini gerçekleştirecek sırdır. Dünya değişmezse içindeki insanlara düşman olur, onları yok eder. Ama dünyada İsa’nın adı sevgiyle yankınlığında beklenmeyen bir mucize gerçekleşir: Sevinç başlar, coşkunluk devam eder!

İsa’yı müjdeleyen sözler dünyanın tüm dillerinde anlaşılırlar. Aziz Luka orada bulunan ve Rab’bin ölümünü ve dirilişini bildiren sözleri dinleyen on beş ülkenin halkını sıralar: Herkes anlıyordu. Tüm halklara, tüm dinlere, tüm kültürlere Baba’nın sevgisini ve İsa’nın ilahiliğini bildiren Kutsal Ruh’tur. İsa kimse için yabancı, gereksiz, zararlı değildir. O kabul edildiğinde Kutsal Ruh yaşamı değiştirir, yüreği doldurur, alışkanlıkları ve kültürleri sevgi hikmetiyle zenginleştirir.

Kutsal Ruh her şeyden önce İsa adını dinleyen kalplerde pişmanlık yaratır. İsa ıstırapları ve ölümü çekti, bunları sadece Hristiyanlar’ın değil, bütün insanların ortak olduğu günahlar yüzünden çekti. Her şeyden önce pişmanlık! Affa ihtiyacımız olduğunu, İsa’ya acı çektirenlerin bizler olduğunu ve şeytanın eylemlerini desteklediğimizi kabullenelim. Bu alçakgönüllülük, Allah’ın Ruh’unun eylemlerini devam ettirebilmesi ve Allah’ın Oğlu’nun sevgisinde büyüyebilmemiz için değerli ortamdır.

İncil’in sözleri de her şeyin nasıl Mesih sevgisi etrafında döndüğünü göstermektedir! Bu sevgi canlı olduğunda, Baba yaratıkları üzerine eğilir: “Beni seven… Babam da onu sever. Biz de ona gelir, onunla birlikte yaşayacağız!”. İsa’yı seven Allah’ın mevcudiyetinin tapınağı olur, sevgisinin yeri olur. İsa’yı seven, konuşmadan da, ilahi olarak görülen tüm diğer gerçeklerin sahte olduğunu gösterir. Onlar kandırmacadır, çünkü ne sevinç ne de sevgi verirler.

Pentekost Bayramı, Kutsal Ruh’un gelişinin kutlamasıdır, fakat bu Bayram Baba’ya ve İsa’ya olan minnettarlığımızı da kapsamaktadır. Gerçekten de bize Kutsal Ruh’u gönderen Baba’dır ve Baba, İsa’nın duası sayesinde O’nu gönderiyor. İsa, acılarının amacının ve rüyasının gerçekleştiğini, sadece dünyaya ve içimize Kutsal Ruh geldiğinde görür. Kutsal Ruh geldiğinde, İsa mutludur diyebiliriz, çünkü yaşamımızın tamamlandığını görmektedir. Gerçekten de, büyük Rus Azizi Sarov’lu Serafim’in dediği gibi, Hristiyan yaşamının amacı Kutsal Ruh’u almaktır: Sonra da O bizden yayılıp dünyayı değiştirecektir. Gerçekten de sadece Kutsal Ruh bizde etkili olunca biz tam ve olgun kişiler oluruz. Bunun için Sözü alıp yüreğimizde muhafaza ederek İsa ile birlik içerisinde olmaya devam etmeliyiz. Sözü, yüreğimizi açan ve tüm mevcudiyetimizi Teselli Edici’nin gelişine hazırlayan anahtardır. Bugünkü İncil’de İsa’nın Sözlerini dinlemenin ne kadar gerekli olduğu söylenmektedir. Ruh’un Kendisi bunu bize hatırlatmakla, anlatmakla ve sevdirmekle yükümlüdür!

Onu dinlememizle gerçekleşen Rab’bimiz İsa’ya sevgi şarttır. O olmadan dünya kurtulamaz. Birçok kere kendi kendime sorarım, İsa niçin Petrus’a tek bir şeyi, yani O’nu sevip sevmediğini sordu. Ona; anladı mı, hatırlıyor mu veya kuzularını seviyor mu diye sorabilirdi. Bunlardan hiç birini sormadı. Gerekli olan tek şey İsa’yı sevmektir. Gerçekten de İsa’yı seven Kutsal Ruh’a kavuşur, bu Ruh “kuzular” için sevgidir, hikmetli sözlerin hatırasıdır, yaşamak için ve insanların şehrini Baba’nın sevgisinin şehrine dönüştürmek için gerekli İsa’nın öğretilerini anlamaktır.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Mesih İsa’nın Göğe Çıkışı

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

29/05/2022 – Mesih İsa’nın Göğe Çıkışı – C

  1. Oku Hav.İşl. 1,1-11 Mezmur 46 2.Oku İbr. 9,24-28; 10,19-23 İncil Lk. 24,46-53

Aziz Luka İsa’nın Göğe Çıkışı ile İncil’ini tamamlamakta ve aynı olayla “Havarilerin İşleri” Kitabına başlamaktadır. Bu gizem İsa’nın Dirilişi ile Pentekost, Rab’bin ölümü yenmesi ve Kutsal Ruh armağanının gelmesi arasında gerçekleşmektedir. Bu gizem, Baba’nın sağına oturduğu kabul edilen, bunun için de bize vaat edilmiş Ruh’u yollayabilen İsa’nın şanını gösteren gizemdir. İsa böylece günahkar olan bizlerin kutsallaşmasını ve ilahlaşmasını gerçekleştirmektedir.

The Ascension. From Illuminated Armenian Gospels with Eusebian canons
The Ascension. From Illuminated Armenian Gospels with Eusebian canons

Bu gizem, o zamanki öğrencilerin ve halen günümüzde tüm Hristiyanların sorularına cevap veren bir gizemdir: “Rabbimiz, Öğretmenimiz şimdi nerede? İsa nerede? O mademki ölüler arasında değil, dirildi, niçin O’nu hiç görmüyoruz?” İşte cevap: O şimdi, Allah’ın olduğu yerdedir! O, Baba’nın dünyanın yaratılmadan önce olduğu şandadır, çünkü O’nunla birdir, O’nunla tek bir Allah’tır! Emin olduğumuz bu gerçek bizler için sevinç ve huzur kaynağıdır. İsa’ya inanmış olmak ve iman etmek bir yanılsama değildir, yaşamımızı kutsal ve güvenli kılmaya devam etmekte, İncil gerçeğini sabitlemekte, yürüyüşümüzü haçla devamlı gölgelense de güçlü kılmaktadır. Hatta haç karanlık bir şey olarak değil, günlerimizin her birini aydınlatan, yönlendiren, değerlendiren bir fener olarak gösterilmektedir.

İsa göğe çıkarken Havarilerini kutsuyor. Onları kutsarken de onlara önemli bir görev veriyor: Tüm dünyaya gitmelerini emrediyor. Artık onlar İsa’yla hep birlikte tek bir yerde kalmamalılar. Her yere gidip O’nun Allah’ın yanında olduğunu bildireceklerdir. Bu sebepten de herkese Baba’nın İsa’da gösterdiği sevgiyi anlatacaklar. Böylece kin ve kötülük dolu bu dünyada yeni bir çağ başlatacaklar: sembolü haç olan Sevgi çağını.

İnsanlar; Allah’ın onları sevdiğini bildiklerinde yaşamlarının sadece severek değer kazandığını, yaşamın anlamının sevgide saklı olduğunu anlayacaklar ve kendilerini sunarak yaşamaya başlayacaklar.

İsa’nın göğe çıkışı Kilise’nin misyonunun, aynı zamanda dünyanın değişmesinin de başlangıcıdır. İsa’nın Sözü’nün ulaştığı ve O’nun ilahiliğine tapınıldığı yerlerde dünya ne kadar çok değişti! Rab’be itaat eden öğrencilerinin vardıkları yerlerde ne kadar çok acı giderildi! Gökte saklı İsa’nın müjdelendiği ve sevildiği yerlerde ne kadar çok sevgi ve barış etkinlikleri gerçekleşti!

Baba’nın sağında olan İsa; Kendini seven, Kendine olan imandan fışkıran yeni ve ebedi hayatı bağışlamak üzere kendilerinden ve kendi dünyasından çıkan öğrencilerini ‘görmeye’ devam etmektedir. Kilise; huzursuz ve acı çeken dünyaya, hatta kötü ve başkalarının acılarından zevk alabilen dünyaya ışık, yaşam ve her küçük adımın ebedi anlamını görme kapasitesini vermektedir. Kilise’nin misyonu; halklara zarar vermiyor, tersine onları mahvolmaktan kurtarıyor, üyelerinin hapis olmalarını engelliyor, onların birlik, sevinç, gelişme ve huzur alanlar olmaları için yardım ediyor.

Bugünkü gizemden mutlu olalım ve Kilise’nin sadece tamamı için değil de, İsa’yı seven her bir üyesinin görevi için sevinelim: Görev, İsa’yı başkalarına tanıtarak onlara hayatı sağlamak ve dünyaya barışı yaymaktır!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Paskalya Devresi – 6. Pazar Günü

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

22/05/2022 – Paskalya Devresi 6. Pazar Günü

1.Oku. Hav 15,1-2.22-29 * Mezmur 65 * 2. Okuma Vahiy 21,10-14.22-23 * İncil Yh 14,23-29

Önceki Pazar Gününde Allah’ın insanlara armağanı olan gökten inen, kutsal Yerulaşim’in tasvir edilmeye çalışıldığını dinledik. Bugün onu, yüksek ve güçlü, fakat kapalı olmayan duvarlarla çevrili olarak görmekteyiz. Her tarafından içeri girilebilir, ama kapılardan geçme şartıyla. Bu kapılar melekler tarafından korunmakta ve İsrail halkının atalarını ima etmektedirler, tüm şehir ise on iki havariyi hatırlatan on iki temel üzerine kuruludur. Bu şehirde şimdi ve gelecekte ikamet edenler, ataların Allah’a ve havarilerin Rableri İsa’ya itaatinden mutludurlar.

The New Jerusalem (Tapestry of the Apocalypse)
The New Jerusalem (Tapestry of the Apocalypse)

Bu şehre girip yaşayanlar İsrail halkının ve Kilise’nin hayatının meyvesini alırlar. Bunun için onlar Kilise’nın açtığı kapılardan geçmeyi kabul ederler, yani, Kilise’nin, onlara barış ve sevinçli bir yaşamı, koruma ve sabit bir durum sağlamak için verdiği kuralları kabul ederler. Bunlar, havarilerin yaşamlarıyla tanıklık yaptıklarıdır: İsa’ya şartsız sevgi, İsa’nın duası sayesinde yapılan Baba’nın armağanı Kutsal Ruh içinde birlik, karşılıklı hizmet, tüm insanlık için en gerçek ve derin sevgi göstergesi olan İncil’i devamlı yaymak için çalışma. Bu şehrin içinde güneşe, ateşe benzer bir ışık vardır: Kuzu sürekli aydınlatan ışıktır, öyle ki herkes yönünü bulup kendisinin ve başkasının kimliğinden mutlu olabilsin!

Kuzunun ışığı, havarileri kendileri için zor, ama kardeşlerin birliği için değerli seçimler yapmaya yöneltendir. Bugünkü Havarilerin İşleri’nin okuması bize bunun örneğini gösterir. İmana varan ve artık imanlarını birlik içinde yaşayan Yahudiler ve putperestler arasında bazı anlayışsızlıklar ve sorunlar çıkmıştı. Yahudiler, putperestlerin vaftizi almadan önce Musa’nın kanunlarını da kabullenmelerini istiyorlardı. Havariler Kutsal Ruh’un onları aydınlatmasıyla karar vermek zorunda bulundular. Onlar, İsa’nın Musa’nın kanunlarını tamamladığını kabullendiklerinden dolayı Allah’ın Oğlu’na, Kilise ile birlikte iman etmenin kurtuluşumuzu gerçekleştirmesi için yeterli olduğuna ve başka hiçbir şeye gerek olmadığına karar verdiler.

İsa tek kurtarıcımızdır: Bizi ölümü ve dirilişi ile kurtaran O’dur. Kutsal Ruh havarilerin hikmetli ve cesaretli kararlar almalarını sağladı. İsa, acı çekmeden önce Ruh armağanını göndereceğine, tam da Teselli Edicinin onları gerçeğin mükemmelliğine götüreceğine, yani karşılaşacakları her yeni durumda Baba’nın sevgisinin daima yeni boyutlarını tanıyacaklarına söz vermişti. Günümüzde de Ruh, çobanlarımızı, yani episkoposları gerçeği, yani dünyamızın yaşamamıza zorladığı yeni ve zor durumlarda Allah’ın sevgisinin gereksinimlerini söylemek için aydınlatır ve yöneltir. Kutsal Ruh’un daima bizimle ve Kilise ile kalması için İsa’ya doğru devamlılıkla sade ve kararlı bir sevgi beslemeliyiz. Bunu bize İsa’nın Kendisi tembihledi: Beni seven sözüme uyar, Babam da onu sever. Biz ona geleceğiz ve onunla birlikte yaşayacağızİsa’yı severek içimizde O’nun ve Baba’nın varlığını tadabileceğiz! Onlar ışık, gerçek ve yaşamlarının tüm aydınlığı, sevgilerinin gücü ve ruhun hikmetiyle içimizde olacaklardır.

İsa’yı sevmek barışımızın ve gücümüzün sırrıdır. İsa’yı sevmek birlikte yaşamayı, iç, gerçek ve kutsal ışığı olan yeni şehre ait olmayı başarmamızın sırrıdır. İsa’yı sevmek ailelerimizin sabitliğinin garantisidir. O bize ısrarla Kendisini sevmemiz gerektiğini söylemekte, çünkü bunun yaşamımızın güzelliği olduğunu bilmekte. İsa’yı sevdiğimizde Allah’ın sevgisinin gücü içimizde hareket eder ve tüm dünyanın değişmesi ve yeniden yaratılması için içimizden taşar.

Rab’bim İsa, seni seviyorum! Sen benim hayatımsın, sen insanların şehrinin temeli ve ışığısın! Bu şehrine benim de içine girebilmemi, tüm imanlılarla barışı ve birliği tadabilmemi de sağla!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Paskalya Devresi – 5. Pazar Günü

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

15/05/2022 Paskalya Devresi 5. Pazar Günü – C

1.Oku. Hav. İşl. 14, 21-27 Mezmur 144 2. Oku. Vahiy 21, 1-5 İncil Yh. 13, 31-33. 34-35

Allah’ın hükümranlığına girmek için birçok sıkıntılardan geçmek gerekiyor”. Bu sözlerle Pavlus ve Barnabas toplandıkları cemaatleri eğitiyorlardı. Onlar yeni Hristiyanlara güzel ve rahat bir yaşam sözü vermiyorlardı, zaten İsa da hiçbir zaman böyle bir söz vermedi. Hatta İsa açıkça şöyle dedi: “benden nefret ettilerse sizden de edecekler”, “sizi de kovacaklar, zülüm edecekler, yargıç ve hakimlere teslim edecekler”. Ama şunu da ekledi: “Size benim yüzümden hakaret ettiklerinde sevinin ve coşun!”. Sıkıntılar Hristiyanların yaşamının bir parçasıdır. Biz de imanımızı biraz ciddiyetle yaşamak istediğimizde bunu keşfediyoruz. Her gün, ciddi haberler ve eğitici eğlenceler görmek için ödediğimiz televizyon, imanımız için zararlı ne varsa yüzümüze çarpmakta: Bize ve çobanlarımıza karşı incitici sözler ve hakaret dolu konuşmaları sunuyor. Evlerimize taşıdığımız ve çocuklarımızın eline de geçen gazete ve dergiler için de aynı şeyleri söyleyebiliriz. “Allah’ın hükümranlığına girmek için birçok sıkıntılardan geçmek gerekiyor”. Aziz Pavlus bunu söylerken bazı şehirlerden kovulmuştu bile, Şam’dan kaçmak için duvarlardan bir sepet içinde indirildi ve Listra’da (Hatunsaray) taşlandı, hatta öldürüldüğü zannedildi. Daha sonra da zülüm ve hapislerden acı çekti: Fakat bütün bunları sevinçle yaşadı, çünkü bunun Rab’bi İsa’ya sadakatinden dolayı olduğunu bilmekte idi.

