TÜRKİYE KATOLİK RUHANİ REİSLER KURULU VE İZMİR BAŞEPİSKOPOSU S.E. MONS. MARTIN KMETEC’IN, YENİ İSTANBUL EPİSKOPOSU S. E. MONS. MASSIMILIANO PALINURO’YA TEBRİK MESAJI

Izmir, 15. Eylül 2021

Kederli Meryem Ana Bayramı

Prot. n. 816

S. E. R. Seçilmiş Episkopos,

Mons. Massimiliano PALINURO

Pek Muhterem Ekselansları,

Papa Fransiskus Hazretleri tarafından İstanbul Apostoik Temsilciliği görevine getirilmiş olduğunuz haberini sevinç ve mutlulukla almış bulunuyoruz.

Size kardeşçe ve canlı bir samimiyetle, Kutsal Kilisenin episkoposlar birliğine ve Türkiye Episkoposları arasına hoş geldiniz demek istiyorum. Ruhbanlar, rahipler, rahibeler ve adanmış kişiler ve ayrıca bu topraklarda yaşayan tüm kutsal Tanrı Halkı adına, başlamak üzere olduğunuz görevinizde size en iyi dileklerimi sunuyorum.

Sizin için henüz tam olarak bilmediğiniz bir yol açılıyor. Ancak bu yol, size emanet edilen sürüyü beslemek için gerçek gıdayı bulmak üzere dünya yollarında kendisini izlemeye sizi çağıran Rab’bin önünüzde çizdiği yoldur. Peygamber Yeşaya gibi, siz de bu gıdanın tatlılığını tattınız, ancak hepimiz, günlük yaşamda bu gıdayı somutlaştırmak için uğraşırken çoğu kez acılaştığını biliyoruz (bk.Hez 3, 1-11).

Bu besin, İncil’in sevincinde size emanet edilmiş olan, tüm yaşam yolunda sizi zaten beslemiş olan Allah’ın halkına yol gösterirken rehberiniz ve ışığınız olacak Allah’ın Kelâmı’dır. 

Türkiye Katolik Ruhani Reisler Kurulu adına, sizi kutluyor ve Rabbimiz Mesih İsa’nın lütfu ile sizi doldurmasını, Ruhu ile sizi donatması ve her zaman yüreğine uygun cesur bir çoban olmanız için yardım etmesini diliyorum.

Sevgili Kederli Meryem Ana, şefaatiyle daima yardım etsin ve cesaret versin.

Pek Muhterem Ekselanslarına bu vesile ile en derin saygılarımı sunuyorum.

+ Martin Kmetec

Izmir Başepiskoposu

OLAĞAN DEVRE XXIV. PERŞEMBE

İncil:  Luka 7, 36-50

Ferisiler’den biri İsa’yı yemeğe çağırdı. O da Ferisi’nin evine gidip sofraya oturdu.

O sırada, kentte günahkâr olarak tanınan bir kadın, İsa’nın, Ferisi’nin evinde yemek yediğini öğrenince kaymaktaşından bir kap içinde güzel kokulu yağ getirdi. İsa’nın arkasında, ayaklarının dibinde durup ağlayarak, gözyaşlarıyla O’nun ayaklarını ıslatmaya başladı. Saçlarıyla ayaklarını sildi, öptü ve yağı üzerlerine sürdü.

İsa’yı evine çağırmış olan Ferisi bunu görünce kendi kendine, “Bu adam peygamber olsaydı, kendisine dokunan bu kadının kim ve ne tür bir kadın olduğunu, günahkâr biri olduğunu anlardı” dedi.

Bunun üzerine İsa Ferisi’ye, “Simun” dedi, “Sana bir söyleyeceğim var.” O da, “Buyur, öğretmenim” dedi.

“Tefeciye borçlu iki kişi vardı. Biri beş yüz, öbürü de elli dinar borçluydu. Borçlarını ödeyecek güçte olmadıklarından, tefeci her ikisinin de borcunu bağışladı. Buna göre, hangisi onu çok sever?”

Simun, “Sanırım, kendisine daha çok bağışlanan” diye yanıtladı. İsa ona, “Doğru söyledin” dedi.

Sonra kadına bakarak Simun’a şunları söyledi: “Bu kadını görüyor musun? Ben senin evine geldim, ayaklarım için bana su vermedin. Bu kadın ise ayaklarımı gözyaşlarıyla ıslatıp saçlarıyla sildi.

Sen beni öpmedin, ama bu kadın eve girdiğimden beri ayaklarımı öpüp duruyor.

Sen başıma zeytinyağı sürmedin, ama bu kadın ayaklarıma güzel kokulu yağ sürdü.

Bu nedenle sana şunu söyleyeyim, kendisinin çok olan günahları bağışlanmıştır. Çok sevgi göstermesinin nedeni budur. Oysa kendisine az bağışlanan, az sever.”

Sonra kadına, “Günahların bağışlandı” dedi.

İsa’yla birlikte sofrada oturanlar kendi aralarında, “Kim bu adam? Günahları bile bağışlıyor!” şeklinde konuşmaya başladılar. İsa ise kadına, “İmanın seni kurtardı, esenlikle git” dedi.