BAKİRE MERYEM’İN ELİZABET’İ ZİYARETİ

31 MAYIS

İncil: Luka 1: 39-56

O günlerde Meryem kalkıp aceleyle Yahuda’nın dağlık bölgesindeki bir kente gitti. Zekeriya’nın evine girip Elizabet’i selamladı. Elizabet Meryem’in selamını duyunca rahmindeki çocuk hopladı. Kutsal Ruh’la dolan Elizabet yüksek sesle şöyle dedi: “Kadınlar arasında kutsanmış bulunuyorsun, rahminin ürünü de kutsanmıştır!

Nasıl oldu da Rabbim’in annesi yanıma geldi? Bak, selamın kulaklarıma eriştiği an, çocuk rahmimde sevinçle hopladı. İman eden kadına ne mutlu! Çünkü Rab’bin ona söylediği sözler

gerçekleşecektir.”

Meryem de şöyle dedi:

“Canım Rab’bi yüceltir;

Ruhum, Kurtarıcım Allah sayesinde sevinçle coşar.

Çünkü O, sıradan biri olan kuluyla ilgilendi.

İşte, bundan böyle bütün kuşaklar beni mutlu sayacak.

Çünkü Güçlü Olan, benim için büyük işler yaptı.

O’nun adı kutsaldır.

Kuşaklar boyunca kendisinden korkanlara merhamet eder.

Bileğiyle büyük işler yaptı;

Gururluları yüreklerindeki kuruntularla darmadağın etti.

Hükümdarları tahtlarından indirdi,

Sıradan insanları yükseltti.

Aç olanları iyiliklerle doyurdu,

Zenginleri ise elleri boş çevirdi.

Atalarımıza söz verdiği gibi,

İbrahim’e ve onun soyuna sonsuza dek

Merhamet etmeyi unutmayarak

Kulu İsrail’in yardımına yetişti.”

Meryem, üç ay kadar Elizabet’in yanında kaldı, sonra kendi evine döndü.

PASKALYA DEVRESİ VII. PAZARTESİ

İncil: Yuhanna 16, 29-33

Öğrencileri, “İşte, şimdi açıkça konuşuyorsun, hiç örnek kullanmıyorsun” dediler.

“Şimdi senin her şeyi bildiğini anlıyoruz. Kimsenin sana soru sormasına gerek yok. Allah’tan geldiğine bunun için iman ediyoruz.”

İsa onlara, “Şimdi iman ediyor musunuz?” diye karşılık verdi. “İşte, hepinizin evlerinize gitmek üzere dağılacağınız ve beni yalnız bırakacağınız saat geliyor, geldi bile. Ama ben yalnız değilim, Baba benimle birliktedir. Bunları size, bende esenliğiniz olsun diye söyledim. Dünyada sıkıntınız olacak. Ama cesur olun, ben dünyayı yendim!”

MESİH İSA’NIN GÖĞE YÜKSELİŞİNİN GÖRKEMLİ BAYRAMI

İncil: Matta 28, 16-20

On bir öğrenci Celile’ye, İsa’nın kendilerine bildirdiği dağa gittiler. İsa’yı gördükleri zaman O’na tapındılar. Ama bazıları kuşku içindeydi. İsa yanlarına gelip kendilerine şunları söyledi: “Gökte ve yeryüzünde bütün yetki bana verildi. Bu nedenle gidin, bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin; onları Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un adıyla vaftiz edin; size buyurduğum her şeye uymayı onlara öğretin. İşte ben, dünyanın sonuna dek her an sizinle birlikteyim.”

PASKALYA DEVRESİ VI. CUMARTESİ

İncil: Yuhanna 16, 23-28

O gün bana hiçbir şey sormayacaksınız. Size doğrusunu söyleyeyim, benim adımla Baba’dan ne dilerseniz, size verecektir. Şimdiye dek benim adımla bir şey dilemediniz. Dileyin, alacaksınız. Öyle ki, sevinciniz tam olsun. “Size bunları örneklerle anlattım. Öyle bir saat geliyor ki, artık örneklerle konuşmayacağım; Baba’yı size açıkça tanıtacağım. O gün dileyeceğinizi benim adımla dileyeceksiniz. Sizin için Baba’dan istekte bulunacağımı söylemiyorum. Çünkü beni sevdiğiniz ve Baba’dan çıkıp geldiğime iman ettiğiniz için Baba’nın kendisi sizi seviyor. Ben Baba’dan çıkıp dünyaya geldim. Şimdi dünyayı bırakıp Baba’ya dönüyorum.

Mesih İsa’nın Göğe Çıkışı

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

29/05/2022 – Mesih İsa’nın Göğe Çıkışı – C

  1. Oku Hav.İşl. 1,1-11 Mezmur 46 2.Oku İbr. 9,24-28; 10,19-23 İncil Lk. 24,46-53

Aziz Luka İsa’nın Göğe Çıkışı ile İncil’ini tamamlamakta ve aynı olayla “Havarilerin İşleri” Kitabına başlamaktadır. Bu gizem İsa’nın Dirilişi ile Pentekost, Rab’bin ölümü yenmesi ve Kutsal Ruh armağanının gelmesi arasında gerçekleşmektedir. Bu gizem, Baba’nın sağına oturduğu kabul edilen, bunun için de bize vaat edilmiş Ruh’u yollayabilen İsa’nın şanını gösteren gizemdir. İsa böylece günahkar olan bizlerin kutsallaşmasını ve ilahlaşmasını gerçekleştirmektedir.

The Ascension. From Illuminated Armenian Gospels with Eusebian canons
The Ascension. From Illuminated Armenian Gospels with Eusebian canons

Bu gizem, o zamanki öğrencilerin ve halen günümüzde tüm Hristiyanların sorularına cevap veren bir gizemdir: “Rabbimiz, Öğretmenimiz şimdi nerede? İsa nerede? O mademki ölüler arasında değil, dirildi, niçin O’nu hiç görmüyoruz?” İşte cevap: O şimdi, Allah’ın olduğu yerdedir! O, Baba’nın dünyanın yaratılmadan önce olduğu şandadır, çünkü O’nunla birdir, O’nunla tek bir Allah’tır! Emin olduğumuz bu gerçek bizler için sevinç ve huzur kaynağıdır. İsa’ya inanmış olmak ve iman etmek bir yanılsama değildir, yaşamımızı kutsal ve güvenli kılmaya devam etmekte, İncil gerçeğini sabitlemekte, yürüyüşümüzü haçla devamlı gölgelense de güçlü kılmaktadır. Hatta haç karanlık bir şey olarak değil, günlerimizin her birini aydınlatan, yönlendiren, değerlendiren bir fener olarak gösterilmektedir.

İsa göğe çıkarken Havarilerini kutsuyor. Onları kutsarken de onlara önemli bir görev veriyor: Tüm dünyaya gitmelerini emrediyor. Artık onlar İsa’yla hep birlikte tek bir yerde kalmamalılar. Her yere gidip O’nun Allah’ın yanında olduğunu bildireceklerdir. Bu sebepten de herkese Baba’nın İsa’da gösterdiği sevgiyi anlatacaklar. Böylece kin ve kötülük dolu bu dünyada yeni bir çağ başlatacaklar: sembolü haç olan Sevgi çağını.

İnsanlar; Allah’ın onları sevdiğini bildiklerinde yaşamlarının sadece severek değer kazandığını, yaşamın anlamının sevgide saklı olduğunu anlayacaklar ve kendilerini sunarak yaşamaya başlayacaklar.

İsa’nın göğe çıkışı Kilise’nin misyonunun, aynı zamanda dünyanın değişmesinin de başlangıcıdır. İsa’nın Sözü’nün ulaştığı ve O’nun ilahiliğine tapınıldığı yerlerde dünya ne kadar çok değişti! Rab’be itaat eden öğrencilerinin vardıkları yerlerde ne kadar çok acı giderildi! Gökte saklı İsa’nın müjdelendiği ve sevildiği yerlerde ne kadar çok sevgi ve barış etkinlikleri gerçekleşti!

Baba’nın sağında olan İsa; Kendini seven, Kendine olan imandan fışkıran yeni ve ebedi hayatı bağışlamak üzere kendilerinden ve kendi dünyasından çıkan öğrencilerini ‘görmeye’ devam etmektedir. Kilise; huzursuz ve acı çeken dünyaya, hatta kötü ve başkalarının acılarından zevk alabilen dünyaya ışık, yaşam ve her küçük adımın ebedi anlamını görme kapasitesini vermektedir. Kilise’nin misyonu; halklara zarar vermiyor, tersine onları mahvolmaktan kurtarıyor, üyelerinin hapis olmalarını engelliyor, onların birlik, sevinç, gelişme ve huzur alanlar olmaları için yardım ediyor.

Bugünkü gizemden mutlu olalım ve Kilise’nin sadece tamamı için değil de, İsa’yı seven her bir üyesinin görevi için sevinelim: Görev, İsa’yı başkalarına tanıtarak onlara hayatı sağlamak ve dünyaya barışı yaymaktır!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

İzmir Başepiskoposu Mons. Martin KMETEC, www.fr.aletia.org’da yayınlanan röportajının Türkçe tam metni:

Röportaj: Volker Niggewöhner

Türkiye: İslam Toplumunda “Kapıları Açık Bir Kilise”

Türkiye’de Hristiyanlık yaklaşık 2 bin yıllık bir geleneğe sahip olmasına rağmen, bugün çeşitli zulüm dalgalarından sonra ülkede neredeyse hiç Hıristiyan kalmamıştır. Yine de İzmir başpiskoposu Mgr Martin Kmetec, “milletler arasında ilk kilisenin burada doğduğunu” hatırlatıyor.

Türkiye’de Hristiyanlık uzun bir geleneğe dayanır. Birinci Dünya Savaşı’ndan önce, o zamanki Osmanlı İmparatorluğu’nun topraklarında yaşayan nüfusun yaklaşık %30’u Hıristiyan’dı. Bugün ise Türkiye nüfusunun yaklaşık %0,2’sinin Hristiyan olduğu tahmin edilmektedir. Ülkenin Ege Denizi’nde bulunan üçüncü büyük şehri olan İzmir Başepiskoposluğu’na bağlı sadece 5.000 Hıristiyan vardır. “Göçmenleri ve mültecileri eklersek, sayıları biraz daha fazla. Ağırlıklı olarak İzmir’de ve diğer büyük şehir merkezlerinde yaşıyorlar”, diyor İzmir Başpiskoposu Martin Kmetec. Aslen Slovenya’dan olan Başpiskopos, Konvansiyonel Fransisken Cemaatine mensuptur. Lübnan’da yaklaşık on bir yıl çalıştıktan sonra 2001 yılında Türkiye’de yaşamaya başladı. 2020’de Papa Francis Hazretleri onu İzmir Başepiskoposu olarak atadı. “Konya, Antalya ve diğer kıyı illerinde cemaatlerimiz var. Başpiskoposluğumuz çok büyük, toprakları yaklaşık 100.000 km2’yi kapsıyor. Konya en uzak bucak olup, İzmir’e 550 kilometre uzaklıktadır; güneyinde ise yaklaşık 450 kilometre uzaklıkta bulunan Antalya yer almaktadır.”