Matthias Gerung, John's Vision of Heaven, Ottheinrich-Bibel, Bayerische Staatsbibliothek.
Matthias Gerung, John’s Vision of Heaven, Ottheinrich-Bibel, Bayerische Staatsbibliothek.

Bugünkü İncil metni İsa’nın acı çektiği özel bir anı hatırlatır: Yahuda Paskalya yemeğinden çıkar. Oradan çıkarak diğer havarilerle birlikten, özellikle de İsa ile birlikten çıkar. Yahuda ne yapacak şimdi? Ne olacak ona? İsa, Yahuda için ve Kendisi için acı çeker. Bununla birlikte onu özgür bırakır, onu ikna etmek ya da onu geri çağırmak için hiç kimseyi göndermiyor. Kendisi için ıstırap ve ölüm anının yaklaştığını sezer. Onun için bu an, en büyük sevgiyi gösterebilmesinin saatidir, dolayısıyla Baba’yı yücelteceği andır! Bu sevgisiyle, kendi ilahi büyüklüğü, kendi şanı belirecektir. İsa ölüme girecektir: Bu an O’na ait olanların O’nu izledikleri an değildir, fakat her an O’nun yaptığını yapmak için, yani Baba’nın sevgisini göstermek için uygun andır. İsa’nın öğrencileri bunu İsa’nınki ile aynı yoğunlukla birbirlerini severek gerçekleştireceklerdir.

Birbirlerini sevmek ne demektir? Sadece başkalarını sevmek değildir: Bu sevgi kendimizi iyi, hak eden, daha iyi gibi hissetmemizi sağlayan gururumuza yönelik bir dürtü olabilirdi. Birbirimizi sevmek kardeşin sevgisini kabul etmektir, ona değer vermektir, bana karşı davranışlarını sevgi olarak algılamaktır. Kardeşlerimin bana yaptıkları Allah’ın bana sevgisidir, hoşuma gitmiyorsa da, bana acı veriyorsa da: Rab bana neyin iyi geldiğini bilmektedir. Birbirini sevmek her şeyden önce kardeşlerin dikkatine ihtiyacımızın olduğunu alçakgönüllülükle kabul etmeyi ve onları kendimizden üstün, Baba’nın bir armağanı olarak görmeyi gerektirir. Ve de mademki İsa daima herkesi sevdi, biz de O’na bakarak herkesi seveceğiz.

“Niçin seviyorsun?” sorusuna daima şu cevabı vereceğiz: “Çünkü İsa bizi sevdi”, “Çünkü İsa seni ve beni sevdi”. Oysa esas sevilmeye layık O’dur! Birbirimizi böylece severek İsa’nın şanını göstereceğiz, bizler de O’nun öğrencileri sayılacağız. Rab’bin öğrencilerinin özelliği, sözler ya da dualar değiller, birbirimize olan bağlılıktır, duada, konuşma şeklinde, özellikle de birbirimizi dinlemeye, katlanmaya ve yardıma hazır olmaya dikkatte gösterilen birliktir. Birbirimizi sevmek elbette çok güzeldir, ama pahalıdır! Eğer bunu denemişsen, bunun pahalı olduğunu bilmektesin! Bu, bizi hükümranlığına kabul edebilmesi için Rab’be sunduğumuz ilk sıkıntıdır.

Karşılıklı sevginin getirdiği sıkıntıları bizi sevince boğacaktır, bu sevinç diğer bütün sıkıntılardan gelen gözyaşlarını silecektir, bize ve imanımıza karşı işlenen haksızlıkların sıkıntılarını da silecektir. Bu şekilde kendimizin gökten inen, Patmos adasında kendisine zulmedilen Yuhanna’ya bir görümde İsa’nın söz ettiği yeni bir gökle yeni bir yeryüzünü gerçekleştiren o şehrin sakinleri olduğumuzu fark edeceğiz.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Paskalya Devresi – 4. Pazar Günü

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

08/05/2022 – Paskalya Devresi – 4. Pazar Günü – C

Çağrı için dua günü

1. Oku. Hav.İş. 13, 14. 43-52 Mez 99 2. Oku Vahiy 7,9.14-17 İncil Yh. 10, 27-30

“Allah’ın sözünü ilk önce size bildirmek gerekiyordu. Mademki siz onu reddediyorsunuz ve kendinizi ebedi hayata layık görmüyorsunuz, biz şimdi putperest milletlere gidiyoruz”. Bu sözlerle Pavlus ve Barnabas Antakya’daki (Yalvaç) Yahudileri azarlıyorlar. Bunlar, ağır sözlerdir, ama Allah’ın Sözünü dinlememenin, Mesih İsa’nın ve İncil’inin bildirimini ciddiye almamanın da ne kadar kötü olduğunu göstermektedirler. Bu ilgisizlik veya ret, ebedi yaşamdan, Allah ile birliktelikten vazgeçme, O’nun şimdiden verilen armağanlarından yararlanmama anlamını taşır; bugünkü İncil metnini okuduktan sonra, İyi Çoban’ın yönlendirmesinden veya otlatmasından vaz geçmek, O’ndan gelen yaşamı ve kurtuluşu kabul etmemek olduğunu söyleyebiliriz.

The Good Shepherd, Mosaic in the Mausoleum of Galla Placidia, Ravenna, Italy, c. 425
The Good Shepherd, Mosaic in the Mausoleum of Galla Placidia, Ravenna, Italy, c. 425

Biz elbette Vahiy Kitabının bahsettiği iyiliklerden mahrum olmak istemiyoruz: “Artık onlar acıkmayacak, artık onlar susamayacaklar. Ne güneş, ne de kavurucu bir sıcaklık onları çarpacak. Tahtın ortasında bulunan Kuzu, onları güdecek ve yaşam sularının kaynaklarına götürecektir. Allah onların gözlerinden bütün gözyaşlarını silecektir”. Ebedi teselliden faydalananlar, sadakatleri için acı çeken kişilerdir: “Bunlar büyük sınavdan geçip gelmişler” ama İsa’nın kanına yani O’nun kurbanına ve Baba’ya itaatine tamamen güvendiler. İsa’ya güvenmeleri onları güçlü, O’na sadık kalmak için acı çekmeye kabiliyetli kıldı. Bu dünyada şimdiden büyük bir huzur ve güç ile mükafatlandırıldılar ve öteki dünyada tahta oturan kuzu olan Allah’ın Oğlu’nun şanını tatmaktadırlar.

Kuzu ve çoban Rabbimiz İsa’dır. O, hayatını sunmuş kuzudur ve Allah, O’nu iyiliğini tüm insanlara gösteren ve ileten çoban kıldı.

Peygamberler Allah’ı çoban gibi tarif ettiler: Mezmur şöyle der: “Rab çobanımdır” ve Peygamber Hezekyel: “Kuzularımı ben otlatacağım ve ben dinlendireceğim. Kaybolan kuzuyu arayacağım ve ağıla geri getireceğim; yaralı olanı saracağım, hasta olanını tedavi edeceğim; şişman ve güçlü olanı yönelteceğim, adaletle onları güdeceğim”. İşte İsa’nın görevi şudur: Baba’nın bize olan sevgisini ve şefkatini somutlaştırarak Baba’ya hizmet etmek! O, Baba’yı severek bizi sevmektedir. Bu aynı göreve İsa’nın adı ile vaftiz olan tüm Hristiyanlar da çağrılmaktadırlar.

Bunun için ‘çağrılar’dan bahsetmekteyiz: Çoban İsa’nın cemaat içerisinde vekilliğini yapmaya, O’nun kuzulara ve koyunlara olan sevgisinin tüm yüzlerini somut kılmaya olan çağrılar. Bunlar, rahipliğe ve Adanmış Yaşama yani rahibeliğe, keşişliğe ve tarikat kardeşliğine olan çağrılardır: Kutsayan ve dua eden, İncil’i duyuran, acı çekenleri, hastaları ve küçükleri kabul eden İsa’nın sevgisini canlı göstermek için; Allah’a adanmış bir hayata olan çağrılardır: Tek ve bölünmemiş, insani hayatın bütün ihtiyaçlarını tatmin eden Allah’ın sevgisini göstermek için; tam ve devamlı bir birliği gerçekleştirerek, sadakatsiz olmaya hiç bir zaman, öteki eş sadakatsiz olduğunda dahil izin verilmediği – çünkü kendisinin Allah’ı gösteren bir sevgi olduğunu bilmektedir-, sevginin hayat verdiği, Hristiyan bir aileyi kurmaya olan çağrılar.

Bugün Kilise içindeki bütün çağrılar için dua etmekteyiz: Allah’ın sevgisinin değişik yüzlerini, ailede, dünyada veya cemaatte göstermek için daima kendini Allah’a sunan kişilerin olması için dua etmekteyiz. Ve dua ederek kendimizi sunmaktayız: Her birimiz her zaman Peder, Oğul ve Kutsal Ruh’un arasındaki birliği göstermek için çağrıldığımızı bilmekteyiz. O halde önümüzde sadık ve emin bir çoban gibi yürüyen İsa’dan bakışlarımızı ayırmayacağız.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Paskalya Devresi – 3. Pazar Günü

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması
  1. Ok Hav. Kit. 5,27-32.40 Mez 30 (29) 2. Ok Vahiy 5,11-14 İncil Yh. 21,1-19

“O, kurban edilmiş Kuzudur, gücü ve zenginliği, hikmeti ve kudreti, yüceliği ve övgüyü almaya layıktır!”. Bu sözlerle tüm yaratıklar Rabbimiz ve Kurtarıcımız İsa’ya taparlar. Biz bu şanlı ilahiye katılarak sadece tüm insanlarla birlik olmakla kalmıyoruz, tüm yaşayanlarla birlikte kurban edilmiş Kuzu’nun kardeşlerle ve tüm dünya ile olabilecek birliğin yaşam ve sevinç kaynağı olduğunu kabulleniyoruz. İsa’nın kendini Allah’a kurban olarak sunduğu ölüm, harikulade diriliş ışığını hazırlayan gecedir. Mesih İsa canlıdır ve Allah’ın yanında oturmakta, O’nunla birlikte sevgiyle hükmetmektedir ve bunun için biz O’nu överiz, durmadan yüceltiriz ve yorulmadan yaşamımızı, düşüncelerimizi, arzularımızı, arkadaşlıklarımızı, projelerimizi ve küçük, büyük seçimlerimizi yönlendirmesini isteriz!

ἰχθύς, ichthýs

Petrus ve havariler çektikleri acılara, iftira ve cezalara sevinçle katlandılar, çünkü Rab’lerine yücelik ve övgü vermek istiyorlardı, insanların tehditlerine kanmayarak sevinçle tanıklıklarını vermeye devam ettiler. Onlar bizim için örnek teşkil etmektedirler: İsa’ya iman etmeye karşı çok sık rastlanan düşmanlığı ve karşıtlığı gördüğümüzde onların örneği gözümüzün önüne gelmeli.

Havariler Rab’leri için acı çekmekten mutlu idiler; bu güç ve bu alçakgönüllülük, kulaklarında devamlı olarak yankılanan “Beni seviyor musun?” diye İsa’nın sorusuna Petrus’un cevabına kendilerini bağlı hissetmelerinden geliyordu. Bu soruya tek bir cevap mümkündür, ancak soru tekrar tekrar sorulduğunda bizi düşündürmeye başlar: ‘Evet’ demenin gereksinmelerini kabul eder miyiz? Sevgimiz gerçekten gerçek midir? Soru üçüncü kez sorulduğunda daha önce ne oldu, sevgisiz bir şey mi yaptık, Rab’bin sevgisine karşı mı geldik diye düşünürüz.

İsa mutlaka sorusunu sormaya devam etmekte; biz cevap vermek için bekliyoruz: Önce niyetlerimizi yokluyoruz, yönelme noktasını değiştiriyoruz, farkına bile varmadan bize hükmeden egoizmimizi yok etmeye çalışıyoruz, sonra da sevinçle şöyle söyleyeceğiz: “Evet, İsa, seni seviyorum”. O’na bunu söyleyebiliriz, ama daima alçakgönüllülükle, sevgide büyümeye ve olgunlaşmaya ihtiyacı olduğunu, yöneltilmeye ve eğitilmeye ihtiyacı olduğunu bilen birinin alçakgönüllülüğü ile bunu söyleyeceğiz. “Evet, İsa, seni seviyorum. Ama, lütfen, sadece sözlerle değil, eylemlerimle de nasıl seni sevebileceğimi, göster bana! Sen duygularımı düzelt ki dünyanın boş şeylerine, gurura, birinci olmak isteme arzusuna sürüklenmeyeyim. Rab’bim İsa, seni seviyorum, ama sen de sevgimi gözleme ki o azalmasın, zayıflamasın ve tam ve devamlı olduğu kanısına kapılmayayım”.

İsa, mükemmel olmasalar da cevaplarımızdan mutlu oluyor. Onu sevdiğimizi söylediğimiz her defasında bize inanmakta ve Kilise içinde bize bir görev vermekte. Kilise içinde kimse seyirci kalamaz. Kilise içerisinde seyirci olarak kalan, kardeşlerinin kusurlarına bakar, tembel olur, kimseyi, hatta İsa’yı sevmeyen birine dönüşür. İsa, Petrus’a kuzularını gütme görevini verdi, yani onları yöneltme, besleme, tehlike karşısında uyarma ve koruma, birlik içerisinde tutma ve diğer kuzularla dinlendirme görevini verdi. Bize de onunla işbirliği yapma görevinden başka ne görev verebilir ki? Sen de İsa’nın seni yöneltmek için görevlendirdiği kişileri dinlemekle başla ve Rab’bin sesi, senin de enerjini Hükümdarlığı ve kutsal Kilise’si yararına harcaman için, sana da ulaşacaktır! Ve boğazlanmış Kuzu’ya övgü ilahisi git gide artıp bütün dünyayı saracaktır.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Paskalya Devresi – 2. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

Merhametli İsa Pazarı

1.Okuma Hav. Kit. 5, 12-16 Mez. 117 2.Oku. Vahiy 1, 9-11.12-13.17.19 İncil Yh. 19-31

Bugün İsa’nın dirilişinin sekizinci günüdür! O, Kendisini havarilerine ikinci bir defa göstermek için bu günü bekledi. Böylece havariler Pazar toplanma ritmine başladılar. Ve bizler halen her pazar günü toplanarak buna devam etmekteyiz.

