Kutsal Kitab’ın Okunması
Birinci okuma Eyüp 19,1.23-27 Mezmur 27 İkinci okuma Rom. 5,5-11 İncil Yh. 6,37-40
Kilise, İsa’nın ölümden sonraki diriliş hakkında Sadukilere söylediklerini hatırlamaktadır. İsa için, ölülerin dirilişinden bahsetmek, yaşamdan, kesin ve güzel şeylerden, Allah’tan bahsetmek gibidir. Nitekim İsa Sadukilerle konuşmasını bu sözlerle bitirdi: “Allah, ölülerin değil, yaşayanların Allah’ıdır. Çünkü O’nun için hepsi yaşamaktadırlar”. Ölmüş kardeşlerimiz Allah için yaşıyorlar, bu yüzden onları biz de yaşıyor olarak görüyoruz!
Eğer ölmüş olanlar Allah’ın önünde yaşıyorlarsa, Peder’in önünde bulunduğumuzda, onların önünde de oluruz. Allah’a onların hakkında konuşabiliriz ve onlar bizim için dua edebilirler. Onların imanı ve duaları, Allah’ın Oğlunun aracılığı ile birlikte, bizim için şefaat edebilirler. Aynı zamanda dualarımızda da, Peder’in, onları tamamen arındırmasını, onları mutluluğa almasını dileyebiliriz. “Araf”‘ın tam olarak ne olduğunu bilmememize rağmen, Allah’ın bize vaat ettiği şanına katılabilelim diye, yüreğimizin, sevgimizin ve imanımızın da, tam olarak arınması gerektiğinden eminiz. “Birçokları Allah’ın yargısının önüne varınca, cehenneme gidecek kadar O’nun düşmanı gibi olmayacaklar, fakat Allah’ın şanına hemen katılabilecek kadar da dostları veya yakınları gibi de olmayacaklar”. Onlar Allah’ı arzu ettiklerinden dolayı, O’nun tarafından reddedilmeyecekler, ama aynı zamanda hemen Cennet’e layık olmak için de yeterince temiz olmayacaklar”. (P. A. M. Sicari). O zaman “Araf”, Allah’ın, Hükümranlığına kabul edilebilmemiz için, bize verdiği merhametli sevginin ilavesidir.
Bugün ölmüş kardeşlerimiz için dua ediyoruz. Onlar bizimle Rabb’i sevdiler, ama aynı zamanda, belki yüzeyselliğimiz yüzünden de, kendilerini sunmakta engellenmişlerdi: Peder onlarda merhametinin eserini tamamlasın!
Ölmüş kardeşlerimiz için Latince özel bir kelime var: bu kelime ‘ölmüş’ değil, ama ‘kendisine verilmiş olan görevi yerine getiren, ona emanet edilmiş olanı tamamlayan’ anlamına gelmektedir. O kelime, hayatımızı, bir görev olarak, görmemize yardımcı olur. Biz bu dünyadayız, fakat bunu istediğimiz için değil; bu dünyadayız çünkü hayat bize, yerine getirilecek görev olarak, verildi. Bu görevimiz nedir? Herkes bunu, Peder’e sorarak, ‘keşfetmektedir’!
Herkes için geçerli bir görev var, fakat yaşadığı yerde ve zamanda herkesin belli bir görevi vardır.
Her Hristiyan için geçerli olan görev, Peder’in sevgisinin güzelliğini göstermek, Kutsal Ruh’unu kabul edip dağıtmak, insanların barışı ve uyumu için iş birliği yaparak Allah’a şan vermektir. Herkes için geçerli bu görevi gerçekleştirmek için somut yollar, herkes için birçok farklılıklar, zamana, yerlere, insanlara, farklı durumlara ve koşullara bağlıdır.
Görevimiz, emekli olunca bitmez. Ölünceye kadar, Allah’a itaat ederek, O’nun sevgisine cevap verebilmenin sevincini duyacağız! O’nun ellerine ruhumuzu teslim ettiğimizde, o zaman görevimiz bitmiş olacaktır! Peder’in eli bizi kabul edecek. O bizi, Oğlunun ‘malı’ olarak, tanıyacak, çünkü biz Oğluna itaat ettik ve O bizi “son günde”dirilteceğine söz verdi! Kendi ölümü ile bize af ve kurtuluş kazandı.
Mesih İsa’nın ölümü bizim ölümümüzden farklıdır: O’nun ölümü, ölümümüze anlam kazandırıyor: Assisili Aziz Fransua’nın sözleri ile “kardeşim ölüm” diyebiliriz! Artık ölümden korkmuyoruz çünkü İsa, günahkar olan bizler için, kendini ölüme sundu. Bu yüzden ölüme huzur ve neşe ile bakabiliriz: o anda, bencilliğimizin, günahımızın ve korkularımızın sınırları olmadan, Peder’in sevgisini bütünüyle tadacağız!
Bugün Eyüp’ün kesinlik ve güven dolu sözlerini tekrarlayabiliriz: “Ben kurtarıcımın yaşadığını biliyorum. Derim yok olduktan sonra, yeni bedenimle Allah’ı göreceğim. O’nu kendim göreceğim, kendi gözlerimle, başkası değil”.
Dün kutladığımız Azizler ile birliğin sırrı, sevgin ve barışın Allah’ının evlatlarının ve İsa’nın öğrencilerinin görevimizi huzurla, aynı zamanda da ciddiyetle yaşamamıza teşvik etmektedir!
P. Vigilio Covi
Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it