İmanınızı özgürce ilan edebiliyor musunuz?

Mons. Martin Kmetec: “Bir Fransisken olarak, hayatın tanıklığı ve kardeşlik hayatı benim için bir öncelik. Aziz Fransua, her fırsatta Söz’ün ilan edilmesi gerektiğini söyledi. Bunu sosyal medyada ve yeni Başpiskoposluk web sitesinde yapmaya çalışıyoruz. Aktif olarak var olan ve yaşayan bir kilise olmaya çalışıyoruz. Bizim görevimiz,, kapıları açık bir kilise olmaktır. Bu nedenle tüm kiliselerimiz belirli zamanlarda halka açıktır. Bazen ibadet yapılır, bazen ise ziyaretçileri selamlamak ve soruları olanlara yanıt vermek için her zaman hazır bulunan biri vardır. Bizim müjdeleme yöntemimiz budur.”

“İlk kilise bu topraklarda doğdu. Katolik inancına damgasını vuran ilk ekümenik konseyler, şimdiki Türkiye topraklarında gerçekleşti.”

Bir zamanlar laik bir ülke olan Türkiye, şu anda İslami bir Rönesans yaşıyor. Hristiyanlar ayrımcılığa maruz kalıyor mu?

“Hristiyanların genel olarak ayrımcılığa uğradığını söyleyemem. Ancak, yetkililer veya idari hizmetler ile ilişkilerde olumsuz deneyimler yaşanabiliyor. Katolik Kilisesi tüzel kişilik olarak tanınmamaktadır. Yine de diyalogdan bahsedecek olursak, hayatın bir diyaloğu olduğunu söyleyebilirim. Örneğin, Caritas. Kilisemizin, Başepiskoposluğumuzun bir parçasıdır. Her episkoposluk bölgesinde bir Caritas ofisi bulunmaktadır. Ve herkese, Hristiyanlara, Müslümanlara ve çaresiz kalan herkese yardım ediyor. Bölgemizin imamlarıyla da örneğin “Kardeşlik Günü” vesilesiyle bir araya geliyoruz. Birkaç rahiple birlikte şehrin belediye başkanına gittik ve ona bir hediye verme fırsatı bulduk: Papa Francis’in kardeşlik ve toplumsal dostluk üzerine genelgesi Fratelli Tuttii’sinin Türkçe çevirisini kendisine takdim ettik. Tüm insanlığı etkileyen çevre konularını ele alan genelge Laudato si’ de Türkçe’ye çevrilmiş bulunuyor.

Türkiye’de ekümenik bir diyalog var mı?

“Diğer Hıristiyan kiliseleriyle ilişkiler genellikle iyidir. Fener Rum Patriği I. Bartholomeos, Focolare Hareketi ve İstanbul’un yeni Apostolik Vekili Piskopos Massimiliano Palinuro ile iyi ilişkiler sürdürüyor. Biz ise İzmir’de de çeşitli Hıristiyan bayramları vesilesiyle Ortodoks Kiliseleri ve Anglikan kiliseleriyle buluşuyoruz. En son, Ermeni rahipler, İzmir’de kendi kiliseleri olmadığı için Aziz Polycarp Katolik Kilisesi’nde Ermeni ayinini kutladılar. Aynı zamanda Kitab-ı-Mukaddes Cemiyeti kapsamında küçük bir kütüphane açılması için İzmir Ermenileriyle de işbirliği yaptık. Dolayısıyla ekümenik diyalog kapsamında iyi gelişmeler var.”

Türkiye tatilciler tarafından sıkça tercih edilen bir ülkedir. Türkiye’yi ziyaret eden Hristiyanların, Hristiyan kiliselerini de ziyaret etmeleri önemli mi?

“Evet, çok önemli. Turistlere inancımızın kökenlerinin burada olduğunu hatırlatmak isterim. İlk Kilise bu topraklarda doğdu. Katolik inancına damgasını vuran ilk ekümenik konseyler, şimdiki Türkiye topraklarında gerçekleşti. İncil’in Avrupa’ya ilanı buradan başladı. Ruhani rehberlik faaliyetlerimizi desteklemek için burada yaşayan Alman kökenli Katoliklerle ilgilenen bir Alman rahibimiz var. Turizm sezonunda yani yaz aylarında diğer topluluklara da hizmet edecek bir rahip daha bulabilmek iyi olurdu. Ama bunun için finansal bir çaba da gerekiyor. Belki Avrupa Episkoposlar Konferansları Konseyi bize yardım etmenin yollarını düşünebilir.”

https://fr.aleteia.org/2022/05/23/turquie-une-eglise-aux-portes-ouvertes-dans-une-societe-islamique/

PASKALYA DEVRESİ VI. CUMA

İncil: Yuhanna 16, 20-23

Size doğrusunu söyleyeyim, siz ağlayıp yas tutacaksınız, dünya ise sevinecektir. Kederleneceksiniz, ama kederiniz sevince dönüşecek. Kadın doğum yapacağı zaman ağrı çeker. Çünkü saati gelmiştir. Ama doğurunca, dünyaya bir çocuk getirmenin sevinciyle çektiği acıyı unutur. Bunun gibi, siz de şimdi kederleniyorsunuz, ama sizi yine göreceğim. O

zaman yürekten sevineceksiniz. Sevincinizi kimse sizden alamaz. O gün bana hiçbir şey sormayacaksınız. Size doğrusunu söyleyeyim, benim adımla Baba’dan ne dilerseniz, size verecektir.

PASKALYA DEVRESİ VI. PERŞEMBE

İncil: Yuhanna 15, 1-8

“Kısa süre sonra beni artık görmeyeceksiniz; yine kısa süre sonra beni göreceksiniz.” Öğrencilerinden bazıları birbirlerine, “Ne demek istiyor?” diye sordular. “‘Kısa süre sonra beni görmeyeceksiniz; yine kısa süre sonra beni göreceksiniz’ diyor. Ayrıca, ‘Çünkü Baba’ya gidiyorum’ diyor.” Onun için, “Bu ‘kısa süre’ dediği nedir? Söylediklerini anlamıyoruz”

deyip durdular. İsa kendisine soru sormak istediklerini anladı. Onlara dedi ki, “‘Kısa

süre sonra beni görmeyeceksiniz; yine kısa süre sonra beni göreceksiniz’ dememi mi tartışıyorsunuz? Size doğrusunu söyleyeyim, siz ağlayıp yas tutacaksınız, dünya ise

sevinecektir. Kederleneceksiniz, ama kederiniz sevince dönüşecek.”

PASKALYA DEVRESİ VI. ÇARŞAMBA

İncil: Yuhanna 16, 12-15

“Size daha çok söyleyeceklerim var, ama şimdi bunlara dayanamazsınız. Ne var ki O, yani Gerçeğin Ruhu gelince, sizi tüm gerçeğe yöneltecek. Çünkü kendiliğinden konuşmayacak, yalnız duyduklarını söyleyecek ve gelecekte olacakları size bildirecek. O beni yüceltecek. Çünkü benim olandan alıp size bildirecek. Baba’nın nesi varsa benimdir. ‘Benim olandan alıp size bildirecek’ dememin nedeni budur.

İzmir Notre Dame De Lourdes Kilisesi’nde Çobansal Göreve Başlama Töreni

İzmir Göztepe Notre Dame de Lourdes Kilisesi’nde 22 Mayıs Pazar günü, 56 yaşında olan Polonyalı Peder İreneusz Bochynski’nin çobansal görevinin başlangıcı vesilesiyle kutsal Ayin yapıldı. İzmir Başepiskoposu Monsenyör Martin Kmetec’in yokluğunda tören Genel Viker peder Fellyanus Dogon tarafından yönetildi. Aziz Yuhanna Katedrali’nin Rektörü Peder Ugo de Rosa, Karşıyaka Azize Helena Kilisesi’nin Rahibi Peder Dariusz Bialkowski ve Göztepe Kilisesi’nin eski Rahibi Peder Gabriel Ferone ayine eşlik ettiler ve orgu çalan Şerkan Şahin ve Katedral’in görevlisi Mesut Kalaycı bu görkemli törene uygun ilahilerle renk kattılar.


İlk olarak, Peder Fellyanus yeni mahalli kilise rahibini tanıttı ve Peder İreneusz’un Görevlendirme Resmi Mektubu Peder Dariusz tarafından okundu. Ardından Ayin’i yöneten rahip iman, umut ve sevgiyle birleşmiş tek bir aile oluşturmak için tüm cemaati duaya davet etti, sonra kutsal suyu yeni çobana verdi. Peder İreneusz öncelikle Peder Fellyanus’u, sonra tüm katılımcıları kutsadı.

Havarilerin İşleri ve Vahiy Kitabından Sözler okunduktan sonra, Göztepe Kilisesi’nin yeni Rahibi Peder İreneusz Aziz Yuhanna tarafından yazılan Mesih İsa’nın İncil’inden Sözleri okudu.

Sonra, onun ilk verdiği vaazında: “…Kutsal Ruh bize geçmişteki şeyleri hatırlatır, ama aynı zamanda bizi geleceğe doğru yönlendirir… Geçmiş, bugünü canlandırmalı ve geleceğe hazırlamalıdır. Peygamber, geleceği hatırlatan kişidir!!! Hayal gücü olmayan hafıza, bir hapishaneye dönüşür. Boş bir hayal gücü ise, olduğumuz yerde saymamıza neden olur. Geleneğe nostaljik bir gözle bakan herkes, onu koruma yeteneğimizin, yenileme ve yaratıcı olma yeteneğimizle doğru orantılı olduğunu hatırlamalıdır. Tıpkı Yeruşalim’deki tapınağın yıkılması gibi. Soruyorsunuz: Sırada ne var? Cevap vereceğim: Geçmişte ne olduğunu hatırla, ama şimdi Kutsal Ruh’ta yaratıcı ol. Allah’ın geçmişte ektiği tohumların bugün büyüdüğü / ruhumuzun ve kalbimizin ülkesinde / şimdi de / gelecekte büyüyecek ve çiçek açacak / yeni tohumlar ekmesine izin verin. Çünkü geçmişe gerçek bağlılık, geleceğe bakmakla ifade edilir” dedi.


Vaazdan sonra, Peder Fellyanus rahiplik yeminlerinin yenilenmesinde Peder İreneusz’a beş geleneksel soru sorarak, karşılığında “Evet, istiyorum” cevaplarını aldı.

Ayin sonunda İzmir Başepiskoposu’nun Vekili tarafından Tabernakl – Kutsal Çadır – Anahtarı yeni görev alan rahibe teslim edildi.