The Incredulity of Saint Thomas by Caravaggio
Michelangelo Merisi da Caravaggio (1571-1610)

Dirilmiş İsa’nın korkulu ve zayıf imanlı havarileriyle ilk karşılaşması, “Esenlik sizinle olsun” selamı ile simgelendi. Bu selam ile İsa, Kendisinin Babasından aldığı armağanı bizimle paylaşmak istemekte: Bu armağan, şanlı hayattır ve bundan önce dünyaya gelip onu kurtarmak ve değiştirmek görevidir. Gerçekten de İsa, “Baba’nın beni gönderdiği gibi, ben de sizleri gönderiyorum” diyerek ikinci selamını tamamlamaktadır. Baba, İsa’yı Allah’ın iyiliğini ve merhametini her insana göstermesi için yolladı, böylece her birimiz çok büyük, mükemmel, şefkatli, eşsiz, sadık bir sevgi ile sevildiğimizi bilelim. Bunu bilen gerçek sevinci tadacak ve herkes için birlik ve barış aracı olabilecektir. Sonra İsa havarilerinin üzerine Kutsal Ruh’u üfledi. Bunu yapmakla onların aynı gücüne ve aynı yaşamına katılmalarını sağladı. Böylece de dediklerinin bir rüya olarak kalmayıp her gün gerçekleşmesini sağladı.

Sekizinci gün İsa “Esenlik sizinle olsun” selamını yenilemekte. Sanki bize dirilişinin hatırasını kutladığımız her defa aynı sözleri ve aynı hareketleri kullanabileceğimizi göstermek istiyor. Ama bu sefer İsa özellikle Tomas’ın varlığını fark ediyor. Fark etmesinin sebebi de, bu havarinin üzüntülü, yüzünün koyu olmasıdır, bu da diğer havarilere inanmamaya karar verdiği içindir. Her şeyden önce İsa onu iman ve birliğe kazandırmak istiyor. Bizler de fark etmekteyiz ki, eğer Efkaristiya cemaatinde biri iman etmiyorsa veya birlik içinde değilse, İsa’nın varlığından faydalanamaz ve O’nu sevinçle dinleyemez. Belki de bunun için cemaatlerimiz hevessiz, sevinçsiz, imanımızın güzelliğini göstermek için güçsüz… Acaba bunun için mi birçok kişi Pazar Ayini’nde saatine bakmakta ve İsa’nın varlığını tatmamakta? Belki de bunun için vaaz veren birçok rahip kendilerini frenlenmiş gibi hissediyorlar ve Allah’ın gizemlerinin güzelliğinden açıkça konuşamayacak durumdalar?

Tüm Hristiyanlara sık sık günahlarını itiraf etmeleri tavsiye etmek iyidir, böylece cemaatin Pazar kutlamasından büyük bir yük kalkabilir ve onların kutlamaları etkili olabilir! İsa dirilmiş olarak havarilerine gözükünce tam bunu yaptı: Havarilerine kardeşleri affedebilme yetkisini verdi. Bu sebepten bellidir ki, İsa’nın arzusu ve ümidi Hristiyanların bundan faydalanmalarıdır!

Dirilmiş İsa’ya iman, imanlıların yaşamını değiştirmekte. Onlar artık sadece birçok problem ve dünyevi sorunların içerisinde gömülü değil, daha üstün, yeni, güzel ve kutsal bir boyutta yaşamaktadırlar. İlk Okuma bize Petrus’u tanıtmakta: Petrus’un tek sorunu ve ilgisi İncil’i bildirmek ve İsa’yı tanıtmaktı, çünkü insan için İsa’dan başka hayat yoktur. Tıpkı İsa’nın huzurunda olduğu gibi, Petrus’un huzurunda da mucizeler gerçekleşmektedirler: Hatta, Rab’bin vaat ettiği gibi, daha fazlaca! İlk havarinin gölgesi bile olağanüstü şeyler ve iyileştirmeler yapmaktadır. Tabii ki bu, gölgenin yeteneği değil de, insanların imanı Baba’nın yüreğini duygulandırmak ve el atması üzerine O’nu ikna etmek için gölgeden de faydalanmaktadır.

Vahiy Kitabından alınan ikinci okuma ise bize Yuhanna’nın görümlerini anlatır. Yuhanna zindanda olmasının verdiği acıya rağmen Rab İsa’ya tapmaya, itaat etmeye devam etmekte ve bundan mutlu olmakta. Ve tam da bir pazar gününde, o zamandan beri “Rabbin günü” olarak adlandırılan bir pazar gününde İsa, Yuhanna’yı ziyaret etti. Biz de bu değerli günü, pazar gününü, Rab’bimizi sevmeye, O’na hizmet etmeye, O’nu dinlemeye adamak istiyoruz, tıpkı havarinin çevresinde toplanmış ilk cemaatin olduğu gibi. Böylece sevinçle dolu kılan işaretleri ve mucizeleri görme lütfu bize de verilecektir.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Paskalya Bayramı

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

17/04/2022 – Paskalya Bayramı – C

İlk okuma Hav. İş. 10,34. 37-43 Mezmur 117 İkinci okuma Kol 3, 1-4 İncil Yh. 20, 1-9

Bugün her okumada sevinçten konuşulur. Öyle bir sevinç ki sadece birkaç tatmini değil, tüm dünyanın dahil olduğu ve yaşamı etkileyen, beklenmeyen bir yeniliği ifade etmektedir. Gerçekten de bugün her gerçeğe anlam ve değer veren o olayı kutlamaktayız. İsa dirilmemiş olsa dünya ne olurdu? Sadece kocaman bir mezarlık olmaz mıydı? Güçlü insanların bencilliklerinin karşılaştığı ve herkesin kötü güçlerin etkisinde olduğu, merhametsizce gelen ölüm korkusunun tehdit ettiği bir yer olmaz mıydı? Her insanın yaşamı değersiz ve ümitsiz bir karınca gibi olmaz mıydı? Acılarımız ve sıkıntılarımız ne anlam taşırdı? Bizlerin barış ve birlik arzuları dinlenmezdi, düşünecek cesaretimiz olmayacak ütopyalar olurdu.

Icon of Women at the grave (Anonymous - 17th century)
Icon of Women at the grave (Anonymous – 17th century)

Bugün sevinç ilahisini, sonsuz Alleluya’yı söylemekteyiz: Güçlülerin ölmesini istedikleri kişi dirildi, anlamsız bir köyden gelen O kişi dirildi, sadece basit marangozluk işini yapmayı bilen O dirildi. Ölüm O’nu durduramadı; O’nu yutan ölüm, O’nu tutamadı, O’nu tekrar dünyaya iade etmek zorunda idi. Ve de O, dünyaya döndü, ama artık dünya O’nu etkileyemeyecek durumdadır! Ağır mezar taşı yana atıldı, insanların koyduğu damgalar, O’nun için düşünülmüş tedbirler boşuna. Artık kokular gereksiz, mezar gereksiz… Artık mezar sadece ölümün yenildiğinin, yeni bir dönemin başlangıcının tanığı olarak kalabilmektedir. Şimdi insan düşleyebilir, en güzel şeyleri arzulayabilir, korkuyu kendinden uzaklaştırabilir. Allah hakkında; Baba, sevgi dolu olan o Allah hakkında konuşmayı tek beceren İsa, daima canlıdır. Sözü yankılanmaya, çehresi ümit vermeye, elleri bizim hasta, boş ve okşamayı bilmeyen ellerimize dokunmaya devam edecektir.

Bizler “yukarıdaki şeyleri” düşünmeye başlamaktayız. Çünkü bunlar, tek gerçek, tek insana layık şeylerdir. Kendimizi yeni, Allah’ın sevgisi ile başlayıp son olarak şanına kavuşan yeni bir yaşama sahip olarak hissediyoruz. Bu yaşam Allah’ın sevgisi ile başlar ve son olarak şanına kavuşur. Şimdi artık yaşamımız bir karıncanınki gibi değildir, çünkü içimizde Allah’ın Oğlu’nun yaşamını taşımaktayız: O; bizim için gıda oluyor, böylece değerimizi gösteriyor, yaşamımızın her saatine anlam kazandırıyor.

Şimdiye kadar işlediğimiz günahlar ne olacak? Seyirci olarak kalmadığımız, ortak olduğumuz tüm kötülükler, Allah’ın ve insanların düşmanı şeytana uyarak ektiğimiz kötülük ne olacak? İşte, havari Petrus bizi emin kılıyor: Dirilen, canlıların ve ölülerin yargıcıdır! O, Kendisine iman eden herkese günahların affını bağışlıyor. Mademki O bugün diriliyor, biz de “O’na” iman edebiliriz!

Bugün Allah’a olan imanımızı, severek ölen ve sonsuzca sevmeye devam etmek üzere dirilen İsa’yı göz önünde tutarak belirtiyoruz. Bugün Allah’a imanımız yeni bir temele kavuşuyor: Artık bizden üstün ve her şeye kadir, korkutucu bir dünyanın yaratıcısı olan bir Allah’a inanmıyoruz, sevildiğimize, istenildiğimize, çok değerli olduğumuza bizi bilinçli kılmak için dünyaya Oğlu’nu yollayan bir Allah’a inanıyoruz.

Bugün Petrus ile Yuhanna’nın İsa’yı saran bantları gördüklerinde, yüreklerinde doğan köklü değişikliğe katılıyoruz. Hayal kırıklığı ve acıyla, üzüntülü ve korku içinde önce sessiz ve düşünceli kaldılar, sonra sevinç dolu ve hiçbir şeyden korkmayan, bu nur gününde dünyada göründüğü yeni yaşamın cesaretli tanıkları oldular! Alleluya!

İlahimiz, tüm insanların ve tüm yaratılışın ilahisidir. Nihayet bugün dünyamız Allah’ın dünyası, ölüm korkusunun hükmetmediği, günahın artık insanın yüreğini tek yöneten olmadığı yeni bir dünya oluyor. Yeni bir ümit; kendini güvenli ellerden ve şefkatli bir yürekten sevildiğini bilen bir çocuğun sevinci ve huzuru ile hayatı yaşamamızı sağlamaktadır.

Alleluya!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Zeytin Dalı Pazarı

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

10/04/2022 – Zeytin Dalı Pazarı -C –

(Lk. 19,28-40) 

1.Okuma Yeş. 50,4-7 Mez. 21/22  II. Okuma Fil. 2,6-11 İncil Lk. 22,14 – 23,56

Pietro Lorenzetti (c. 1280 – 1348), Jesus enters Jerusalem and the crowds welcome him, (Assisi, Lower Basilica, San Francesco, southern transept)
Pietro Lorenzetti (c. 1280 – 1348), Jesus enters Jerusalem and the crowds welcome him, (Assisi, Lower Basilica, San Francesco, southern transept)

Bugün İsa’nın öğrencileriyle birlikte, Küdüs’e beklenen Mesih Kral gibi girdiğini hatırlıyoruz: öğrenciler İsa’yı bir kral gibi bildiriyor, sevinçlerini haykırıyorlar, çünkü nihayet Allah’ın Hükümralığını başlatacağından eminler. Fakat Allah’ın Hükümranlığının nasıl olduğunu bilmemektedirler: Onu hala dünyevi egemenliklere benzer olarak hayal etmektedirler!

Bugün elimizde taşıdığımız zeytin veya başka ağaç dalları bizim de onların haykırışına katıldığımızı belirtmekte. Bugün hepimiz kardeşler olacağımız Hükümranlığına girmemiz için Baba’nın yolladığı Rab Mesih’e imanımızı belirtiyoruz. Yahudiler’in O’na buz gibi davranmaları bizi kederli olayları ve ölümünün metnini dinlemeye hazırlar. Peygamber Yeşaya ve 22. Mezmur da buna yardım etmekte: Böylece İsa’nın yargılanmasının devrelerini, işkence edilişini, bir düşüşün sonucu olarak değil de, Baba’nın tüm insanlık için planladığı kurtuluşun, kötülerin eli ile gizemli bir şekilde gerçekleşmesi olarak görürüz.

Havari Pavlus, İsa’nın haçta ölümünü bir alçaltma olarak görmeyip büyük alçakgönüllülük gerektiren olsa da, istenilen bir sevgi eylemi olarak görmemize yardım etmekte. Mükemmel bir sevgi olduğu için bize sevginin Allah’ının güzelliğini ve büyüklüğünü göstermekte. İsa’nın haçta ölümünden itibaren O’nun yüceltilmesi başlıyor; bizler de buna adını saygıyla telaffuz etmekle, özellikle de O’na taparak ve O’nu dinleyip itaat etme arzusuyla katılırız. Bu şekilde zeytin dalları evimizde İsa’nın büyüklüğünün işaretleri olarak kalacaklar. Ayrıca O’nu kabul etme arzumuzu da hatırlatacaklar. Bütün yaşamımızla O’nu Rab olarak ilan etmeye devam edeceğiz!

Aziz Luka’nın kederli olayları anlatışı Son Akşam Yemeği ile başlıyor: Rab’bin mayasız ekmek ve kupa üzerine söylediği sözler dikkatimizi çekmektedirler. İsa Baba’ya o ekmek ve o şarap için şükrederken onlar için “benim bedenim” ve “benim kanım” diyor. Böylece İsa Babası’na ölüm aracılığıyla gerçekleşen hayatını sunuşu için şükretmektedir: Bu sunuş sayesinde Kendisi imanlıların besini ve desteği, aralarında birliğin kurulması, en büyük kötülük olan günahtan kurtulmaları oluyor. Bizler İsa’nın tüm öğretilerine, yanındaki iki haydut dahil, herkesi kapsayan duasına ve sevgisine, gücenmeye, gurura, düşmanlığa yer vermeyen ölümüne dikkat edeceğiz.  Özellikle Mesih’in Bedenini daha dikkatli bir yürekle, Allah’ın planlarını her gün gerçekleştirmek üzere kendisini sunan biri olarak alacağız. 

Becerirsek, önümüzdeki haftayı özel bir Hafta olması için programlayalım öyle ki bu haftanın her gününde hem şahsi bir dua veya bir meditasyon için hem de cemaatçe yapılan bir dua veya bir tören için yer bulabilelim. Tüm Kilise İsa’nın ıstıraplarında yaşadığı sevgiye katılarak kutsallaşır. Buna tüm Kilise’nin ihtiyacı vardır: Böylece, benden başlayarak, tüm Kilise Mesih’in Bedeni oluşunu gerçekleştirmektedir. 

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Paskalya’ya Hazırlık Devresi – 5. Pazar Günü

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

03/04/2022–PASKALYA’YA HAZIRLIK DEVRESİ–5. Pazar C

1.Okuma Yeşaya 43, 16-21 Mez. 125 2. Okuma Filip. 3, 8-14 İncil Yh 8, 1-11

Paskalya’ya hazırlık devresinin bu Pazar gününde çok narin ve teselli edici bir mesajla kuvvetleniyoruz. Biz günahkarız, gerçekten öyleyiz, ama Allah sadece günahı görmez, O başka şeye de bakar ve dikkat eder. O, günahtan nefret eder, ama günahkar insanı kurtarmak ister. O, bizim geleceğimizi göz önünde tutmamızı ister öyle ki geçmiş bizi, Allah’a itaatsizlik yapmaya itip iyilik yapmamızı engelleyerek bizi etkilemesin. Birinci okumada peygamber aracılığıyla Allah’ın Kendisi bize şöyle diyor: Düşünmeyin eski olayları. Bakın, yeni bir şey yapıyorum! Olmaya başladı bile, fark etmiyor musunuz?”.

JESUS MAFA. The unfaithful wife, from Art in the Christian Tradition.
JESUS MAFA. The unfaithful wife, from Art in the Christian Tradition.

