OLAĞAN DEVRE 12. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

25/06/2023 – OLAĞAN DEVRE 12. Pazar Günü – A

Birinci okuma Yer 20,10-13 Mezmur 68 İkinci okuma Rom 5,12-15 İncil Mt 10,26-33

Ara sıra, zulüm gören Hristiyanların haberi bize ulaşır. Birçok kardeşimiz sadece Hristiyan oldukları için zulme maruz kalırlar veya dışlanırlar. Bu genelde yurttaşların çoğunluğunun Hristiyan olmadığı yerlerde olur. Ancak aynı durum “Hristiyan” denilen ülkelerde de olabilir, çünkü Hristiyan olduğunu bildirmesi halinde hor görülebilir, susturulabilir.

Giovanni da Udine (1487-1564), Study of a Flying Sparrow
Giovanni da Udine (1487-1564), Study of a Flying Sparrow

Mutlaka sen de İsa’ya iman ettiğin için bazen alay edildin veya seninle dost olmak istemeyen oldu. Belki bazı durumlarda sen sadece Rab’bine olan sevgiyi yaşamak ve çevrendekileri O’nun meyveleriyle zenginleştirmek isteyecektin, fakat fanatik, yobaz, geri sayılmamak için sustun ve gerçek kimliğini sakladın… Evet, bu durumlara hiç şaşmamaktayız. Zaten Rab’bin Kendisi bize haber vermişti. O, Kutsal Yazılardan doğru kişinin, davranışından ötürü azarlanmış hisseden insanlar tarafından haksızca suçlandığını ve denendiğini biliyordu. Bunu bugünkü ilk okuma da söylemekte ve aynen kurtuluş tarihinin birçok olayı bunu göstermekte.

Habil; Allah’ın dostu olduğu için ağabeyi tarafından kıskanıldı, reddedildi ve öldürüldü. Yakup’un oğulları da küçük kardeşleri Yusuf’u kıskandılar ve babalarının çekeceği acıyı hiç düşünmeden onu sattılar. Saul, Davut’tan iyilik görmüş olmasına ve onun Allah’ın ayrıcalığına sahip olduğunu bilmesine rağmen onu öldürmeye çalışıyordu.

Allah’a sadık olan kişi, insanların kendisine karşı yapabileceklerinden korkmamalıdır. O, sadakatli olmaya devam etmelidir, çünkü bu herkesin faydası içindir. Aynen kardeşleri tarafından satılan Yusuf’un Allah’a gösterdiği sadakatin sonucunda, onların ve birçoklarının kurtuluşunun gerçekleştirmesi, gibi.

Zulme maruz kalınca sadakatli olmak kolay değildir, hiç kolay değildir! Bu sebepten İsa bu konu hakkında açıkça ve kararlılıkla konuşur. Zulüm görme ve reddedilme kendini hep takip eder: Bize de öyle davranılıyorsa sebep İsa’dır, O’ndan aldığımız o hayat ve kutsallıktır.

İsa, Baba’nın sevgisine güvenimizi kuvvetlendirdikten sonra korkmamamızın gerektiğini söylüyor. Çünkü kuşları bile unutmayan Baba’mız, evlatlarını unutamaz, hatta önemsiz olan saçımızın her teline karşı bile dikkatlidir. Bizi zulüm edenler bedenimizi öldürse de ruhumuza sahip olamazlar ve onu öldüremezler.

Sevgimiz ölümden güçlüdür, İsa’ya gösterdiğimiz bağlılık da öyle! İsa’yı kurtarıcımız olarak kabul edersek ve bunu insanların önünde yaparsak, yani açıkça kabullenirsek, kurtuluşumuz garantidir. O’nun tanıkları olmamız, O’nun hayatının zenginliğini ve mevcudiyetinin hikmetini saklamamız önemlidir. O herkese ilan edilmelidir, çünkü O, Baba’nın bütün dünyaya olan sevgisidir!