Sonra, Peder Fellyanus Mons. Martin Kmetec tarafından gönderilen mektubu okurken: “…Türk dilini öğrenmek için gösterdiğiniz çaba, diyosezin hayatına getirdiğiniz iyi niyet ve uygunluk için teşekkür ederim… Bugün bu bölge kilisesinin, Hristiyan cemaatinin, bu kilisenin ve onlara ait olan her şeyin sorumluluğunu üstleniyorsunuz. Her zaman için bir çobana, inancını, Kilise’ye olan aidiyetini ve Hristiyan topluluğuyla ilgili davranışlarını gözeten birine ihtiyaç duyan küçük bir sürü size emanet edildi. Ama hepsinden önemlisi, bu sürünün, onlara Ebedi Hayata giden doğru yolu gösteren birine ihtiyaçları vardır. Peder Gabriel Ferone’nin pastoral çalışmasıyla önceki yıllarda inşa edilen tüm katkıya saygı duymak önemlidir; ancak bu, yeni yollar aramanıza ve pastoral görevde hissedilecek kişisel dokunuşunuza engel değildir… Benim kendi adıma, bu topluluğun pastoral yaşamı için gerekli olan kişisel desteği ve yardımı her zaman size vaat ediyorum. Rab sizi kutsasın, lütfunu ve daimi yardımını versin. Rab size bilgelik ve güç versin,  böylece sizin hizmetiniz aracılığıyla, Hasatın Efendisi olan Rab, Krallığının meyvelerini toplasın” dedi. 

Törenden sonra kilisenin bahçesinde verilen kokteyl zamanında Peder İreneusz, kendi cemaatiyle sıcak bir şekilde sohbet etti ve katılımcıların tebriklerini kabul etti. 

(SAT-7 TÜRK/İZMİR-Nathalie Ritzmann)

PASKALYA DEVRESİ VI. SALI

İncil: Yuhanna 16, 5-11

 “Şimdiyse beni gönderenin yanına gidiyorum. Ne var ki, içinizden hiçbiri bana, ‘Nereye gidiyorsun?’ diye sormuyor. Ama bunları söylediğim için yüreğiniz kederle doldu. Size gerçeği söylüyorum, benim gidişim sizin yararınızadır. Gitmezsem, Yardımcı size gelmez. Ama gidersem, O’nu size gönderirim. O gelince günah, doğruluk ve gelecek yargı konusunda dünyayı suçlu olduğuna ikna edecektir: Günah konusunda, çünkü bana iman etmezler; doğruluk konusunda, çünkü Baba’ya gidiyorum, artık beni görmeyeceksiniz; yargı konusunda, çünkü bu dünyanın egemeni yargılanmış bulunuyor.

Selçuk Meryem Ana Evi’nden Tespih Duası Her Akşam Canlı Yayında

Tam bir yıl önce, tüm dünyaya televizyon ve sosyal medyalar aracılığıyla Papa Françesko tarafından istenen “Dua Maratonu” çerçevesinde Covid-19 salgının sona ermesi için dua edildi. İzmir Selçuk Bülbül Dağı’nda bulunan Meryem Ana Evi’nden bu sene 19 Mayıs tarihinde saat 18.15’te canlı yayınlanan Tespih Duası ile bir yıl önceyi anmak için tekrar aynı yerde bir araya gelindi.

zmir Latin Katolik Başepiskoposu Monsenyör Martin Kmetec, Tespih Duası başlamadan önce söz alarak İtalyanca, Türkçe ve ardından İngilizce olarak şöyle dedi: “Meryem Ana Evi’ndeki varlıklarının bir misyonu olarak Rahibelerin ve Fransisken Kapüsen Rahipleri’nin her günkü duaları, bu küçük ve mütevazı, ancak içeriği ve anlamı bakımından zengin bu dua yerinden yükselir. İman paklığıyla burayı ziyaret eden her imanlının duası, Meryem Ana’nın şefaatine emanet edilerek yükselir.
Bu andan itibaren her gün bu canlı yayına devam ederek dünyadaki imanlıların bu duaya katılmasını sağlamak istiyoruz, çok küçük ama canlı İzmir Kilisemiz adına bunu yapacağız. Yaşayan Kilisemizin adıyla, açılan Kilise olarak, Annesi Meryem ile birlikte Mesih’e olan iman hazinesini ortaya koyan bir Kilise olmak istiyor… Bize katılmaya gelerek bizimle dua etmeye sizi içtenlikle davet ediyorum.”

Ardından Dua, Meryem Ana Evi’nin Rahibi Peder Robert Bondea tarafından yönetilirken, arka arkaya Tespih Duası’nın beş şanlı gizemleri Türkçe, İngilizce, Korece ve İtalyanca olarak her biri farklı kişiler olmak üzere, rahip ve rahibeler tarafından okundu. Her gizem söylenirken dünyadaki farklı bir kıtanın barışı için cemaat dua etmeye davet edildi.

Salve Regina (Sağol Kraliçe) ilahisi Latince olarak söylendi. Ardından Peder Robert dua edenlerle karşılıklı olarak Kutsal Bakire Meryem’e Yakarışları söyledi.

Tespih Duası her gün saat 18.15’te farklı dillerde söylenecek ve İzmir Başepiskoposluğu Facebook sayfası üzerinden yayınlanacak.
(SAT-7 TÜRK/İZMİR-Nathalie RitzmannAna görsel: P. İreneusz Bochynski)

PASKALYA DEVRESİ VI. PAZARTESİ

İncil: Yuhanna 15. 26 – 16, 4

“Baba’dan size göndereceğim Yardımcı, yani Baba’dan çıkan Gerçeğin Ruhu geldiği zaman, bana tanıklık edecek. Siz de tanıklık edeceksiniz. Çünkü başlangıçtan beri benimle birliktesiniz. “Bunları size, sendeleyip düşmeyesiniz diye söyledim. Sizi havra dışı edecekler. Evet, öyle bir saat geliyor ki, sizi öldüren herkes Allah’a hizmet ettiğini sanacak. Bunları, Baba’yı ve beni tanımadıkları için yapacaklar. Bunları size şimdiden bildiriyorum. Öyle ki, saati gelince bunları size söylediğimi hatırlayasınız. Başlangıçta bunları size söylemedim. Çünkü sizinle birlikteydim.”

PASKALYA DEVRESİ VI. PAZAR

 C Yılı: Yuhanna 14. 23-29

İsa ona şu karşılığı verdi: “Beni seven sözüme uyar, Babam da onu sever. Biz de ona gelir, onunla birlikte yaşarız. Beni sevmeyen, sözlerime uymaz. İşittiğiniz söz benim değil, beni

gönderen Baba’nındır. Ben daha aranızdayken size bunları söyledim. Ama Baba’nın benim adımla göndereceği Yardımcı, Kutsal Ruh, size her şeyi öğretecek, bütün söylediklerimi size hatırlatacak. Size esenlik bırakıyorum, size kendi esenliğimi veriyorum. Ben size dünyanın verdiği gibi vermiyorum. Yüreğiniz sıkılmasın ve korkmasın. Size, ‘Gidiyorum, ama yanınıza döneceğim’ dediğimi işittiniz. Beni sevseydiniz, Baba’ya gideceğim için sevinirdiniz. Çünkü Baba benden üstündür. Bunları size şimdiden, her şey olup bitmeden önce söyledim. Öyle ki, bunlar olunca inanasınız.”

PASKALYA DEVRESİ V. CUMARTESİ

İncil: Yuhanna 15, 18-21

“Dünya sizden nefret ederse, sizden önce benden nefret etmiş olduğunu bilin. Dünyadan olsaydınız, dünya kendisine ait olanı severdi. Ne var ki, dünyanın değilsiniz; ben sizi dünyadan seçtim. Bunun için dünya sizden nefret ediyor. Size söylediğim sözü hatırlayın: ‘Köle efendisinden üstün değildir.’ Bana zulmettilerse, size de zulmedecekler. Benim sözüme uydularsa, sizinkine de uyacaklar. Bütün bunları size benim adımdan ötürü yapacaklar. Çünkü beni göndereni tanımıyorlar.

Paskalya Devresi – 6. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

22/05/2022 – Paskalya Devresi 6. Pazar Günü

1.Oku. Hav 15,1-2.22-29 * Mezmur 65 * 2. Okuma Vahiy 21,10-14.22-23 * İncil Yh 14,23-29

Önceki Pazar Gününde Allah’ın insanlara armağanı olan gökten inen, kutsal Yerulaşim’in tasvir edilmeye çalışıldığını dinledik. Bugün onu, yüksek ve güçlü, fakat kapalı olmayan duvarlarla çevrili olarak görmekteyiz. Her tarafından içeri girilebilir, ama kapılardan geçme şartıyla. Bu kapılar melekler tarafından korunmakta ve İsrail halkının atalarını ima etmektedirler, tüm şehir ise on iki havariyi hatırlatan on iki temel üzerine kuruludur. Bu şehirde şimdi ve gelecekte ikamet edenler, ataların Allah’a ve havarilerin Rableri İsa’ya itaatinden mutludurlar.

The New Jerusalem (Tapestry of the Apocalypse)
The New Jerusalem (Tapestry of the Apocalypse)

Bu şehre girip yaşayanlar İsrail halkının ve Kilise’nin hayatının meyvesini alırlar. Bunun için onlar Kilise’nın açtığı kapılardan geçmeyi kabul ederler, yani, Kilise’nin, onlara barış ve sevinçli bir yaşamı, koruma ve sabit bir durum sağlamak için verdiği kuralları kabul ederler. Bunlar, havarilerin yaşamlarıyla tanıklık yaptıklarıdır: İsa’ya şartsız sevgi, İsa’nın duası sayesinde yapılan Baba’nın armağanı Kutsal Ruh içinde birlik, karşılıklı hizmet, tüm insanlık için en gerçek ve derin sevgi göstergesi olan İncil’i devamlı yaymak için çalışma. Bu şehrin içinde güneşe, ateşe benzer bir ışık vardır: Kuzu sürekli aydınlatan ışıktır, öyle ki herkes yönünü bulup kendisinin ve başkasının kimliğinden mutlu olabilsin!

Kuzunun ışığı, havarileri kendileri için zor, ama kardeşlerin birliği için değerli seçimler yapmaya yöneltendir. Bugünkü Havarilerin İşleri’nin okuması bize bunun örneğini gösterir. İmana varan ve artık imanlarını birlik içinde yaşayan Yahudiler ve putperestler arasında bazı anlayışsızlıklar ve sorunlar çıkmıştı. Yahudiler, putperestlerin vaftizi almadan önce Musa’nın kanunlarını da kabullenmelerini istiyorlardı. Havariler Kutsal Ruh’un onları aydınlatmasıyla karar vermek zorunda bulundular. Onlar, İsa’nın Musa’nın kanunlarını tamamladığını kabullendiklerinden dolayı Allah’ın Oğlu’na, Kilise ile birlikte iman etmenin kurtuluşumuzu gerçekleştirmesi için yeterli olduğuna ve başka hiçbir şeye gerek olmadığına karar verdiler.