İncil’de anlatılan olayı okurken Muhammed’in yaşamındaki benzer bir olay aklıma geldi. Bu olayı Muhammed’in takipçileri peygamberlerinin merhametini örnek göstermek için anlatırlar. Ona zina işlemiş bir kadın getirmişler ve onu öldürmeleri gerekiyor mu diye sormuşlar. “Hayır, bebek doğunca dönün” demiş. Dokuz ay sonra, bebek doğduktan sonra dönmüşler, Muhammed yine şöyle demiş: “Bebek anne sütünden kesilince iki yıl sonra dönün” demiş. Böyle büyük bir merhamet daha önce görülmemiş! İki yıl sonra tekrar döndüklerinde, peygamber : “Evet, şimdi öldürün” demiş. Muhammed bebeğe karşı merhametli olmuş, ama günahkar kadına karşı merhametli olmamış. İsa ise günahkar kadına doğru merhametlidir, çünkü O, tam gerçeğe bakar: İnsanların hepsi günahkardır ve dolayısıyla ölümü hak ederler. Onlardan hiç kimsenin başka bir günahkarı yargılama hakkı yoktur: Günahı yargılayabilir, günahkarı değil. Gerçekten de bir günahkar, sevgiyi tecrübe edebilecekse, büyük bir aziz olabilecektir. Allah ölümden zevk almaz, insanın günahkar da olsa yaşamasını ister, bunun için de onu tövbe etmeye, yani hayatını değiştirmeye ve Kendisine dönmeye çağırır.

İsa günahkar kadının önünde iken diğerlerin günahlarını unutmuyor. O herkes için geldi, hatta o kadını yargılayanların da O’na ihtiyaçları var: İsa herkes için geldi. Ama maalesef onlar, günahkar olduklarını kabul etmek mecburiyetinde kalmalarına rağmen, İsa’nın yanında durmuyorlar, Allah’ın af sözünü dinlemeyi de beklemiyorlar. Sadece kadın İsa’nın vereceği doğrulayıcı yargıyı dinlemek için O’nun yanında kalıyor.

Biz de onunla beraber orada durmak istiyoruz. Sadece günahkar olduğumuzu kabullenmekle yetinmiyoruz, ama İsa’nın günahımızı affedebileceğine inanıyoruz, bunun için de yanından uzaklaşmıyoruz. Sadece O’nun ağzından bizi kurtarabilecek Allah’ın merhametli yargısı çıkabilir. Sadece İsa sayesinde tekrar ayağa kalkabilir ve daha önce sözünü dinleyerek kalkmış ve “bir daha günah işlemeyeceklerine söz vermiş” insanlarla birliği tekrar kurabiliriz.

Bunun için İsa tek gerçek hazinemizdir: İkinci okumada yazıldığı gibi, O’nun karşısında, bizim değer kazanmayı umut edeceğimiz her iyi niteliği de, “bir kayıp ve süprüntü” sayabiliriz. O’nu tanımak yaşamımızın gerçek zenginliğidir. İlk önce O’nu “O’nun acılarını paylaşarak” tanıyabiliriz: Paskalya’ya Hazırlık Devresinde yaptığımız fedakarlıkların amacı budur; sonra onlar bizleri “dirilişinin gücünü” tanımaya götürürler.

Aziz Pavlus’un mektubunda bize gösterdiği örnek gibi İsa’yı tanımamız daima alçakgönüllülüğün rengi olacaktır. Kimseyi yargılamayarak, mahkum etmeyerek, O’na doğru koşalım; hatta elimizden geldiği kadar İsa’ya doğru koşumuzun sevincine herkesi katmaya çalışalım. O, Baba’nın merhametli gözleriyle bize bakan tek olandır, bizleri Baba’ya Kendi kurbanı ile zenginleştirmiş olarak götüren de O’dur. Hayatımızla yeni bir şey yapan O’dur: Geçmişe bakmak için durmayalım, bunun yerine O’nunla birlikte ileriye bakalım.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Paskalya’ya Hazırlık Devresi 4. Pazar Günü

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

27/03/2022 – PASKALYA’YA HAZIRLIK DEVR. 4. Pazar G. C

1.Okuma Yeşu 5, 9. 10-12 Mezmur 33 2.Okuma 2 Kor. 5, 17-21 İncil Luk. 15, 1-3. 11-32

Bir kimse Mesih’te ise, yepyeni bir yaratıktır. Eski şeyler geçmiş, her şey yeni olmuştur”. Mesih’te yaşayan bizler, dünyaya yenilik getiririz. Yeni yaratıklarız.

JESUS MAFA, Prodigal Son, from Art in the Christian Tradition
JESUS MAFA, Prodigal Son, from Art in the Christian Tradition

Yenilik nerede? Biz kendimizi diğerleri gibi hissediyoruz, ama imanımızdan gelen bir ümidimiz var, bu da görme, dinleme, başkalarına karşı ve diğer şeylere karşı değişik davranmamıza nedendir. Bu var olma ve davranma şekli kendini sevgide gösterir. Sevgi ne kendiliğinden ne de insan arzusundandır, “yukarıdan” gelir, karşılıksızdır, hatta bize karşı düşmanlık besleyenleri de kucaklar. Bizler yeni yaratıklarız, Adem’in mirasını yaşamıyor, Allah’tan doğuyor ve O’nun babalığını gösteriyoruz. Bu bizim tövbe etmemizle başlar, yani geriye dönüp kıskançlıkları ve ‘ilahi’ bir gücü elde etme arzusunu bırakarak alçakgönüllülük ve sadelikle kendimizi sevilmeye bırakmamızla, Baba Allah’ın sevgisini yaşamımızla başlar. Bu tövbe; barışma ile yani içimizde günaha yer verdiğimizi kabul edip af dilemekle başlar. Kilise arzumuzu kabul ediyor ve bize cevaplanmak için otoritesi var: Aziz Pavlus’un bizi emin kıldığı gibi rahiplerin Allah ile birliğimizi yeniden kurmak için yetkileri var çünkü Rab İsa tarafından bu görev onlara verilmiştir.

İsa’nın anlattığı ve Aziz Luka’nın bize aktardığı mesel bizim durumumuzu çok iyi anlatır. Gerçekten bizler gerçek Baba olan Allah’tan uzaklaşarak “eski yaratıklar” olduk, ama O’na dönerek tekrar “yeni yaratıklar” olma imkanımız var. Bu dönüş sadece Allah’tan fiziksel olarak ayrılanlar değil, aynı zamanda O’nun düşüncelerini ve insanlara olan merhametini benimsemeyenler için de gereklidir. Tövbe etmeye ve Baba ile barışmaya ihtiyacı olmadığını hiç kimse düşünemez! Meselde anlatılan ve hepimizi temsil eden oğulların ikisi Baba’dan uzaktadır.

Ona açıkça isyan eden ve mirasını hemen isteyen oğul, ne babaya saygı ne de abisine ilgi gösteriyor. Bu yüzden kendini dayanılmaz bir yalnızlıkta bulacaktır. Bu yalnızlık ona aile ile birlik içinde yaşarken bulunduğu ahengi özlemle hatırlatacaktır. Acı onu alçakgönüllü kılacaktır, alçakgönüllü oluşu da onu uysal bir evlat olmaktan gelen sevinci değerlendirmeye götürecektir.

İnsan tek başına mutluluğunu inşa edemez. İnsan kendi egoizmi ve iddiaları ile yüreğindeki acı yükünü artırmaktan başka bir şey yapamaz: Bunu her gün, çocuk yaştan beri herkese her istediğini yapma hakkını vermek isteyen yaşadığımız ortamda tecrübe ediyoruz. Meseldeki diğer kardeş ise diğer bir durumu göstermekte: Onun durumu geçmişe, geleneklere, aileye bağlı ve itaatkar olduğu için kendisini hep haklı görenin durumudur. İkinci evlat da gerçek evlat değildir. Çünkü dürüstlük ve itaat onun için bir gurur, iddia etme, kardeşi yargılama ve suçlu görme, ona merhamet göstermeme sebebi olmaktadır.

İnsanların bize öğreteceği yeni hiçbir şey yoktur. Sağlıklı ve yeni öğreti bize sadece meseldeki babadan gelmekte, çünkü o gerçek Allah’ın davranışlarını örnek almaktadır. Biz de O’na bakmalıyız, İsa’nın yardımıyla bakışlarımızı, herkesin kurtulmasını isteyen Baba’ya çevirmeliyiz: Herkesin eski insandan, sevgi Allah’ının yaşamını paylaşan yeni yaratığa dönüşmeye ihtiyacı var!

Allah, insanlarla ilgilenendir. O, ona kurtuluş ve özgürlüğe götürülme tecrübesini yaşatmak için, bu şekilde de Kendisini Merhametli Olan olarak, sevgide güçlü olarak tanıtmak için küçük ve köle olan bir halkı seçti.

O tecrübeyi, tek tek herkes, İsa ile karşılaşma sayesinde yapacaktır.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Paskalya’ya Hazırlık Devresi 3. Pazar Günü

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

20/03/2022 – PASKALYA’YA HAZIRLIK DEVRESİ– 3. Pazar G. – C

1. Okuma Çık 3, 1-8. 13-15 Mezmur 102 2.Okuma 1Kor. 10, 1-6. 10-12 İncil Lk. 13, 1-9

Kötü haberler İsa’yı korkutmaz. O; dünyada acı çektiren, bizi de korkutan ve yüreğimizde soruların doğmasına sebep olan birçok olayın meydana geldiğini bilmektedir. Birçok kere ölüm korkusu ve günahımız, içimizde öyle sorular doğuruyor ki, bunlara insanları, hatta Allah’ın kendisini bile yargılayarak cevap veriyoruz. Niçin bu afetler? Bunlar ceza mı? Kim bunları hak etti? Allah nasıl bu kadar adaletsiz ki, suçsuz çocukların acı çekmesine izin veriyor? Allah niçin kötüleri ve şiddet kullananları durdurmuyor?

Burning Bush Theotokos and Moses (Icon 16th Century)
Burning Bush Theotokos and Moses (Icon 16th Century)

Bu sorular ve cevaplar; insana huzur vermeyen, başka sorulara sebep olan sorular ve cevaplardır. Pilatus kurban sunan bazı insanları öldürttü: Allah böyle ölmelerine izin vermesi için kim bilir onları hangi suçları için cezalandırdı! Onlar Celileli idi, Yahudilere göre sapkın idiler! İsa’ya başka bir haber ulaşıyor: Bir kulenin altında on sekiz kişi kalıp öldü. Onlar, sapkın değil, Yahudilerdi.

Bu sorular geçmişe bakmaya alışık olduğumuz için aklımıza gelmektedirler: Geçmiş, bildiğimizi zannettiğimiz tek gerçektir! Ama Allah bize saklı olanı da bilmekte, geleceği bile bilmektedir. İsa bunu biliyor ve başımıza gelecek olanı göz önünde tutarak bize cevap vermektedir. Biz başkalarını yargılamamalıyız, sadece onlara karşı vermek istediğimiz yargıyı kendimiz hak etmemeye dikkat etmeliyiz.

Tövbe etmezseniz, hepiniz aynı şekilde öleceksiniz”. Biz, alışık olduğumuz şekilde, yani arzularımıza ve içgüdülerimize göre yaşamaya devam edersek, yaşamımızın sonunu bir felaket, bir ceza olacaktır. Öldürülenlerin ölümü veya yıkıntıların altında kalanların ölümü bizim için bir uyarıdır. Onların yaşamını yargılamayalım, bizimkine dikkat edelim. “Tövbe etmezseniz…”: Bizim yaşam değiştirme şansımız var, İsa’yı kabul edip her şeyimiz değişebilir: Yaşam, ölüm anımız dahil yeni bir anlam, yeni bir hedef kazanacak. İsa’yı kabul etmekle yaşamımız meyve verecekti, Allah’a sevinç verecekti, acı çeken ve acı çektiren insanların kurtuluşu için O’nunla işbirliği yapacaktı. İsa, vaazının başlangıcında söylediği aynı şeyi tekrarlamaktadır: “Hayatımızı değiştirin ve Müjde’ye iman edin!”.

Bugünkü ilk okuma Musa’nın yanan çalıdan ses aracılığıyla olan çağrısını anlatmaktadır. Bu, İsa’nın gelişinin amacını göstermektedir: Musa halkı kölelik acısından nasıl kurtarması gerekiyor idiyse, İsa’nın da aynen hepimizi, insanlığı ezen günahın köleliğinden ve acısından kurtarması gerekiyor.

Musa’nın yardımcılara ihtiyacı olduğu gibi, aynen İsa da işbirlikçiler istemektedir.

Bunun için bizler sadece kurtuluşu, sevinci, yeni yaşamı kabul etmekle kalmayıp kendimizi Rab’bin hizmetine sunmaktayız. O’nun bizim iyiliğimizi bildiğini ve istediğini, bizi sevgisine katılmaya çağırarak, yaşam doluluğuna erişmemizi sağladığını hatırlayarak, çağrılarına cevap vermeye hazırlanmaktayız. İsa bizi Krallığını gerçekleştirmeye çağırmaktadır: Kendisinin kralı olduğu bu yeni Krallığın ilkelerini yaşamaya hazır mıyız?

Allah halkının tarihinde tüm yaptıklarının amacı, bize İsa’nın kim olduğunu göstermektir. Bu şekilde geçmişin olaylarını okumalıyız: Bulut, deniz, man, içinden su çıkan kaya sadece ölen ve dirilen İsa’nın ışığında anlaşılır olmaktadır. Biz daima zayıfız ve O’na ihtiyacımız vardır: Bunun için O’na daima bağlı kalalım yoksa boşluğa düşeriz. Havari şöyle diyor: “Ayakta kalabileceğini zanneden, düşmemeye çalışsın”. Eğer ayakta kalırsak, yani eğer imanda canlı olursak imanımız çok kişi için yaşam ve sevincin kaynağı olacak. Bize yardımcı olmak için İsa bir meseli da ekledi. Üç senedir bir incir ağacı sadece yaprak üretiyor. Onu kesmek gerekirdi fakat hizmetkar bir imkan buluyor. “Çapalamaya ve gübrelemeye çalışabilirim, kim bilir, belki…” diyor. Anlamak kolaydır: Allah’ın Oğlu’nun var olduğu gerçeği birçokları için yeterli olmadı! Kim bilir, belki Kilise’nin yorucu işi ve tanıklığı, yani başka bir zorlayıcı zaman eklenirse, dünya değişip Allah’a dönecektir! İncir yapraklarının simgeledikleri birçok boş şeyin arasında kendi mutluluğunu arayanlar, gıdayı bulacak, bizim İsa’ya dönüp yaşamımızı değiştirmemizin doğurduğu tatlı meyveyi bulacaklardır!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Paskalya’ya Hazırlık Devresi 2. Pazar Günü

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

13/03/2022 – PASKALYA’YA HAZIRLIK DEVRESİ – 2. Pazar Günü – C

1.Okuma Yar. 15, 5-12. 17-18; Mezmur 26; 2.Okuma Filip. 3,17-4,1; İncil Lk. 9, 28-36

Bugünkü okumalar, İbrahim’in tecrübesiyle İsa’nın üç havarisinin dağdaki tecrübesini birlikte bize verir. İbrahim Allah’ın nezdinde bulunmanın tecrübesini yaşayıp O’ndan çok kalabalık bir nesle sahip olacağı müjdesini alıyor, bazı hayvanları kurban ederek O’nunla bir antlaşma yapıyor. Üç havari de İsa’nın duası esnasında Allah’ın varlığını tecrübe ediyorlar: Onlar ilahi vaatleri değil, ama öğretmenleri İsa’da Baba’nın insanlık için kurtuluş ve sevgi planının tam gerçekleştiğinden emin olmayı alıyorlar. Bu plan, Rab’bin yaşamını sunarak kurban olmasıyla gerçekleşecek. Bu; İsa’nın, Musa ve İlyas ile konuşmasının konusudur!