İsa sayesinde Allah’ın lütfu, Adem’in itaatsizliğinin yolunda doğmuş olduklarından dolayı günahkar olan bütün insanlara yayılır. O olmadan kimse günahtan ve günahın sonucundan olan ölümden kurtulamaz. Bu sebepten sevinçle dünyanın Rab’bi ve Kurtarıcı’sı İsa’yı müjdeliyoruz: Bu, haksızlık ve üzüntü sebebi olacaksa da, ilan ediyoruz; bu, hayatımızı tamlıkla gerçekleştirmenin, dünyaya sevgimizi göstermenin de tek yoludur!

Birinci okuma, Yeremya’nın bu daveti ile sona eriyor: ”Ezgiler okuyun RAB’be! Övün RAB’bi! Çünkü yoksulun canını kötülerin elinden O kurtardı”. Biz kendimiz bu kurtuluşun tanıklarıyız. Rab’bimiz İsa’nın dirilişi sayesinde ölüm korkusundan kurtulduk. İsa’nın övgüsü ile dolu sözlerimizi dinleyenler ve sevincimizi gören birçok kardeşlerimiz için kurtuluş araçları da oluruz. Yeremya’yı dinleyenler, imanı ve Allah’a olan itaatinden dolayı onun ne kadar acı çektiğini bilmekte idiler. Yeremya; Rab’be sevinçle ilahi söylemiş, O’na övgüyü sunmuş ise de daha ne kadar çok ben de hepimizle birlikte bunu yapacağız! Çünkü insanların hakaretlerine katlanarak zaferimizden eminiz. Sabrımız sayesinde bu insanlar da kendilerini düzeltebilecek ve kardeşlerimize dönebileceklerdir.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

OLAĞAN DEVRE – 11. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

18/06/2023 – OLAĞAN DEVRE – 11. Pazar Günü – A

1.Okuma Çıkş. 19,2-6 Mezmur 99 2.Okuma Rom. 5,6-11 İncil Mt 9,36-10,8

Caravaggio (1573–1610), St Matthew and the Angel
Caravaggio (1573–1610), St Matthew and the Angel

Allah halka Musa aracılığıyla konuşmaya devam ediyor. Dağa çıkan Musa’dır, Allah’ın Sözünü dinleyip halka anlatan da o’dur. Allah, Musa’nın ağzından, zekasından, iyiyi ve kötüyü ayırt etme kabiliyetinden faydalanıyor. Musa da, Allah’ın emirlerini halka anlatmak için uygun sözleri, zamanı ve yeri seçmelidir. Musa’nın sözlerine itaat edenler Allah’a itaat etmiş olacaktır, mükafat olarak da Allah’ın mirası olacaklardır, yani diğer milletler için Allah’ın varlığının ve sevgisinin belirtisi olacaklardır.

İsa geldiği zaman, büyük vaatleri alan halkın bulunduğu zayıflığın farkına varıyor. Halk, önderleri yüzünden artık Allah’ın Sözünü dinlemiyor ve dolayısıyla Baba’nın sevgisini gösteremiyor! İsa gördüklerini öğrencilerine söylüyor: Çobanlarını kaybetmiş kuzular gibi yolu şaşırmış insanlar, rehberleri yok, gıdaları yok, huzurları yok. Bu durumda İsa ne yapabilir?