İsa tek kurtarıcımızdır: Bizi ölümü ve dirilişi ile kurtaran O’dur. Kutsal Ruh havarilerin hikmetli ve cesaretli kararlar almalarını sağladı. İsa, acı çekmeden önce Ruh armağanını göndereceğine, tam da Teselli Edicinin onları gerçeğin mükemmelliğine götüreceğine, yani karşılaşacakları her yeni durumda Baba’nın sevgisinin daima yeni boyutlarını tanıyacaklarına söz vermişti. Günümüzde de Ruh, çobanlarımızı, yani episkoposları gerçeği, yani dünyamızın yaşamamıza zorladığı yeni ve zor durumlarda Allah’ın sevgisinin gereksinimlerini söylemek için aydınlatır ve yöneltir. Kutsal Ruh’un daima bizimle ve Kilise ile kalması için İsa’ya doğru devamlılıkla sade ve kararlı bir sevgi beslemeliyiz. Bunu bize İsa’nın Kendisi tembihledi: Beni seven sözüme uyar, Babam da onu sever. Biz ona geleceğiz ve onunla birlikte yaşayacağızİsa’yı severek içimizde O’nun ve Baba’nın varlığını tadabileceğiz! Onlar ışık, gerçek ve yaşamlarının tüm aydınlığı, sevgilerinin gücü ve ruhun hikmetiyle içimizde olacaklardır.

İsa’yı sevmek barışımızın ve gücümüzün sırrıdır. İsa’yı sevmek birlikte yaşamayı, iç, gerçek ve kutsal ışığı olan yeni şehre ait olmayı başarmamızın sırrıdır. İsa’yı sevmek ailelerimizin sabitliğinin garantisidir. O bize ısrarla Kendisini sevmemiz gerektiğini söylemekte, çünkü bunun yaşamımızın güzelliği olduğunu bilmekte. İsa’yı sevdiğimizde Allah’ın sevgisinin gücü içimizde hareket eder ve tüm dünyanın değişmesi ve yeniden yaratılması için içimizden taşar.

Rab’bim İsa, seni seviyorum! Sen benim hayatımsın, sen insanların şehrinin temeli ve ışığısın! Bu şehrine benim de içine girebilmemi, tüm imanlılarla barışı ve birliği tadabilmemi de sağla!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

PASKALYA DEVRESİ V. CUMA

İncil: Yuhanna 15, 12-27

“Benim buyruğum şudur: Sizi sevdiğim gibi birbirinizi sevin. Hiç kimsede, insanın, dostları uğruna canını vermesinden daha büyük bir sevgi yoktur. Size buyurduklarımı yaparsanız, benim dostlarım olursunuz. Artık size kul demiyorum. Çünkü kul efendisinin ne yaptığını bilmez. Size dost dedim. Çünkü Babam’dan bütün işittiklerimi size bildirdim. Siz beni seçmediniz, ben sizi seçtim. Gidip meyve veresiniz, meyveniz de kalıcı olsun diye sizi ben atadım. Öyle ki, benim adımla Baba’dan ne dilerseniz size versin. Size şu buyruğu veriyorum: Birbirinizi sevin!”

PASKALYA DEVRESİ V. ÇARŞAMBA

İncil: Yuhanna 15, 1-8

“Ben gerçek asmayım ve Babam bağcıdır. Bende meyve vermeyen her çubuğu kesip atar, meyve veren her çubuğu ise daha çok meyve versin diye budayıp temizler. Size söylediğim sözle siz şimdiden temizsiniz. Bende kalın, ben de sizde kalayım. Çubuk asmada kalmazsa kendiliğinden meyve veremez. Bunun gibi, siz de bende kalmazsanız meyve veremezsiniz.

Ben asmayım, siz çubuklarsınız. Bende kalan ve benim kendisinde kaldığım kişi çok meyve verir. Bensiz hiçbir şey yapamazsınız. Bir kimse bende kalmazsa, çubuk gibi dışarı atılır ve kurur. Böylelerini toplar, ateşe atıp yakarlar. Eğer bende kalırsanız ve sözlerim sizde kalırsa, ne isterseniz dileyin, size verilecektir. Babam çok meyve vermenizle yüceltilir. Böylelikle öğrencilerim olursunuz.

İzmir Notre-Dame de Lourdes Kilisesi’nde Peder Gabriel Ferone’ye Şükran Ayini

İzmir Göztepe’deki Notre Dame de Lourdes Kilisesi’nde, 15 Mayıs Pazar Günü, Peder Gabriel Ferone’nin rahiplik hayatı ve Göztepe Kilisesi’ndeki pastoral görev hizmeti vesilesiyle minnettarlık ve şükran ayini düzenlendi.

Dopdolu olan kilisedeki ayini İzmir Başepiskoposu Monsenyör Martin Kmetec yönetirken Göztepe Kilisesi’nin Rahibi Peder Gabriel Ferone, Aziz Yuhanna Katedrali’nin Rektörü Peder Ugo De Rosa, İzmir Başepiskoposluğu’nun Şansölyesi Peder Alessandro Amprino, Buca Vaftizci Aziz Yahya Kilisesi’nin Rahibi Peder Ireneusz Bochinsky ve Karşıyaka Azize Helena Kilisesi’nin Rahibi Dariusz Stanislaw Ayin’e eşlik ettiler.

İlk olarak, İzmir’de yaşayan İran kökenli Minyatürist sanatçı Arya Kamalı’nın imzasını taşıyan kilisenin giriş kapısındaki özel boyama çalışması Mons. Martin tarafından kutsandı. 

“Mesih İsa Bize Sevginin Kaynağını Veriyor”

Aziz Yuhanna tarafından yazılan Mesih İsa’nın İncil’inden Sözleri Göztepe Kilisesi’nde son defa Peder Gabriel tarafından okunduktan sonra, Fransızca ve Türkçe verdiği vaazında Mons. Martin sevgiden bahsetti: “İsa’nın bize tek sevginin ölçüsünü vermiyor. O bize sevginin kaynağını da veriyor.  Biz ancak O’nun bizi sevdiği aynı sevginin hayatımızda bedenleştiğini kabul edersek gerçekten başkalarını sevebiliriz. O’nun sevgisi, insanlara olan sevgimizin ve yaşamımızın kaynağı olmalıdır. Gerçek sevgi üzerine bir öğretmenimiz var: o da 15 Eylül 1858, Fransa’da Strasbourg Şehrinde doğmuş ve 1 Aralık 1916’da Cezayir Tamanrasset’te ölmüş olan Charles de Foucauld. Papa Françesko onu bugün aziz ilan etti. Gençliğinde Allah’tan ve Kilise’de uzak olarak yaşadı ve bir askerdi. Asker olduğu zaman Cezayir’deki çölde kendi içinde garip bir ses hissetti ve Fransa’ya döndü. Bir rahibin huzurunda itiraf etti ve tövbe ettikten sonra yeni yaşamı aramayı başladı. Rahip oldu ve uzun arayış sonrasında, Sahra Çölü’ne döndü ve orada keşiş olarak yaşadı.

Kendini ‘EVRENSEL KARDEŞ’ olarak adlandırdı. Onun yazılarından biraz faydalanalım! Şöyle diyor: ‘İnsanları İsa’nın onları sevdiği gibi sevmeliyiz ve onun adı ‘İsa Kurtarıcı’ anlamına geldiğinden, tüm insanların kurtuluşuna ulaştırmayı hayatımızın işi yapmalıyız. İnsanları sevmekle Tanrı’yı sevmeyi öğreniriz. İnsanların koşullarının zayıflığı bir güç kaynağıdır. İsa İmkansızlığın  Efendisi’dir” dedi.

Ayin bittikten sonra Mons. Martin Peder Gabriel’e: “Sevgili Peder Gabriel, Göztepe’de bu kilisede ve bu cemaatte pastoral hizmetinin on beş yılı geçti. Bu on beş yıl boyunca bu topluluğa sürüsünün çobanı gibi baktın. Onlara öğrettin, onlara eşlik ettin ve onlar için ayin kutladın. Hasadın efendisi olan Dirilen Rab Mesih İsa seni ödüllendirecektir. İzmir Başepiskoposluğumuz adına, Göztepe Katolik topluluğu adına, tüm pastoral çalışmaların, tüm duaların ve Kilise’nin yaşamına kattığın her şey için sana teşekkür etmek istiyorum. Mesih adına herhangi bir kişiye yaptığın iyilikler için de teşekkür ederim. Arzumuz, rahiplik hizmetine aynı gayretle, Mesih’e, Kilise’ye ve Kilise üyelerine aynı sevgi ile devam etmendir. Rab seni kutsasın ve her zaman isteğini yerine getirme gücünü versin.” dedi. Ardından bir hediye verdikten sonra Peder Ferone’yi kucakladı.

Sonra Peder Gabriel söz alarak öncelikle onun için önemli olan kapıdaki boyama projesini anlattı. “Bu proje zamanla ortaya çıktı. Herşey bir tablo ile başladı, onu bir ikincisi takip etti, son olarak başlayan bu kapı projesi Cennet’e gerçek bir giriş yapmak için tüm kapıyı boyama fikrine dönüştü. Bu kapı bir dostluk kapısı oldu. Aslında herkes, Hristiyan olsun olmasın, bu kiliseye girebilir ve girdiğinde iman Atamız İbrahim, Nuh, Efes’in 7 Uyuyanları, Yunus, Adem ve Havva tarafından karşılanır. Bütün bu figürler kabul edilmiştir. Bütün bu peygamber figürleri Türkiye topraklarında kök salmış ve Allah’ın kutsadığı bu topraklarda, kutsal bir görevle farklı inançları birleştirebilen dünyalar arasında köprü olmayı amaçlamıştır. İnsanoğlu, aynı bu cemaatin bir rahibi olan ‘ben’ gibi geçicidir, ancak insanoğlunu yaşatan, yüzyıllar da geçse bıraktığı eserlerdir. İnsanlar arasındaki olası diyaloğa, güzelliğe ve barış arzusuna tanıklık eden bu hazineleri yaşatmak ise bizim elimizdedir.” dedi.

Peder Gabriel ile minyatürist sanatçı Arya Kamalı

Cemaate teşekkür ettikten sonra, Göztepe’de onun ardından göreve gelecek olan Peder Ireneusz’a iyi şanslar diledi. Törenden sonra, Peder Gabriel uzun bir süre gelenlerle çok samimi ve sıcak sohbetler gerçekleştirdi. Yakın bir zamanda ise Buca Vaftizci Aziz Yahya Katolik Kilisesi’ne görevli olarak atanacaktır. (SAT-7 TÜRK/İZMİR-Nathalie Ritzmann)Facebook

PASKALYA DEVRESİ V. SALI

İncil: Yuhanna 14, 27-31

Size esenlik bırakıyorum, size kendi esenliğimi veriyorum. Ben size dünyanın verdiği gibi vermiyorum. Yüreğiniz sıkılmasın ve korkmasın. Size, ‘Gidiyorum, ama yanınıza döneceğim’ dediğimi işittiniz. Beni sevseydiniz, Baba’ya gideceğim için sevinirdiniz. Çünkü Baba benden üstündür. Bunları size şimdiden, her şey olup bitmeden önce söyledim. Öyle ki, bunlar olunca inanasınız. Artık sizinle uzun uzun konuşmayacağım. Çünkü bu dünyanın egemeni geliyor. Onun benim üzerimde hiçbir yetkisi yoktur. Ama dünyanın, Baba’yı sevdiğimi ve Baba’nın bana buyurduğu her şeyi yerine getirdiğimi anlamasını istiyorum. Haydi, kalkın, buradan gidelim.”