Alexander Andreyevich Ivanov (1806–1858), Transfiguration
Alexander Andreyevich Ivanov (1806–1858), Transfiguration

İsa dağa çıktı, Musa’nın Sina dağına, İlyas’ın Horev dağına çıktığı gibi. Hem Musa hem de İlyas halkın ihaneti ve kendilerinden sevilen birçoklarının isyanları yüzünden acı çektiler. Onlar İsa için peygamberlerdir: O’na daha şiddetli bir şekilde davranılacaktır. Onlar dağda Allah’ın sevgi gücü, hikmetli ve şefkatle dolu Allah’ın gücü ile karşılaştılar. İsa da dua etmek için dağa çıktı. Duası gerçek, yani Baba’nın sevgisine ve isteğine gerçek bir dalma oluyor ve bunun için gerçek, sevinç ve güzellik göstergesi olarak yüzü ve kıyafetleri bile aydınlanıyor. Allah’ın isteğine giren O’nunla tek bir bütün olmaktadır. Sadece Oğul, Baba’nın isteğini tam olarak aynı sevgisiyle kabul edebilir: Bu şekilde O, tam olarak bu sevginin gerçekleşmesi oluyor.

Buluttan çıkan ve uykulu üç havariye ulaşan ses bu anlayışı onaylamaktadır. İsa, Allah tarafından Oğlu olarak ilan ediliyor ve dolayısıyla tüm halklar için kraldır, aynen ikinci Mezmur’un bize tekrar ettirdiği gibi. Krallık kimliği; Mesih’e, dünyaya Baba’nın ilahiliğini görünür ve somut şekilde getirene özgüdür! O aynı zamanda babasıyla dağa çıkan ve kendisinin kurban edilmesi için odununu taşıyan İbrahim’in oğlu gibi “en sevgili Oğuldur”. İbrahim’in oğlunun yerine bir koç kurban edilebildi, çünkü o Allah’ın Oğlu’nun sadece görüntüsü idi; İsa’nın yerini ise hiçbir şey ve hiç kimse alamaz: O kendi bedenini ve kendi kanını vermek için kendini sunuyor; bu, Allah’ın yaratıklarını sevmek için gerçekleştireceği kurtuluşun tek kurbanıdır.

İsa’nın yanına üç havarisini almış olması bizlerin O’nun duasına ve şanına, ayrıca sunuluşuna ve haçına da katılmamızı istediğini göstermektedir. Yanına sadece üç havari almış olması da, Kilise’de herkese ayrı vazifeler ve roller düşündüğünü belirtmektedir. Baba’nın sevgisinden faydalanan ve İsa’nın sunuşunu paylaşan tüm Kilise’dir ve Kilise’de her birey kendi çağrısına göre görevini yürütmektedir. Kilise’de her birey kendi kişiliğiyle İsa’nın giysilerini ve çehresini parlak gösteren ışığı yansıtmaktadır.

Bunun içindir ki havari Pavlus imanlılara yazarken kendisini ve diğer Hristiyanların davranışlarını örnek olarak gösterdi: “Kardeşlerim, hep birlikte beni örnek alın ve size bıraktığımız örneğe göre yaşayanlara dikkatle bakın”. Keşke hepimiz aynı şeyi söyleyebilsek! Böyle diyebilmemiz gerekirdi!

Yüreğimizde daima İsa’nın duasıyla yaşamak gerekirdi: O zaman O’nun ışığı da parlayacaktı! Yüreğimizde İsa’nın duasına katılmak, Baba’dan kurban olarak kabul edilebilmemiz için devamlı olarak kendimizi O’na sunmamızı istemektir.

Duada yaşadığımız zamanlar İsa’nın ışığı yüzümüzü aydınlatmakta ve onu kardeşlerimize sevimli kılmakta. Dua bizim için Allah ile karşılaştığımız dağdır: Biz kendimizi sunuyoruz ve O etkilemektedir: Bizi değiştirerek, bizi dünya için bir armağana çeviriyor: Ve de Gerçekten dünyanın O’nun varlığını daima tanımaya ve tatmaya ihtiyacı var. Baba bizden sevgili Oğlu İsa’yı daima dinlememizi istiyor: İsa’nın sözleri; duada olduğumuz, Baba’ya ait olmak istediğimiz zamanlarda bize ulaşır!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Paskalya’ya Hazırlık Devresi 1. Pazar Günü

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

06/03/2022 – PASKALYA’YA HAZIRLIK DEVRESİ – 1. Pazar Günü – C

Iª Okuma: Yasa’nın Tekrarı 26, 4-10 Mezmur: 90 IIª Okuma: Rom 10, 8-13 İncil Lk 4, 1-13

“Her kim Rab’bin adını yardıma çağırsa, kurtulacaktır””: Bu sözlerle havari Pavlus ümidimizi canlı tutup huzurumuzu koruyor. “Rab’bin adını yardıma çağırmak” ne demek? Bu; bekleyişimizi insanlara, önemli kişilere veya dünyevi şeylere, kendi becerilerimize bağlamamaktır. Rab’bin adını yardıma çağırmak, geleceğimizin garantörü olarak, en derin arzularımızın amacı olarak sadece O’nu aramaktır. Bundan önce aziz Pavlus şöyle yazıyordu: “İnsan yürekten iman etmekle aklanır, imanını ağzıyla açıklamakla da kurtulur” .

JESUS MAFA, Jesus is Tempted (Cameroon 1973)
JESUS MAFA, Jesus is Tempted (Cameroon 1973)

Kurtuluş armağan ve lütuftur: Armağan olması otomatik olarak gerçekleştiği anlamına gelmez. Kurtuluş herkes için değil, ama inanan ve imanını belirten herkes içindir. İman etmek, İsa vasıtasıyla tanıdığımız Baba’ya güvenme yeri olan yürekte gerçekleşir. İman eden, yaşamını Baba’ya teslim etmek için İsa’ya güven veren “aklanır”, yani doğru yerde, Baba Allah için evladın yerinde bulunur. Yüreğinde imanı saklı tutan kişi evet aklanır, fakat dünyevi ayartmalardan uzak ve kendi insani zayıflıklarından, düşmanın etkilerinden muaf değildir. Bunun için havari bize bir adım daha önermekte. Kurtuluşu tatmak için bulunduğumuz durumu çekinmeden belirtmemiz de gerekiyor: “imanını ağzıyla açıklamakla kurtulur”. İmanımızı başkalarının önünde belirttiğimizde kendimizi güçlü hissederiz, ayartmalardan korunmuş oluruz ve ayrıca İsa’nın bizden utanmamasını, Baba’nın önünde bizim için tanıklık yapmasını sağlarız. İsa şöyle dedi: “Kim insanların önünde beni tanırsa, ben de onu Göklerdeki Baba’mın önünde tanıyacağım”! Kurtuluşun gerçekten çifte bir gelişmesi vardır: Göklerde ve yeryüzünde!

Bugünkü İncil denenmelerden kurtulmaktan bahsediyor: İsa açıklıkla Allah’ın Sözünü hatırlatıyor ve böylece ayartıcı O’ndan uzaklaşıyor. Ayartıcı, İsa’nın Söze uyma ve Baba’ya itaat kararlılığı karşısında gösterdiği alçakgönüllülüğe dayanamıyor. Elbette bu Sözler Allah’ın Oğlu olan kendisinden çok daha önemsiz kişiler tarafından yazıldı, ama O, yine de kıskançlık veya üstünlük hissetmeden o sözleri kabul ediyor. Denenmeler anlatımında şu göze çarpar: İsa alçakgönüllüdür! Tersine ayartıcının sözleri, Şeytandan gelen her şeyin öz kibrini, ‘kendin yap’ deyiminde ve davranışında saklayan, asiliğe iten o kibrin sızmasına izin vermektedirler. “Allah’ın Oğlu isen” kendin karar ver!”. İsa ise şöyle cevap veriyor gibidir: Oğul isem, Babamın karar vermesini istiyorum, O’na güveniyorum. O konuşuyor ve ben O’nun Sözü sayesinde yaşamaktayım: Bu Söz, benim için ekmektir ve kesindir. Çöldeki ‘man’ gibi her zaman bol ve hazır besindir.

İsa; bu dünyada hacı olan, kendini verdiği sözü tutan, hayal kırıklığına uğratmayan Allah’a emanet ederek İbrahim’in kat ettiği yola devam ediyor ve mükemmelleştiriyor.

Bizler Rab’bimiz İsa’yı yardıma çağıracağız, ve ayartıcı bizden uzaklaşacaktır. İsa’ya olan imanımızı belirteceğiz ve kurtuluşu, tüm açılarıyla, tatmaya başlayacağız!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 8. Pazar Günü

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

1.okuma Sirak 27,4-7; Mezmur 91; 2.okuma 1.Kor 15,54-58; İncil Lk 6,39-45

Birinci okumanın sözleri kolay ve inandırıcıdır. Yazar ayırt etmede bize yardım etmek için kolay örnekleri kullanıyor. İçimizdeki ve çevremizdeki her şey Baba’ın armağanı değil: Gördüğümüz ve duyduğumuz şeyleri Rab’bin Sözünün ışığında ayırt etmeliyiz yoksa aldatmalara ve denemelere düşebiliriz.

Pieter Bruegel the Elder, The Blind Leading the Blind (1568)
Pieter Bruegel the Elder, The Blind Leading the Blind (1568)

İsa aynı örnekleri öğrencileri için kullanıyor: Bir kör başka bir köre rehberlik yapar, hiç görmeyen biri az ve kusurlu gören başkasını düzeltmek ister, bir kötü adam iyiliği öğretmek ister; bunlar bir çocuk için bile çok inandırıcı konulardır.

Kim kördür? Allah’ı görmeyen, İsa’yı Allah’ın Oğlu olarak kabul etmeyen, Rab’bin okulunda öğrenmediğinden Rab’bin isteğini tanımayan kördür. İsa’nın öğrencisi Rab’bin okulunda hazırlanmış olanın yardımını aramalıdır. Öğretmen olmak için öğretme isteği yetmez. Önce hazırlanmak lazım. Her öğreteni dinlememeye dikkat et! İsa’nın okulundan bir insanın gelip gelmediğini ayırt et!

Peder’in gözleriyle, doğru bir biçimde olayları görmek için hepimizde engeller var. Bu engeller, Allah’ın Sözü’nü bilmemektir, önyargılardır, üstünlük duygularıdır, kızgınlık, gururdur…

Eğer kendi gözlerinde bir çöp var olduğundan dolayı bir kardeşimiz ağlarsa, ona yardım etmeden önce kendi kendimize bu soruyu soralım: “Ben iyi görüyor müyüm? Gözlerimde engeller var mı?”, yoksa ona daha çok zarar vereceğiz. Biz de daha iyi görmek için iyi görenlerden, yani Rab’bin okulundan gelenlerden, orada olgunlaşanlardan, alçakgönüllü olanlardan, İncil’den öğrenenlerden, İncil’i yaşamaya bizi götürmek isteyenlerden yardım dilemeliyiz.

İsa’ya bizi yaklaştıran ve O’ndan bizi uzaklaştıran insanlar var. Hangilerini dinleyeceğiz? Hangilerinden gerçekten yardım göreceğiz? Kesinlikle İsa’nın yanında olanları dinleyeceğiz! Onların sözü bizim için de gerçek bir yardım olacak. Rab’den uzak olan kişi bize kurtuluşu veremez. Çünkü Peder’den verilmiş tek Kurtarıcı İsa’dır. Böylece ayırt edersek, dış görünüşler bizi aldatamayacak. İyi meyve yalnız iyi insanlardan gelir. İyi insanlar İsa’ya ait olanlar ve O’nun öğrettiği gibi yaşayanlardır. Biz de başkalarına yardım etmek için İsa’ya imanımızı güçlendireceğiz ve O’nun Sözünde kendi kendimizi eğiteceğiz.

Bu ayırt etmeyi tersine çevirmeyi deneyelim mi? Ben de kör oluncaya dek kendimi kimseye rehber

etmemeye dikkat edeceğim. Allah Baba’nın yüzünü görmeyinceye, İsa’yı tanımayıncaya dek ben hiç kimseye rehberlik edemeyeceğim; aksi takdirde herkesi bir çukura götürecektim! Eğer önceden benim bakma şeklimin Allah’ın gerçeğinde görsün diye düzeltilmesine izin vermezsem, başkalarının gördüklerini ve onların tarih hakkındaki düşüncelerde küçük hatalarını düzeltemeyeceğim. Eğer iyi ağaç olmazsam, yani eğer iyi meyve olarak tek olan İsa’ya doğru dönük kalmazsam, kimseye iyi bir şeyi sunamayacağım: Aksi takdirde beni dinleyenleri zehirleme riskine girecektim!

Allah’a doğru rehber, O’nun ışığı, gerçek gıdaya ihtiyacı olan insanlar için iyi meyve olmak, mümkün mü? Aziz Pavlus emin bir şekilde şöyle yazdı: ”Yüce Allah’a şükürler olsun! Çünkü Rab’bimiz Mesih İsa sayesinde bize zafer kazandırdı”. Peder’den ve İsa’dan uzaklık olan günah aracılığıyla öldüren ölümden bile korkmayacağız. Çünkü İsa kendi dirilişi aracılığıyla ölümü zararsız kıldı. Bu yüzden zor olsa da Dirilen İsa’nın yanında dayanalım, sarsılmayalım! Alleluya!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 7. Pazar Günü

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

20/02/2022 – OLAĞAN DEVRE – 7. Pazar Günü – C

İlk Okuma 1Sam 26,2.7-9.12-13.22-23 Mezmur 102

İkinci Okuma 1Kor. 15,45-49 İncil Lk. 6,27-38

Kral Saul’un Davud’a karşı olan düşmanlığı, açıklanamaz bir kıskançlıktan kaynaklanıyordu ve gerçekten kötü bir duruma gelmişti. Bu durumda Saul’un yardımcılarının bile onun düşmanlığını kabul etmeleri gerekiyordu, yoksa krallarının öfkesine maruz kalabilirlerdi. Davud, kralı için dev Golyat ile savaşarak yaşamını tehlikeye atmıştı, arp ile müzik yaparak Saul’u kötü bir ruhtan kurtarmıştı. Buna rağmen hep tehlikede olduğunun bilincindeydi. Bugün Samuel’in kitabından okuduğumuz olay bizi hayrete düşürmekte.

Simone Martini (1283-1344), St. Martin and the Beggar
Simone Martini (1283-1344), St. Martin and the Beggar

Davud, Saul’e karşı kin beslemiyor, onun gösterdiği minnettarsızlık ve kendini öldürme niyeti için gücenmiyor. Kendini koruma ve öç alma imkanı olmasına rağmen bunu yapmıyor. İman onu yöneltiyor, imanı kendi doğal duygularından güçlüdür. O, düşmanına saygı duyuyor ve onu koruyor, çünkü kötülüğe boyun eğmiş olmasına rağmen, o, Allah’ın kutsadığı kişidir. Bu sebepten onu yaralamak veya incitmek istemiyor, düşmanlığının yersiz olduğunu göstermeye çalışıyor. Bu sayfayı okumak çoğumuza faydalı olurdu ve onu devamlı gözümüzün önünde tutmak bize iyi gelirdi. Bu okuma bizleri, İsa’nın eğitimini kabul etmemize hazırlamaktadır.

İyilik yapın, kutsayın, dua edin!” Bunlar kutsal sözler, tüm iyi insanlardan beklediğimiz tavsiyelerdir. Ama kime iyilik yapalım? Kimi kutsayalım, kimin için dua edelim? İsa yeni bir yaşam şekli başlatmakta, bu bizi hayrete düşürmekte: O’ndan düşünemediğimiz sözler dinliyoruz.

