Olağan Devre – 16. Pazar Günü – C Yılı

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

1.Okuma Yar. 18, 1-10 Mezmur 14 2.Okuma Kol. 1,24-28 İncil Lk. 10,38-42

İlk okuma bizlere İbrahim’in hayatının en ilginç ve en önemli anlarından birini anlatır. O Tek ve her şeye kadir Allah ile daha önce karşılaşmış, bir antlaşma yapmıştı. O karşılaşmasında Allah, İbrahim’in, başka halkların putlarının etkisi altında olmadan, tamamen O’na iman etmesi için, İbrahim’den sosyal ve ekonomik güvencelerinden uzaklaşmasını istemişti, karşılığında da ona kalabalık ve kutsanmış bir soy verecekti.

Şimdi, bu aynı Allah, hiç bir çocuk sahibi olmadığından dolayı derin bir şekilde imanının denendiği çok seneler sonra İbrahim’in karşısına bir hacı gibi çıkar. İlk bakışta acayip gibi gelen bir özellik: İbrahim, çadırının yanında duran üç kişi görür ve sonra onlarla tek bir kişiymiş gibi konuşur ve onlara “Efendim!” der. Cömert bir misafirperverlik gösterir, karısını ve hizmetkarlarını onlara iyi bir şekilde ağırlamak için çalıştırır. Herkes hacı olarak gelen Rabbi ağırlamak için çalışır! O bu dikkati hoş karşılar, kabul eder. 

O’nun en çok istediği kendisinin verdiği vaatleri tutan sadık Allah olarak göstermektir. Özellikle insanlara imkansız olarak göründüğü anda verdiği vaatleri gerçekleştirmek ister. Hatta, İbrahim’in eşi Sara, Allah’ın verdiği sözü – nihayet – gerçekleştirme kararını vermesine, güler. Sara’nın gülmesi; bizim Rabbe – sanki O sadece bizlerin gücümüzle ve zekamızla yapabileceğimiz şeyleri gerçekleştirebilme durumundaymış gibi – yönelttiğimiz tüm azar ve şüphelerimizi çok iyi tasvir eder, İbrahim’in ve Sara’nın misafirperverliğinin değişikliği, İncil metninde de görünür. İki kız kardeş olan Marta ve Meryem insanları Baba ile barıştırma vaadini gerçekleştirmek için yürüyüşte olan İsa’yı kabul ederler. Marta daha yüzeysel, Meryem ise daha içsel bir karşılamayı gösterir. İsa her ikisini de beğenir, ama birinin ötekini yargılamasını beğenmez. 

Marta, Meryem’den şikayet edince ve Rab’bin Kendisini eleştirince O karışır. Marta’nın şikayeti Sara’nın gülmesine benzer: ona göre kendi işi ve kabiliyeti gereklidir, halbuki kardeşinin İsa’ya gösterdiği tam güveni eleştirir. İsa iki kız kardeşin davranışlarını anlatmakla yetinir: ‘sen, Marta, çok şey için kaygılanıyorsun ve huzursuzsun, Meryem ise en önemli şeyi yapmaktadır, ebedi yaşama hazırlayan ve onu tattıranı yapmaktadır. Bu şekilde ondan istediğim her ödevi gerçekleştirmeye hazırdır’.

Aziz Pavlus dersi öğrendi, hem Sara’ya verileni, hem de Marta’ya verileni! O, hem sözlerle hem de yaşamının tanıklığı ile İncil’i bildirmek için ve Allah’ın Sözünü gerçekleştirmek için kendini sunmakta! Tanıklığının sadakatli ve Kilise’ye faydalı olması için o “Mesih’in, kendi bedeni olan Kilise uğruna çektiği sıkıntılardan, eksik kalanları kendi bedeninde tamamlamakla” mutlu ve ümütlidir. 

Havari acı çekmekten çekinmiyor, hatta Rab için çektiği acılarla gururlanıyor. Onun insanlara sunabildiği en büyük sevgi, kendisine emanet edilen Sözü bildirmektir. Pavlus bu Sözü sevdi, dikkatle dinledi ve yaşamı ile ona tanıklığı yaptı. 

Allah, yemek için değil, İbrahim’in kendisini dinlemesi için ziyaretine gitmişti. Aynen İsa Marta’nın evine, beslenmek için değil, dinlenmek için girdi. Yemek ikram etmek daima hoş gelir, ve de önemlidir: gerçek bir kabul etmenin işaretidir. Fakat Sözü kabul etmek daha önemlidir: konuşan, kendisinin dolu bir şekilde kabul edimesini hisseder ve herhangi bir yardımı, zor olsun ağır olsun – bir haçı taşımak gibi – dilemeye özgür hisseder.

P. Vigilio Covi

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it