Ankara’daki Cizvitler’de İgnatius Yılı Kutlandı

Ankara Azize Tereza Kilisesi’nde, 14 Mayıs Cumartesi günü, Loyolalı İgnatius Yılı kutlandı.

Başkent Ankara’da mukim Cizvit Cemaatinin Başrahibi Peder Jean-Marc Balhan ve beraberindeki rahipler Peder Alexis Doucet ve Peder Michael McGuckian bu vesileyle Vatikan’ın Türkiye ve Azerbaycan Büyükelçisi Apostolik Nuncio Monsenyör Marek Solczyński’yi, İzmir Başepiskoposu ve Türkiye Episkoposlar Konferansı Başkanı Monsenyör Martin Kmetec’i, İstanbul Havarisel Vekili Monsenyör Massimiliano’yu, Anadolu Havarisel Vekili ve kendisi de Cizvit olan Monsenyör Paolo Bizzeti’yi, Avrupa Cizvit Başrahipleri Konferansı Başkanı ve Türkiye Cizvitleri’nin Başrahibi Peder Franck Janin’i ve yine bir Cizvit olan Anadolu Havarisel Vekilliği Şansölyesi Peder Antuan Ilgıt’ı ağırladılar.

Ankara Meryem Ana Kilisesi’nin sorumlusu Peder Seraphin Kazadi, şehrin Katolik cemaati mensupları, dört Protestan pastör ve kendi cemaatlerinin birkaç üyesi yanı sıra İstanbul’dan Peder Felianus Dogon ve Konya’dan Maria Grazia Zambon’un da katıldığı oldukça zengin bir içeriği olan toplantı, Ankara Cizvit cemaatinin toplantı salonunda sabah saatlerinde başladı.

Açılış konuşmasında Peder Jean-Marc, bu önemli randevuya gelen herkese hoş geldiniz dedikten ve teşekkür ettikten sonra, öncelikle Türkiye’deki Cizvit varlığının tarihi – Türkiye’ye ilk kez 1583 yılında, İstanbul’a geldiler – hakkında bilgi verdi. Bugün “Cizvit olmak” ne anlama geliyor konusunu açarken: “Üç yıl önce, dünyadaki faaliyetleri için Papa Françesko tarafından onaylanan dört havarisel tercih öne sürdüler: Ruhsal Egzersizler ve “ayırt etme” pratiği ile Tanrı’ya giden yolu göstermek; yoksullarla, dışlanmış olanlarla ve itibarı zedelenenlerle birlikte, uzlaşma ve adalet misyonuyla yürümek; umut dolu bir gelecek inşa etmek amacıyla, gençlere refakat etmek; ortak evimiz olan dünyaya bakmak için birlikte çalışmak” dedi. 

Ardından İgnatius Yılı kutlamalarının anlam ve önemine değinen Peder Balhan şunları ekledi: 20 Mayıs 1521’de İspanya’nın Pamplona kentindeki bir savaşta İgnatius hırslı planlarını, bir top mermisi tarafından ezilen bir şövalye olarak gördü. Uzun süren nekahet döneminde, bir dönüşüm yolculuğuna ve Mesih’le yeni bir hayata başladı. 12 Mart 1622’de Loyolalı İgnatius ve yoldaşı Francisco de Xavier aziz ilan edildi. Kilise, daha sonra, İgnatius’un tüm dünyada Kilise’ye iletmesi gereken bir mesajı olduğunu kabul etti. Bu yüzden Cizvitler’in Genel Başrahibi, Peder Arturo Sosa, 31 Temmuz’da kutlanılacak Aziz İgnatius Bayramı ile sona erecek sloganı “Mesih’te her şeyi yeni görmek” olan İgnatius Yılı’nı ilan etti.

Ankara’da mukim Cizvit Cemaatinin Başrahibi Peder Jean-Marc Balhan

Peder Jean-Marc’ın ardından Peder Antuan Ilgıt, “Aziz İgnatius, Muhakeme ve Sinodal Yol Maneviyatı” konulu çok zengin konuşmasında, tıpkı İgnatius’a olduğu üzere, son yıllarda yaşadığımız birkaç kriz aynı zamanda bir değişim için fırsat da olabilir dedi, Peder Jean-Marc ise: “…tabi, eğer kendimizi Ruh’a açar, “Mesih’te yeni olan her şeyi görmeye” çalışır, ve doğru kararlar alırsak…” diye ekledi.

Peder Antuan paylaştığı bilgilerde: “İgnatius yatakta hareketsiz yatarken, kaldığı mekânda başka hiçbir kitap olmadığı için, Mesih’in Yaşamı, Aziz Francis ile Aziz Dominic gibi bazı meşhur azizlerin yaşamlarını okumak durumunda kaldı. Bunları okurken, kalbinde farklı düşünce ve duyguların, kendi tanımlamasıyla “ruhların” ortaya çıktıklarının ayırdına vardı… Bu analizi yapıp ardından şövalyelik hayallerini geride bırakarak azizler gibi yaşamayı seçtiği andan itibaren elindeki yegâne silahları; dua, çalışma, kişisel tanıklık ve hizmet oldular. İgnatius kendisine çok ıstırap çektiren bacağının yarası sayesinde Allah’a doğru kuvvetli bir değişim yaşamaya başladı… Aziz İgnatius’a olduğu üzere her birimizin hayatında bize kendimizi aşkınlığa açma fırsatı sunabilecek bazı anlar olabiliyor… Ve Isa Cemiyeti’nin Başrahibi Arturo Sosa’nın da dediği üzere “Bu yolculukta ne kadar stratejik vizyonumuz olursa olsun, kendimizi Ruh tarafından yönlendirilmeye gerçekten açarsak hayatımızı asla tam olarak kontrol edemeyiz” dedi.

Peder Antuan konuşmasını “Papa aracılığıyla Allah’a itaat etmek, yoksulların hizmetinde olmak, Aziz İgnatius tarafından yazılan 7000 mektup” gibi farklı konulara değinerek sürdürdü. Ignatian Ruhaniyetin temel ögelerinden muhakeme ya da diğer bir deyişle ayırt etmeden bahsettiği bölümde ise, “İnsanda 1001 çeşit duygu hasıl olur, ancak, bunlar aynı olmadıklarından bunların kaynak ve etkilerini en iyi şekilde analiz etmek gereklidir” diyen peder Antuan Türkçe’de bunun yaygın olarak kullandığımız “Kafamda kırk tilki var ve kırkının da kuyruğu birbirine dokunmuyor!” atasözü ile ifadesini bulduğuna dikkat çekti. “Sağlıklı bir muhakemenin ilk temel taşı kalbimizin sesine dikkat etmektir… Sufi düşüncede, Allah’tan kalplerini açmasını isterler, İgnatius Ruhsal Egzersizlerinde tam da bundan bahseder” diye de ekledi. 

Anadolu Havarisel Vekilliği Şansölyesi ve Cizvit olan Peder Antuan Ilgıt

Peder Antuan konuşmasının ikinci bölümünde Kilise bağlamında bir muhakemenin manevi boyutu üzerine dikkat çekmek istedi. Şu anda Kilise’de değişim yaşandığını ifade eden Ilgıt, Papa Françesko’nun önderliğinde farklı düzeylerde bir reformun bir unsurunun da, geçen sonbaharda başlayan sinodal yol olduğunu belirterek sözlerine şöyle devam etti: “Burada kastedilen, birlikte hissederek, Allah’ın Kutsal Ruh’unu birlikte dinleyerek, fikir ve gönül birliği içinde yürümektir; İsa’nın Merkezliği, Kilise’nin hizmetinde, günahkâr olduğumuzun ayırdına varmak, diyalog insanları olmak, Kilise olarak asli misyonumuz duvar inşa etmek değil, köprüler inşa etmektir…”

Sonra tüm katılımcılarla genel bir tartışma yapıldı; peder Antuan’ın konuşmasında hangi kelime ve ifadelerin kalplerine dokunduğu sorulan dinleyicilerin verdiği yanıtlar arasında hep birlikte bir bağlantı kurmak ilginç bir egzersiz oldu.

Sabah sonunda görkemli bayram ayini Monsenyör Massimiliano yönetiminde gerçekleştirildi. Monsenyör Bizzeti İtalyanca olarak verdiği ve peder Antuan tarafından Türkçe’ye çevrilen vaazında ise şunları söyledi: “Pamplona’dan sonraki hayatı Rab ile samimi bir diyalogdan müteşekkil idi. Döneminin insanları arasındaki eylemini aydınlatan ve ilerleten kuvvet bizzat Rab ile arasındaki bu derin diyalog idi. Eylemde tefekkür eden; itaatkâr olduğu için aynı zamanda da özgür olan bir İgnatius. Aziz’in deneyiminin bize anlattığına göre insan, bir arzular demetidir ve hayattaki güzel ve iyi şeylere olan eğilimini tanımayı ve bu eğilimi yönetmeyi öğrenmesi gerekir. Velhasıl “agapè” olarak adlandırılan özgür aşka kendi arzularımızla yüzleşmeden ulaşmak kesinlikle mümkün değildir.

Anadolu Havarisel Vekili ve Cizvit olan Monsenyör Paolo Bizzeti

Aziz İgnatius’un “tutkulu” bir adam olduğu açıktır: Kalbinde, bazen büyük hatalar da yaparak, kendini kaptırmasına izin verdiği güçlü dürtüler hareket etmektedir. Nitekim insanlık tarihinde iz bırakan pek çok kadın ve erkek, bunu içinde yaşadıkları tutkuları söndürmeden yapmışlar, bilakis onları yönlendirmiş, yönetmiş ve dönüştürmüşlerdir. İgnatius’a göre arzular ruhsal hayatımızın başlangıç ​​noktasıdırlar: İgnatius Ruhsal Egzersizler sırasında her meditasyonun başında egzersizleri tatbik edenlerin kendilerine “ne istediklerini” sormalarını salık vermektedir.”

Kutlamanın sonunda tüm katılımcılar Kilise’nin avlusunda öğle yemeği paylaşmak için bir araya geldiler.

(SAT-7 TÜRK/İZMİR-Nathalie Ritzmann)

PASKALYA DEVRESİ V. PAZARTESİ

İncil: Yuhanna 14, 21-26

Kim buyruklarımı bilir ve yerine getirirse, işte beni seven odur. Beni seveni Babam da sevecektir. Ben de onu seveceğim ve kendimi ona göstereceğim.”

Yahuda İskariot değil O’na, “Ya Rab, nasıl olur da kendini dünyaya göstermeyip bize göstereceksin?” diye sordu.

İsa ona şu karşılığı verdi: “Beni seven sözüme uyar, Babam da onu sever. Biz de ona gelir, onunla birlikte yaşarız. Beni sevmeyen, sözlerime uymaz. İşittiğiniz söz benim değil, beni

gönderen Baba’nındır. “Ben daha aranızdayken size bunları söyledim. Ama Baba’nın benim adımla göndereceği Yardımcı, Kutsal Ruh, size her şeyi öğretecek, bütün söylediklerimi size hatırlatacak.