Bizden nefret edenlere mi iyilik yapmalı? Bizi kötüleyenleri mi kutsamalı? Bize kötü davrananlar için mi dua etmeli? Kötülüğe iyilikle cevap vermek: Bu konuşmanın özü; bize gelen ve bize acı çektiren kötülüğe karşı sevgi, iyilik ve kutsama, yani normal olarak yüreğimizde taşıdığımız duygular ile cevap vermek! Başkalarının kötülüğü içimizde taşıdığımız iyiliği bozmamalıdır. Bunu yapabilir miyiz? Eğer bize yapılan kötülüğe bakıyorsak, bu mümkün olmaz. Doğal reaksiyonlarımız başka yöne gider. Rab’bimizin yöneltmelerini takip edebilmemiz için Baba Allah’ın arzularını gözümüzün önünde tutmalıyız. Baba herkesi, Kendisine acı veren çocuklarını da sever.

Bize acı çektirenler sadece bize acı çektirmekle kalmıyor, ilk önce Baba’nın yüreğine acı verirler. O, ilk önce çocuklarının yüreğinden kötülüğü söküp atmak ister. Kim kötülük yapıyorsa Düşman, Kötünün emri altındadır; onun kuludur, özgürlükten yoksun. Söven ve lanetleyen, düşman Şeytan’ı takip etmektedir ve ona yakalandığı için acı içindedir. O kişinin, kardeşler tarafından daha çok zarar görmeye değil, kurtarılmaya ihtiyacı vardır. Ayrıca, kötülük yapan kişiye kötülükle cevap vereceğime, kötülüğünü takip etme içgüdülerini değil, onu kurtarma arzusunu benimseyerek Baba’nın acısını dindiririm.

Aziz Pavlus, bizim sadece yeryüzü varlıkları, Adem’in evlatları olmadığımızı, yaşam veren yeni Adem’in hayatına katıldığımızı söylediğinde bize yardımcı olmaktadır. Eğer Allah gerçekten içimizde ise bizler de kardeşlerimize yaşam veririz: Günahkar olduklarından dolayı onların daima Baba’dan gelen sevgiye, saf olan, yukarıdan gelen, yaşam veren o sevgiye ihtiyaçları vardır. Bu, bizi Allah’ın çocukları yapan, O’nun gibi daima ve her zaman sevdiğimiz için O’na benzer kılan merhametli sevgidir. “Babanız merhametli olduğu gibi, siz de merhametli olun!”.

Rab’bimiz İsa’ya şükürler olsun! O, bizim duygularımızı tatmin etmek değil, onları değiştirmek istiyor, öyle ki bütün kardeşlerimize, O’nu hala tanımamış, hala iyiliğini ve doluluğunu tatmamış olanlara dahil Baba’nın yüzünü gösterebilsinler.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 6. Pazar Günü

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

13/02/2022 – OLAĞAN DEVRE – 6. Pazar Günü – C

İlk Okuma Yeremya 17,5-8; Mezmur 1; İkinci Okuma 1Kor. 15,12.16-20; İncil Lk. 6,17.20-26

İlk okumanın başlangıcı korkutabilir: “İnsana güvenen, ölümlü yaratıklara sığınan ve yüreği Allah’tan uzaklaşan insan lanetlenir”. Lanetlenir, sözcüğünün kullanılabileceğini hiç beklemezdik. Elbette Rab’bimiz, bu sözüyle kimseyi lanetlemek istemez ama dikkatimizi özel bir şekilde çekmek istemektedir. Kim Allah’a güvenmiyorsa ve tersine insana güveniyorsa, kendini hayal yoluna ve acı hayal kırıklıklarına doğru yöneltmektedir. Hiçbir insan, yaşadığı müddetçe tamamıyla güvenilir olamaz: Bedensel bir hastalığa kapılabileceği gibi, ayartmalara da düşebilir. Maalesef bu; tarihte, hatta Kilise tarihinde de birçok defa gerçekleşti. Bunun için bizler ancak ve ancak Rab’bimize güvenmeliyiz. Elbette seçimlerimiz için bazı kişilere danışabiliriz, onların hikmetine güvenebiliriz, ama bunu sadece onların da Allah’ın Sözü’ne sıkıca bağlı oldukları için yapabiliriz.

Jesus Mafa, The Sermon on the Mount – Matthew 5-7

Peygamber şöyle devam eder: “Ne mutlu Rab’be güvenen insana, Rab onun güvencesidir”. Böyle bir insana rastladığımızda sevinebiliriz; o bizim için de Rab’bin bir armağanı olacaktır, onu dinleyip yaşamımız için fikir danışabiliriz; fakat bunu, daima Allah’a güvenerek yapmaya dikkat edeceğiz. Biz birinin sözüne ve tavsiyesine ihtiyaç duyacak şekilde yaratıldık. Birçok kişinin, kimseyi bulamadıklarından çok paralar vererek onları dinlemeleri için psikoloji okumuş kişilere başvurduklarını görürüz. Bunun faydasını görebiliyorlar mı? Bazen evet, yüreklerini açtıkları kişi Rab’be güvenen birisi ise!

Bugün duyduğumuz ve İsa’nın ağzından çıkan sözler peygamberin öğretisini başka görüntülerle tekrar ediyorlar. Ne mutlu beklentilerini ve ümitlerini zenginliklere değil de, Allah’a bağlayanlara! Aynı zamanda bu dünyanın şeylerinden mahrum olan ve insanların şefkatinden yoksun olanlara, mutluluklarını Allah’ın iyiliğine bağlayanlara ne mutlu! Ne mutlu Baba’ya itaat eden ve Oğul’u seven insana, zulüm edilse de, alay edilse de! Kim Allah’a devamlılıkla bağlı ise yüreği barış içerisindedir, etrafındakiler için de barış kaynağı olur. O, dünya için bir kutsama olmaktadır. Dünya; kendilerini Allah’a sunanlar, Allah’ı dinleyenler ve acılar pahasına olsa da O’na tanıklık yapanlar sayesinde yaşar.

Etrafımızı saran ve bizi elde etmek isteyen tüm kötülüğe rağmen, Rab’be güvenmemiz için gücü ve imanı nerede buluruz? Hristiyan’ın imanında sağlam kalabilmesi için sebepleri nereden kaynaklanır? Bunun cevabını bize Havari Pavlus verir: “Oysa Mesih ölmüş olanların ilk örneği olarak dirilmiştir”. Bu; bizi emin, güçlü, sabit kılan gerçektir. Bu; bizi dünyaya geri getirmek isteyen tüm ayartmalara karşı zaferdir. Mesih İsa, ölüme kadar Rab’be güvenen insan, tüm ümidini Baba’ya bağlayandır; O gerçek yoksuldur, O ağlayan zavallıdır, O, Allah’ın isteğine açlık çekendir, herkes için yaşamını feda etmesine rağmen, herkes tarafından aşağılanır. Evet, O öldü, fakat Baba O’nu ölülerden diriltti böylece bizlere yolunun, Allah’ın yolu, yaşam yolu olduğunun ve bizi de dirilişin beklediğinin garantisini verir. Bu emin oluş, imanımıza ve Rab’be güvenimize değer ve emniyet verir.

Onlarla aynı imanı ve ümidi paylaşmak için, dünyaya hükmeden inançsızlığın ve maddiyatçılığın bizi etkilemesine izin vermemek için, yalnızlık ve acıda yardım bulmak için etrafımızda diriliş gerçeğine bizimkiyle aynı emin olma duygusunu yaşayan kişiler arayacağız.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

OLAĞAN DEVRE – 5. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

İlk Okuma Yeş. 6,1-2.3-8; Mezmur 137; İkinci Okuma 1Kor. 15,1-11; İncil Lk. 5,1-11

“Rabbim, sevgin ve sadakatin için bütün kalbimle sana şükrederim”! Okuma metinleri arasındaki mezmur aynen bunu söylemektedir. Zaten bugünkü tüm okumalar Rab’bin merhametiyle karşılaşmamıza yardım etmektedirler.

Duccio di Buoninsegna, La pesca miracolosa (1308-1311), Museo dell’Opera Metropolitana del Duomo, Siena
Duccio di Buoninsegna, La pesca miracolosa (1308-1311), Museo dell’Opera Metropolitana del Duomo, Siena

Yeşaya, Allah’ın şanını gördüğü için korku içindedir: Ölmekten korkuyor, çünkü günahkar olduğunu ve günahkar bir milletin evladı olduğunu bilmektedir. O, Allah’ın saflığının ve kutsallığının insanın günahı ile uyuşmayacağını biliyor. Kendi günahı onu göreve çağıran Allah’a cömertlikle cevap vermesini de engellemektedir. Bu alçakgönüllü pişmanlık durumunda Allah ona arınma tecrübesini yaşatmaktadır. Bir melek, imansız sözlerle günahın görünmesine sebep olan dudaklarını, yakıyor. Bu şekilde peygamber bizlerin tek başımıza arınma imkanımız olmadığını, Allah’ın müdahalesine ihtiyacımız olduğunu da anlamaktadır. Allah da bunu yapıyor! Allah, kutsallığını kendine saklamıyor, bizim de buna katılmamızı istiyor. Ateşiyle arınınca, insanların ve halkların çok ihtiyaç duyduğu, Sözü’nü müjdelemek için kendimizi O’nun hizmetine adayabiliriz!

Simon’un tecrübesi de aynıdır. O da kendi günahını düşünmemektedir, ama yeryüzünün ve denizlerin Rab’bi olan İsa’nın varlığını yanında hissedince kendine geliyor, O’ndan çok uzak olduğunu yani günahını tanıyor. Petrus bunu nasıl anladı? Bunu bir itaat eylemi aracılığıyla anladı. “Senin sözüne güveniyorum, ağları atacağım”. Petrus bütün gece uğraşmıştı ve hiçbir balık yakalayamamıştı. Sonra İsa’nın öğretisini herkese ulaştırması için kayığını O’nun hizmetine adamıştı, sonunda da O’na güvenmişti. Düşünüyorum ki, Petrus’a ağları tekrar atmak, üstelikte balık avlanamayacağını bildiği bir saatte, hem de bir gölü daha önce görmemiş olan Nasıralı birinin sözüne güvenerek, zor geldi. Bunu “O’nun Sözüne’ güvendiği için yaptı.

Bu bir yeniliktir. İsa’nın Sözü insan sözü değildir. İsa’nın Sözü, güvenli bir temeldir, araştırılması gerekmeyen hakikattir, kesindir. İsa’nın Sözü’ne itaat etmenin meyvesi nedir? Balık dolu bir, hatta iki ağ mıdır? Hayır. Söze itaat etmenin meyvesi, Simon’un kendini İsa’nın ayaklarına atması ve günahkar olduğunu tanımasıdır. Mucize budur: İnsanın İsa’yı Allah’ın yolladığını tanımasıdır, O’nun önünde alçalması, günahkar durumunu itiraf etmesi, ayaklarına kapanması ve Sözünü beklemesidir. İşte, İncil’in bu sayfasında karşılaştığımız mucize budur, bugün de Sözü’n yüreğimizde ve cemaatimizde gerçekleştirdiği mucize, budur.

Bu mucizenin aynısı Pavlus’un yüreğinde de gerçekleşti: Pavlus, İncil için birçok zorluğa katlanmasına rağmen kendini herkesten daha küçük ve en büyük günahkar olarak sayıyordu. Bu şekilde o, kendimizi günahkar kabul etmenin bir felaket değil, tersine Baba’nın merhametini tecrübe etmek için bir başlangıç noktası olduğunu gösteriyor. Pavlus Kilise’ye zulmetti: Her bir günahım Kilise’ye zulmetmek oluyor! Ağzımdan imansız sözler çıkınca, adımlarım Allah’ın bulunduğu yönün tersine gidince, düşüncelerim boş, yüzeysel olduğunda, zamanımı kimsenin kurtuluşuna yararlı olmadan geçirdiğimde, eylemlerimi Baba’ya sunmadığımda, O’nun tasdik etmediği şeyleri yaptığımda, ben Kilise’ye zulmediyorum. İsa’nın sevgisinin karşısında günahkar olduğumu kabul edeceğim ve Kilise’den, İsa’nın ona emanet ettiği affı vermesini dileyeceğim!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
konya@cinquepani.it

OLAĞAN DEVRE – 4. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

İlk Okuma Yer. 1,4-5.17-19 Mezmur 70

İkinci Okuma 1 Kor. 12,31-13,13 İncil Lk. 4,21-30

Bugün aziz Pavlus’un sözleri mutlaka ilgimizi çekmektedir. O; Baba ile karşılaşmaya doğru bize rehberlik eden İsa’yı izlemek için bize en güzel yolu göstermek istiyor. Bu yol, sevgi yoludur, ama konuştuğu sevgi, özel bir sevgidir. Bu sevgiden tüm insanlar faydalanmaktadırlar, ama Allah’tan gelir ve O’na doğru dönük kalır.

Michelangelo (1475–1564), The Prophet Jeremiah
Michelangelo (1475–1564), The Prophet Jeremiah

Sevgi kelimesi, etimolojik olarak da aldığımız ve almaya devam ettiğimiz bir sevgi demektir: İçimizde doğuştan var olan bir erdem değildir, bizim çabalarımız sonucunda elde ettiğimiz veya hak ettiğimiz bir meyve değildir. Sevgi karşısında yeryüzünün tüm güzel ve arzulanır şeyleri önemlerini kaybederler. Ülkelerin dillerini bilmek, geleceği tahmin etmek veya bilmek, ilahi güçten mucizeler elde eden iman, başkaları için kendini ateşe atma gücü: Bunların hepsi geçici şeylerdir ve değerleri de geçicidir, hiç biri sevgi ile yarışamaz. Allah’tan gelen sevgi zaman mevhumunu da geçer: Ebediyen kalır, zayıf olduğumuzda veya yaşamımızın basit veya tamamıyla normal zamanlarında da üzerimizde parlar.

Sevgi, bizi sabırlı ve hoşgörülü, uysal ve küçük şeylere dikkatli, kardeşlerimizin acılarına veya sevinçlerine duyarlı kılar, herkesin, iyi olsun kötü olsun, Baba gibi iyiliğini aramamızı sağlar. Sevgi imandan dayanma gücü alır ve ümitten mükâfatlandırılır. Aynı zamanda imanımızı ve son ödül olan ümidimizi görünür kılar. Sevgi; içimizde insanların arzularını duymaktan değil, Allah’ın kalp atışlarını dinlemekten doğar. O halde, sevgi, Allah’a daima bir “evet” der ve insanların isteklerine bazen “hayır” da demeyi bilir. Bu sevgi sayesinde Allah’ı tüm yüreğimizle, herkesi de kendimiz kadar severiz: Kendimizi bazı şeyleri inkâr etmeye kabiliyetli kılar! Başkalarını gerçekten sevmek için onların arzuladıkları şeylerin, emirlerinde açıkça gösterilen Allah’ın isteğine karşı olmamalarına dikkat edeceğiz. Başkalarına olan gerçek sevgi, Allah’a itaatsizlik etmemi isteyemez!

İsa da tanındığı ve sevildiği köy olan Nasıra’da bir seçim yapmak durumunda kaldı. Orada iken O’ndan mucizeler istendi, ama bunların Kendisi’nin Allah’ın Oğlu ve Mesih olduğunu göstermeleri için değil, sadece birçok kişinin yaşamını kolaylaştırmaları için. Baba’nın O’ndan beklediği bu değildi. Baba O’nu, hükümranlığını müjdelemesi, O’nu sevmemiz ve egoizmin yollarını terk etmemiz için yollamıştı. Gerçek sevgi ve gerçek yaşam yoluna bizi yöneltmek için İsa’nın Kendisi’nin haç yolunu kat etmesi gerekiyordu! O halde İsa’dan her ne pahasına olursa olsun haçı bizden uzak tutmasını isteyemeyiz! Sonra İsa, sadece halkı için değil, herkes için geldi: İlyas İsrail’in sınırlarından çıktı, Elişa bir yabancıyı iyileştirdi, bunun için İsa da, peygamberler gibi, tüm dünyaya, hatta başka dinlere inananlara bile, yüreğini açık tutmalıdır, çünkü O’nun yaşamı baba sevgisini herkese gösteren Allah’ın armağanıdır. Nasıra’da İsa’yı tanıyanların sevgisi kine dönüştü çünkü onların sevgisi, sahte bir sevgiydi, egoizme bürünmüş kıskançlıktı.