Her şeyden önce öğrencileri duaya çağırıyor: Onlar; birilerinin, halka ebedi yaşam için gerekli ruhani gıdayı vermek için, Allah’ın hizmetine girmelerini sağlamak için dua etmeliler! Dua etmek; kendilerinde büyük bir arzunun olmasıdır ve bu arzunun gerçekleşmesi için kendini hür olarak ve sevgi ile sunmaktır. On ikilerin yüreklerini böyle hazırladıktan sonra, İsa onları rehber, çoban olmaya çağırıyor. Onlar halka gerçek Allah’ı tanıtacak ve O’nun yakın olduğunu belirtecekler. Bu on iki kişiyi İsa, tek tek olarak, adlarıyla çağırıyor ve onlara vereceği vazife için gereken yetenekleri de veriyor. Onlara “kötü ruhları kovma ve her çeşit hastalığı iyileştirme” gücünü veriyor. Bu şekilde dünyaya girmiş olan kötülüğü, hem bedenin hem de ruhun kötülüğünü yenmiş olacaklardır. İnsanların acı çekmesine sebep olan kötülük, daima düşman şeytan tarafından gelmektedir. O, insanların yüreklerini Allah’tan uzakta tutarak onları mutsuz, memnuniyetsiz kılar, yüreklerini egoist, yalancı, aldatıcı duygularla doldurur ve kendini kötü hissetmeye ve hastalıklara sebep olur. Hükümranlığın “işçileri” bu kötülükle kökünden savaşmaları gerekir ve bu sebepten insan yüreğinden kötü ruhları kovacaklardır. Onlar İsa’yı müjdeleyerek insanlara gururdan, kıskançlıktan, ahlaksızlıklardan, zenginliğe bağlılıktan, başkalarından üstün olma arzusundan, kendini beğenmişlikten, aile ve iş hayatındaki sadakatsizliklerden, yalancı dindarlıktan, yüzeysellikten, Allah’ın arzusunun dışında alınan kararlardan kurtulmak için yardımcı olacaklardır. İsa onlara bu ruhları yenecek gücü veriyor, onların varlığını ve tehlikesini anlama, dolayısıyla yüreklerden kendi adına, Baba’nın her birimize ve hepimize olan sevgisi ile dolu kendi adına onları uzaklaştırma kabiliyetini veriyor. Baba’nın sevgisinin bildirilmesiyle ne kadar çok psikolojik ve dolayısıyla psikosomatik hastalık iyileşecektir!

Öğrenciler sadece Rabbin onlara dediklerini yapmaları gerekecek: Onlar sadece “İsrail halkının kaybolmuş koyunlarına” gideceklerdir. Şimdilik onların çalışma alanı sınırlıdır, fakat daha sonra genişleyecektir.

Her şeyden önce Allah’ı tanıyan halkı iyileştirmeye çalışacaklardır, İsa dünya için yaşamını verdikten sonra onları bütün halklara yollayacak. Gidecekleri her yerde Allah’ın hükümranlığını vaaz edeceklerdir, yani sevgisini ve İsa’nın kendisi olan Kral’ın varlığını bildirecekler! Bu iyileştirici, yaşam veren ve şeytandan, yani Allah ile ve insanlar ile olan birliği engelleyen davranışlar ve hislerden hür kılan sevginin meyvelerini verecekler, Allah ve insanlar ile birliği engelleyen davranışları yok edecekler.

Öğrenciler, kendilerinin kimsenin kurtarıcısı olmadıklarının bilincinde olacaklar, çünkü tek kurtarıcı daima ve yalnız İsa’dır. Aziz Pavlus’un söylediği gibi, “biz daha günahkarken”, bize Baba’nın sevgisini vermeye gelen, O’dur.

Düşmandık, bizleri Kedisi ile barıştırdı. O halde bizler Allah ve Oğlu ile gururlanıyoruz, çünkü O yaşamımızı ilahi kata yükselterek bizleri kendisi ile beraber tüm dünyanın kurtuluşu için işbirlikçi yapar.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Efkaristiya Bayramı, Polonezköy Notre Dame de Czestochowa Kilisesinde Kutlandı.

İstanbul Latin Katolik Kilisesi, Efkaristiya Bayramını, geçtiğimiz Pazar günü, 11 Haziran 2023 tarihinde Polonzeköy’de kutladı.

Her yıl tüm İstanbul Latin Katolik Cemaatinin katılımı ile Polonzeköy’de kutlanan Corpus Christi (Efkaristiya) Bayramı’na bu sene de tüm kiliselerden katılım oldu.

İstanbul Episkoposluk Bölgesi Pastoral Konseyi’nin organize ettiği ve Polonezköy Cemaatinin katkılarıyla kutlanan bu büyük bayramda Kilise cemaati birbiri ile kaynaşma fırsatı bulurken, gençler ve çocuklar da keyifli saatler geçirdi.