PASKALYA DEVRESİ V. PAZAR

C Yılı: Yuhanna 13, 31-33. 34-35

Yahuda dışarı çıkınca İsa, “İnsanoğlu şimdi yüceltildi” dedi. “Allah da O’nda yüceltildi. Allah O’nda yüceltildiğine göre, Allah da O’nu kendinde yüceltecek. Hem de hemen yüceltecektir. Çocuklar! Kısa bir süre daha sizinleyim. Beni arayacaksınız, şimdi size de söylüyorum, benim gideceğim yere siz gelemezsiniz. Size yeni bir buyruk veriyorum: Birbirinizi sevin. Sizi sevdiğim gibi siz de birbirinizi sevin. Birbirinize sevginiz olursa, herkes bununla benim öğrencilerim olduğunuzu anlayacaktır

13 MAYIS AZİZ MATİYA BAYRAMI

İncil: Yuhanna 15, 9-17

“Baba’nın beni sevdiği gibi, ben de sizi sevdim. Benim sevgimde kalın. Eğer buyruklarımı yerine getirirseniz sevgimde kalırsınız, tıpkı benim de Babam’ın buyruklarını yerine getirdiğim ve sevgisinde kaldığım gibi… Bunları size, sevincim sizde olsun ve sevinciniz tamamlansın diye

söyledim. Benim buyruğum şudur: Sizi sevdiğim gibi birbirinizi sevin. Hiç kimsede, insanın, dostları uğruna canını vermesinden daha büyük bir sevgi yoktur. Size buyurduklarımı yaparsanız, benim dostlarım olursunuz. Artık size kul demiyorum. Çünkü kul efendisinin ne yaptığını bilmez.

Size dost dedim. Çünkü Babam’dan bütün işittiklerimi size bildirdim. Siz beni seçmediniz, ben sizi seçtim. Gidip meyve veresiniz, meyveniz de kalıcı olsun diye sizi ben atadım. Öyle ki, benim adımla Baba’dan ne dilerseniz size versin. Size şu buyruğu veriyorum: Birbirinizi sevin!”

PASKALYA DEVRESİ IV. CUMA

İncil: Yuhanna 14, 1-6

“Yüreğiniz sıkılmasın. Allah’a iman edin, bana da iman edin. Babam’ın evinde kalacak çok yer var. Öyle olmasa size söylerdim. Çünkü size yer hazırlamaya gidiyorum. Gider ve size yer hazırlarsam, siz de benim bulunduğum yerde olasınız diye yine gelip sizi yanıma alacağım.

Benim gideceğim yerin yolunu biliyorsunuz.” Tomas, “Ya Rab, senin nereye gideceğini bilmiyoruz, yolu nasıl bilebiliriz?” dedi.

İsa, “Yol, gerçek ve yaşam Ben’im” dedi. “Benim aracılığım olmadan Baba’ya kimse gelemez.

Paskalya Devresi – 5. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

15/05/2022 Paskalya Devresi 5. Pazar Günü – C

1.Oku. Hav. İşl. 14, 21-27 Mezmur 144 2. Oku. Vahiy 21, 1-5 İncil Yh. 13, 31-33. 34-35

Allah’ın hükümranlığına girmek için birçok sıkıntılardan geçmek gerekiyor”. Bu sözlerle Pavlus ve Barnabas toplandıkları cemaatleri eğitiyorlardı. Onlar yeni Hristiyanlara güzel ve rahat bir yaşam sözü vermiyorlardı, zaten İsa da hiçbir zaman böyle bir söz vermedi. Hatta İsa açıkça şöyle dedi: “benden nefret ettilerse sizden de edecekler”, “sizi de kovacaklar, zülüm edecekler, yargıç ve hakimlere teslim edecekler”. Ama şunu da ekledi: “Size benim yüzümden hakaret ettiklerinde sevinin ve coşun!”. Sıkıntılar Hristiyanların yaşamının bir parçasıdır. Biz de imanımızı biraz ciddiyetle yaşamak istediğimizde bunu keşfediyoruz. Her gün, ciddi haberler ve eğitici eğlenceler görmek için ödediğimiz televizyon, imanımız için zararlı ne varsa yüzümüze çarpmakta: Bize ve çobanlarımıza karşı incitici sözler ve hakaret dolu konuşmaları sunuyor. Evlerimize taşıdığımız ve çocuklarımızın eline de geçen gazete ve dergiler için de aynı şeyleri söyleyebiliriz. “Allah’ın hükümranlığına girmek için birçok sıkıntılardan geçmek gerekiyor”. Aziz Pavlus bunu söylerken bazı şehirlerden kovulmuştu bile, Şam’dan kaçmak için duvarlardan bir sepet içinde indirildi ve Listra’da (Hatunsaray) taşlandı, hatta öldürüldüğü zannedildi. Daha sonra da zülüm ve hapislerden acı çekti: Fakat bütün bunları sevinçle yaşadı, çünkü bunun Rab’bi İsa’ya sadakatinden dolayı olduğunu bilmekte idi.

Matthias Gerung, John's Vision of Heaven, Ottheinrich-Bibel, Bayerische Staatsbibliothek.
Matthias Gerung, John’s Vision of Heaven, Ottheinrich-Bibel, Bayerische Staatsbibliothek.

Bugünkü İncil metni İsa’nın acı çektiği özel bir anı hatırlatır: Yahuda Paskalya yemeğinden çıkar. Oradan çıkarak diğer havarilerle birlikten, özellikle de İsa ile birlikten çıkar. Yahuda ne yapacak şimdi? Ne olacak ona? İsa, Yahuda için ve Kendisi için acı çeker. Bununla birlikte onu özgür bırakır, onu ikna etmek ya da onu geri çağırmak için hiç kimseyi göndermiyor. Kendisi için ıstırap ve ölüm anının yaklaştığını sezer. Onun için bu an, en büyük sevgiyi gösterebilmesinin saatidir, dolayısıyla Baba’yı yücelteceği andır! Bu sevgisiyle, kendi ilahi büyüklüğü, kendi şanı belirecektir. İsa ölüme girecektir: Bu an O’na ait olanların O’nu izledikleri an değildir, fakat her an O’nun yaptığını yapmak için, yani Baba’nın sevgisini göstermek için uygun andır. İsa’nın öğrencileri bunu İsa’nınki ile aynı yoğunlukla birbirlerini severek gerçekleştireceklerdir.

Birbirlerini sevmek ne demektir? Sadece başkalarını sevmek değildir: Bu sevgi kendimizi iyi, hak eden, daha iyi gibi hissetmemizi sağlayan gururumuza yönelik bir dürtü olabilirdi. Birbirimizi sevmek kardeşin sevgisini kabul etmektir, ona değer vermektir, bana karşı davranışlarını sevgi olarak algılamaktır. Kardeşlerimin bana yaptıkları Allah’ın bana sevgisidir, hoşuma gitmiyorsa da, bana acı veriyorsa da: Rab bana neyin iyi geldiğini bilmektedir. Birbirini sevmek her şeyden önce kardeşlerin dikkatine ihtiyacımızın olduğunu alçakgönüllülükle kabul etmeyi ve onları kendimizden üstün, Baba’nın bir armağanı olarak görmeyi gerektirir. Ve de mademki İsa daima herkesi sevdi, biz de O’na bakarak herkesi seveceğiz.

“Niçin seviyorsun?” sorusuna daima şu cevabı vereceğiz: “Çünkü İsa bizi sevdi”, “Çünkü İsa seni ve beni sevdi”. Oysa esas sevilmeye layık O’dur! Birbirimizi böylece severek İsa’nın şanını göstereceğiz, bizler de O’nun öğrencileri sayılacağız. Rab’bin öğrencilerinin özelliği, sözler ya da dualar değiller, birbirimize olan bağlılıktır, duada, konuşma şeklinde, özellikle de birbirimizi dinlemeye, katlanmaya ve yardıma hazır olmaya dikkatte gösterilen birliktir. Birbirimizi sevmek elbette çok güzeldir, ama pahalıdır! Eğer bunu denemişsen, bunun pahalı olduğunu bilmektesin! Bu, bizi hükümranlığına kabul edebilmesi için Rab’be sunduğumuz ilk sıkıntıdır.

Karşılıklı sevginin getirdiği sıkıntıları bizi sevince boğacaktır, bu sevinç diğer bütün sıkıntılardan gelen gözyaşlarını silecektir, bize ve imanımıza karşı işlenen haksızlıkların sıkıntılarını da silecektir. Bu şekilde kendimizin gökten inen, Patmos adasında kendisine zulmedilen Yuhanna’ya bir görümde İsa’nın söz ettiği yeni bir gökle yeni bir yeryüzünü gerçekleştiren o şehrin sakinleri olduğumuzu fark edeceğiz.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

PASKALYA DEVRESİ IV. PERŞEMBE

İncil: Yuhanna 13, 16-20

Size doğrusunu söyleyeyim, köle efendisinden, elçi de kendisini gönderenden üstün değildir.

Bildiğiniz bu şeyleri yaparsanız, ne mutlu size!”

“Hepiniz için söylemiyorum, ben seçtiklerimi bilirim. Ama, ‘Ekmeğimi yiyen bana ihanet etti’ diyen Kutsal Yazı’nın yerine gelmesi için böyle olacak. Size şimdiden, bunlar olmadan önce söylüyorum ki, bunlar olunca, benim O olduğuma inanasınız. Size doğrusunu söyleyeyim, benim gönderdiğim herhangi bir kimseyi kabul eden beni kabul etmiş olur. Beni kabul eden de beni göndereni kabul etmiş olur.”

PASKALYA DEVRESİ IV. ÇARŞAMBA

İncil: Yuhanna 12, 44-50

İsa yüksek sesle, “Bana iman eden bana değil, beni gönderene iman etmiş olur” dedi.

“Beni gören beni göndereni de görür. Bana iman eden hiç kimse karanlıkta kalmasın diye, dünyaya ışık olarak geldim. Sözlerimi işitip de onlara uymayanı ben yargılamam. Çünkü ben dünyayı yargılamaya değil, dünyayı kurtarmaya geldim. Beni reddeden ve sözlerimi kabul etmeyen kişiyi yargılayacak biri var. O kişiyi son günde yargılayacak olan, söylediğim sözdür.

Çünkü ben kendiliğimden konuşmadım. Beni gönderen Baba’nın kendisi ne söylemem ve ne konuşmam gerektiğini bana buyurdu. O’nun buyruğunun sonsuz yaşam olduğunu biliyorum. Bunun için ne söylüyorsam, Baba’nın bana söylediği gibi söylüyorum.”

İzmir Selçuk Aziz Yuhanna Bazilikası’nda Ekümenik Ayin

Aziz Yuhanna’nın mezarının olduğuna inanılan Selçuk Aziz Yuhanna Bazilikası’nda, 7 Mayıs 2022 tarihinde görkemli bir Ekümenik Efkaristiya ayini gerçekleştirildi. 

Haber: SAT7-TURK – Nathalie Ritzmann

İzmir Latin Katolik Başepiskoposu Monsenyör Martin Kmetec’in yönetimindeki törene, İzmir Rum Ortodoks Metropoliti Monsenyör Bartholomew Samaras ve İzmir Anglikan Kilisesi’nin Rahibi Peder James Buxton eşlik etti. Törene farklı İzmir Katolik kiliselerinden ve Meryem Ana Evi’nden rahipler ile İzmir Rum Ortodoks Kilisesi’nden Arşimandrit Peder Polykarpos, Peder Andreas ve Brüksel’den gelen Anglikan İngiliz Peder David katıldılar.