Allah’tan gelen sevgide böyle riskler yoktur. Biz İsa’yı, bizi acılardan kurtaran kişi gibi değil, acılarımızı kendisininkilerle birleştiren ve bu yolla da bizde acıları doğurtan günahtan kurtaran olarak tanımak isteriz. İsa’nın sevgi ile taşıdığı acılar, bizi her durumu değerlendireceğimiz bir yola koyar. İsa’dan sadece teselli değil, Kireneli Simon gibi haçını taşımaya yardımcı olmamızı istediğini de kabul edeceğiz. Bu sayede bütün dünya, yani dünyadaki tüm insanlar İsa’yı görerek ve severek kurtulacaklardır.

Yeremya peygamber; kendi hayatı ile İsa’nın sevgisinin, Kendisinden ve insanların iddialarından özgür bir sevginin peygamberliğidir. Bu peygambere Allah şöyle konuştu: “Sana savaş açacaklar, ama seni yenemeyecekler. Çünkü seni kurtarmak için ben seninleyim.” İsa, Nasıra’da bu peygamberliği yaşadı ve bugün uzak ve yakın çeşitli yerlerde birçok Hristiyanlar da aynısını yaşamaktadırlar. Seven kişi, bazen insanlar tarafından sevilmez: Tıpkı İsa’nın olduğu gibi. Fakat seven Hristiyanlar, kendilerine karşı gelinince de, korkunun kendilerini yenmesine izin vermeyecekler, çünkü onların yanında Rab’bin varlığı bir teminat olarak durmaktadır. Rab, bütün düşmanları korkutandır. Dolayısığıyla büyük bir sevinç içinde Allah’ın sevgisini yaşayacağız!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

OLAĞAN DEVRE – 3. Pazar Günü – C

 

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

İlk Okuma Neh. 8,2-4.5-6.8-10 Mezmur 18

İkinci Okuma 1 Kor. 12,12-31 İncil Lk. 1,1-4; 4,14-21

Hıristiyanların Birliği için Dua Haftası

Hristiyanlar’ın birliği için dua haftasındayız: Bu gerekli bir duadır. Bu dua, her şeyden önce Mesih İsa’ya iman edenlerin arasındaki her bölünmenin bir skandal olduğunun farkına varmamız ve halen inanmayanların imanına bir engel teşkil ettiğini hatırlamamız için gereklidir. İsa biliyor ki imanda ve sevgide birlik içerisinde isek birçok kişi kurtulmak için Kendisine çekilecektir.

James Tissot (1836-1902), Jesus Unrolls the Book in the Synagogue
James Tissot (1836-1902), Jesus Unrolls the Book in the Synagogue

Bunun için aziz Pavlus da, zayıflıklarına ve günahlarına rağmen, kardeşlerimizle birlik içinde kalmaya kararlı olmamız için bize yardım etmek istiyor. Bunu bedenimizin organları arasındaki birliği hatırlatmakla yapmaktadır. Bu, inandırıcı bir örnektir ama her zamanki gibi inandıklarımızı gerçekleştirmemiz için içsel bir güce, İsa’ya ve hükümdarlığına karşı büyük bir sevgiye ihtiyacımız vardır. Bu sevgi kişiliğimize ve şahsi fikirlerimize olan bağlılığımızdan büyük olmalıdır. Kiliseler’de İsa’ya olan sevgi büyüdüğü zaman birliğe doğru adımlar atılacaktır. Biz kendi tarafımızdan İsa’nın uğruna Rab’bin bizi koyduğu cemaatte veya iman grubumuzda birlik için çalışalım. O içsel güce sahip olabilmemiz için Baba’nın yüreğine ‘dalma’ duasını daha canlı ve sürekli tutalım.

İsa’nın Sözü’nü sevmiyorsak, İsa’ya olan sevgimiz içimizde hiçbir meyve veremeyecek, dolayısıyla Kilise’nin birliğini de sağlamayacak. Rab’bin Sözü imanlının yaşamının gıdasıdır, tek tek her imanlı, tüm cemaat ve tüm halk için de gerçek gıdadır. Bugünkü ilk okuma metni dikkatle, alçakgönüllülükle, sevinçle ve aynı zamanda tövbe ederek gözyaşlarıyla Allah’ın Sözü’nü dinleyen bir halkı göstermektedir. Bu halk, tam o anda Babil’deki sürgünden yeni geri dönüp yetmiş sene önce yıkılmış kenti ve tapınağı yeniden inşa etmeye başlamakta idi. Kalıntıların arasında Yasa Kitabı’nda yazılmış Allah’ın Söz’ü bulunmuştu: Olağan üstün bir buluş, kendi kimliğini yeniden bulmakta olan halka Allah’ın hala konuşmak istediğinin işaretidir. Bunun için yazıcı Ezra kitabın okunmasını dinlemek üzere herkesi bir araya toplamaktadır. Gün doğumundan öğleye kadar dinlemek için herkes meydandadır. Sevinç ve gözyaşları birbirlerini izlemekte idi çünkü o okuma herkese kendi günahlarını tanımada yardımcı idi.

O Söz, Allah’ın Sözü, her birimizin yaşamında danışabileceği bir kaynak olacak ve birliğimizi pekiştirerek büyüklere ve küçüklere, zenginlere ve fakirlere, herkese sevinç sağlayacaktır. O Söz, herkesin yaşamında yapması gereken değişiklikler için gerekli talimatları veriyor, böylece herkesin acınacak bir hayatı olması yerine başkalarının dayanağı ve tesellisi oluyor.

İsa da Nasıra’ya varınca Kendi’ni Allah’ın Sözü ile tanıştırıyor. Allah’ın Söz’ü her şeyden önce Baba’nın sevgisinin, düşüncesinin ve isteğinin beden almış Söz olan Kendisi’ni tanımasına yaramaktadır. İsa’nın Yeşaya peygamberin Kitabından önerdiği yazı; Allah’ın Hizmetkarı olan Kendisi’ne uymamız için gözlerimizi ve kalbimizi açmaktadır. İsa, Allah’ın gerçek Hizmetkarı gibi, Kendini bize zorla kabul ettirmek istemez, sadece önerir. Bunun için Eski Ahit’in yazıları önemlidir, daha sonra İsa’nın ağzından çıkacak sözleri kabul etmemiz ve dikkat etmemiz için ilgimizi çekmektedirler.

Aziz Luka, İncil’inin önsözünde göründüğü gibi, Allah’ın gerçek Sözü olan İsa’nın yaşamının önemini anladı. Bunun için Luka, “özenle” araştırdı ve Kutsal Ruh’un, kendi tüm zekasını ve yazarlık marifetlerini kullanmasına izin vererek, imanımızı, sevgimizi ve Kilise’nin birliğini ve büyümesini arttırmak, desteklemek için Rab’bin yaptıklarının ve söylediklerinin detaylı bir anlatımını yaptı. İncil yazarının yardımıyla aramıza Allah’ın Ruhu’nun ışığını ve sevincini veren İsa’nın varlığından mutlu olmaktayız. O’nun kişiliğini kabul edip her hareketinin ve sözünün değerine önem verelim. O zaman Hristiyan yaşamımız çok daha bilinçli ve sevinçli olacaktır.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

OLAĞAN DEVRE –2. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

İlk Okuma Yeş. 62,1-5 Mezmur 95

İkinci Okuma 1Kor. 12,4-11 İncil Yh. 2,1-12

Çünkü Rab sevincini sende bulacak, ülken de “gelinim” olacaktır”. Yeşaya’nın bu sözleri, yenilik ve sevinç peygamberliğidir. Acı çeken halk teselli olacak, yenilenecek: Allah’ın onu sevdiğinden emin olacak, kanıtı olacak ve yaşamının her şeklinde kutsanacak. Bu peygamberlik Mesih’in gelişiyle gerçekleşir. O, vaat edilen “damattır”, Allah’ın halkının mutluluklarını gerçekleştirecektir, sevinç ve barış çağı başlatacaktır. İşte bugünkü İncil bize bu sevinç döneminden konuşmaktadır.

Fırsat bir düğün ile çıkar. İsa’nın da Annesiyle ve O’nun etrafında toplanmaya başlayan ilk öğrencileri ile davetli olduğu bu düğünde evliler ikinci plandadır. Onların kutlaması İsa’nın kendisini Yeşaya’nın peygamberliğini gerçekleştiren Mesih olarak göstermesi için iyi bir fırsattır. Tüm Kana köyünün hatta tüm dünyanın sevindiği gerçek damat, Allah’ın Oğlu ve Mesih, O’dur. Sadece Annesi bunu bilmektedir ve O’nu tanımaktadır. Öğrencileri bile O’nun en gerçek ve en derin kimliğinden haberdar değiller! Kutsal Yazılar’da Allah’ın gelini olarak daima İsrail halkı gösterilmektedir. Fakat o halk Allah’tan korkan bir halktır, O’na sevgiyle hizmet etmez, varlığından sevinç almaz, sözlerini hazine gibi saklamaz ve neredeyse O’nu unutmuştur. Halkın Allah’a davranma şekli, sadakatsiz, başka yerde sevinç arayan, okşamalarını başkalarına veren bir eşin davranışına benziyor. Halkta var olan ümitsizliğin ve üzüntünün kaynağı budur; halk üzgün, mutsuz, çünkü sevildiğinin farkında değil ve sevgisini veremez durumda!

Kana düğününde ilk söylenen söz Annenin, Meryem’indir. O misafirlerin masasında şarabın bittiğini fark etti. Şarap bu kadar önemli mi? Şarabın olmadığını söyleyerek Meryem, sevincin olmadığını söylemek istedi. Biz Annenin bu sözlerini daha geniş anlamda yorumluyoruz. Tüm halk mutsuzdur çünkü Allah ile ilişkisi sevgisizdir. Mutlaka Meryem de bu yöne daha çok önem vermektedir. İsa bunu anlıyor. “Saatinin gelmediğini” söyleyerek “gelin” için, yani halk için yaşamını verme zamanının gelmediğini söylemekte. Şimdi kendi düğününün “saati” değil, o saat, ıstıraplarının ve ölümünün saati olacaktır. Küplerde yıkanmak ve temizlenmek için toplanan sudan yapılan yeni şarap ile İsa, Allah ile ilişkimizin yüzeysel değil, içsel olması gerektiğini anlatmaktadır: O zaman bize sevinç, birlik ve sürekli gerçek bayram verecektir!

İsa, gerçek sevinç kaynağı Baba’ya karşı gerçek sevgiyi doğuran ve veren, gerçek damattır. Biz de öğrencileriyle birlik olup O’na iman ediyoruz, O’nun üzerine sevgi Allah’ına imanımızı inşa ediyoruz. Sevgi olan Allah, ikinci okumada okuduğumuz gibi, gelinini güzelleştiren ve çekici kılan mücevherler gibi armağanlar ve erdemlerle kuşatır. Ve Gelin herkesi kendine çekerek onları yüreğin sevinci ve tesellisi olan gerçek şarabı vermeye devam eden İsa’ya getirir.

Bugün İsa, Allah’ın belirtisini, yani Allah’ın tüm dünyaya beslediği sevgisinin belirtisini tamamlamaktadır: Bunu, önce çobanlara gözükerek göstermeye başladı, sonra da Ürdün Nehri’nden çıkarak günahkarlara gösterdi ve şimdi düğünde göstermektedir! Ve gerçek Damat İsa’ya katılan her kişi de, Baba’nın sevgisini gösterecek: Bu kendi ilk görevi olacaktır, Aziz Pavlus’un söylediği gibi: “Herkesin ortak yararı için herkese Ruh’u belli eden bir yetenek veriliyor”.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Epifanya Bayramı

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

06/01/2022 – Epifanya Bayramı – C

İlk Okuma Yeş. 60, 1-6 Mezmur 71

İkinci Okuma Ef. 3, 2-3. 5-6 İncil Mt. 2, 1-12

Bugün kutladığımız gizem Rab’bin kendini göstermesidir, yani kendini Allah’ın Oğlu olarak ve Peygamberlerin vaat ettikleri Mesih olarak gösteren bir olaydır. İncil metni insanların O’nu iki şekilde arayabileceklerini gösterir: Sevgi ile ya da egoizmden gelen merak ile. Ayrıca aynı sayfayı okuyarak, O’nu arayışta başarılı olabilmemiz, O’nun bizi karşılamaya gelmesiyle mümkün olabileceğini anlarız. Uzaktan, putperest ülkelerden gelen bilginler O’nu aramaktadır. Onların metotlarının kökleri sihirden, imana tamamen yabancı düşüncelerden almaktadır. Ama onlar başka türlü davranmayı bilemiyorlar. Metotlarının acayip, aradıkları kişiye yabancı olmalarına rağmen, arayışları gerçektir. Ve başarılı olacaklar, fakat sonunda Yahudi halkının bilginlerine ve Kutsal Yazılar’a danışmaları gerekli oldu.

Giotto, Cappella degli Scrovegni, Adoration of the Magi (1303-1305)

Kutsal Yazılar’a sahip olan, Yahudi halkının başrahipleri ve yazıcıları da O’nu aramaktadırlar. Ama buna Hirodes’e olan korkuları tarafından zorlanıyorlar. Kutsal Yazılar’da cevapları buluyorlar ama O’nunla karşılaşma arzuları yok, Beytlehem’e doğru yürüyebilmek için gerekli somut adımları atacak arzuları yok.

Yahudiler’in önderleri, gerçeğe sahip olduklarından emin olarak, O’nu sevgisiz bir şekilde O’nun, günlük yaşamlarında bir şey değiştirmesinden endişe duyarak aramaktadırlar.

Putperestler ise, hatada olmalarına rağmen sevgi ile hareket etmektedirler, O’nsuz yaşayamayacaklarının bilincindeler, O’nunla karşılaşarak yaşamlarında büyük bir değişiklik olacağını umut etmektedirler.

Hem Yahudiler hem de putperestler kapıya varıyor, arzularının “amacına” çok yaklaşıyorlar. Ama hiç biri yukarıdan olmadan etkin karşılaşmaya ulaşamaz.

Bugünkü duamız Allah’ın ışığını bize göndermeye devam etmesidir, öyle ki bizimle beraber uzaktan gelenler bulabilsinler, … İsa’yı bulabilsinler.

Bugün çok kişi uzaktan gelmektedir. Onların gelenler arasında, sadece Beytlehem’deki Bebeğin adını duymayanlar değil, kendilerini Hristiyan zannedip o Bebek hakkında sadece O’nu sevmeyenlerden, yaşamlarına Bebeği kabul etmek istemeyenler tarafından yüzeysel bilgileri olanlar da var.

Duamız, İsa’yı Annesinin kollarında karşılamış olmaktan şükrandır. O’na şükredelim ve aynı zamanda O’nun varlığından emin olma güvenini kaybetmemeye, O’na hizmet etme lütfunu kaybetmemeye dikkat gösterelim. Bunun için de teşekkürümüz yakarışa dönüşecektir: Allah’tan O’na alçakgönüllülükle sadık kalma lütfunu dileyelim, Hirodes’in o Bebeğe karşı olan nefretini hissettiğimizde, insanlardan ve onlar tarafından reddedilmekten korkmama gücünü isteyelim. Özellikle duamız, bir taraftan bizim de Yazıları anlayan bilginler gibi olup, Allah’ın Oğlu ile nerede karşılaşabileceklerini soran kardeşlerimize yardım edebilmemiz için, öte taraftan aydınlık içerisinde olup kelimelere bile ihtiyaç olmadan yaşamımızla O’nu işaret edebilmemiz için olsun.