Devamını oku

Efkaristiya Bayramı – A

11/06/2023 – Rabbimiz Mesih İsa’nın Bedeni ve Kanı olan Kutsal Efkaristiya Görkemli Bayramı – A

1.Okuma Yas 8,2-3.14-16 Mezmur 147 2.Okuma 1 Kor 10,16-17 İncil Yh 6,51-58

Bugün Allah’ın Sözü bize üçlü bir davet teklif ediyor: Her şeyden önce Allah’ın eserini hatırlamaya, Allah’ın evlatlarının yaşamlarına uygun beslenmeye ve bunu bizleri İsa ile birliğe ulaştıran, ekmek ve şarap ile yapmaya çağırıyor.

Unknown, from the Maciejowski Bible circa 1250, Manna reigning from heaven on the Israelites
Unknown, from the Maciejowski Bible circa 1250, Manna reigning from heaven on the Israelites

Musa, halka, çölde Allah’ın onlara kat etmeye çağırdığı ruhani yürüyüşü hatırlatıyor. Ruhani yürüyüş yüreğin gerçek alçakgönüllülüğüne doğru bir yürüyüş oldu, böyle bir alçakgönüllülük kendini Allah’ın önüne koyarak O’ndan bizim hoşumuza gideni değil, O’nun yaşamımız için gerekli gördüğünü istemektir. Allah, halkı bu alçakgönüllülüğe vardırmak için onu değişik acılar, açlık, susuzluk ve yılanların zehri ile denemeliydi. Her seferinde de halkı kurtaran O idi: Manna, et, kayadan fışkıran su, tunç yılan; alçakgönüllülüklerinin faydasını gösteren Allah’ın sevgisinin mucizevi işaretleriydi. Manna ve kuş eti Musa’nın alçakgönüllü duasından sonra, kayadan fışkıran su ise onun itaati sayesinde geldi; yılanların zehrinden kurtarılmaları değnek üzerindeki yılana bakan her bir kişiye alçakgönüllülüğünün mükafatı olarak verildi. Böylece, yaşamımız için gerekli olanı O’ndan alabilmek için, herkes Allah’a yönelmenin gereğini anlayacaktı. Herkes Allah’ın Sözünün bizler için yaşam, zaruri besin olduğunun garantisini aldı. Bu Söz olmadan bizler Mısır’daki millet gibi köle veya çöldeki halk gibi ölümün pençesi altında olacaktık.

Allah’ın bize verdiği besin, İsa’nın bize söylediği “gökten inen canlı ekmektir”. Bu ekmek, O’dur, kendisidir. Allah’ın ağzından çıkan Söz, hayatımıza sonsuz anlamı ve yetkiyi kazandıran Armağan; O’dur. İsa’nın bedenini yiyen ve kanını içen, yani kim kendinde O’nu kabul ederse hayat denebilen, “ebedi” niteliği taşıyan bir hayatı tatmaktadır. Bu, Adem’in aradığı hayattır. Bu hayat, ancak ve ancak Allah’tan gelebilen doluluk, barış ve sevinçtir; bunları bulmak için tüm servetimizi de harcasak, tek başımıza elde edemeyiz, uzaklara da gitsek bulamayız. Bir genç tanıdım, barış ve mutluluk, gerçek hayat arıyordu. Dünyanın birçok yerini dolaştı ve Hindistan’a kadar vardı. Kim bilir Hindu ve Budist mabetlerinin gölgesinde neler bulmayı umut ediyordu! Bana aradığını gerçekten bulduğunu anlatıyordu, fakat bunu bazı rahibelerin çadırının altında bulmuş. Bu rahibeler, İsa’nın sevgisiyle, kimsesiz çocuklara bakıyorlardı. Onların yardımıyla İsa’yı buldu, yaşamının geri kalan zamanı için İsa onun yaşam ekmeği oldu. Halen bugün o, İsa ile yaşıyor, hayatını O’na emanet ve teslim etti.