Kutlama, bazilika vaftizhanesi bölümünden mezarın önüne kadar Ayin alayı ile başladı ve ardından Mons. Martin Aziz Yuhanna ikonasını ve sonra tüm katılımcıları kutsadı.

Açılış ve hoşgeldiniz konuşmasında, Mons. Kmetec: “Tek bir inançtaki (Ortodokslar, Anglikanlar, Katolikler ve diğerleri) tüm kardeşlerimi tüm kalbimle selamlıyorum… Antik çağda, İsa’nın sevgili öğrencisi olan İncil Yazarı Aziz Yuhanna’nın kalıntılarının korunduğu bu yerde toplandık. Burası sadece Aziz Yuhanna’ya olan inancın ve sevginin bir ifadesi olarak bu muazzam bazilikanın inşa edildiği bir anma yeri değildir. Kutlayacağımız olay, bir iman olayıdır. Bu anıt sadece bir ziyaret değil, aynı zamanda Yuhanna’nın mesajına göre yaşamın kaynağı olan Dirilen Rab ile derin bir karşılaşma anı olsun… bu anı birlikte kutlamak büyük bir mutluluk. Havari Aziz Yuhanna bize sadece onun öğrencileri olmadığımızı, aynı zamanda halkının çobanları olmamız gerektiğini öğretir. Tanrı, elçilik çabanızda sizi kutsasın” diyerek ayini başlattı. 

Aziz Yuhanna tarafından yazılan Mesih İsa’nın İncil’inden Sözleri Bornova Meryem’in Kutsal Adı Kilisesi’nden Fransisken Rahibi Peder Adrian okudu.

Verdiği vaazında Mons. Bartholomew: “Burada, geleneğe göre Sevgi Havarisi, Teolog ve İncil Yazarı Aziz Yuhanna’nın mezarının bulunduğu bu mübarek yerde. Burada, Üçüncü Ekümenik Konseyin toplandığı bu bölgede. Burada, yüzyıllar önce İsa’nın Müjdesi’nin vaaz edildiği bu yerde. Lütuf ve Sevginin müjdesi. Burada, yüzyıllar boyunca “evrenin barışı […] ve herkesin birliği için” duaların ve yakarışların yapıldığı bu eski, erken dönem Hristiyanlık Bazilikası’nda. Burada, bu yerde, binlerce insanın yüzyıllar boyunca Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adına vaftiz edildiği Vaftizhanede… Bu alan, Hristiyan sevgisinin daha derin anlamını yansıtmak için bizim için oldukça semboliktir, çünkü Teolog ve İncil Yazarı  Aziz  Yuhanna, Mesih’i çok seven bir talebe ve Sevginin öğrencisidir…

İzmir Rum Ortodoks Metropoliti Monsenyör Bartholomew Samaras

Sevgili Kardeşlerim, bu akşam, bu kutsal mekanda, hepimizin bir araya gelmesi İzmir Hristiyanların kendi aralarında ve tüm insanlar için gerçek Hristiyan sevgisini gösterme konusundaki iyi niyet ve çabalarını göstermeyi ve kanıtlamayı amaçlamaktadır. Özellikle de bugün, kargaşa çağında, savaşlar çağında ve aslında bize çok yakın olan, rekabet ve tutku çağında. Birbirimize sevgimiz varsa, ancak o zaman Mesih’in öğrencileri olduğumuzu kanıtlayabiliriz. Böylece, Mesih’in bizi dünyaya barış, sevgi ve iyilik mesajı vermemiz için gönderdiğini sürekli olarak kanıtlayacağız. Bugünkü toplantı, Roma Kilisesi’nin ve Ekümenik Patrikhane’nin on yıllar boyunca Hristiyan topraklarının birliği için kutsal çabalarına küçük, minimal, dua dolu bir katkı sağlamayı amaçlıyor.” dedi.

Evrensel Dualar bölümüne Mons. Bartholomew ve Peder James de kendi dualarını eklediler. Orgu çalan Serkan Şahin ve Katedral’in görevlisi Mesut Kalaycı, bu görkemli Ayin’e renk kattılar.

Bu sene böylece İzmir’de bulunan farklı mezheplerden Hristiyanlar, dirilen Rab’bi anmak için birleştiler ve Havari Aziz Yuhanna’yı mezarında andılar.

Aziz Yuhanna Ortodokslar tarafından 8 Mayıs günü kutlanıyor; salgın döneminden önce İstanbul Rum Patriği Bartholomeos, Selçuk’a gelmiş ve Aziz Yuhanna’nın anısına düzenlenen ayini yönetmişti.

(SAT-7 TÜRK/İZMİR-Nathalie Ritzmann)

PASKALYA DEVRESİ IV. SALI

İncil: Yuhanna 10, 22-30

O sırada Yeruşalim’de Tapınağın Açılışını Anma Bayramı kutlanıyordu. Mevsim kıştı. İsa tapınağın avlusunda, Süleyman’ın Eyvanı’nda yürüyordu. Yahudi yetkililer O’nun çevresini sararak, “Bizi daha ne kadar zaman kuşkuda bırakacaksın?” dediler. “Eğer Mesih isen, bize açıkça söyle.” İsa onlara şu karşılığı verdi: “Size söyledim, ama iman etmiyorsunuz. Babam’ın adıyla yaptığım işler bana tanıklık ediyor. Ama siz iman etmiyorsunuz. Çünkü benim koyunlarımdan değilsiniz. Koyunlarım sesimi işitir. Ben onları tanırım, onlar da beni izler. Onlara sonsuz yaşam veririm; asla mahvolmayacaklar. Onları hiç kimse elimden kapamaz. Onları bana veren Babam her şeyden üstündür. Onları Baba’nın elinden kapmaya kimsenin gücü yetmez. Ben ve Baba biriz.”

PASKALYADEVRESİ IV. PAZARTESİ

İncil:

Yuhanna 10, 11-18

Ben iyi çobanım. İyi çoban koyunları uğruna canını verir. Koyunların çobanı ve sahibi olmayan ücretli adam, kurdun geldiğini görünce koyunları bırakıp kaçar. Kurt da onları kapar ve dağıtır. Adam kaçar. Çünkü ücretlidir ve koyunlar için kaygı duymaz. Ben iyi çobanım. Benimkileri tanırım. Baba beni tanıdığı, ben de Baba’yı tanıdığım gibi, benimkiler de beni tanır. Ben koyunlarımın uğruna canımı veririm.

Bu ağıldan olmayan başka koyunlarım var. Onları da getirmeliyim. Benim sesimi işitecekler ve tek sürü, tek çoban olacak.

Canımı, tekrar geri almak üzere veririm. Bunun için Baba beni sever. Canımı kimse benden alamaz; ben onu kendiliğimden veririm. Onu vermeye de tekrar geri almaya da yetkim var. Bu buyruğu Babam’dan aldım.”

PASKALYA DEVRESİ III. CUMARTESİ

İncil: Yuhanna 6, 60- 69

 Öğrencilerinin birçoğu bunu işitince, “Bu söz çok çetin, kim kabul edebilir?” dediler.

Öğrencilerinin buna karşı söylendiğini anlayan İsa, “Bu sizi şaşırtıyor mu?” dedi. “Ya İnsanoğlu’nun önceden bulunduğu yere yükseldiğini görürseniz? Yaşam veren Ruh’tur. Beden bir yarar sağlamaz. Sizlere söylediğim sözler ruhtur, yaşamdır. Yine de aranızda iman etmeyenler var.” İsa iman etmeyenlerin ve kendisine ihanet edecek kişinin kim olduğunu baştan beri biliyordu. “Sizlere, ‘Baba’nın bana yöneltmediği hiç kimse bana gelemez’ dememin nedeni budur” dedi. Bunun üzerine öğrencilerinin birçoğu geri döndüler, artık O’nunla dolaşmaz oldular. İsa o zaman Onikiler’e, “Siz de mi ayrılmak istiyorsunuz?” diye sordu.

Simun Petrus şu yanıtı verdi: “Rab, biz kime gidelim? Sonsuz yaşamın sözleri sendedir. İman ediyor ve biliyoruz ki, sen Allah’ın Kutsalı’sın.”

Paskalya Devresi – 4. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

08/05/2022 – Paskalya Devresi – 4. Pazar Günü – C

Çağrı için dua günü

1. Oku. Hav.İş. 13, 14. 43-52 Mez 99 2. Oku Vahiy 7,9.14-17 İncil Yh. 10, 27-30

“Allah’ın sözünü ilk önce size bildirmek gerekiyordu. Mademki siz onu reddediyorsunuz ve kendinizi ebedi hayata layık görmüyorsunuz, biz şimdi putperest milletlere gidiyoruz”. Bu sözlerle Pavlus ve Barnabas Antakya’daki (Yalvaç) Yahudileri azarlıyorlar. Bunlar, ağır sözlerdir, ama Allah’ın Sözünü dinlememenin, Mesih İsa’nın ve İncil’inin bildirimini ciddiye almamanın da ne kadar kötü olduğunu göstermektedirler. Bu ilgisizlik veya ret, ebedi yaşamdan, Allah ile birliktelikten vazgeçme, O’nun şimdiden verilen armağanlarından yararlanmama anlamını taşır; bugünkü İncil metnini okuduktan sonra, İyi Çoban’ın yönlendirmesinden veya otlatmasından vaz geçmek, O’ndan gelen yaşamı ve kurtuluşu kabul etmemek olduğunu söyleyebiliriz.

The Good Shepherd, Mosaic in the Mausoleum of Galla Placidia, Ravenna, Italy, c. 425
The Good Shepherd, Mosaic in the Mausoleum of Galla Placidia, Ravenna, Italy, c. 425

Biz elbette Vahiy Kitabının bahsettiği iyiliklerden mahrum olmak istemiyoruz: “Artık onlar acıkmayacak, artık onlar susamayacaklar. Ne güneş, ne de kavurucu bir sıcaklık onları çarpacak. Tahtın ortasında bulunan Kuzu, onları güdecek ve yaşam sularının kaynaklarına götürecektir. Allah onların gözlerinden bütün gözyaşlarını silecektir”. Ebedi teselliden faydalananlar, sadakatleri için acı çeken kişilerdir: “Bunlar büyük sınavdan geçip gelmişler” ama İsa’nın kanına yani O’nun kurbanına ve Baba’ya itaatine tamamen güvendiler. İsa’ya güvenmeleri onları güçlü, O’na sadık kalmak için acı çekmeye kabiliyetli kıldı. Bu dünyada şimdiden büyük bir huzur ve güç ile mükafatlandırıldılar ve öteki dünyada tahta oturan kuzu olan Allah’ın Oğlu’nun şanını tatmaktadırlar.

Kuzu ve çoban Rabbimiz İsa’dır. O, hayatını sunmuş kuzudur ve Allah, O’nu iyiliğini tüm insanlara gösteren ve ileten çoban kıldı.