Hakikatle Kendisini tanıtan Allah’ı kabul etmeyen, tersine kendi fikrine göre yaratılmış bir ‘tanrıya’ hizmet eden bir dünyada yaşıyorsak da, cesaretimizi kaybetmeyelim: Allah, tüm insanların gözünde anlamlı bir ışık parlatabilir. Müslümanlar arasında birilerinin İsa’yı samimiyetle aramaya başlayabildikleri gibi, aynen, yolunu şaşırmış, gözü kör gençlerimiz arasından bazılarına İsa’ya yöneltecek yıldız gözükebilir. Yaşamı isteyen herkes, yürekleri için ekmek ve su isteyen, gerçeği arayan herkes O’na ulaşmalı: Bu, kesin bir gerçektir!

Gerçek kardeşlikte evlatları toplayan tek Oğul O’dur, tüm insanları doyuran tek Ekmek O’dur, yüreklerin bekleyişlerine cevap veren tek Gerçek O’dur. O’nu alçakgönüllü olan bulur, anlayabilecek işaretleri izleyebilecek kadar alçakgönüllü, Kutsal Yazılar’ı bilenlerin bildirmelerini kabul edecek kadar alçakgönüllü, fakir, duacı ve sessiz bir Anne’nin kollarını Kral’ın, Allah’ın Oğlu’nun tahtı olarak tanıyacak kadar alçakgönüllü.

Sen de onda Allah’ını görebilesin! Baba bizi bunun için İsa’nın yanına çekiyor. O biliyor ki, bizler, bu Bebeği sevip kabul edersek, bu Bebek bizleri yöneltecek ve mükemmel yaşamına, birçok kardeşle tam ve zengin bir birlik ile zengin bir yaşama girmemizi sağlayacaktır.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Kutsal Aile Bayramı

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

26/12/2021 – Kutsal Aile Bayramı – C

İlk Okuma 1 Sam. 1,20-22.24-28 Mezmur 83

İkinci Okuma 1Yh. 3,1-2. 21-24 İncil Lk. 2,41-52

Bugünkü liturjik okumalar bizi İsa’nın ailesine dikkatlice bakmaya çağırır. Dolayısıyla da ailelerimizde nasıl yaşamamız gerektiğini düşünmeye de çağırır. İsa, Meryem ile Yusuf’un kutsal ve iffetli sevgisinde kabul edildi. Allah’ın Sözü onların birbirlerini nasıl sevdiği hakkında hiçbir şey söylememektedir fakat ikisinin de Allah’a ne kadar itaatkar olduklarını belirtir. İki eşte bu arzu olunca karşılıklı ilişkileri hakkında her şey bilinmektedir.

Sisters of the Holy Family
Sisters of the Holy Family

İki eş Antlaşmanın Allah’ına itaat etmek istediklerinde tüm eylemleri ve tüm istekleri ile kendilerini sunmaya hazırdır, kendilerinden vazgeçip mutluluğu ve Allah’ın kutsallığının işaretlerini vermekten mutlu olurlar. Yusuf, Allah’a itaat ederek Meryem’i yanına aldı ve onun kutsallığından, olağanüstü çağrısından şüphe etmedi, Meryem’e ve onun sessizce baktığı Oğlu’na hizmet etmeye kendini adadı.

Biz, İsa’nın bir ahırın fakirliğinde doğduğunu görmeye alışıyız. Allah’a itaatten, sadakatten, yeryüzünün nimetlerinden bağımsızlığından, kendi zevk ve mutluluktan vazgeçmekten, ebedi Söze dikkat etmekten oluşan, Meryem’in ve Yusuf’un İsa’yı kabul ettikleri ruhani ortamı gözlemlemeyi becerecek miyiz?

İki eş, Kutsal Ailenin bu ruhani durumunu görebildiğinde onu taklit etmeyi de becerebilecektir, evlatları da huzurlu, ciddi, neşeli ve hür bir ortamda büyüyeceklerdir.

Herkes, günümüzde bunlar zor, diyecektir. Evet, günümüzde çocuklarımıza bizi aldatan ve putları ile ilişkileri bozan bu dünyanın havasından değişik bir ortam vermek zor. Ancak zor olan bizi korkutmamalı, özellikle de yaşam yolu ise. Kolay yol olan ölüm yolu bizi korkutmalı. Meryem ve Yusuf için de zor oldu. Onlar için de, İsa’yı Allah’a itaat, iman ve Baba’nın özenine güven ile dolu bir ortamda karşılamak akıntıya ters gitmek gibi oldu.

Kendimize bunu soralım: Yaşadığımız bu dünyada, ebeveynler çocuklarını huzur, barış, anlayış, mutluluk içerisinde büyütebilmek için ailelerine gerekli ortamı yaratabilirler mi? Sadakat ve kararlılıkla yaşanan imandan başka yol yoktur. Duygulara önem veren anne ve babalar daima kararsızdır. Allah’a imana önem verenler daima emindir: Onlar da Meryem ve Yusuf gibi acı çekebilirler, ama çocuklarına ve tüm sosyal çevrelerine huzurlu ve istikrarlı bir ortam sunarlar.

Hepimiz dua etmeliyiz, çok dua etmeliyiz, çünkü bu tür aileler sadece dualarla kurulurlar! Bir ailenin duası da herkesin duası ile güç bulur. İyi aileler istiyor musun? Onlarda kutsallığın var olması için çalış! Çevrenizde huzurlu aileler istiyor musun? Başkalarının dua teklif etmelerini bekleme, sen başla!

Her sene Kudüs’e gitmek için yorulan Meryem ve Yusuf’a bak. Onlar Oğullarını devamlılıkla, her cumartesi günü, havraya gitmeye ve her gün sabah ve akşam dua ederek Allah’ı övmeye alıştırıyorlar. Meryem ve Yusuf onları örnek almayan aileler için de şefaatte bulunuyorlar.

Bugünkü İncil’in olayı bize Meryem’in ve Yusuf’un acı çektiklerini açıkça gösteriyor: Onlar, çocuklarının Allah’ın Oğl’u olduğunu anlamaya başladılar, bundan dolayı On’a rehberlik etmek için daima Peder’i dinlemeleri gerektiğini anladılar. Aile içinde Allah’ın var olduğu güvenin, aynı zamanda da özgürlüğün de kaynağıdır, kendimizden, dünyadan, bencilliklerden özgürlüktür. Kutsal Aile’ye bakarak aldığımız esinler için Allah’a şükredelim!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Noel’e Hazırlık Devresi 4. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

19/12/2021 – NOEL’E HAZIRLIK DEVRESİ 4.Pazar- C

İlk okuma Mik. 5, 1-4 Mezmur 79

İkinci Okuma İbr. 10, 5-10 İncil Lk. 1, 39-48

Doğurması gereken doğuracaktır!” Bu, Allah’ın evlatlarının gerçek hürriyet anıdır. Çünkü doğacak olan, “başkalarının gücünden” acı çeken halkı kurtaracaktır! Bugün dikkatimizi doğuracak olan kadına çevirelim. Doğurmasını hevesle bekliyoruz, çünkü gerçek hürriyeti ümit ediyoruz. Başkalarının gücü, insani bir güç değil, günahın gücüdür ve bu, her insana, tüm insanlığa acı çektirmeye devam etmektedir. Peygamber, bir anne müjdeliyor. Biz bugün bu annenin dağların arasında, başka bir anne ile buluşmaya koşmasını görüyoruz. İkisi, Allah’ın eli ve lütfu ile ansızın karşılaşarak beklenmedik şekilde anne oldular. İkisi de sevgiyi kabul ettiler ve şimdi onlar da sevmeyi öğreniyorlar, kendilerini sunmayı öğreniyorlar, çünkü içlerinde taşıdıkları yaşam yukarıdan gelen bir armağandır.

Nativity of John Baptist, 15 c, Hermitage/ Рождество Иоанна Предтечи
Nativity of John Baptist, 15 c, Hermitage/ Рождество Иоанна Предтечи

Peygamberlikler gerçekleşmektedir. Halkın yüzyıllarca süren bekleyişi şimdi bu iki annenin sessizliğinde ve sırrında gerçekleşiyor. Elizabet Meryem’i kabul ederken, Yahya İsa’yı kabul ediyor! Elizabet’in Meryem’e söylediği sözler, karnındaki çocuğun kim olduğunu belirtmekte. Bu çocuğun şimdiden büyük, ilahi bir ismi var. Yaşlı annenin çocuğunun hoplamasını sağlayan sevinç, bu ismin anlamını açıklamaktadır: Allah kurtarıyor! Allah sözünü tutuyor, Allah buradadır ve eylemlerine devam etmekte!

Nihayet Meryem, yeni durumunun yarattığı korkuları bırakabilir, tüm dünyanın tatmak üzere olduğu sevince yer verebilir. Elizabet, Meryem’i suçlamıyor, eleştirmiyor, yargılamıyor, tersine onu anlamakla kalmıyor, onu övüp kutsanmış ve mutlu ilan ediyor. Kurtarıcının annesi Meryem, gerçekten de Allah tarafından kutsanmıştır! Tüm varlığı lütufla doludur! O, sevincini belirtiyor. O sevinç ki, Allah’ın iyiliğine hayretle bakarak büyüyor ve dünyanın durumundan dolayı onun da çekmesi gereken acılar önünde azalmıyor.

Meryem’in sevincini belirttiği ilahi, yüzyıllar boyunca Hristiyanlar tarafından kabul edilip tekrar edildi. İmanlılar, bu ilahi ile her sevgi eyleminin mükafatı olan ve gün boyunca faydalandıkları gerçek güneş olan Peder’e şükrediyorlar. Onlar da her gün zenginlerin ve güçlülerin kibirliliğinden ve sertliğinden acı çekiyorlar ve her gün fakirlerin ve acı çekenlerin, temiz kalplilerin ve merhametlilerin mutluluklarını paylaşıyorlar.

Meryem, tam da Oğlu’nu ve Kurtarıcımızı beklerken tüm Kilise için dua öğretmeni oldu. Gerçekten O, dua ve sevgi öğretmenidir. Dua yüreği cömertliğe açar, yaşanmış sevgi, duayı gerçek ve somut kılar. Meryem’in duası, onun sonsuzluğun sessizliğinde Allah’ın Oğlu’nun yaptığı sunuşunu benimseyip yüksek sesle seslendiğinde başladı: “Allah’ım, işte, isteklerini yerine getirmek için geliyorum”.

Biz de bugün tüm Kilise’yle bu sözleri tekrar ediyoruz; bu sözlerle Oğlu’nun sevgisine, bunun için bütün insanların kurtuluşuna da katılmak için kendimizi sunuyoruz. Baba’nın isteğini kabul ederek bizler de Meryem’in sevincini belirttiği o sözleri tekrarlayabileceğiz: “Canım, Rabbi yüceltir, ruhum, Kurtarıcım Allah sayesinde sevinçle coşar!”

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

NOEL’E HAZIRLIK DEVRESİ – 3. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

12/12/2021 – NOEL’E HAZIRLIK DEVRESİ 3.Pazar- C

İlk Okuma Sefanya 3, 14-18 Mezmur Yeşaya 12, 2-6

İkinci Okuma Fil. 4, 4-7 İncil Luka 3, 10-18

İsa’yı karşılamak için hazırlanmaya devam etmekteyiz. İsa, Allah’a minnettarlık duymayı ve kardeşleriyle birlik içerisinde olmayı beceremeyen ve bundan dolayı mutlu olmayan insanlara Allah’ın söz verip yolladığı Mesih’tir. Sefanya ve Aziz Pavlus’un metinleri sevince davettir, hatta coşkuya çağrıdır. Bugün bu peygamberin söyledikleri ileride Meryem’e yollanan melek Cebrail tarafından özetlenecek.

Pieter Brueghel the Younger (1564–1638), Saint John the Baptist Preaching to the Masses in the Wilderness
Pieter Brueghel the Younger (1564–1638), Saint John the Baptist Preaching to the Masses in the Wilderness

Tüm hayal kırıklıklarından ve ümitsizliklerden kaldırma zamanıdır, çünkü Söz Verilmiş Olan gelmekte. O, “Aramızdaki Rab’dir… güçlü Kurtarıcıdır”. Kurtulmaya ihtiyaç duyan, sevinmeye başlayabilir. Havari de bu daveti yeniliyor. “Her zaman, Rab’de sevinin; yine söylüyorum: Sevinin!”.

Bu sevince ne kadar çok itiraz var! Üzüntüyü, karanlık yüzü ve koyu sesi doğru sayanların ne kadar çok seslerini duyuyorum: Dünyanın tüm kötülüğü buna çalışıyor. Fakat dünyada sadece kötülük yoktur, bizler de sadece dünyanın kötülüklerinin tanıkları olmaya devam edemeyiz.

Dünyaya İsa geldi! O, dünyaya gelmeye devam ediyor; O, dostumuz ve Kurtarıcımız, O, yaşayan Allah’ın Oğlu’dur, her kötülüğün kaynağı ve sebebi olan günahtan kurtarandır. Tüm sorunlarda ve acılarda güvenle yönelebileceğimiz birinin olduğunu biliyoruz. Bunun için yüzümüz sevimli, huzurlu ve minnettar olabilir. Üzüntülü ve hayal kırıklığına uğramış yüzlerle dolu bu dünyada bizler, yeryüzümüzü barış, sevgi yeri yapmak için ve ebedi göğe yürüyüşümüzde bize güvenle rehberlik etmek için gökten Gelenin tanıklarıyız, yani bizler İsa’nın tanıklarıyız!

Yahya da bize yardım ediyor ve bizi rahatlatıyor: Her şeyden önce o, Gelecek Olanı karşılamayı somut olarak hazırlananlara basit ve somut bazı talimatlar vermektedir. İlk olarak Gelen’in arzularını yerine getirmeye davet ediyor, yani yeryüzünün nimetlerini fakirlerle bölüşmek, herkes ile ilgilenmek, azla yetinmek: Bunlar sevgi emrinin adımlarıdır ve İsa bu sevgiyi günahkarlara olan sevgi ile daha da mükemmelleştirecektir.

Yahya bize İsa’yı sevinçle göstermektedir: “Benden daha güçlü olan biri geliyor”. İsa, güçlüdür, herkesten daha güçlüdür: O’nun önünde peygamber de alçakgönüllülükle eğilmektedir. İsa gücünü bizi vaftiz etmek için, yani bizi Kutsal Ruh’a, daha doğrusu Kutsal Ruh’un arındıran, ısıtan ve aydınlatan ateşine daldırmak için kullanacaktır. İsa’nın sözleri, yeryüzündeki fakirler için sevgi dolu sözleri, ebedi ve dayanıklı her yargının temeli olacaktır. Gerçekten de buğdayı çöpten, yani Allah’a layık olanı olmayandan ayıran İsa’dır. İnsanların yargıları önemli değildir, insani adalet, onun haksızlıkları ile birlikte, az dayanacaktır. Kim bu kadar ilahi bir insanı beklemeye hazırlanmıyor?

Biz O’nunla karşılaşma arzumuzu artıralım, bunu sadece O’ndan faydalanmak için değil, kendimizi O’nun emri altına koymak için yapalım. Bu şekilde sevincimiz artacaktır, çünkü yaşamımız dünyanın en değerli şeylerini aşan bir değer ve anlam kazanacaktır. Böylece Allah’ın gerçek hizmetkarları olacağız!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it