İsa, Allah’ın bize vermeyi düşündüğü ekmektir. O, O’na ve sadece O’na, ihtiyacımızın var olduğunu biliyordu. Ben kalıcı sevinci sadece O’nun huzurunda bulurum. İçimde O’nsuz hiçbir şey yok. Ne zaman ki mutsuz bir kişi ile karşılaşıyorum, bu da sıkça oluyor, yüreğimde İsa olmasa o üzüntüden etkilenirdim, o kişinin sıkıntılarını dinledikten sonra, onu hiç teselli edemeyip, ona hiç yardımcı olamazdım. İsa’nın “bedenini” yiyerek, ve mümkün olan her yolla O’nunla birlik içinde kalarak, (yani Sözü, Efkaristiya, dua ile…), benimle karşılaşacaklara yardımcı olabiliyorum: Onlar göksel mutlulukları biraz tadabileceklerdir.

Aziz Pavlus Allah’ın armağanının bir üçüncü yönünü hatırlatmakta: Komünyon! Birlik! Bize onu bölüştüğümüz kupa ve ekmek aracılığıyla verir, Mesih’in kanının kupası ve anısına böldüğümüz ekmek aracılığıyla! Bu armağanlar, bizleri Mesih İsa ile birlik içinde kılarak, bizleri tek bir beden yapar. Onun sayesinde artık, birbirimize yabancı olmayız ve kendimizi kardeş hissederiz.

Bu gerçekleri her Pazar, hatta her gün, her Efkaristiya’ya katıldığımızda yaşarız. Bugün ise bu duyguları özellikle hissediyoruz, çünkü bugün tüm Kilise bu konuyu düşünüyor, tüm Kilise bu kutsal gizeme tapıyor ve mümkün olduğu yerlerde de, kiliselerden dışarı çıkarak, İsa’ya sevgisini ve Baba’ya minnettarlığını, ilahiler söyleyerek dünyaya tanıklığını yapıyor. Herkese, iman etmeyenlere bile, bizim göklerden, yani Allah’ın sevgisinden gelen o Ekmek sayesinde, yani Allah’ın sevgisi sayesinde yaşadığımızı söyleriz. İlahiler söyleyerek yollarda bizimle birlikte o Ekmeği taşıyarak dünyaya barış ve birlik arzumuzu gösteririz ve barış, birlik ve kardeşliğin sadece İsa’dan, Allah’ın bizi sevmesi için yolladığı Oğul’dan gelebilecek olduğunun eminliğini bildiriyoruz.

Kutsal Üçlü – Birlik bayramı

04/06/2023 – KUTSAL ÜÇLÜ-BİRLİK BAYRAMI – A –

1.Okuma Çık. 34,4-6.8-9 Ezgi Dan. 3 2.Okuma 2Kor. 13,11-13 İncil Yh 3,16-18

Musa’nın Allah’a söylediği sözler bizlere cesaret ve sevinç veriyolar: “Eğer senin gözünde lütuf bulduysam, ey Rab’bim, bizimle beraber yürü; çünkü bu halk, dik kafalı bir halktır. Sen günahlarımızı ve suçlarımızı bağışla. Bizi kendi mirasın olarak kabul et”. “Ey Rab’bim, bizimle beraber yürü”: Rab, kutsallığı ve büyüklüğüyle günahkar, kibirli, cahil olan bizlerle birlikte! Gerçekten de Musa’nın dileği, cesaretli bir arzudur! Öyle ki Allah bu arzuyu gerçekleştirirse, bizler dünyanın en mutlu ve en şanslı milleti oluruz. Elbette, Allah bu arzuyu gerçekleştirirse bizleri günahlarımızdan arındırmalıdır, devamlı günah işlememizi sağlayan kibirden kurtarmalıdır, yürüdüğümüz yolun yönünü düzeltmelidir. Musa’nın dileği gerçekten cesurdur, ama Allah’ın hoşuna gitti, hatta O, ciddiye alarak devamlı olarak bunu gerçekleştirmeye karar verdi. Mademki günahlarımız her nesilde, daha doğrusu her gün tekrarlanıyor, Allah’ın eylemi de devamlı olacaktır! Allah, İsa’yı bizi affetmesi için yolladı ve İsa alçakgönüllü ve Allah’ın lütfuna açık olmamız için de Kutsal Ruh’u yolluyor.