Peygamberler Allah’ı çoban gibi tarif ettiler: Mezmur şöyle der: “Rab çobanımdır” ve Peygamber Hezekyel: “Kuzularımı ben otlatacağım ve ben dinlendireceğim. Kaybolan kuzuyu arayacağım ve ağıla geri getireceğim; yaralı olanı saracağım, hasta olanını tedavi edeceğim; şişman ve güçlü olanı yönelteceğim, adaletle onları güdeceğim”. İşte İsa’nın görevi şudur: Baba’nın bize olan sevgisini ve şefkatini somutlaştırarak Baba’ya hizmet etmek! O, Baba’yı severek bizi sevmektedir. Bu aynı göreve İsa’nın adı ile vaftiz olan tüm Hristiyanlar da çağrılmaktadırlar.

Bunun için ‘çağrılar’dan bahsetmekteyiz: Çoban İsa’nın cemaat içerisinde vekilliğini yapmaya, O’nun kuzulara ve koyunlara olan sevgisinin tüm yüzlerini somut kılmaya olan çağrılar. Bunlar, rahipliğe ve Adanmış Yaşama yani rahibeliğe, keşişliğe ve tarikat kardeşliğine olan çağrılardır: Kutsayan ve dua eden, İncil’i duyuran, acı çekenleri, hastaları ve küçükleri kabul eden İsa’nın sevgisini canlı göstermek için; Allah’a adanmış bir hayata olan çağrılardır: Tek ve bölünmemiş, insani hayatın bütün ihtiyaçlarını tatmin eden Allah’ın sevgisini göstermek için; tam ve devamlı bir birliği gerçekleştirerek, sadakatsiz olmaya hiç bir zaman, öteki eş sadakatsiz olduğunda dahil izin verilmediği – çünkü kendisinin Allah’ı gösteren bir sevgi olduğunu bilmektedir-, sevginin hayat verdiği, Hristiyan bir aileyi kurmaya olan çağrılar.

Bugün Kilise içindeki bütün çağrılar için dua etmekteyiz: Allah’ın sevgisinin değişik yüzlerini, ailede, dünyada veya cemaatte göstermek için daima kendini Allah’a sunan kişilerin olması için dua etmekteyiz. Ve dua ederek kendimizi sunmaktayız: Her birimiz her zaman Peder, Oğul ve Kutsal Ruh’un arasındaki birliği göstermek için çağrıldığımızı bilmekteyiz. O halde önümüzde sadık ve emin bir çoban gibi yürüyen İsa’dan bakışlarımızı ayırmayacağız.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

PASKALYA DEVRESİ III. CUMA

İncil: Yuhanna 6, 52-59

Bunun üzerine Yahudiler, “Bu adam yememiz için bedenini bize nasıl verebilir?” diyerek birbirleriyle çekişmeye başladılar. İsa onlara şöyle dedi: “Size doğrusunu söyleyeyim, İnsanoğlu’nun bedenini yiyip kanını içmedikçe, sizde yaşam olmaz. Bedenimi yiyenin, kanımı içenin sonsuz yaşamı vardır ve ben onu son günde dirilteceğim. Çünkü bedenim gerçek yiyecek, kanım gerçek içecektir. Bedenimi yiyip kanımı içen bende yaşar, ben de onda.

Yaşayan Baba beni gönderdiği ve ben Baba’nın aracılığıyla yaşadığım gibi, bedenimi yiyen de benim aracılığımla yaşayacak. İşte gökten inmiş olan ekmek budur. Atalarınızın yedikleri man gibi değildir. Atalarınız öldüler. Oysa bu ekmeği yiyen sonsuza dek yaşar.”

İsa bu sözleri Kefarnahum’da havrada öğretirken söyledi.

PASKALYA DEVRESİ III. PERŞEMBE

İncil: Yuhanna 6, 44-51

“Beni gönderen Baba bir kimseyi bana çekmedikçe, o kimse bana gelemez. Bana geleni de son günde dirilteceğim. Peygamberlerin yazdığı gibi, ‘Allah onların hepsine kendi yollarını

öğretecektir.’ Baba’yı işiten ve O’ndan öğrenen herkes bana gelir. Bu, bir kimsenin Baba’yı gördüğü anlamına gelmez. Baba’yı sadece Allah’tan gelen görmüştür. Size doğrusunu söyleyeyim, iman edenin sonsuz yaşamı vardır. Yaşam ekmeği Ben’im.

Atalarınız çölde man yediler, yine de öldüler. Gökten inen öyle bir ekmek var ki, ondan yiyen ölmeyecek. Gökten inmiş olan diri ekmek Ben’im. Bu ekmekten yiyen sonsuza dek yaşayacak. Dünyanın yaşamı uğruna vereceğim ekmek de benim bedenimdir.”

PASKALYA DEVRESİ III. ÇARŞAMBA

İncil: Yuhanna 6, 35-40

İsa, “Yaşam ekmeği Ben’im. Bana gelen asla acıkmaz, bana iman eden hiçbir zaman susamaz” dedi.

“Ama ben size dedim ki, ‘Beni gördünüz, yine de iman etmiyorsunuz.’ Baba’nın bana verdiklerinin hepsi bana gelecek ve bana geleni asla kovmam. Çünkü kendi isteğimi değil, beni gönderenin isteğini yerine getirmek için gökten indim. Beni gönderenin isteği, bana verdiklerinden hiçbirini yitirmemem, son gün hepsini diriltmemdir. Çünkü Babam’ın isteği, Oğul’u gören ve O’na iman eden herkesin sonsuz yaşama kavuşmasıdır. Ben de böylelerini son günde dirilteceğim.”

PASKALYA DEVRESİ III. SALI

İncil: Yuhanna 6, 30-35

Bunun üzerine, “Görüp sana iman etmemiz için nasıl bir belirti gerçekleştireceksin? Ne yapacaksın?” dediler. “Atalarımız çölde man yediler. Yazılmış olduğu gibi, ‘Yemeleri için

onlara gökten ekmek verdi.'” İsa onlara dedi ki, “Size doğrusunu söyleyeyim, gökten ekmeği size Musa vermedi, gökten size gerçek ekmeği Babam verir. Çünkü Allah’ın ekmeği, gökten inen ve dünyaya yaşam verendir.” Onlar da, “Efendimiz, bizlere her zaman bu ekmeği ver!” dediler. İsa, “Yaşam ekmeği Ben’im. Bana gelen asla acıkmaz, bana iman eden

hiçbir zaman susamaz” dedi.

3 MAYIS AZİZ HAVARİLER FİLİPUS VE YAKUP BAYRAMI

İncil:  Yuhanna 14, 6-14

İsa, “Yol, gerçek ve yaşam Ben’im” dedi. “Benim aracılığım olmadan Baba’ya kimse gelemez. 7Beni tanısaydınız, Babam’ı da tanırdınız. Artık O’nu tanıyorsunuz, O’nu gördünüz.” 

Filipus, “Ya Rab, bize Baba’yı göster, bu bize yeter” dedi. 

9İsa, “Filipus” dedi, “Bunca zamandır sizinle birlikteyim. Beni daha tanımadın mı? Beni görmüş olan, Baba’yı görmüştür. Sen nasıl, ‘Bize Baba’yı göster’ diyorsun?Benim Baba’da, Baba’nın da bende olduğuna inanmıyor musun? Size söylediğim sözleri kendiliğimden söylemiyorum, ama bende yaşayan Baba kendi işlerini yapıyor. Bana iman edin; ben Baba’dayım, Baba da bendedir. Hiç değilse bu işlerden dolayı iman edin. Size doğrusunu söyleyeyim, benim yaptığım işleri, bana iman eden de yapacak; hatta daha büyüklerini yapacaktır. Çünkü ben Baba’ya gidiyorum. Baba Oğul’da yüceltilsin diye, benim adımla dilediğiniz her şeyi yapacağım. Benim adımla benden ne dilerseniz yapacağım.”

PASKALYA DEVRESİ III. PAZARTESİ

İncil: Yuhanna 6, 22-29

Ertesi gün, gölün karşı yakasında kalan halk, önceden orada sadece bir tek tekne bulunduğunu, İsa’nın kendi öğrencileriyle birlikte bu tekneye binmediğini, öğrencilerinin yalnız gittiklerini anladı. Rab’bin şükretmesinden sonra halkın ekmek yediği yerin yakınına

Taberiye’den başka tekneler geldi. Halk, İsa’nın ve öğrencilerinin orada olmadığını görünce teknelere binerek Kefarnahum’a, İsa’yı aramaya gitti.

O’nu gölün karşı yakasında buldukları zaman, “Rabbî, buraya ne zaman geldin?” diye sordular.

İsa şöyle yanıt verdi: “Size doğrusunu söyleyeyim, doğaüstü belirtiler gördüğünüz için değil, ekmeklerden yiyip doyduğunuz için beni arıyorsunuz. Geçici yiyecek için değil, sonsuz yaşam boyunca kalıcı yiyecek için çalışın. Bunu size İnsanoğlu verecek. Çünkü Baba Allah O’na bu onayı vermiştir.”

Onlar da şunu sordular: “Allah’ın istediği işleri yapmak için ne yapmalıyız?”

İsa, “Allah’ın işi O’nun gönderdiği kişiye iman etmenizdir” diye yanıt verdi.

PASKALYA DEVRESİ III. PAZAR

İncil: Luka 24, 35-48

Kendileri de (Emaus yolundan geri dönen iki öğrenci) yolda olup bitenleri ve ekmeği böldüğü zaman İsa’yı nasıl tanıdıklarını anlattılar.

Bunları anlatırlarken İsa gelip aralarında durdu. Onlara, “Size esenlik olsun!” dedi. İsa onlara, “Neden telaşlanıyorsunuz? Neden kuşkular doğuyor içinizde?” dedi. “Ellerime, ayaklarıma bakın; işte benim! Dokunun da görün. Hayaletin eti kemiği olmaz, ama görüyorsunuz, benim var.” Bunu söyledikten sonra onlara ellerini ve ayaklarını gösterdi. Sevinçten hâlâ inanamayan, şaşkınlık içindeki öğrencilerine, “Sizde yiyecek bir şey var mı?” diye sordu. Kendisine bir parça kızarmış balık verdiler.

İsa onu alıp gözlerinin önünde yedi. Sonra onlara şöyle dedi: “Daha sizlerle birlikteyken, ‘Musa’nın Yasası’nda, peygamberlerin yazılarında ve Mezmurlar’da benimle ilgili yazılmış olanların tümünün gerçekleşmesi gerektir’ demiştim.”

Bundan sonra Kutsal Yazılar’ı anlayabilmeleri için zihinlerini açtı. Onlara dedi ki, “Şöyle yazılmıştır: Mesih acı çekecek ve üçüncü gün ölümden dirilecek; günahların bağışlanması için tövbe çağrısı da Yeruşalim’den başlayarak bütün uluslara O’nun adıyla duyurulacak. Sizler bu olayların tanıklarısınız. Ben de Babam’ın vaat ettiğini size göndereceğim. Ama siz, yücelerden

gelecek güçle kuşanıncaya dek kentte kalın.”