Andreĭ Rublev (d. ca. 1430), Holy Trinity
Andreĭ Rublev (d. ca. 1430), Holy Trinity

Bu, İsa’nın gece Kendisi ile tek başına karşılaşmak isteyen, Büyük Kurul üyesi olan Nikodemus’a yaptığı açıklamadır: “Allah dünyayı o kadar sevdi ki, biricik Oğlunu verdi. Öyle ki, her kimse O’na iman ederse mahvolmasın, ebedi hayata kavuşsun”. İşte Allah, hizmetkarı Musa’yı böyle dinledi. Allah, Oğlu’nu, Sözü’nü, sevgisinin armağanını gerçekten aramızda yürümesi için yolladı. O bizim gibi ise, biz O’nu görebilir ve kabul edebiliriz. Bu sebepten O, insan oldu, bizim gibi. Kendini alçalttı, küçük yaptı: Böylece bizleri Kendisine benzer olmamız için yükseltti!

Bugün bizlere bu güzel haber, Baba’nın ve Oğlu’nun bizleri sevmekte olduğuna güven veren haber verilmektedir. İsa bizleri yargılamak için değil, kurtarmak için geldi, bunu bize O’nun Kendisi söylüyor. Herkes günahkar olduğumuzu ve bu sebepten mahkum da olduğumuzu biliyor: Kurtarılmaya ve Oğlu vasıtasıyla Allah’ın bizi kurtarmak istediğini bilmeye ihtiyacımız var. Bu sebepten Allah bize yanaşmakta ve “hayatını” tanıtmaktadır. Böylece bizlere Allah’ın hayatının ilişki olduğunu, mükemmel ve ebedi sevgi ilişkisi olduğunu göstermektedir. Baba sevgidir ve Kendini sunarak mükemmel sevgiyi doğurur; hayatı vererek, yani bize somut bir şekilde Baba’nın sevgisini getirerek ölen o sevgiyi (Oğul’u) doğurur. Baba ve Oğul birbirlerini severek bizlere sevgilerinin ışığı ve gücünü, Kutsal diye adlandırdığımız Ruh’u, yansıtırlar. Allah’ın hayatı; Üçlü-Birliktir; Baba, Oğul ve Kutsal Ruh arasındaki tam ve ebedi sevginin hareketidir!

Bugün Allah’ın Söz’ü Allah’ın gizemini incelememize yardım etti. Bizler bu gizemi her gün haç işaretini yaparken, ‘Peder’e, Oğul’a ve Kutsal Ruh’a şan ve şeref olsun!’ duasını söylerken, Allah’ın Oğlu İsa’yı Ruh’u gönderen olarak düşünürken onurlandırırız. Fakat Allah’ın üçlü sevgisini onurlandırmanın en güzel yolu; birbirimizi sevmektir, birbirimizi affetmektir, birbirimiz için dua ederek İsa’yı sevmek ve Baba’ya şükretmek için yardımlaşmaktır.

Bugün Kilise bizleri, Tek ve Üçlü Allah’ın gizemine sevgi ile bakmaya çağırıyor, çünkü bizler de devamlı ve canlandırıcı sevgisine dalmalıyız. Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adına vaftiz edildik, bu sebepten aramızda yaşamımızı bir bayrama çevirebilen, göktekiyle aynı mutluluğu tatmayı sağlayan kutsal ve güzel bir birliği kurma imkanımız var.

”Hoşça kalın, kardeşlerim; sevinin, yetkin bir yaşama erişmeye çalışın, birbirinizi uyarıp cesur olun, düşüncelerinizde birlik olun, esenlik içinde yaşayın. Böylece sevgi ve esenlik kaynağı olan Allah sizinle birlikte olacaktır” diyen havarinin sözleri, bu sevinci yaşayıp göstermeye teşvik etmektedir. Bu; bizi sevip dünyada sevgisini yaşamamız için onunla bizi dolduran tek ve üçlü Allah’a tanıklığımızdır.